5 Aralık 2017 Salı

MEVLANA VE MEVLEVİLERE İNANMA


Bir gün Sultan Veled Mevlana’dan” Niçin bazı insanlar arada sırada sizin müritlerinize itikat (Gönülden tasdik ederek inanma) gösterir ve tekrar tereddüt edip başkalaşırlar “ diye sordu.

Mevlana “ Bunlar bazen akıllılara yaraşan sözler söyleyen ve çok defa da hezeyan (sayıklama) ve saçma sözlerle meşgul olan deliler gibidirler.

Fakat hakiki devlet hiçbir şekilde itikat ve ihlâs yolundan adımını dışarı atmayan ve kendi doğru yolunda yürüyenindir”

Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner.
Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vazolunan cennetle sevinin!
Derler.
(Fussilet suresi, 30)

Ayetinde buyrulduğu gibi sebat (sözünde durup vazgeçmeme) etmek,
İstikamet göstermek (hedefi belli olmak) Sıddıkların (Pek doğru, sözünün eri) makamıdır “ dedi.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Mevlana’yı seven ve bağlananların (Kendisine Mevlevi’yim diyenlerin) halkla nasıl konuşmalarını henüz bilmedikleri vakit kendilerinin önemsediği, halkın saçma dediği şeyleri ayırmadan halka söylediklerini öğrendik.
2.    İnsanın aklının anlamadığı söylersen saçma sapan söz olarak kabul ettiğini öğrendik.
3.    Mevlevi’nin gönülden inanarak, gönülden gelen dostlukla, samimiyetle, doğrulukla, doğru sevgiyle bağlanarak yoluna devam etmesi gerektiğini öğrendik.
4.    Belirlediğimiz istikamette kararlı olarak hedefe gitmemiz gerektiğini öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren,

Sevgiyle bağlanarak gittiğimiz bu yolda değişimlere uğrarız, bu değişim yakın çevremiz tarafından bazen takdir edilir bazen de kınanır.

Yeni edindiğimiz bilginin faydasının farkına vararak heyecan gösteririz ki bunu yakın çevremizle paylaştığımız zaman çevremiz hazır olmadığı için bu deliriyor diye uzaklaşırlar.

Halk çoğu zaman değişmelere kolay uyum sağlayamadığından kolaycılık olarak ret edip kafa yormak istemez.

Yolun, önerin, sözün doğru da olsa, güzel de olsa aynı yolu önemsemeyen, kendine farklı bir yol belirleyen senin bu güzel sözlerine tepki verir.
Yüzüne bir şey söylemese bile uzaklaşır, başkalarıyla eleştirini yapar.

Derviş her yeni bilgiyi aldığı zaman kimyası değiştiği ve farklı düşünce ve davranışları sergilediğinden ve de bu olanların kendisindeki değişikleri fark edemediğinden kendisine olan tepkilere bir anlam veremez.

Hayret makamında olan bir derviş hayretini yenemez.
Çünkü herkesin baktığı yere o da bakmıştır ama farklı güzellikler görmüştür.

Dervişin perdeleri açıldıkça gerçeği gören olunca, gizlenenleri sezme ve anlama ile görmeye başlayınca çevresindekiler kendinden bile gizledikleri sırlar görünür ve bilinirse utanırım diye, sözlerine bir takım bahaneler bulur uzaklaşırlar.

İşte bu işler böyle oluşuyor.
Derviş sorulduğunda cevap verirse bu konu tepkisiz ilerler.
Derviş iyi yapıyorum diye çevresine hoca kesilirse yalnızlaşır.

Susmak en iyi davranıştır.
Söylemek istediğini düşünürsen sanki söz etmiş gibi karşındaki kişi tarafından duyulduğunu göreceksin.

Hedefe kilitlenip doğru zeminde fikir değiştirmeden yola devam etmek en iyisidir.
                                            *

RAVLİ

Popüler Yayınlar