31 Mayıs 2018 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1060 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1060. Dünya küpünde bulanmıştın (Dünya sınırları içinde kalarak parlaklığını ve açıklığını yitirdin); şimdi küpün yücesine ağdın (Yükseldin, yukarı doğru çıktın), duruldun (Sakinleştin).

Işığın sönmek istedi amma yürü-git;
Güneşle (Şems Hazretlerini tanıyarak) kuvvetlendin sen.

Canın, yarasa idi (Karanlıkta avlanandı) âdeta;
Bu ışığa kavuşunca doğan kesildi (Canımız padişah elinde ve işaretiyle avlanan oldu).

Niceye (Ne zamana kadar) bir girip çıkacaksın a soluk (Nefes aldığımız hava);
Solukdaş (Aynı amaçlı olduğumuz arkadaşımız) geldi;
Kesil (Dünya sevgisini sona erdir) artık.  

A sarhoş gönül, nereye uçuyorsun?
Meclisin (Toplanılan yer) nerde, nerde şarap içiyorsun sen?

Her şeklin temeli (Gelişim için gereken dayanak) sensin (Aşk), senin şeklin yok;
Her canın dadısı (Bakıcısı-gözetleyicisi) sensin, candan da münezzehsin (Temizsin) sen.

Sana yüzlerce örnek getirdim, yüzlerce lâkap (Özelliğinden dolayı isim) taktım;
Fakat addan da (İsimden de) üstünsün sen, lâkaptan da üstün.

İki (Madde-Mana) dünyada da evin-barkın yok;
Her solukta, yükünü nereye çeker götürürsün?

Paranı aldım da akla götürdüm;
A kuyumcu başı dedim, değerini biç bakalım.

Anlamlar parasını sarrafı (Değerli olanı onun değerini bilen) sensin;
Her görenin gözlerine sürme çeken (Dikkatli görmeyi sağlayan) sensin.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Dünya değerleri içinde kalanın doğruyu ile yanlışı, iyi ile kötüyü, kaliteli ile kalitesizi, güzel ile çirkini birbirinden ayırıp seçim yapmak için zorlanacağını ve bilinçsiz kararlar vereceğini öğrendik.
2.    İnsanı kargaşaya sürüklemiş olan, doğru seçim yapamadığımız dünya değerlerinden Mevlana Hazretlerinin öğretisiyle çıkmamız, anlamın yücesine doğru yol almamız gerektiğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretleri bizi daha da kuvvetlendirmek için Şems Hazretlerini bize tanıttığını, böylece aşkın kuvvetini ve etkisini tanımaya başlayacağımızı öğrendik.
4.    Belirsizlikler ve bilinmezlikler içinde yaşamaktan kendini kurtaran kişinin Tanrı işaretiyle hareket eden bilinçli kişi haline geleceğini öğrendik.
5.    Allah dostuna kavuşanın dünya yaşamından kendini kurtararak ilahi yaşamı tanıma fırsatı bulabileceğini öğrendik.
6.    Şems Hazretlerin çok özellikleri olduğunu, Mevlana Hazretlerinin anlattıklarından da daha üstün değerlere sahip olduğunu öğrendik.
7.    Aşk makamının yerinin çok geniş bir alan olduğunu, bu alana gireni bulmanın çok zor olduğunu, ancak giren kişinin kendi isterse bizim yanımıza geleceğini öğrendik. 
                     *
İşte böyle yaren;
Söz örneklerinin anlattığı kavramı, duyguyu, düşünceyi, yargıyı dikkatli olarak doğru anlayıp yaşamımıza uygulamamız gerektiğini, sonra aşk alanına girebilecek donanıma sahip olabileceğimizi öğrendik, anladık.
                   *
RAV

30 Mayıs 2018 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1050 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1050. A bakışı, her kimyaya maden (Üstün özellikler taşıyan, çok değerli  kaynak) olan;
A varlığı, her varlığa meşale kesilen (Bir düşüncenin öncüsü olan).

Bütün bu anlatılanlar, herkesin hakkında söylenebilir;
Nerde Tanrılık sıfatı, Tanrılık marifeti (Ustalığı, hüneri, uzmanlığı)?

O gökyüzünden bir şimşek çaksa güneş de kesada (Alışverişte durgunluğa) varır, gökyüzü de.

Ölümsüz bir aşkla telef olup (Yok olup) gidersen, bir tek cansan yüz can kesilirsin.

Kendin, kendine bir cilvelensen (Hoşa gitmek için davrandığın zaman) halk, sarhoş olur, yıkılır, güzelleşir, kendinden geçer.

* A benim gönlüm, açık-açık iç şarabı; had vurmazlar (Sınır koymazlar) sana;
Çünkü zaten haddi (İnsan yetki ve değerini) aştın sen.

Had vursalar (Sınır koysalar) bile ne çıkar?
Gelir-geçer;
Neşe’len, çünkü sen geçip gitmezsin, ebedî bir hâle geldin.

A kinlerle (Gizli düşmanlıklarla) dolu gönül, ap-arı (Çok temiz) bir hâle geldin;
A eski beden, yenileştin, tazeleştin sen.

Birteviye (Tekdüze-Değişmeyerek, aynı biçimde tekrar edilerek) sarhoş ol, kendine gelme;
Çünkü kendine geldin mi, bağlarla bağlanırsın.

Can, suya (Sıvı, buz, kar, buhara döner-değişir) benzer, bedense toprağa (Hareketsizdir);
Sen susun, topraktan ayrıldın, arındın (Katışıksız bir hale geldin) sen.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin düşünce öncüsü olduğunu fakat diğerlerinden ayrı aşk sanatının öncüsü, Allah’ın rengine bürünmüş olarak Tanrılık sıfatı ve marifetine sahip olduğunu öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin yolunda canımızı kaybetsek bile yüz can sahibi bağışlanacağını öğrendik.
3.    Aşk yolunda gidişin, sarhoş olup kendinden geçmenin sınırı olmadığını öğrendik.
4.    Benliğini önemsemeye başlayan kişinin kendi kendine önemsediği değerleri çevresine ve kendine sınırlar ve kurallar koyarak yapacağından kendini bağlamış olduğunu öğrendik.
5.    Vücuduna bağlı hareket edenlerin toprak gibi pis-temiz demeden üstüne gelen her şeyi kabullendiğini, beraber olduğunu, bağlandığını öğrendik.
6.    Su, buz halinde olsa bile ısı ile eridiğini, buhar olup pisliklerden arındığını, canımızın da böyle değişimler yapabilecek durumda olduğunu, öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Temiz ve hareketli hale gelmek için; toprak ile suyun birleşimi olan vücudumuzu önemsemekten vazgeçip canımızı tanımamız, önemini kavramamız, canımızı aşkla gerçek hareketliliğine kavuşturmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

28 Mayıs 2018 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1040 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aşk dünyasını anlatıyor)

1040. Avucunun bir  (İyilik yapmamın) sonu olsaydı taneyi samandan ayırırdım (İyi ile kötüyü birbirinden ayırırdım) ben.

Yılan (Sinsi ve hain kişi), vefa suyunu (Sevgi ve dostluk bağlılığını) bulsaydı o denizin içinde balık kesilirdi (Yaşam yeri olarak seçerdi).

Aysan da, Zühreysen (Jüpiter-Sihri bozan yıldız) de, Ferkad’sen (Kuzey kutbuna yakın ve Küçükayı kümesine tabi iki parlak yıldızdan her biri, bulundukları yerden doğup batarlar) de şu muhakkak ki gökteki bütün kutlu yıldızlardan daha da kutlusun sen.

Sen, ne bu göktensin, ne şu gökten;
Pek lâtifsin (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olansın) sen, nerden geldin ki?

Şekle büründün mü de Ay yüzlüsün, güzel bir dilbersin, güzelim bir boyun-bosun  (Uzun ve biçimli yapın) var.

Aşk sevdâsı (Tutkulu sevgi), senden meydana gelmiş;
Güzellik de senden, güzel yanaklı oluş da senden.

Her gönlün, her düşüncenin kaybettiğisin (Sözünü-yolunu anlayamadığısın) sen;
Fakat her kaybolanı da (Arayışta olana işaretinle)  bulansın sen.

Her mülkün, her ülkenin Hâtem'i (Cömert olan) sensin;
Her padişahın, her ulunun baş tacım (Değer verdiğim, üstün tuttuğum, çok sevdiğisin) sen.

* Nöbetin, göğün yücesinde vurulur (İşlerin aksamadan yürütülmesi için sıra ile göğün yücesinde görev verilir);
Çünkü onlara kendi soluğundan üfürdün (Gittikçe artan etki ve yetki ile uygunluktan olgunluğa, başkalarına yardım yapacak kuvvete ulaştın) sen.

Herhangi bir kötü (Zararlı, olumsuz, beğenilmeyen, istenmeyen tutum ve davranışları olan), bir çirkin (Hoş olmayan, yakışık almayan söz ve davranışlarda bulunan), sana yüz tuttu mu (Yöneldi mi) iyileşir, güzelleşir, kötülükten kurtulur-gider.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin ayırım yapmadan herkese sınırsız iyilik yaptığını öğrendik.
2.    Sinsi ve hain kişi Allah dostuna sevgi ve dostluğu devam ettirmenin değerini anladığı zaman kendisine büyük bir yaşam alanı açılacağını, bu alanda serbestçe dolaşabileceğini öğrendik.  
3.    Allah dostuna yakınlaşan kişinin kutlu, uğurlu kişi olacağını öğrendik.
4.    Aşk her gönlün her düşüncenin kaybettiği bir değer olduğunu, yine kaybettiklerimizi aşk ile bulabileceğimizi öğrendik.
5.    Aşkın her yere tesir olumlu ettiğini verimlilik elde edilmesinin vazgeçilmezi olduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Ne durumda ve konumda olmamıza bakmadan Hazreti Mevlana’nın aşk öğretisini kendi sözlerinden, kendi sözlerinden sevgi ve dostluk bağlılığı gösterip öğrenmemiz, unuttuğumuz, yitirdiğimiz temiz aşk dünyasına kavuşmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *

RAV

27 Mayıs 2018 Pazar

MEVLANA HAZRETLERİ VE ŞEMSEDDİN MARDİNİ

Farzları ve sünnetleri yapmakta kusur etmeyen, yeryüzünde Tanrı’nın velisi olan müderrislerin sultanı (Ordünarüs Profesör) Şemseddin Mardini hazretleri (Tanrının rahmeti onun üzerine olsun) zamanın Şureyhi ve ikinci Numanı idi.
(Kuru topraklara su veren, yani sözleriyle insanları canlandıran)

Dini korumada onun bir ikincisi yoktu;
Fakat Sema’ı ve şeyhlerin kerametlerini son derece inkâr ederdi.

Tanrı erlerinin âleminden biraz haberi ve nasibi olan fakihlerden (din ve şeriat bilgini) bir gurup bir gün onun huzurunda Mevlana’nın menkıbelerini zikrettiler ve onun güzel huylarını sayarak:

“ Mevlana Hazretleri düşünmeksizin, kitapları mütalaa etmeksizin sema halinde fetva veriyor, filozofların nefislerini öyle tesir ediyor ve akıllı insanların aklını öyle durduruyor ki, bu ululardan hiçbiri onun yanında bir şey söyleyip nefes alamıyor;

Mantık bilginlerinin söz söyleme kemerleri onun huzurunda bağlı kalıyor dedi.

Şeyh Şemseddin bu din ve şeriat bilginlerine:
“ Bu bozuk hayallerden vazgeçmek ve daima dini ilimlerle meşgul olmak lazımdır” dedi.

Dedi ve susturdu, umuma verdiği bu dersi bitirdikten sonra kalkıp birkaç rekât namaz kıldı.
Ve namazdan çıkınca tekrar özel dersleriyle meşgul olmak üzere dinlenmek için,

Başını yere koyup uykuya daldıktan sonra elçilerin ve Peygamberlerin Sultanı Tanrı’nın elçisi Muhammed’i rüyasında gördü.

Peygamber Celaleddin-i Karatayi’nin (Tanrı rahmet etsin) medresesinde sofanın başköşesinde oturmuştu.
Bütün büyük sahabeler de orada bulunuyordu.

Peygamberin önüne bir tabak konulmuştu.
O anda Şemseddin ilerledi ve tam bir edeple peygambere (Tanrı’nın salât ve selamı üzerine olsun) selam verdi.

Mustafa Hazretleri “ Aleyke’s selam vel-ikram” diye cevap verdi.

Şemseddin tabağa parça-parça pişmiş etlerin konulmuş olduğunu gördü.
Peygamber onu yanına çağırıp o etlerden bir parça verdi.

O, “ Ey Tanrı’nın elçisi, etlerin en iyi ve lezzetlisi hangisidir?” diye Peygamberden sordu.
Peygamber: “ Etlerin en iyisi kemiğe yapışık olanıdır” buyurdu.

Şemseddin birdenbire uyandı.
Peygamber hazretlerini rüyasında gördüğünden ve Peygamberin mübarek eli ile kendisine bir nasip verildiği için duyduğu sevinçten ötürü kabına sığamadı,

Abdestini yenileyerek medresenin hücresinden sofaya çıktı ve orada rüyasında Hazreti Peygamberi gördüğü yerde Mevlana Hazretlerinin oturduğunu görünce “ Bu ne haldir” diye şaşa kaldı.

Edeple selam verdi.
Mevlana Hazretleri ikram buyurup selamının karşılığı olarak ayağa kalktı.

Şemseddin, Mevlana’nın elini öptükten sonra karşısına oturdu.
Sonra hatırından “ Acaba gördüğüm bu rüyayı Mevlana Hazretlerine söyleyeyim mi” diye geçirdi.

Fakat sonra” Bu soruyu ondan sorayım, bakalım ne cevap verecek” diye düşündü.
Şemseddin bu suali sormadan Mevlana Hazretleri, Muhammed Emin Hazretlerinin kendisine söylediği gibi:

Etlerin en iyisi kemiği yapışık olanıdır” cevabını verdi.
Bunu üzerine Şemseddin bayıldı, Mevlana da oradan kayboldu.
    
Şemseddin kendine geldiği vakit Mevlana’nın kaybolduğunu gördü.
Fakat bu olayı kendi nefsinde gizleyip kimseye söylemedi.

Fakat bu olay onda Mevlana’ya karşı büyük bir aşk oluşturacak tesir yaptı.
                                        *
Bir gün de Mevlana Efsahaddin Muid bir rüya gördü ve Mevlana’ya olan inkârdan ötürü tövbe etti.
Kapı dibinde başını açıp pay-ı maçanda (ayakkabı konulan yer) durdu.

Mevlana makas sürüp irade buyurmadıkça Şemseddin oturmadı ve mürit olmadı.
O günü kırka yakın danişment ve talebesi üstatlarına uyarak fukara sırasına girip Mevlevi kıyafetine bürünerek mürit oldular.

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Yaren,
1.    Şemseddin hazretleri dini bilen, uygulayan, öğreten biri olduğunu öğrendik.
2.    Tanrı onu sınırın burada bitmediğini daha da var olduğunu rüya yoluyla öğretti.
3.    Peygamberimiz söylediği : “ Etlerin en iyisi kemiğe yapışık olanıdır” buyurmasının işaret ettiği mana hayatta olan vekilim, sana daha iyi yol gösterir anlamındadır.

Yunus Emre Hazretleri delikanlılığında Mevlana Hazretlerini ziyaret sonra ayrılırken söylediğini hatırlayalım.
Mesneviyi kastederek “ Ne uzun yazmışsınız
Çok emek ve gayret sarf etmişsiniz.
Bize kalsaydı aynen şöyle söylerdik:
‘Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm’ ”diyerek gözden kaybolur.

Bundan şunu anlamalıyız.
Peygamber vekili varken yakınında ululuk iddia etme, anlamadığın akıl erdiremediğin Peygamber vekillerinin yaptıklarını inkâr etme.
Sen anlamadıysan, aklın bilgin açıklayamıyorsa yok sayamazsın ki.
Hayatında hiçbir yalan söz çıkmamış kişinin anlattığına yalan veya değersizlik yükleyemezsin.

Bu durumda ne yapmalıyız:
Bu olanları anlayamadım, aklım ermedi.
Kabul edeyim de inkârcılardan olmayayım.
Tanrı inşallah anlayışıma verir de anlarım diye dua etmelisin.

Yaren baş gözüyle baktığın zaman Mevlana Hazretlerini görürsün.
Kalp gözüyle bakarsan Hazreti peygamberimizi görürsün.
Can gözüyle bakarsan Tanrı’yı görürsün.

İşte yaren nasıl bakarsan, ne ararsan Mevlana Hazretlerinin ruhaniyeti aynasında görürsün, bulursun, öğrenirsin, yararlanırsın.

Tanrıya giden yolu aydınlatan ve ruhaniyetiyle yolumuzu aydınlatan Tanrının bağışı ile bize yardım için gönderilen büyüğümüzü daha fazla tanımalıyız.

İşte böyle yaren,
Hazreti Mevlana’nın eşiğinden onun dünyasına gir.
Onun penceresine hayata ve gerçeklere bak.
Var olan ama gözükmeyen âleme onun ışığıyla bak da hakikatleri gör.
Sözünde sırlarını açıklamıştır, anlamaya çalış.
                                 *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1030 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1030. (Allah barışa çekince) Padişahım (Şems Hazretleri), barışı (Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşan ortamı) dilemekte;
Bu yüzden bütün göklere tesir etti barış.

* Gök, şu toprak yurda dadı (Bakıcı) kesildi;
Öküzle (Görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kişi) aslan (Gürbüz, cesur ve yiğit adam ile), barıştı-gitti.

* Sen de barış, son-ucu şu kadar bil ki şimdi cebirle (Zorlayış) kader (Kaçınılmazlık) bile barıştı.
 Yeter;
Biz daima barıştayız;
Barışı, bir kalkan (Koruyucu) olarak kullanmıyoruz biz.

Kocalıkta (Yaşlılıkta) da iş var, gençlikte de;
Kocaldın da öldün, fakat genç olarak doğdun.

Eşeğinin sesi kaybolduysa ne var?
Aklın, seni çağırışı, Mesih’in (Ölüyü dirilten-hastayı iyileştiren peygamberin) daveti gibidir sana.

Yalancı sabah gülmeseydi hiçbir gönül, ağlayıp inlemezdi.

Can güzeli bize yüz gösterseydi bütün zerreler (Çok küçük parçaların), bize döner, yok olur-giderdi.

Sendeki senliği bir soluk, eksiltseydin iki dünyada (Madde ve mana dünyasın) da sana benzer kim olurdu ki?

O güneşin kıskançlığı olmasaydı yer-yer, her zerre, sakilik ederdi (Allah’ı gönlüne sevdirir, Allah nuru saçan olurdu ).
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Barış isteyen kişinin gönüllü olarak, kafasını kullanarak istemesi, Allah’ın da bu barışı dilemesiyle olur.
2.    Allah dostunun barış dilediği zaman bütün göklere tesir ettiğini, birbiri ile uzlaşmayacakları çocuk bakıcısının çocukları barıştırıp anlaştırdığı gibi uzlaştırdığını öğrendik.
3.    Seven ve sevilen arasında barış olduğunu, barışı kendilerini korumak amaçlı kullanmadıklarını öğrendik.
4.    Aşka yönelen kişinin gençleştiğini, ölümsüzlüğe ulaşma imkânına kavuştuğunu öğrendik.
5.    Yalancı sevincin kısa süreceğini, sonra kişiyi ağlatıp inleteceğini öğrendik.
6.    Benlik yapmaktan kendini kurtaramayanların madde ve mana dünyasında gelişemeyeceklerini öğrendik.
                *
İşte böyle yaren;
İnsan gönlüne Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişinin kıskanç olduğunu, herkese vermediğini öğrendik.
                   *
RAV

26 Mayıs 2018 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1020 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri kendisini anlatıyor)

1020. Yokluktan (Düşünce ve tasarım dünyasından) başka armağanım yok, yokluğuma var adını takıver-gitsin.

Hem kıran (Gücendiren-inciten) sensin, hem kırılmışı onaran (Gönlünü alan) sen;
Kırığın üstüne sür can meltemini (Nefesinle etkini göster).

O şekeri, o fıstığı sevme;
Senden bir türlü ayrılmayan bu kulu (Sevgi ve dostlukla bağlanmış kişiyi), bu köleyi (Karşılık beklemeden hizmet edeni) sev.

A gönül, sana elli kere söyledim;
Söz avlama, şu oltanın üstüne bas ayağını (Aşkın seni avlamasını iste ve kendini oltanın ucuna kendini tak, aşkın avı ol).

 İnci madeniyle uzlaştım (Şekli değişmeyen değerlerin çok bulunduğu kişi olan Şems Hazretleri ile aramızdaki düşünce ve çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuştuk);
Ay değirmisiyle (Dolun yüze sahip Şems Hazretleriyle) barıştım.

Sirke küpü (Uygunsuz-yakışıksız), şekerle (Sevimli, cana yakın, güzel kişi ile) barışmak dileğine düştü;
Şükürler olsun ki şeker de barışı kabul etti.

Barış da Tanrı çekişiyle olur, savaş da; fakat barış, solukla, lâfla olmaz;
Kafayla, gönülle (İçten gelen istekle) olur.

Mesih, ansızın göğe ağdı da meleklerle insan, barıştı, uzlaştı.

A lütuf göğü, bir kere daha benimle barışırsan Mesih'in olurum (Ölü gönlünü diriltir, hastalığını iyileştiririm) senin.

 Onun çekişi, yokluğa (Her şeyin tasarlandığı âlem sana) varlık verdi;
O yağ parçasına bir bakış baktı barış.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’tan başka her şeyin yok olacağı bilincine varanın sahip olma duygu ve isteğinden soğuyacağını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri kendisini sevenden hiçbir zaman ayrılmayacağını öğrendik.
3.    Söz avlamanın elde edişi olmadığını, yol gösteren, yolu aydınlatan Allah dostuna avlanmanın faydalı olacağını öğrendik.
4.    Sırlar veren, yücelere giden kapıları açan kişi ile ödünler vererek, hizmet ederek uyumluluk sağlamak gerektiğini öğrendik.
5.    Hiçbir şeyden hoşnut olmayan kişi ile çok cana yakın, güzel ve sevimli ayrı da olsalar bile barış yaparlarsa birbirlerine uyum sağlayacaklarını öğrendik.
6.    Barışın lafla olmadığını, istekle, düşünceyle, kararlı olmakla, gönüllü davranmakla ve Tanrı’nın barışa doğru çekişiyle olduğunu öğrendik.
7.    İnsan ve Melek ayrı yapıda olsalar bile barış içinde beraber olabileceğini öğrendik.
8.    Zıt oluşa bakarak beraberlik olmaz düşüncesinden kurtulmamız, Tanrının çekiciliği ile barış yapmak için uğraşı verilirse beraberliğin sağlanacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Aşkın çekişi kişiyi yokluk âleminden varlık âlemine çekeceğini, yağ parçası olan insanı çok değerli insan yapacağını öğrendik, anladık.
                   *
RAV

25 Mayıs 2018 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1010 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1010. Şu yeni elbiseyi (Aşkın üstümüze işlemelerini) seyret;
Her kıyısında, senin yeni bezentiler bezeyen (Süsleyen süslerin) ustanın bir ustalığı (Öğreten kişiliği), bir süsü-püsü (Anlamı zenginleştiren sanatı) var.

Yeni bir uçuş yap, âşıkların başlarına çizgin, vefalar (Sevgiye devam et, sevgi dostluk bağlılığının devamını) göster de devlet kuşu ol (İyilikleri yücelerden getiren olmak için), aç kanatlarını (Yücelere doğru git).

Keremlerin (Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet), lütufların (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım), kanaat ehli (Elindekinden hoşnut olma durumu, yeter bulma, yetinme, fazlasını istemeyen, doyum sağlamış) olana bile her solukta yeni bir hırs (Sonu gelmeyen istek) verir, yeni bir tamah (Açıkgözlülük) verir.

Testiyle şarap sun, şu yeni konuk olan sağrak (Büyük kadeh) yapıcı, pek susadı.
Sırrımı gammazlamaya (Gizli tuttuklarımı açıklamaya) yüzümün rengiyle akan gözyaşım yeter, her biri de yeni bir gammaz.

Hızlı gir içeriye, hızlı gir; bu tezlikte yeni bir sanat vardır, yeni bir âlet var.  
Yeter, sus artık;
Senin sözlerin, aşka karşılık, yeni elbiseciden alınmış eski elbisedir âdeta.

Bir solukcağız (Kısa bir zaman), şu sarhoşun yanağına koy yanağını;
Bir solukcağız savaşı, cefayı (Üzüntüyü) azalt.

Ele geçireceğim gümüş yoksa altına benzer şarap kadehini sun şu elime.

Yedi göğün de kapısını sen açtın;
Şu yürümekten kalmış gönüle koy kerem elini.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Aşkın değerlerini seven ve benimseyip sahiplenenlerin dışa vuran güzelliklerini görmemiz, ustalıklarını seyretmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Aşıkların düşünce ve görüş yapısına doğru yol almamız, onlara hizmet edip yakınlaşmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Aşk yolculuğunda büyükler, yolcunun görüş ve anlayış sahibi olana kadar yardım ettiğini, destek sağladıklarını öğrendik.
4.    Kendini düşünmeyen kişinin sarhoşluğun hoşluk oluşturduğunu, sırları bu sayede öğrenebildiğini öğrendik.
5.    Aşk yolculuğu hızlılık istediğini, yeni sanat sahibi olmak için çok gerekli olduğunu öğrendik.
6.    Seven sevdiği ile beraber olunca savaşı da üzüntüyü de azaltacağını öğrendik.
7.    Madem para ele geçiremiyorsun, insana hoşluk veren aşk sarhoşluğunu seçmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin yücelere giden yolun kapılarını açtığını, ne yapacağını şaşırmış Allah aşıklarına yardım elini uzattığını öğrendik, anladık.
                   *
RAV

24 Mayıs 2018 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1000 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1000. Hekim de senin yüzünden hasta, dost da;
Fakat ilâcın da, hastalığın da senin.

A gaflet (Dikkatsizlik yapan) şarabını içip de münkir (Tanrının varlığını kabul etmeyen) olmuş kişi, ağzının kokusu, ikrarın  (Sakladığını doğruca söylemendir) senin.

Perdeyi (Müziği) değiştir, yeni bir nağmeye giriş;
Bak, şimdicek gökyüzünden yepyeni bir ses geldi-çattı.

Akıldan, yepyeni bir sır gelmese ne kulak tazeleşir, güler, ne fikir.

Zühre (Jüpiter- sihri bozan yıldız) de bunu yapar, çünkü o Ay yüzlüyü gördü;
Senin neşeler veren yepyeni sazını o çalar artık.

Kalk çabuk o koca sağrağı (Büyük kadehi) getir de yeni ortağın utancını gideri-vereyim.

Sıçra, kalk a sâki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), çalgıya başla, yıllanmış şaraba yepyeni bir başlangıç ver, onu sunmaya koyul.

Yanağımı ısırdın ya, buna karşılık şu yeni diş yerini bir öpüver.

Altın gibi sararıp solan yüzüm, senin yüzünden bir altın makası ekle etti;
Yeni bir naza giriştim mi hemen gelip beni buluyor.

Fakat nasıl da nazlanmayayım ki gizli-açık, her an yeni bir elbise geliyor bana, her an, yeniden-yeniye ağırlanıyorum ben.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine aşık olması nedeniyle ayrılığın seveni hasta ettiğini sevdiğinin yüzünü görünce iyileşeceğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin Allah dostu çok güzel insan olduğunu, bunu böyle etmeyenin alıp verdiği soluktaki kokudan nefretinin açıkça belli olacağını öğrendik.
3.    Yücelerden güzel, uyumlu sesler geldiğini, müzik aletini çalanın gelen bu nağmelere uygun müzik yapması gerektiğini öğrendik.
4.    Aklımıza gelen yeni sır ile kulaklarımız tazeleşip güler bir hale geldiğini, fikrimizin de tazeleşip güldüğünü öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin yüzünü görenin büyü tesirinden kurtulup neşeler veren kişi olacağını öğrendik.
6.    Dünyadaki olan olayları taraf tutmadan, bağlı olmadan olduğu gibi gören kişinin utanma duygusunun kaybolacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin her an Mevlana Hazretlerine hediyeler ve iyi davranışlar geldiğini öğrendik, anladık.
                   *

RAV

Popüler Yayınlar