31 Mart 2018 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 470 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri ziyaretçileri anlatıyor)

470. Can gelinleri, çarşafları attılar (Gizlenmeyi bıraktılar) da dünya padişahını aramaya geldiler.

Güzelim bir sel gibi mekânsızlık (9 kat göğü geçtikten sonraki yerden) yurdundan oynaya-güle, mekân (Oturulan yerlere) yurduna ulaştılar.

Gönlün şekli, şekilleri kırdı-geçirdi;
Perde altındakiler (Gizlenenler), yurdu elde etmeye geldiler.

Açık olanlar gizli, gizli olanlarsa ap-açık (Çok açık biçimde) geldi-çattı (Gerekli olanlar bir arada toplandılar).

Bir izi, bir eseri olanın ne bir izi kaldı, ne bir eseri;
İzi-eseri olmayanlarsa izi-eseri belirdi de geldi.

Her şeyi yetiştirip geliştiren ezeli nurdan, sana, fazlasıyla vermişler.

Güneş gibi her şeye bir hoşça bak;
Hepsi de donmuş, bak da eriyip gitsinler.

A ilkbahar, ağaçlar, deli kıştan solmuş-sararmış, onlara bak hele.

Dudağını aç da İsa duasını oku (Tanrıya yalvararak, yakarış içinde yardım iste);
Çünkü varlıklar, cefa Deccal’i (Güç kazanmış yalancılar, bozguncular, dedikocuların yasaya ve vicdana aykırı olarak temiz kişileri uğrattığı kötü durum) yüzünden ölmüşler.

Bugün, herkesin mahmurluğunu (İçki sonrası sarhoşluğun verdiği sersemliğini) gider;
Çünkü herkes, senin şarabından bir kerecik tatmış.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Uygun olan kişiyi tanımak, hediyeler vermek, merak ettiklerini açıklamak için 9 kat göğü geçtikten sonra olan yerde oturanların yeryüzüne indiklerini, kendilerini belli ettikleri, her şeyi yetiştirip geliştiren nurdan verdiklerini öğrendik.
2.    Dünyanın karmaşık, karışık söz ve davranışlarından ve bunların verdiği bunalımlardan ve zararlardan kurtulmak için yalvararak yakararak Allah’a dua etmemiz, ikinci dirilişimizi istememiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin her şeyi yetiştirip geliştiren nurdan fazlasıyla olduğunu, uygun olanlara bu nurdan verdiğini, Hazreti Mevlana’nın sözlerinden öğrendik, anladık.
                   *

RAV

30 Mart 2018 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 460 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri kendini anlatıyor)

460. Topraktan meydana gelen kalıbı, toprağa geri verdi (Öldü);
Tabiattan meydana gelen canıysa göğe teslim etti.

Bir Ay’a benzeyen varlığı, tozdan-topraktan kurtuldu;
Yaşayış suyu, bulanıklıktan arındı.

Güneş ışığı, bedenden ayrıldı;
Güneşten ayrılan her şey de dondu, buz kesildi.

Halis üzüm meyhaneye gitti;
Çünkü ecel (Ölüm zamanı), beden salkımını sıktı.

Baştan-başa can, güneş kesildi-gitti;
Can kesileni ölü saymak doğru olamaz.

Özün, pek güzeldir, olsa-olsa deridir ölen;
Öz ölmez, olsa-olsa dost, alır-götürür onu.

Deriyi bırak da öze el at;
Yahut da Türk’le Kürd’ün hikâyesini dinle:

Kürt, Türk’ün dağarcığını (Yaşananları, öğrendiği konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak aklında sakladıklarını) çalmak için hırka giydi, saçını, bıyığını yölüttü (Benzetti) hani.

Gönül mülkünden can ordusu geldi;
Hem ap-açık (Çok açık), hem gip-gizli (Çok-gizli) ordu, geldi-çattı.

Can yolundan, elbise yırtanlar geldi de o yüzden sabır elbisem yırtıldı benim.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Canın göğe ait olduğunu, önemini ve değerini bilen ve anlayanın canın ölümsüz olduğunu anlayarak tüm değerlerini canına taşıyacağını öğrendik.
2.    Ölümsüz olanı tercih etmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Canı öğrenmek taklit yoluyla olamayacağını öğrendik.
4.    Gönülden istekli olana gönülden başkalarına gizli gönülden istekli olanlara çok açık olarak can ordusunun yardıma geleceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Can yolundan coşkun olarak ziyarete hediyelerle gelenlerin merak ettiklerimi, bilmemiz ve yapmamız gerekenleri göstereceklerini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

29 Mart 2018 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 450 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

450. Saman çöpü değildi ki o bir yelle (Rüzgârla) uçuversin;
Su değildi o, kış gelsin de donsun.

Tarak değildi ki o, bir saç teli yüzünden kırılıversin;
Tohum değildi ki o, yer, onu sıksın, bitirmesin (Toprak tohumun gelişmesine engel olmaz).

Şu toprak yurdunda bir altın definesiydi o;
İki (Madde, mana) dünyayı bir arpa tanesine satardı çünkü o.

Toprak bedeni toprağa fırlattı-attı;
Canla aklı göklere çekti-götürdü o.

Halkın bilmediği ikinci canı, halkı yanıltmak için söylüyoruz hani, sevgiliye ısmarladı-gitti.

Arı-duru şarap, tortulaşmıştı;
Küpün ağzına doğru çıktı, dibe çöken tortudan ayrıldı.

Azizim;
Hani o Marâğa’lı, bir Rey’li, Rum ülkesinden biri, bir de Kürt, yolda buluşurlar, yolculuğa düşerler.

Derken her biri, kendi evine döner-gider;
Atlas (İpekli kumaş), alelâde (Sıradan) kumaşla bir olur mu hiç?

Nokta gibi (Anlayamadığın, okuyamadığın zaman) sus, yoksa padişah, adını, söz söyleme defterinden kazır-gider (Adını siler).

Birisi dedi ki:
Hoca Senâyi öldü;
Böylesine bir hocanın ölümü öyle küçük bir iş değil.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin çok değerli olduğunu, dünya değerlerini önemsemediğini, topraktan olmuş bedeni toprağa atıp canıyla aklını göklere götüren birisi olduğunu öğrendik.
2.    Allah dostuna doğru gidenlere hareket ve kuvvet veren güzeli ayırma zevki-beğenisi veren bir can daha olduğunu, bu canın vücuttaki canın içinde beklemede olduğunu öğrendik.
3.    Değişik kişilerin kendilerini ait oldukları yere varana kader beraber olduklarını, herkes ait olduğu yere varınca da ayrılacaklarını öğrendik.
4.    Allah dostlarının kıyamete kadar dünya yaşamından sonra da bin kat daha güçlü halde yaşamın içinde olduklarını, Allah’ı tanımak, bilmek için uğraşanlara görünen ve görünmeyen yardımlarda bulunduklarını öğrendik.
5.    Bize öğreten Tanrı dostunun sözünü anlamadığımız zaman susmamız ve inşallah ileride anlarım diye dua etmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
İnsanlar birbirine benziyor olsa da aralarında farkı görmemiz, sayılı olanla sıradan olan fark etmemiz, değerlerinin farklı değerlerde olacaklarını bilmemiz, bu bakımdan insan topluluğunda seçilmiş sayılı kişiyi başkalarından ayırt etmemiz ve ona saygı göstererek hizmet ederek dostluğunu kazanmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

28 Mart 2018 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 440 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri kendini anlatıyor)

440. Gene sarhoş bir halde meyhaneye (Tekkeye) ulaştık;
Gene yüceden de kurtulduk, aşağıdan da.

Bütün sarhoşlar güzel, hepsi de oyuna dalmış;
A güzeller, el çırpın, el çırpın.

Saçın olta saldı mı (Sevilen ava çıktığı zaman), deniz de sarhoş olur, denizdeki bütün balıklar da.

Meyhanem alt-üst oldu benim;
Küp baş aşağı geldi (İçi boşaldı), sürahi kırıldı-döküldü.

Meyhane piri, bu coşkunluğu görünce dama çıktı, damdan atladı.

Bir şaraptan esridi (Coşup kendinden geçti) ki o şarap, varı yok eder, yoğu var.

Şişeyi kırdı, her yana saçtı parçalarını, nice iş erlerinin ayaklarını yaraladı.

Başını ayağından fark eden nerde?
Sarhoş olmuş, Elest mahallesinde (Allah’ın sözünü duyanların topluluğunda) yıkıla kalmış.

Şaraba tapanların hepsi de işrette, neşe âleminde;
A tenine (Vücudun dış yüzüne) tapan, ten-tenniten (Nota olarak yazılmamış uygunluk özelliklerinin ) sesini duy.

Birisi dedi ki;
Hoca  (Hakim-i) Senâyi öldü.
Böylesine bir hocanın ölümü, öyle küçük bir iş değil.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Benliğinden, dünyaya bağlı olmaktan kurtulmuş, taraftarlığın akıl tutulmasından kurtulmuş kişilerin hoş bir hale geleceklerini, birbirine benzeyen kişilerin Mevlevilik öğretisinde kendilerinden geçip hoş bir hale geleceklerini öğrendik.
2.    Tanrı şarabının coşkunluk verdiğini, içenlerin sıra dışı hareketler yaptıracağını öğrendik.
3.    Şarabı sevenlerin sarhoş bir halde yaşayacaklarını, Mevlana Hazretlerini sevenlerin hassaslaşarak gökten gelen ritmik müzik sesini duyacaklarını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah dostlarının ölmediğini, kıyamete kadar Allah’tan etkili ve yetkili yaşadıklarını, Allah’ı arayanlara yol gösterip yollarını aydınlattıklarını, görünen ve görünmeyen yardımlarda bulunduklarını öğrendik, anladık.
                   *

RAV

27 Mart 2018 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 430 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri hizmet etmeyi anlatıyor)

430. Sevgilinin yuyup (Yıkayıp) arıtmasından bir koku bile almamak için âşık, onun yanına kör-kütük sarhoş gelir.

Aşk, gayb âleminde (Allah âlemidir ancak Allah’ın bildirdiklerini bilebileceğimiz âlemdir) naralar atar-durur;
Fakat o kükreyişi hayvan duymaz.

Şehir, eşeklerinin (Kaba, düşüncesiz), öküzlerin (Saf, budala, avanak, ahmak, görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kişilerin) sesleriyle dolar;
Yırtıcı hayvanlarsa dağ başlarında bağırırlar.

Türk, şu tek kadehi içti mi, ata biner;
İkinci kadeh, at sürmek, at koşturmak içindir.

Zevalsiz (Bitmeyen) şarapla doldun mu, hiçbir kadehi boş göremezsin, hiçbir kadehi.

Bütün cansızlar, sana selam verirler, kendin gibi, sen gibi hepsi de sana sır söylerler.

Can, sevgiyle seni kucağına aldı mı, karşında bütün şekiller canlanır.

Çağı geldi;
Çark urayım (Döne-döne), oynayayım;
Aşkı da yüzünü örtmeden (Gerçekliğini gösteren) gazel okusun.

Kızıl gül gibi o, ata binsin;
Bütün çiçekler de askerler gibi peşinden yürüsün.

Meze getir, karşıma otur a yüzü mum gibi olan, şaraba ateş kesilen dilber.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Görünmeyen âlemde Allah dostlarının Allah’a ulaşmaya çalışanları temizlemek için önce sarhoş ederek kendinden geçirerek ruhsal temizlik yaptığını, hayret makamına götürerek orada hayretten naralar attıracaklarını öğrendik.
2.    İlahi âlemindeki sesleri akılsız, duygusuz, kaba, kırıcı, hırpalayıcı kişilerin duyamayacağını öğrendik.
3.    Akılsız, duygusuz, kaba, kırıcı, hırpalayıcı kişilerin sesleriyle şehrin dolu olduğunu öğrendik.
4.    Allah yolcusu sarhoşçasına hızla yol aldığını, bütün cansızların selam vererek sırlarını söylediklerini öğrendik.
5.    Allah dostuna ulaşan kişi sevdiğine ulaşınca bütün şekillerin canlanacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Sevgili olarak bilip Allah dostuna kavuşanın ona nasıl hizmet dedeyim diye telaşa düşeceğini öğrendik, anladık.
                   *

RAV

26 Mart 2018 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 420 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri sevilen Allah dostuna hizmet etmeyi anlatıyor)

420. Gayb âlemine (Görülüp duyulmayan ve fakat akıl ve bilgi yolu ile varlığına delil bulunan, Tanrı’nın zatı sıfatı ve ahretin durumu olan âleme) bakmak isterse aynası olurum (Rahatça görmesini sağlarım), göz-yüz kesilirim ona.

Abû-Turâb  (Toprak babası) gibi yere yüz korsa bütün yeryüzünü ona lalelik, güllük gülistanlık ederim.

Canlar bahçesine giderse ona yasemin olurum, yeşillik kesilirim, gül bahçesine dönerim.

A benim canım, terci’e (Başa dönüş için) nöbet geldi;
A benim inciler saçan denizim, dalgalan.

Seher oldu, a sakimiz (İnsana Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), iç-iç;
A yüzünden gönlümüz, dalgalandıkça dalgalanan güzelimiz bizim.

Kızıl şarabın, kaplana benziyor;
Gam kurdu (İnsan içini kemiren üzüntü), onun elinde bir fare mi, bir fare.

Beyin bağlarına, dimağ (Sözsüz anlayış) köşklerine çıktı mı, akıl, baş aşağı damdan düşer-gider.

Aklın kulağını tutar da kendine doğru çekerse akıl, acısından vay kulağım-kulağım der.

Sevgili ona, kalk der, cana secde et, şu şarap saçan Ay yüzlünün ayağına kapısın.

Akıl der ki;
Kim geldi, görmedim onu, uyuyordum dün gece” der,“Uyuyordum dün gece
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
(Abû Turab: “Toprak babası”
Hazreti Ali’ye Hazreti Muhammed tarafından verilen künye.)
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın zati sıfatlarının; Allah vardır ve yokluğu düşünülemez, Allah’ın başlangıcı yoktur, ebedidir, tektir ve benzeri yoktur, sonradan yaratılanlara benzemez, hiçbir şeye muhtaç değil, herkesin ona muhtaç olduğunu Bakara suresi 3 ten gayba inanmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Şems Hazretleri düşse bile Hazreti Mevlana’nın düştüğü yeri güzelleştireceğini öğrendik.
3.    Şems Hazretleri Mevlevilerin bulunduğu yere girerse Mevlana Hazretlerinin güzellikleri göstereceğini öğrendik.
4.    Sevgili geldiği zaman sarhoşluğun başladığını, aklın uykuya çekileceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Aklımız Allah dostu Tanrı erinin güzel yüzünün hakikatini görünce etkisiz hale geleceğini, uykuya dalacağını, anlatacak bir şeyler göremeyeceğini öğrendik, anladık.

(Aklımız; iç ve dış duyularımızla algıladıklarımızı çerçeveleyip şekillendirdiğini, bu şekle isim vererek ve  anlam yükleyerek tanımladığını, kavramsallaştırarak başkalarına sunuş yaptığını biliyoruz.

Aklımızın sınırı buraya kadar olduğundan Allah’a ait bilgileri ve görgüleri o kişiye sunacağı zaman aklı uyutulur, bilgi verilmez.

Aklı uyumayanlar da sarhoş edilip ne olup bittiğini, ne görüp yaşadığını aklın anlayamayacağı durum yaratılır.

Akıl ilahi bilginin güzelliğini anlayış yeteneği ile anlayamaz ve göremez fakat sevilen Allah dostun isterse güzel yüzünde bu güzelliği gösterebilir olduğunu öğrendik, anladık)
                   *

RAV

25 Mart 2018 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 410 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri sevilen Allah dostuna hizmet etmeyi anlatıyor)

410. (Şems Hazretlerine) Bedava şerbetler sunarım, sütler veririm;
Fakat üzüm gibi sıkmam onu.

Kendi başım gibi öperim, kendi başım gibi başımı kaşır (Hizmet eder) dururum.

Benim canımdır, benim canımın ferahlığıdır (İç açıklığım, iç rahatlığımdır);
Düşman saymam, yabancı bilmem onu.

Sevgimden aşkımdan dolayı küstahça sözlerine bile bakmazken nasıl döverim onu?

Dört tabiatın (Hava, su, ateş, toprak) ayak kıpırtıları kaçsa-gitse bile dördünün karşılığında ben varım, dördünün de yerineyim ben.

Yolculukta dostuyum, kılavuzum onun;
Seher çağında sakisi (İçkisini ikram eden), şarapçısı (İçkisini sağlayanım).

Altına, gümüşe ait saçma-sapan sözler de nedir?
Kereminle-lütfunla (Büyüklüğün gereği olan iyilik için) çuvallar dolusu altınım ona ben.

O tutulur –kalır (Hareketsiz kalınca);
Fakat bunu, ona ben tutulmuşum, sen söyle desin diye yaparım.

Söz söylemez, ağzını yumarsa sözü ben olurum, tercümanı ben kesilirim.

Usanır (Bıkar-bezer) da gönlü daralır, hararetlenirse yellerim onu, yelpazelerim ben.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Sevdiğimiz Allah dostuna sevgiyle bağlanıp hizmet etmemiz ve onun işlerine yardımcı olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Sevdiğimiz Allah dostunun hoşumuza gitmeyen hareket etse bile hiç kızmadan emrettiğini yapmamız gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Gönül sahibi, gönlü Allah ve Allah dostlarıyla olan kişi ile ilişkilerimizde benliğimizden hiçbir söz ve davranış olmaması gerektiğini, tüm düşüncemizin terbiyeli bir şekilde hizmet etmek olması gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *

RAV

24 Mart 2018 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 400 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri kendini anlatıyor)

400. Kadehinin parlaklığı âlemi kapladı;
Kıyamet sabahının gürültüsü koptu.

İlaç için olsun, aklı bulamazlar artık;
Akıl, bu şaşkınlıkla görünmez oldu-gitti.

Savaş erinin yayından fırlayan ok, amaca doğru gider, dönüp geri gelmez bir daha.

Can hüthüdü, kafesten sıçradı mı aşkla ta yüce Arş’a dek uçar-gider.

Can, kılıcını, kefenini alır, Kayser’in yanına, yüce-sağlam köşke gider.

Gönül, can sıkan her düşünceden kurtulmuş;
Ayağa batan her dikenden halas (Özgür) olmuş.

Gök, onun yüzünden çark urup (Sol ayak yerden kaldırılmadan sağ ayağın etrafında dolaşması) dönmeye koyulmuş;
Ay, ona, senin yüzünden her yarınımız, binlerce bayram diyor.

Terci’ bendi (Başa dönmek) bitti, yüreğim oynuyor;
Fakat güzelim, söz söylemeye güç-kuvvet veriyor bana.

Bu kadehi içti mi, bir kadeh daha sunarım ona;
Gene iki tane bile ayık bırakmam ben.

Onu, altın döktüm de yokluk âleminden satın aldım;
Şarapsız, yemeksiz bırakır mıyım hiç?
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin gerçeğini görenlerin o yüzün parlaklığından bütün âlemi olduğu gibi görebileceğini, herkesin yeniden dirilmesine sebep olacağını öğrendik.
2.     Aklın, gerçekleri aydın bir biçimde görünce, şaşkınlık göstererek kabul edip gözden kaybolacağını öğrendik.
3.    Korkusuz yiğidin amacından dönmeyeceğini, ok gibi hızla hedefe gideceğini öğrendik.
4.    Canımız savaşacağı zaman silahını ve ölümü göze alıp büyük liderinin sağlam yerine doğru tereddüt etmeden gideceğini öğrendik.
5.    Canla, başla aşk uğrunda Tanrı erinin emrinde savaşa gidince gökyüzünün bu yiğidin etrafında döneceğini öğrendik.
6.    Tanrı şarabını içen Mevlana Hazretlerinin kendine yakınlık duyanları da sarhoş edeceğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin; yokluk âleminden, akılla, yiğitlikle, savaşla, altın harcayarak elde ettiği Tanrı eri-Allah dostu Şems Hazretlerine severek ve isteyerek hizmet ettiğini öğrendik, anladık.
                   *

RAV

23 Mart 2018 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 390 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

390. Gönül noktasına sayı yok;
Fakat eğri-büğrü görünüyor;
Ancak bu görünüş, gözdendir, yüzden değil.

Mademki istenenden berat geldi, ferman ulaştı;
Artık gözünden sıfatlar gizlendi, kayboldu-gitti,

Bir kere daha güzeller Yusuf’u geldi-çattı;
Bir kere daha Zeliha gibi yüzlercesinin zincirini çekti.

O tezgâhı görünce Ay bile elbisesini yırtar;
Gök bile “ Daha yok mu?”  (Kaf suresi 30) diye nâra atar.

Bütün dünya, bir tuzla (Tuz çıkartılan havuz) olmuştur;
Temizle leşin bir olması için âlem, bir tuzlaya dönmüştür.

Bir kere daha akıl, kalemleri kırmıştı;
Bir kere daha aşk, yakasını yırtmıştır.

Zeliha (Yusuf’a âşık olan Mısır’lı asil kadın), kimseciklerin yapmadığını yapmış, efendiliğini satmıştır da bir kulu satın almıştır.

Sarhoş oldun, öpücükler vermen gerek;
O dudağa öpücük ver;
Şarap içmiştir o dudak.

Pek hoşsun, pek güzel, kem gözler ırâg (Uzak) olsun;
Ne mutlu o göze ki yüzünü gördü senin.

Fakat yüzünü görmek, pek nadir olan şey;
Ne mutlu adını duyan kulağa!
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Gönlümüzün sayıları önemsemediğini, karışık bir yer gözükmesine rağmen çok düzgün ve güzel bir yer olduğunu öğrendik.
2.    Allah’ın toplumsal ve hukuki olarak görev ve ödevleri o kişinin üzerinden aldığı zaman özgür olacağını öğrendik.
3.    Güzel huylu kişiyi sevip bağlananların çok olacağını, o güzel ancak kendi sevdiklerini istediği gibi kendine çektiğini öğrendik.
4.    Tuz yerine haram olan domuz bile düşüp çürüse o tuzun kirlenmeyeceğini, haram olmayacağını öğrendik.
5.    Aşk uğruna her şeyin feda edilmesinin kayıp değil kazanç olacağını öğrendik.
6.    Şems Hazretlerine âşık olmanın insanı sarhoş bir hale getirdiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin adını herkesin duyabileceğini fakat yüzünü-hakikatini gören kişinin çok az olduğunu öğrendik, anladık.
                   *

RAV

Popüler Yayınlar