29 Nisan 2018 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 760 İNCİ BEYİT


(Mevlana Şems Hazretlerini anlatıyor)

760. A tüm varlık (İyilik yapmayı seven), bizden yan çizme (İşten kaçma);
Çünkü varlığımızdan (İyilik yapmaktan) tamamıyla geçtik biz.

Yıldız gibi, kâfirlik şeytanına (Kötü düşünceye, kötü niyete) ateşler saçarak, kıvılcımlar saçarak geldik.

Ebabil kuşları gibi ululuk filine  (Kendini büyük sananlara gökten) taşlar atarak, kökünü kazıyarak (Yok ederek) geldik (Fil suresi).

Tekrar âşıkların yüzlerini görünce saçı saçmak (Gelişigüzel hediye para dağıtmak, iyilik yapmak) için gümüşlerle dolu tabakla geldik.

Derdinle sevda yurdu oldu mu gönlüm;
Seni araya-araya her yana gitti gönlüm.

Zühre (Güzel ve zarafetli) yanaklı, Ay yüzlü sevgiliyi istiyor;
Göklere bakınıp duruyor gönlüm.

Derdine döşeme kesilmişim;
Baht (Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimi) yardım etti de sonunda şu aparı (Gizli) tavanın (Değerlendirilmede kabul edilen en yüksek seviyenin) üstüne çıktı gönlüm.

Ah, bugün neler oldu gönlüme;
Dün, birisi neler söyledi gönlüme?

O söyler aşk incisinin (Şekil değiştirmeyen mücevherin) isteğiyle, deniz gibi dalgalandıkça dalgalanıyor (Arka arkaya gelen titreşimlerle hareketleniyor) gönlüm.

Gündüz geldi, gecenin çarşafını yırttı (Görünür duruma getirdi);
Bundan sonra da baş neşelenecek, seyre (Hayret edilecek görüntüleri seyretmeye) dalacak gönlüm.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin ululuk taslayıp kaçamak davranmasına Mevlana Hazretlerinin çok kızdığını, ulu kimseye iyilikler yapmak ve hizmet etmek için hazırlıklı olduğunu öğrendik.
2.    Aşk makamına ulaşan kişinin ululuk-büyüklük iddiasında olamayacağını öğrendik.
3.    İnsanın gönlünün istediği yere engelsiz gidebileceğini öğrendik.
4.    Gönlün kaliteli kişinin yönlendirmesi ile hedeflenen yere engelsiz gidebileceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
İnsanın görüp beğendiğini-sevdiğini istediğini, ilk olarak gönlün gördüğünü, canın sonra istediğini-özlediğini, tekrar-tekrar görmek istediğini öğrendik, anladık.

 Gönül görüşünün vücutla da doyum sağlanması için çalışıp çabalama gerektiğini, geçici olmaktan kurtulup sevilen ve beğenilen yerde ve kişide yer edinilmesi kalıcılık oluşturmak gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

28 Nisan 2018 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 750 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

750. Aşk, gönül denizinden baş verir (Kendini gösterir), ağzını açar da timsah gibi iki (Madde ve mana) dünyayı da yutuverir.

Aşk, ne hiledir, ne düzen;
Gâh (Bazen) tilkileşip (Kurnazca davranarak) gâh (Bazen) kaplanlaşmaz (Yırtıcılık yapmaz) o.

Aşktan yardım üstüne yardım geldi mi can, kap-karanlık (Hakikati olduğu gibi göremeyen), dap-daracık (Çok dar) bedenden kurtuluverir.

Aşk, daha başlangıcında bile baştan-başa şaşkınlıktır (Düşünceleri dağılmış, karışmış,, ne yapacağını bilemez duruma gelmiş);
Akıl, aşka karşı şaşırıp;
Can aptallaşır (Hiçbir şeyden anlamadan, bilmeden)-gider.

A seher-yeli, gönlüm Tebriz’de;
Durmadan-dinlenmeden kulluğumuzu (Sevgi ve dostluk bağlılığımızı) bitiriver (Tamamına ulaştır)

Bir kere daha sevgiliye geldik, hayran-hayran bakarak o eşsiz sevgiliye ulaştık.

Bütün yol boyunca başımızı yerlere koyup secdeler ederek yılan gibi, ta o definenin başucuna geldik.

Misk ceylanının kokusu (Güzelliği-çekiciliğinin eseri) burnumuza geldi de ona tuzak kurduk;
Fakat kendimiz av olduk.

İnsanın kurduğu tuzak, bu ava layık (Uygun-yaraşır) değil;
Peki, öyleyse sen söyle, ne iş için geldik biz?

Bıldır (Geçen yıl), param-parça gönül, senin yamanı (Etkini ve becerini alışılmışın üstünde) görmüştü, bu yıl da ona tamah ederek (Açgözlü davranarak) geldik işte.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Aşkın; isteklerin olduğu yerden kendini göstereceğini bütün dünyayı içine alabilecek yetenekte olduğunu öğrendik.
2.     Aşkın hile ve düzen yapılarak oluşmayacağını, hile ve düzeni kabul etmediğini öğrendik.
3.    Aklın hile ve düzenle kandırılabileceğini, aşkın bu davranışı kabul etmeyeceğini öğrendik.
4.    Aşk âleminden kişiye devamlı yardım geldiği zaman, başkalarının göremediklerini açıkça görebileceğini, vücuduna bağlı kalmadan özgürce hareket edebileceğini öğrendik.
5.    Aşk insanı şaşkına çevireceğini, aklın aşka tesirinin olamayacağını, canının ne yapıp yapmayacağını bilemez duruma geleceğini öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin yüzüne hayran-hayran bakmak isteğine kavuşana mutluluğa kavuşacağını öğrendik.
7.    Şems Hazretlerine ulaşmak için baş kaldırmadan saygılı bir biçimde ayak izlerini ve kokusunu takip edilerek ulaşılabileceğini öğrendik.
8.    Şems Hazretlerini avlamaya çıkanın onun avı olacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Gönlümüzün görüp aşık olduğu Şems Hazretlerini aklımızın da, vücudumuzun da görmek ve tanımak istediğinden arayışa devam edeceğimizi öğrendik, anladık.
                   *
RAV

27 Nisan 2018 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 740 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri kendini anlatıyor)

740. Akıl, bunu görünce, deli gönülle savaşa tutuşmuşken fırlar, dışarıya kaçar.

Meyhanenin (Tekkenin) başköşesi, başköşeden, ad-san (Tanınmak-şöhret bulmak), ar-hayâ (Utanma-çekinme) bağlarından kurtulan kişinindir.

Gönlünü düşünceden arıtan (Temizleyen-saflaştıran), gönül huzuruna eren, âdeta timsahın ayağından kürek yapıp kayık süren kişiye benzer.

Bir arpa kadar altın düşüncesine dalan, yuları takılmış, semeri vurulmuş bir eşektir (Düşüncesiz –kabadır).

Sen, dostumsun benim, vazgeç eşekten, sat şu eşeği de esenleş (Vedalaş), kurtul-gitsin.

Salağın (Seviyesiz, dengesiz) biriysen eşeğin kuyruğuna yapış, gidedur;
Dilsiz anahtar olmaz zaten.

A Mesih(Hazreti İsa), eşeklere sır söyleme;
Şûh sakinin (Neşeli ve serbest olarak insan gönlüne Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi)  elinden şarap içmeye bak (Kendinden geçip zevk âlemine dal).

Bu aşka boyanmayan kişi, Tanrı katında ancak çer-çöptür, taşyır-topraktır.

Aşk, her taştan su fışkırtır;
Aşk, aynadan tozu-pası giderir.

Kâfirlik (Allah’ın varlığını, birliğini kabul etmeyen), savaşmaya geldi, inanç (Güvenme ve inanma duygusu) barışmaya;
Fakat aşk, savaşı da ateşe vurdu, barışı da.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Allah nuru insanüstüne saçılmadığı zaman gönlümüzün coşkunlaştığını, bu durum karşısında aklın buna dayanamayıp vücuttan ayrıldığını öğrendik.
2.    Şöhret olmak, bilinen ve tanınan kişi olmak ve yaşadığımız toplumun kurallarının bağından kurtulan kişinin aşk makamının lideri olacağını öğrendik.
3.    Dünyalık istekleri elde etme düşüncesinden, elde edemediklerimize üzülmekten kendini kurtaranların çok zorlu işleri başarabileceğini öğrendik.
4.    Altın, para gibi kişiye satın alma gücü veren maddelere kişi sahip oldukça kaba ve düşüncesizliğin arttığını öğrendik.
5.    Dünyaya ait mal ve paranın insanın sırtına vurulmuş ve hiç dinlendirmeyecek bir yük olduğunu öğrendik.
6.    Kaba ve düşüncesizlerin mal ve para gösterişine kapılarak izinden gidenin seviyesiz ve dengesiz olacağını, hiçbir zaman ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, emin olamayacağını öğrendik.
7.    Kaba ve düşüncesizlere sır verilmemesi gerektiğini, aşkın sarhoşluğunda kalmanın daha iyi olacağını öğrendik.
8.    Allah ve Allah dostlarının aşkıyla aynı renge girmeyenin, aynı duyguyu paylaşmayanların zamanla değersizleşen çürüyen bir duruma geleceklerini öğrendik.
9.    Aşkın kuvvetini ancak âşık olanların görebileceğini, aşkın hakikati olduğu gibi görme kuvveti ve yeteneği vereceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmeyenlerin savaşmak için sataştıklarını, inanç sahiplerinin de barışmaya sebep aradıklarını;
Fakat Allah ve Allah dostlarını aşkının barışı da savaşı da boşa çıkardığını öğrendik, anladık.
                   *

RAV

26 Nisan 2018 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 730 İNCİ BEYİT


(Mevlana Şems Hazretlerini anlatıyor)

730. Hepsi de senin lütuf çayırında (Asilliğin-büyüklüğün gereği geniş alanda yapılan iyilikler), ihsan (İyilik-bağış) çimenliğinde oynamada, gerçeklik, olgunluk sağrağını çekmede (Gerçekleri gösteren kadehten sarhoş olmada).

Hepsi de ellerini çırpmada, latifeler (Şakalar) ederek diyor ki:
“ Şeref de bu, şan da bu, cihan da bu, can da bu”

Hırsız, altınını çalana müjde;
Karısını boşayana müjde,

Hele bütün dünyadan vazgeçip öylece tek kalan tam müjde,

Hâsılı (Ortaya çıkan-görünen), nasıl Muhammed’in önüne Burak çektilerse bu çeşit kişiye de aşk, armağanlar sunar.

Gönül Burak’ı, onu tezce alır, yüce, kat-kat göklerin de üstüne çıkarır.

Canın-başın için olsun, kalanını sen söyle;
Çünkü iştiyaktan (Özlemden) ağzım tutuldu, sözden oldum.

Eğri-büğrü, ne söylediysem sen doğrult;
Çünkü mühendis (Teknik ve sosyal alanda uzmanlaşmış) sensin, bense bir ameleyim (Günlük ücretle çalışanım) ancak.

Tövbe (Pişmanlık), topal ayakla yolculuğa çıkar;
Sabır (Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme), o dar kuyuya yüzükoyun (Yüzü yere gelecek şekilde) düşer-gider.

O çeng, terenğa-tereng diye nağmeye başladı mı, benimle sakiden (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kimseden) başka kimsecikler kalmaz.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin güzelliğini iyiliklerini dünyadaki geniş alanda gerçeği olduğu gibi göstermenden dolayı zevk içinde yaşama sevincinde olduklarını öğrendik.
2.    Altına, kadına, bütün dünyaya bağlılığından kurtulan kişiye aşkın armağanlar sunduğunu öğrendik.
3.    Aşk özgürleşmiş insana gönlünü kat-kat göklerin üstüne çıkacak olanaklar sağlayacağını öğrendik.
4.    Aklı başında olan kişinin bulunduğu yeri kabul etmeyip daha yücelere gitmek isteyeceğini, bunun için araç aradığını öğrendik.
5.    Tövbeler ederek yolculuk yapanın mesafe alamayacağını, pasif olarak bekleyişte olanın çaresizlik içinde zararı kabul edeceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Nurlu sözlerin insana su derinliğindeki dalgıca suyun verdiği basınç gibi basınç verdiğinden yabancı olan herkes bu ağırlığa dayanamayacağını öğrendik, anladık.

Allah nuru saçan kişinin bu nura açlık duyan kişiye baş-başa kalınca tahammül gösterebileceği kadar nurlar saçacağını öğrendik, anladık.
                   *
RAV

25 Nisan 2018 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 720 İNCİ BEYİT

(Mevlana Şems Hazretleri anlatıyor)

720. Canın gül bahçesine âşıksın ya, padişah bile olsalar, senden başkaları, diken çekicidir ancak (Acı veren şlerle uğraşır durur.).

Sus da kapının açılmasını gözet;
Niceye bir her anlaşılmaz sözün peşinde koşup duracaksın?

Canın-başın için olsun, doğru söyle;
Vergide (İyilik yapmayı sevmede), güzellikte neden teksin sen?

Güneşe benzeyen yüzün, öylesine bir buluşma-kavuşma günü bağışlar ki hiç ayrılığı yok.

Herkesten gönlümü keseyim, herkesi, gönlümden söküp atayım da senin vefana (Sevgine-dostluğuna) kavuşmak için gayret kemerini kuşanayım (Sevgiyle çalışıp-çabalama kararını göstereyim).

Fakat bana, yürü-git, sabret (Olacak ve gelecek olanı telaş göstermeden bekle) dersen işte buna gücüm-kuvvetim yetmez;
Bu teklifi yerine getiremem ben.

A sevgili, ayrılık pek zor;
Hele öpüşüp koşuştuktan sonraki ayrılık.

Akılla can (Öz), babayla anaya benzer;
Hâlbuki ikisi de sensin;
A dostum, nasıl isyan edebilirim sana?

Rum ülkesi (Anadolu), sevginle bir ah ederse tütünü (Tütün kokusu), ta Şam’a gider, Irak’a ulaşır.

Âşıkların gönül perdesinin ardından (Perde arkasından) Ay yüzlü, şeker dudaklı, gümüş (Süt beyazı) bacaklı güzellersin sen.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’a, Allah dostuna âşık olan kişinin başka insanların batıcı söz ve davranışlarını önem vermediğini, yaralanmadığını, güzel arayışına engel olacakları takılmadan amacına doğru yol alacağını öğrendik.
2.    Ne güzel işler yaparsak yapalım yücelere çıkan kapının açılmasını hak etmediğimizi, yüce kapının asilliğin-büyüklüğün iyilik yapmasıyla bu kapının çok kısa zaman açıldığını, uyanık olarak bu kapının açılmasını beklememiz gerektiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin eşinin benzerinin olmadığını, güzellikte ve iyilikte tek olduğunu öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin nurlu yüzünü görenin hiç unutmayacağını, ayrı düşmeyeceğini öğrendik.
5.    Şems Hazretlerine kavuşmak-ulaşmak için başka sevgi ve isteklerden arınmak gerektiğini öğrendik.
6.    Şems Hazretlerini tanıdıktan sonra ayrılmanın çok zor olacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin kendini yabancılara perdeleyip hakikatini göstermediğini, kendisine âşık olanlara Ay yüzünü, tatlı dudaklarını, beyaz tenini gösterdiğini öğrendik, anladık.
                   *

RAV

24 Nisan 2018 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 710 İNCİ BEYİT


(Mevlana Şems Hazretleri kendini anlatıyor)

710. Canlara hükmedensin, mutlak padişahsın;
Düşünceyi tut, çek şaşkınlık kapısına.

Güzelliğinin cenneti, bir görünürse cehennem bile her kötü kişiye cennet kesilir.

Kaçarsan kimse yetişemez sana;
Fakat biz senden kaçarsak hep öndesin sen.

Karanlıkta şaşmış-kalmıştır sana, aydınlık da;
Ya Hak’sın sen yahut Hakk’ın nuru.

Şimdi, gece de nura gark oldu, gündüz de;
Ay’ın ne batıdadır, ne doğuda.

Yalvarırsın, bedava şarap sunarsın;
Deniz huylu, esirgeyici bir sakisin (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) sen.

Daima ölü olmak, daima saf bir yüreğe sahip olmak gerek;
Hocam, keskin akıllılık, ahmaklıktır.

Düşünceye dalmak, canların rahatı olsaydı akıl, şarabı da aramazdı, müziği de.

Eğer bensen neden ayrısın benden?
Eğer Mamık’san (Âşıksan) ne diye Azar’lık (Âşık olunmuş gibi naz) ediyorsun?

Gonca gibi güle göz yumuyorsun;
Yürü;
Bu diken çekmeye lâyıksın (Yaraşır) sen.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Düşüncemizi, güzellikleri değerlendiren düşünceye yoğunlaştırdığımız zaman hayret durağına ulaşacağımızı, Tanrı erinin güzelliklerini kıskançlık duymadan seyretme olanağına kavuşarak, çok sıkıntıdan kurtulacağımızı öğrendik.
2.    Tanrı erine kimsenin yetişip geçemeyeceğini, Tanrı erinden kaçışın olmayacağını, Tanrı erinin gereğince anlaşılıp bilinmeyen, ne olacağı, sonu belli olmayanı üzüntü ve sıkıntı duyulmadan, perişanlık olmadan aydınlatacağını öğrendik.
3.    Gece nurlandığı zaman, Ay’ın da yıldızlarında, yönünde önemi olmayacağını öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin Allah’ı sevdiren, insana Allah nuru saçan kişi olduğunu öğrendik.
5.    Ben bilirim, benim etkili aklım var diye kabul edenin aklını doğru kullanamayan ahmak durumuna kendini düşüreceğini öğrendik.
6.    Ölü gibi olmak, iyi niyetli biri olmak keskin aklı olmaktan daha üstün ve ileri ve yukarı gidebilecek hazır donanımın olduğunu gösterdiğini öğrendik.
7.    Düşünceye dalmanın canı rahatlatmayacağını, bu baskıdan kurtulmak için şarap ve müzik arayışına kişiyi yönlendireceğini öğrendik.
8.    Sevilen Tanrı eri her türlü naz etmesinin normal olduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Tanrı erinin sözleriyle kendisini inanan ve seveni sarhoş ettiğini, batan, rahatsız eden düşüncelerden rahatsızlık vermeden kurtardığını, öğrendik, anladık.
                   *
RAV

23 Nisan 2018 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 700 İNCİ BEYİT


(Mevlana Şems Hazretleri anlatıyor)

700. Bu yüz ekşiliği, kuyuda olur, zindanda olur;
Hiç kimse bağın-bahçenin, seyrin-seyranın (Seyretmenin) ekşi (Hoşnutsuz) olduğunu görmüş müdür?

Güzeller Yusuf’u, güzelim gül, zindandayken bile yüzünü ekşitmedi.
Hatta duvar, kapı dile geldi de a padişahımız, a efendimiz, ne diye yüzün ekşi değil diye sordu.

Dedi ki:
“ Sirkeye gark olsam yücelerden gelen rahmet, hiç beni ekşi bırakır mı?
Bana aşk verir de o aşk, eş-dost olur bana;
Bütün ekşilikler, şaraba gark olur-gider.

Can, sarhoş olur, el çırparak ta sağ yanadek gider;
Oradaysa hiç ekşilik yoktur.

Yeter, sus da ballar-şekerler içinde dalgalan;
Çünkü vefa sahibinin keremi (Her şeye rağmen sevgiyi sürdüren, sevgi- dostluk bağlılığının devam ettirenin büyüklüğü), seni hiç ekşi bırakmaz.

A batının da padişahı, doğunun da;
Dünyada senin mislin yaratılmamıştır.

A her sakınıp çekinenin sakisi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), şarap sun, padişahlar padişahının sızdırılmış (Tortudan ayrılmış, saf olmuş) şarabını sun bize.

Söz kadehini, hararetiyle her bunamış pelteği (Anlaşılmayacak şekilde) söze getiren, konuşturan kadehi sun.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Güzeli seyretmenin insanda olumsuzluk oluşturmayacağını öğrendik.
2.    Hapiste olmanın, çıkamadığımız bir problem içinde olduğumuz zaman ekşi yüzlü olmamızın normal olduğunu, fakat imanlı kişi bu başına gelenin Allah tarafından yapıldığını bildiği için üzülmeyeceğini, razı olup sakince sabır göstereceğini, sabrın içinde o kişiye gelecekte kullanacağı büyük hediyelerin verileceği müjdeleneceğini öğrendik.
3.    İnançlı olan, başına gelenin Allah tarafından geldiğini bilir, farkında olur, Allah’ın rahmet denizinin tatlılığa boğacağını öğrendik.
4.    Allah aşkının en yakın dostumuz olduğunu, bizi kendi halimize bırakmayacağını, emredilen zamanın geçmesini sarhoşçasına bir halde geçireceğini, karamsarlığa, üzüntüye düşürmeyeceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Tanrı şarabını Allah dostunun bize sunduğunu, bize bu şarapla hakikati olduğu gösterdiğini, bunun sözle anlatımının yabancı olanların anlamasınlar diye simgeler üzerinden anlattıklarını öğrendik, anladık.
                   *
RAV

22 Nisan 2018 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 690 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri  anlatıyor)

690. Tanrı, ezeli (Başlangıcı belli olmayan zamandan yıllanmış) şarabı sundu mu, er olan, o Tanrı şarabını ercesine alır, içer.

Can, gelişip yetiştiren şarapla.“Rableri suvarır onları”(İnsan suresi 17) şarabının kadehiyle (Dünyada olan gizlinen olayları gösteren kadeh) gelişir, yetişir.

O, yüzü ekşi hoca geldi;
O şeker sirke gibi ekşimiş-gitmişti.

Ne şaşılacak şey;
Herkese karşı yüzünü ekşitir-durur.
Yoksa herkese karşı hoştur da bize mi yüzünü ekşitiyor.

Fakat herkesle hoş olsun da yalnız bana yüzünü ekşitsin;
Bu hocanın keremine (Büyüklüğüne, asilliğine) lâyık (Uygun) değil.

Bundan da vazgeçtik;
O güp-güzel (Çok güzel), o hoş mu hoş yüzün, ekşi durması yazıktır doğrusu.

Nerde hüzün (Üzüntü) varsa yüzünden neşelenmiş, gülmeye koyulmuş;
Nerde bir ekşi varsa lütfunla (Büyük insanın yaptığı iyilikle) tatlılaşmış a benim güzelim.

Ne neşeli, ne hoş zamandır, o zaman ki sevgili, dudak altından gülsün-dursun da lala (Eğitmeni), suratını ekşitsin.

Yüzünü ekşitiyorsan gel, bir şart koş;
Yarın, yüzün ekşi olmasın.

Allah aşkına olsun, yeni bir türe (Töre) kurma;
Helvanın ekşi olması adet midir hiç?
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Tanrı şarabının insan canını geliştirdiğini, kadehin üstünde insanların sırlarını, yedi yıldızın hareketlerini takip edildiğini, olan olayları gösterdiğini öğrendik.
2.    Tanrı şarabını sunuşu ile yetiştirip geliştirdiğini öğrendik.
3.    Din öğreten ve uygulayan kişinin güler yüzlü ve sevinçli olmasının gerektiğini, asık suratlı kişinin dini tam anlayamadığını gösterdiğini öğrendik.
4.    Allah’ı, Allah dostunu kendine sevgili edinenin sevgilisin yüzünü gördükçe zamanını hoş geçireceğini, neşe içinde yaşam süreceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Din adamlarının benliklerini güçlendirmek, çıkar sağlamak için uygunsuz, yakışıksız adet çıkarmalarının, halkı bunları yapmaya zorlamalarının dine soğutacaklarını, âdeti yerine getirmeyenlere ekşi yüzle bakacaklarından yanlışa düşüp hep asık suratlı olacaklarını öğrendik, anladık.
RAVLİ TANRI ŞARABI,
RAVLİ CEM KADEHİ
RAVLİ ADET yazarak Googleden okumalısın.
                   *

RAV

Popüler Yayınlar