Bir gün Mevlana yüksek bir
sahsa bilgi saçıyordu.
Dedi ki:
Bu halinle sen bir altın
gibisin.
Altından daha altın olman
lazımdır.
Bir zaman potaya girecek (ateşte eriyeceksin),
Birçok defalar kaynayacak ve
Riyazetin (açlıkla nefsini terbiye edip) örsü üzerinde çekiş
darbeleri yiyeceksin ki,
Süleyman’ın yüzüğü veya
sultanın yanağında küpe olasın.
Şimdi bu bütün bu insanlar
insandır ve mukallit (taklitçi) Müslümanlardır.
Bunlar, aşkın potasına
girdikten,
Sabrın örsünde şiddetli
darbeler yedikten,
İmkânsız şeylere tahammül
ettikten sonra ve
Ayak takımının cefalarını
çektikten sonra
Temizlenip Tanrı’nın aynası
oldukları anda
Muhakkik (Hakikati, gerçeği arayıp meydana çıkaran, soruşturucu)
olurlar.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1. Kıymetli bir durumda isek bu seviyede kalmadan daha da
kıymetli olmak için çalışmamız gereğini öğrendik.
2. Kendimizde oluşmuş kalıbı eriterek özüne dönmemiz
gerektiğini öğrendik.
3. Öz eleştiri yaparak kendimizin yanlışlıklarını
kendimiz görüp kendimizi kaynatmamız gerektiğini öğrendik.
4. Kendimizi kontrol etmek için nefsimizin hoşuna
gitmeyecek kararlar alarak uygulamamız gerektiğini öğrendik.
5. İsteklerimizin bizi hoyratça kullanmaması için her
türlü baskıyı hoş karşılamamız gerektiğini öğrendik.
6. Aranan ve beğenilen bir insan (Süleyman’ın yüzüğü) veya büyük insanların senin sözünü tutmaları ve
unutmamaları için (kulağa küpe) bunları yapmamız
gerektiğini öğrendik.
7. Taklitçi bir insan olarak buraya kadar geliriz.
*
Tüm işlerini düşünüşlerini
Tanrı aşkıyla yaparsak,
Başımıza gelenlere sabr eder
Allah’tan bilirsek,
Halktan gelen eziyeti kabul
eder sakin davranırsak,
Hak etmediğin halde, imkânsız
olay, görüntüler ve sözlerle karşılaştığımız zaman yükü üstüne alırsak,
Yaşadıkça, bizi kirleten
şeylerden temizlendikçe, Tanrı’nın yaptığı işleri gönül aynamızda önceden veya
anında görüp (Tanrı aynası) öğreneceğimizi
öğrendik.
Bunları yaparsak hakikati
arayan ve bulan olacağımızı öğrendik.
İşte böyle yaren,
İstenilen ve beğenilen biri
olduysan, bir yere vardıysan, bir değer oluşturduysan, Tanrı’nın istediği ve
beğendiği biri olmak için uğraşına devam etmelisin.
Süleyman’ın yüzüğünü böylece
elde eder rüzgâra da hükmedersin, insanlara da hükmedersin, cinlere de,
Belkıs’ı anında tahtıyla getirirsin.
Ha!
Bir şey yapmıyorsun, o halde
bir şey bekleme.
Ne ektin ki, ne biçeceksin
ki!
*
RAVLİ