31 Ocak 2018 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4070 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4070. Kamış gibi belimi bağlamak (Ulu-asil-büyük insana hizmet etmek) benim borcum;
Şeker kamışı gibi şekerler vermek de senin borcun.

A bize kaçan gönül, benden-bizden mahvol;
Çünkü benlikten geçmezsen bizden kesildin-gitti.

Tatlı tohum, taşa dedi ki;
Ben kırılırsam içimi-özümü gösteririm;
Fakat sen kırılırsan vay haline!

Her solukta, içimden bir kutsal güzel, gizli bir yoldan başıma kıyametler koparır, gürültüler eder durur.

Sınanmam, yıkılıp yerlere serilmem, coşup köpürüşüm, dardağan oluşum, Müslümanlığı aldı-götürdü;
Eyvahlar olsun Müslümanlığa.

Bana: “Şarap mı içiyorsun;
Yoksa bir şüpheye mi düşmüşsün “ dedi.
Rabbine mal olmuş gönülden başka kimdir şüpheden kurtulan?

Yürü, masallar söylemeye var;
Sarhoş bir halde eve git;
Canlar saç, çünkü o eşsiz güzel de güller saçtı.

A yüzü yanağı güzel dilber, bir soluk, kulak ver bana;
Gamınla sarhoş olanı, bir gör-gözet (Himayene al).

A benim tapanım, a benim tapılanım;
A benim görenim, a benim görünenim;
A iş eeri, iş ustası;
İnsanlığın gönlünde, insanın yüreğinde aşkı tanı, aşkla biliş (Bilgili ve bilinçli duruma gel).

Kâbe’miz onun mahallesi, kıblemiz, onun yüzü;
Padişahlık yolunda kılavuzumuz, onun kokusu.
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Büyük, asil, ulu kişiye şart koşmadan hizmet etmemiz, onun vereceği ağız tadını almamız gerektiğini öğrendik.
2.    Ben ve benlik yaşamında olan kişinin Mevlana Hazretlerinden uzaklaşacağı için öncelikle benliğini etkisizleştirmesi gerektiğini öğrendik.
3.    Acıması olmayan, katı yürekli, katı kalpli kişinin değişime, tatlılaşmaya, güzelleşmeye özünün izin vermeyeceğini öğrendik.
4.    Tatlı öze sahip olanın başına gelirse gelsin tatlılık göstereceğini öğrendik.
5.    İçimizdeki kutsal güzelliğin kendini göstermek için bizim tatlı biri olmamız için zorladığını öğrendik.
6.    Rabbine gönlünü vermiş kimsenin şüphelerden kurtulacağını, böyle bir kişinin Müslümanlık ölçüleri ile ölçüm yapılacak durumda olmadığını öğrendik.
7.    Şems Hazretlerinin güzellikler göstereceğini, Allah sözlerini bize söylemesi ile sarhoş olacağımızı Hazreti Mevlana’dan öğrendik.
8.    Hazreti Mevlana’ya çok saygı gösterene Mevlana Hazretlerinin de saygı göstereceğini, kendi yüreğimizi Mevlana Hazretlerinin yüreğiyle birleştirerek aşkı tanımamız, aşkın da seni tanıyarak tanışıklık oluşturmamız gerektiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin kokusunun yolumuza kılavuzluk ettiğini, onun gerçek yüzünün padişaha ulaşmak için gerekli olduğunu, onun etrafından ayrılmanın yanlış olduğunu öğrendik, anladık.
                         *

RAV

30 Ocak 2018 Salı

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4060 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4060. Toprağın her parçası, bizim gibi aşka düşmüş;
Fakat a tertemiz can, sen, eşi-benzeri görülmemiş bir âşıksın.

A akıl, deniz kuşuysan soluk alma, söze dalma;
Mademki hünerin susmaktır;
Başka hangi hünere âşıksın sen?

Yüzüm, yüzünden, yüzlerce aydınlığa kavuşmuş;
Canım, canından yüzlerce eminlik bulmuş.

Demir varlığım, onun aşk cilasına kavuşunca varlık aynası kesilmiş;
Demirliği kalmamış.

Gönül kuşum çırpınıp duruyor;
Ne kararı kaldı, ne huzuru.
Asıl yurdunu gördü de orda durdu, orda dinlendi ancak.

Senin gözünü görmedikçe gözüm, aynalık edemiyor;
Senin günün ışımadıkça pencerem, pencerelikten kalıyor.

Gözüm, onu görür-görmez, ışığımsın benim dedi;
Canım, onu görür görmez, canımsın benim diye dile geldi.

Sabır, senin şükür şekerini gördü de o yüzden dayandı;
Yokluk, senin yüzünden zenginleşti de övünç kesildi.

Gâh kapındayım senin, kapı halkasını çalar-durursun (Geldiğimi bildirirsin).

A seher yeli, aşk civarına git, elçilik et, şu iki haberi ilet (Götür);
İlet de senin şu yelip yortman (Koşup durman) yüzünden arınayım (Temizleneyim), eteğimin nemi kurusun-gitsin.
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostuna canımızın âşık olabileceğini, canımızı onun canına taşıyarak eminlik bulmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Gerçekliğimizi kendi zannımıza göre değil de Allah dostunun gerçeklerine yaklaştırarak ve kavuşturarak aydınlığa kavuşabileceğimizi öğrendik.
3.    Aklımızın değersiz sözlerle uğraşmaktan vazgeçip susmayı tercih etmesi, gördüklerini derinlemesine değerlendirmesi gerektiğini öğrendik.
4.    Gözümüzün gördüğünü isteyeceğimizi, bunun için de baştaki gözün değil de gönül gözümüzün gördüğünü istememiz, elde etmeye çalışmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Güçlü –kuvvetli olsak bile cila ve parlaklık gerektiğini, ağır, pis ve bunaltıcı duruma düşmemek gerektiğini öğrendik.
6.    Kişi öz varlığının olduğu yere varmadan rahat edemeyeceğini, bütün yaşamında, çalışmasında-çabalamasında ait olduğu yere ulaşmak için uğraşı vereceğini öğrendik.
7.    Sabırla elde edilenin şükür edilen kazanım olduğunu, yokluğun zenginlik haline gelerek övünç oluşturacağını öğrendik.
8.    Allah dostunun etrafından ayrılmamamız gerektiğini öğrendik.
9.    Düşüncemizde, yaptıklarımızda aşk yoksa insan ne temizlenebilir, ne de korkaklıktan, çekingenlikten kurtulamayacağımızı öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Aklımız yerinde olsa da, gözlerimiz görür olsa da ışık yoksa istenen ve beklenilen görüş ve değerlendirme olmayacağını, istenen ışığımızı Allah dostundan almamız, onun gözü gibi görür, onun aklı gibi değerlendirir halle gelmemiz, ona âşık olarak hizmet edip yaklaşmak gerektiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

29 Ocak 2018 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4050 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4050. Cevrin-cefan (Senden gelen üzgü-büyük sıkıntı), şeker gibi tatlıdır bize;
Yardım yolunun kapısını kapama bize (Yardımına ihtiyacımız var);

Zaten sonucu, değil mi ki beni kapı önünde öldürüp gidiyorsun (İç dünyana almadan yok ediyorsun);
Bari bunu yapma.

A soluğu, göğüssüz-karınsız olan, a gamı, gamları (Üzüntüleri) gideren;
A bizi, soluğuyla kıvılcımlar gibi yakıp yandıran.

Her an, bize karşı, kalkan gibi bir başka bahane öne sürmedesin (Gerçek nedenini gizleyerek ileri sürülen neden);
Kılıcı bırakmışsın da kalkanla (Döve-döve) öldürüyorsun bizi.

Ne diye şaşırıp kalmışsın a hoca?
Yoksa âşık mısın?
Âşıksan a hoca, kâseyi vur taşa, testiyi dik başına (Tanrı şarabını çokça iç).

Noolurdu (Bir şekilde), hangi kapıda durduğumu bir bilseydin;
Noolurdu (Bir şekilde) nasıl bir Ay’a âşıksın;
Bir bilseydin.

O güneş kaynağını, gökyüzü, rüyasında bile göremez;
Gözün, ondan aydındır, âşıksan bir dikkatlice bak hele.

Gökyüzü aslanının bile bu tehlike yüzünden ciğeri, kan kesilmiştir;
Doğru söylüyorum, incinme;
Ciğeri pek (Sağlam, dayanıklı) bir âşıksın sen.

A ter ü taze gül, doğru söyle, neden kaftanını yırttın?
A arıklaşmış (İncelmiş) Ay;
Hangi seher çağına âşıksın?

A deniz huylu gönül, düşüncelerle dalgalanıp duruyorsun;
Her solukta köpürmedesin;
Hangi inciye (Şekli değişmeyen değerli mücevhere) âşıksın sen?

Ona dalıp hayran olanın, oklardan pervası (Çekinmesi, korkusu, sakınması) yoktur, gam yemez (Üzüntü duymaz) o;
Sen de kalkanını atarsan (Şems Hazretlerini karşı sorgulamaya girişmez, doğruluğunu ve iyiliğini kabul edip candan seversen) pervasız (Çekinmeyen, sakınmayan, korkusuz) bir âşık kesilirsin.
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin bizi önce toplumun değer diye sevdirilip benimsettikleri her ne varsa yakıp yok ettiğini, bizim alıştığımız-benimsediğimiz bu alışkanlıktan ayrılmamızın zor ve üzüntü verdiğini öğrendik.
2.    Kendimizin kabul ettiği, sevdiği aslında kabul edilmemesi, sevilmemesi gereken değerli olmayan, çer-çöp dediğimiz ağırlıklardan Şems hazretleri sayesinde kurtulup sevince ulaşacağımızı, gönüllü bu işi yapmazsak döve-döve bu işi bize yaptıracağını Mevlana Hazretlerinin yaşadıklarından ve bize önermesinden öğrendik.
3.    Yıllarca değerli diyerek, işimize yarar diye biriktirdiklerimizin zamanla çürüyeceklerini çöp olacaklarını bunlardan 40 yaşımızda kurtulup yenilenmememiz, bunu da bir ustanın Önderliğinde değişimi sağlamamız gerektiğini öğrendik.
4.    İnci dediğimiz, şekli değişmeyen değerleri sır olarak bilen, uygun kişileri olgunluğa getiren Allah dostlarına sevgi ve dostlukla bağlanarak değişimi gerçekleştirmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Topluma dini öğreten kişilerin, öğüt verenlerin ezberlediklerini söyleyerek tekrar edenlerin bu işin özüne ulaşıp zevkine varmayan kişiler olduğunu, gerçek öğüt verenin Allah’a ve Allah dostlarına aşık olmuş kişiler olduğunu, bu kişilerin Allah şarabını kana kana içip sarhoş olarak aramızda olduklarını, arayan gözle bakıp bulmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Şems hazretlerinin güneş gibi tesir ettiğini, güneşin çok ortada olduğundan kimsenin fark etmediğini, dikkate almadığını, farklı bir bakış açısına sahip olanların bu değeri görebileceğini öğrendik:
                       *
İşte böyle yaren;
Allah’ın çok sırlarına sahip, etkili ve yetkili Allah dostu, güneş özelliklerine sahip Şems Hazretlerini tanımadıysak Mevlana Hazretlerini tanıyarak o güzel insana nasıl aşık olunması gerektiğini, yolunu, yöntemini öğrenmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

28 Ocak 2018 Pazar

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4040 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4040. Ey mahşer padişahı (Ölmeden önce ölüp tekrar dirilenleri başı), sen rahmet edersin (Yargılayıp affeden, bağışlarsın);
Rüşvet almazsın.
Her kırık-dökük, her aşağı-bayağı şey, sen rahmet ettin mi, gelişir-yetişir.

Canlarımızı;
Hiçbir kimsenin eli değmez, senin kudretini bilir-anlar bir kâğıda resmettiğin şekillerde hapsedersin.

Öylesine bir nurun var ki, parıltılarıyla karanlıklar perdelerini giderir;
Fakat kıskançlığından da tutar, görmeyenlerden gizlersin o nuru.

Onu, gerçeği gibi anlamak hususunda uçsuz-bucaksız çöl bile daralır da sonra sen o anlayışı, o görüşü tutar, ışığa bakamayan göze ihsan edersin.

Miraç’ımızı (Allah’a kavuşmayı) yakınlaştır, yücelt (Ululaştır) artık bizi;
Göçüp gitme çağı geldi;
Can, şu yayılmış yeryüzünden kurtuldu.

Bin cömertlik atına;
En yüce at, odur.
Vefa levlini (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı yazısını) oku;
Ne yazılmış, bir anla.

Kardeşim, çalacaksan inci çal (Arap ata sözü) bari;
Tezce iç kadehimizden de geliş.

A güzel, sen âşıkları şeker gibi öldürmedesin bari canımı bir hoşça al-gitsin.

Tatlı, güzel bir surette öldürmek, elinin bir ustalığı;
Çünkü bakışını isteyenleri, bir bakışta öldürüyorsun sen.

Her seher çağı, boyuna bekliyorum, bekliyorum;
Çünkü sen, herkesten önce, seher çağı, beni öldüreceksin.
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin toplumun sunduğu hayatı yok edip ilahi hayatı isteyen ve yaşayanların başkanı olduğunu öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin aşağı, bayağı, perişan olmuş kişileri isterse geliştirip yetiştirdiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin istediği kişiyi istediği şekle soktuğunu ve kişinin bunun dışına çıkamadığını öğrendik.
4.    Şems Hazretleri nuruyla en karışık, en bilinmeyen, kör düğüm olan problemleri aydınlattığını, kendisini görmemekte ısrar edenlerden bu nuru gizlediğini öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin gördüğü gerçeği anlamanın mümkün olmadığını, fakat kendisi isterse anlayışı-görüşü kör olana bile bağışladığını öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin kişiyi Allah’ın huzuruna çıkacak uygunluktan olgunluğa getirdiğini, Allah’a yakınlaştırdığını öğrendik.
7.    Şems Hazretlerine sevgi, sevgi ve dostluk bağlılığı ile bağlananların karşılığını alacaklarını, cömertliğini göreceklerini öğrendik.
8.    Şems Hazretlerinin âşıkları öldürüp yeniden dirilttiğini, yeni bir kimlik ve kişilikle hayat vereceğini öğrendik.
9.    Şems Hazretlerini bize tanıtıp yararlanmamız için Mevlana Hazretlerinin çok çaba sarf ettiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Büyük işler yapmamız gerektiğini, hırsızlık yapacaksak bile şekli değişmeyen mücevher sözleri Şems Hazretlerinden, Mevlana Hazretlerinden çalmamız, aşırmamız, yarar için kullanmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

27 Ocak 2018 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4030 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4030. Gâh (Bazen) Ay gibi gece yol almaya koyuluyor;
Yıldızlardan bir ordudur, çekiyor.

Gâh kıskançlığından, bütün güzellerden gizleniyor, öyle yol alıyor de sinin gönlünü, ayrılıkla ateşlere atıyor.

Ne kutlu demdir o dem ki padişahlar padişahı olan güneşi bile belinden sımsıkı yakalarsın da evine, sürüye-sürüye çekersin.

O zamanın zevkiyle can elbisesini bile soyar, çıkarırsın;
Şu kendinden geçiş sırrına dalar da feleğin bile kulağını çeker burarsın.

Her şeker parçası, onu tutup ateşliğe atınca bir hoşça yanma hevesine düşer de kendisini ödağacı haline getirir.

O anda sakilerin (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) gevşek davranışlarına, kusur edişlerine bakılmaz;
Zaten sen, daha az çekince şarabın bile günahı yoktur.

Mezeyi cennetten alırsan büyük bir bahttır, bir devlettir bu;
Şarabı, Kevser ırmağından doldurursan büyük bir hayırdır, bir berekettir bu.

Sarhoş bir halde kendinden geçersin, kendinden elini yursun (Yıkasın);
Kendi kanını dökmek için inadına, mahsustan mızrak sallar, hançer çekersin.

Benim ışığımdan karanlık nerde?
Nerde bir kâfir ki kılıcını çekersin de kesesin başını o kâfirin.

Vakti geldi, ey Tebrizlilerin övüncü Şemseddin;
Beni, kadeh gibi kıpkızıl şarapla doldurup çekmenin çağı geldi-çattı.
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    İnsana Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kimsenin eksik, noksan davranışlarını hoş karşılamak gerektiğini öğrendik.
2.    Şarabını-mezesini cennetten alanın sarhoşluğunun günah olmadığını öğrendik.
3.    Tanrı veya cennet şarabının dünyaya ait şarap gibi günah olmadığını, inanan ve iman eden kişilere ikram edildiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun elinden, tesirinden sarhoş olmanın en güzel sarhoşluk olduğunu, Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerine Tanrı şarabı ikram ettiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

26 Ocak 2018 Cuma

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4020 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4020. Güneş bile, altın işlemeli gömleğini hasedinden (Kıskançlığından) yırtsın diye Yusuf’un gömleğini armağan olarak gönderdin bize.

Görünmez denizden çıkagelir de ordu çekersen mızrağını sapladın mı, dağın belini bile yarar-gidersin sen.

Yokluk kapısının toprağını, gönül gözüne sürme diye çekersin, dervişin çarığını, Sencer’in başına taç edersin sen.

Kapkaranlık göğsü cennet bahçesine döndürürsün;
Gönlü susamışları tutar, ata bindirir de Kevser ırmağına çekersin sen.

 Balığın karnını Yunus’a oda yaparsın;
Gerçek Yusuf’u tutar, ta kuyunun dibinden çeker, çıkarırsın.

Gözü doymaz obur nefse Meryem orucu tutturursun;
Sonra tutar, aşk Behram’ının önüne arık bir eşek çekersin sen.

 (Behram-eşek: Yaban eşeği avına pek meraklı olduğu için Behram-ı Gûr diye tanınmış olan bu hükümdar, 420 de İran tahtına geçmiş, onsekiz yıl saltanat sürmüş, 438 de eşek avında bir kuyuya düşüp ölmüştür.
Farsça ilk şiir söyleyen bu padişahmış)

Tabiata, gazelden de tövbe ettirirsin, şiirinden de, beytinden de;
Böylece de gönülle canı, soluksuz, deftersiz tutar, gayb âlemine çekersin.

Gökyüzünde, ateşli bir Başak bitirirsin;
Derken Ay yüzlü Zühre’yi (Güzellik ve zarafet misali Venüs’ü) tutarsın, çadırın bir bucağına çekersin sen.

A Tebrizlilerin övüncü Tanrı Şems’i, beni, bir soluk bile kendine az çekersen vah bana, eyvah bana.

Ah serkeşlik duvağının içinde ne de ne de tatlı bir güzel.
Ah, huysuzluk, serkeşlik, ne de güzelleştiriyorsun onu.
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin istediğini elde edebilecek yetki ve olanaklara sahip olduğunu öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretleri baş kaldıran, dik başlı olsa da Mevlana Hazretlerinin sevdiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4010 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4010. Savaş davulunu çaldılar, şimdicek Arap atının eğerini görürsün, oynayıp durmadadır.

Aslanlar gibi vur, kanlar iç de Ebhazlı (Tiflis’e yakın ve arazisi sarp, Hıristiyanların bulunduğu yerdeki) kâfirin başını kes;
Şehit ol-gitsin.

Aslanların oyunu savaştır, tilkinin oyunuysa kaçmak;
Tilki, Tanrı aslanıyla nerden eşitlik davasına kalkışacak?

Ateş gibi kızgın-kızgın gidenler nerde, gönülleri kararmış kişiler nerde?

Mervli, Reyliyle (Birbirine zıt iki insan) yolda, yoldaşlık ediyor sanki
İmkân var mı buna?

Aşk, şaşılacak bir savaş eri;
Şehit beli onun yüzünden diriliyor;
A tertemiz can, böylesine gazinin önünde yerlere kapan, secdeler et.

O güneş, bir merhamete başladı mı gönlü kararmış bir bedene benzeyen gök, Ay ışığıyla dolar da taşar.

Çalgıcı da şarap kadehini eline aldı, zurna da, tef de;
O lütuflar sahibi dilber, her solukta onlara bakıp duruyor.

Ne mutlu o tertemiz cana ki şu meydanın başında, tozlara-topraklara bulanmış yatarken o dilber, şu gönül yurdundan çıkagelir de o cana bir beden düzmeye koyulur.

Halka gene baştan da kurtar, baş çekmeden de;
A gönlün içindeki sevgili, niceye-bir (Ne zamana kadar) gönülden kaçmaya çalışacaksın?

A gönlün gönlü, a canın canı;
Ölüyü diriltip mahşere çekme çağı geldi;
Hadi, dirilt, çek.
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    .Aşk yolunda aslanlar gibi kızgın bir şekilde gitmek, savaşçı olmak, tehlikenin üstüne gitmek gerektiğini öğrendik.
2.    Korkak kişilerin tilki gibi kaçanlar olduğundan aşk yolunda mesafe alamayacaklarını öğrendik.
3.    Sevdiği için savaşmayanın hiçbir gönülde yer edemeyeceğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Aşk insanı öldürüp yeniden dirilten olduğundan her kişinin değil er kişinin işi olduğunu öğrendik, anladık.
                         *

RAV

Popüler Yayınlar