Bir gün Sultan Veled
Mevlana’dan” Niçin bazı insanlar arada sırada sizin
müritlerinize itikat (Gönülden tasdik ederek inanma) gösterir ve tekrar tereddüt edip başkalaşırlar “ diye
sordu.
Mevlana “ Bunlar bazen
akıllılara yaraşan sözler söyleyen ve çok defa da hezeyan (sayıklama) ve saçma
sözlerle meşgul olan deliler gibidirler.
Fakat hakiki devlet hiçbir
şekilde itikat ve ihlâs yolundan adımını dışarı atmayan ve kendi doğru yolunda
yürüyenindir”
“ Şüphesiz,
Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler
iner.
Onlara: Korkmayın,
üzülmeyin, size vazolunan cennetle sevinin!
Derler.”
(Fussilet
suresi, 30)
Ayetinde buyrulduğu gibi
sebat (sözünde durup vazgeçmeme) etmek,
İstikamet göstermek (hedefi belli olmak) Sıddıkların (Pek doğru, sözünün eri) makamıdır “ dedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1. Mevlana’yı seven ve bağlananların (Kendisine Mevlevi’yim diyenlerin) halkla nasıl
konuşmalarını henüz bilmedikleri vakit kendilerinin önemsediği, halkın saçma
dediği şeyleri ayırmadan halka söylediklerini öğrendik.
2. İnsanın aklının anlamadığı söylersen saçma sapan söz
olarak kabul ettiğini öğrendik.
3. Mevlevi’nin gönülden inanarak, gönülden gelen
dostlukla, samimiyetle, doğrulukla, doğru sevgiyle bağlanarak yoluna devam
etmesi gerektiğini öğrendik.
4. Belirlediğimiz istikamette kararlı olarak hedefe
gitmemiz gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Sevgiyle bağlanarak
gittiğimiz bu yolda değişimlere uğrarız, bu değişim yakın çevremiz tarafından
bazen takdir edilir bazen de kınanır.
Yeni edindiğimiz bilginin
faydasının farkına vararak heyecan gösteririz ki bunu yakın çevremizle
paylaştığımız zaman çevremiz hazır olmadığı için bu deliriyor diye
uzaklaşırlar.
Halk çoğu zaman değişmelere
kolay uyum sağlayamadığından kolaycılık olarak ret edip kafa yormak istemez.
Yolun, önerin, sözün doğru da
olsa, güzel de olsa aynı yolu önemsemeyen, kendine farklı bir yol belirleyen
senin bu güzel sözlerine tepki verir.
Yüzüne bir şey söylemese bile
uzaklaşır, başkalarıyla eleştirini yapar.
Derviş her yeni bilgiyi
aldığı zaman kimyası değiştiği ve farklı düşünce ve davranışları sergilediğinden
ve de bu olanların kendisindeki değişikleri fark edemediğinden kendisine olan
tepkilere bir anlam veremez.
Hayret makamında olan bir
derviş hayretini yenemez.
Çünkü herkesin baktığı yere o
da bakmıştır ama farklı güzellikler görmüştür.
Dervişin perdeleri açıldıkça
gerçeği gören olunca, gizlenenleri sezme ve anlama ile görmeye başlayınca çevresindekiler
kendinden bile gizledikleri sırlar görünür ve bilinirse utanırım diye,
sözlerine bir takım bahaneler bulur uzaklaşırlar.
İşte bu işler böyle oluşuyor.
Derviş sorulduğunda cevap
verirse bu konu tepkisiz ilerler.
Derviş iyi yapıyorum diye
çevresine hoca kesilirse yalnızlaşır.
Susmak en iyi davranıştır.
Söylemek istediğini
düşünürsen sanki söz etmiş gibi karşındaki kişi tarafından duyulduğunu göreceksin.
Hedefe kilitlenip doğru
zeminde fikir değiştirmeden yola devam etmek en iyisidir.
*
RAVLİ