(Mevlana
Hazretleri yokluk alemini anlatıyor)
210.
Yok ol da şu sözden, şu dedi-kodudan kurtul;
Kimdir
sözden kurtulan?
Yok
olan kişi.
İşimiz-gücümüz
bu;
Bundan
başka işimiz de yok, gücümüz de;
Âşığız,
aşkından utanmıyoruz.
Aslana
benzeyen derdin, bizi avlayalı şu aslandan başka avımız yok bizim.
Şu
denizin dibinde, ne de güzel bir incisin;
Senin
yüzünden, dalga gibi kararımız yok.
Denizinin
kıyısında oturup duruyoruz;
Kıyımız-kenarımız
yok amma o kıyının sarhoşlarıyız biz.
Karnımızı,
şarabına vakfettik;
Çünkü
şarabın sersemlik vermiyor bize.
Senin
şarabın, gökten geliyor;
Her
şıra sıkana minnetimiz yok.
Şarabın,
dağın bile kararını alıyor;
Oturaklı
değilsek, oynatsak ayıplama bizi.
Ordumuz,
atlarımız yok amma gene de güneş gibi bütün dünyayı kaplamışız.
Kervanbaşımız,
kervanımız yok amma Mısır’dan, Rum ülkesine (Anadolu’ya)
şeker çekip duruyoruz.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Benlikten,
bizlikten, vücuduna önem vermekten, dünyaya ait bağlardan, çıkar sağlamak için
söz söylemekten kendini kurtaran kişinin sözlerin baskısından kendini
kurtaracağını, sözlerin çelişkilerinden, yalanlarından, tam açıklama
yapamamasından kendini kurtarıp sakinleşeceğini öğrendik.
2.
Kendini önemli
saymak ve var olmak iddiasından vazgeçen kişiye Allah dostunun aşkının kendini
göstereceğini, kişinin âşık olmaktan başka bir işi kalmayacağını öğrendik.
3.
Aşk kendini
gösterince vücudumuz kendini karada gösterse de büyük denizin içinde bir yerde
olduğumuzu öğrendik.
4.
Kendini yokluk
âlemine kavuşturanın ordusu olmasa da dünyaya padişahlık ettiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Yokluk
âleminin; bir şeyin dünyada kendini göstermeden önceki tasarıların, planların,
programların yapıldığı ve sonra verilen görevi yapması için yeryüzüne
indirilmiş olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ