Bir gün iki şahıs birbirine düşmanlıkla
bulunuyor, münasebetsiz sözler söylüyor ve küfürler ediyorlardı.
Onlardan biri ötekine “ Eğer
yalan söylüyorsan Tanrı senin (Canını) alsın”
diğeri de ona “Eğer sen yalan söylüyorsan Tanrı senin (canını)
alsın” diyordu.
Birdenbire Mevlana Hazretleri
onların odasına girip
“ Hayır, hayır Tanrı ne senin
ne de onun (canını) alsın.
O benim canımı alsın, çünkü (canı) alınmağa ve ona esir olmağa ancak biz layığız “
dedi.
Her ikisine baş koyup
barıştılar ve halis mürit oldular.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1. Azrail Canı alınca kabir sorgusu ve kabir hayatı
başlayacağını ve defterimize göre hangi guruba giriyorsak o gurup ile kıyamete
kadar bekleyeceğimizi öğrendik.
2. Tanrı Canımızı alırsa kabir aşamalarından
geçmeyeceğimizi, surun üfürülmesini beklemeden Tanrı huzuruna çıkacağımızı
öğrendik.
3. Manası bilinmeden hakaret olarak kullanılan bu sözün
aslında iyi bir dua olduğunu Hazretten öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Hak âşıkları “ Allah canımı
alsın “ diye kendi kendilerine dua ederler.
Tanrı’nın bizzat canını
aldığı nadir kimselerden oluruz inşallah.
Âmin.
*
RAVLİ