(Mevlana Hazretleri gönlün önemini anlatıyor)
250.
Ay da oynamaya koyuldu Müşteri (Jüpiter yıldızı)
de;
Çalgıcı
Zühre’yse (Venüs yıldızı) çalgıya-çanağa
yeni-baştan başladı.
***Canları yaratan, balçıktan bir ayna yaptı da yüzüne tuttu.
Aynada
yüzlerce şekil göründü;
Fakat
kendi şekli, kolayca görünüverdi.
Gönlü
olan, onun ayağına kapandı;
Onun
başına erişen minberin en üst basamağına çıktı,
Canlar
harmanının ucu-bucağı yok;
Fakat
karıncağız, ancak hor-hakıyr bir şeyceğiz elde etti.
Dünya
seninle dolsa, kar gibi her yanı kaplasan güneşin ışığı vurunca yok olur
gidersin.
A
kar, yok ol, baştan-başa toprak kesil de bir bak, toprak, ne de güzel bezenir.
Toprak,
git-gide öyle bir yere erer ki parlaklığından iki dünya da parıl-parıl
parlar-durur.
Yeter
artık, dil, artık işten kaldı;
Yeter
artık;
Dünya,
söz söyler bir can haline geldi-gitti.
Tanrı
aslanı, zincirini kırdı;
Can
sakisi (İnsan canına Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan),
şişeyi kırdı-döktü.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Allah kendi güzelliğini
görmek için ayna olarak insan gönlünü yaratınca kendi yüzüne tuttuğunu, kendi
güzelliğini gördüğünü, Allah’ı görmek isteyenin de gönül sahibi olduğu zaman
gönlünde Allah’ı görebileceğini, gören kişinin de sevinçle oynamaya başlayacaklarını
öğrendik.
2.
Gönlü olanın
Allah’ın pay olarak ayırdığı yüceliklere çıkabileceğini öğrendik.
3.
Gönül sahibi
olduktan sonra her şeyin çokça bulunduğu can alanına girileceğini öğrendik.
4.
Şems
Hazretlerinin ışığı-nuru vurduğu kişinin aydınlanıp eski kimlik ve kişiliğin
yok olacağını, yeni kişi ve kimlikli olacağını öğrendik.
5.
Şems
Hazretlerinin karşısında yok olanın madde ve mana alanında parıl-parıl parlayan
kişi olacağını öğrendik.
6.
Dünyaya gelmenin,
yaşamın hakikatini öğrenmeden, anlamadan ahrete giden kendi kendini değersiz
hale getirdiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şems
Hazretlerinin asilliğinden, yüceliğinden, büyüklüğünden yararlanmak sözlerle
yeterli olmayacağını, gönlümüzü, canımızı ona teslim etmemiz gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ