11 Aralık 2017 Pazartesi

MEVLANA VE KAYBOLUŞU



Mevlana birdenbire kırk gün kadar ortadan kayboldu.
Büyük küçük bütün arkadaşlar deli gibi aradılar.

Bir düşmanın veya bir münkirin (dinsiz, imansız), fırsat bulup ona bir şey yapmasından korktular.

Bütün müritler bölük-bölük olup, her tarafı arayıp sordular.
İş o dereceye geldi ki şehirde bir münadi (tellal) bağırttılar.

Mevlana’dan bir haber ve ipucu verene mükâfat olarak bin dirhem vereceklerini ilan ettiler.

Meğer (o sırada) bir çarşı hamamının kazanı bozulup su damlamağa başlamış, ateşi sönmüştü.

Hamamcı bunu tamir etmek için kazanın bulunduğu yere girdiği vakit Mevlana’nın giyinik ve sarığı başında bulunduğu halde hazinenin üstünde oturmakta olduğunu gördü.

Hamamcı şaşırıp kaldı.
Mevlana’nın ne elbisesi ıslanmış, ne de kendisi terlemişti.

Tam bir edep ve terbiye ile baş koyup çekildi, koşa-koşa medreseye geldi.

Orada arkadaşların hepsi Sultan Veled’le Çelebi Hüsameddin’in etrafına toplanıp düşünceye dalmışlardı.

Bu hali onlara anlattığı vakit, bütün müritler son derece sevinçlerinden hamamcıyı tutup havaya kaldırdılar, kendisine elbiseler ve birçok şeyler verdiler.

Hoca Mecdeddin-i Meraği derhal hamamcıya bin dirhem para ve bir elbise verdi.

Hepsi kalkıp hamama gittiler.
Kavveller (Güzel sesli söyleyenler) de geldiler, sema ve raks ederek medreseye döndüler.

Bir hafta sema ve toplantı olduğunu söylediler.
                             *
Fazılların (erdemli) özü ve manalar kaynağı Malatyalı Salahaddin, Mevlana’nın dostlarından ve ileri gelen bilginlerdi.

Mevlana ona Yarek (küçük dost) Bahaeddin diye hitap ederdi.
Selahaddin Arap dilinde de ikinci bir Sibeveyh  (Dilbilgisi âlimi) sayılırdı.

Arif çelebinin de hocası idi.
Bu adı geçen anlatmıştır.
                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Hamamda hazine: Hamama sıcak su vermek ve hamam içindeki halvet odasının sıcaklığını sağlamak için ısıtılıp kaynatılan su deposunun olduğu yere denir.
Su oradan musluklara gider.

Külhan: Hamam suyunu ısıtılan ocağın bulunduğu, ateş yakılan ve yakıtın hazır olarak toplu durduğu yere denir.

Yaren,
Hazreti Mevlana nefsi kabardığı ve küstahlaştığı zaman hamama giderdi.
Nefsi iyice etkisiz hale getirmeden de dönmezdi.

Bu anlatılan olayda ayrılığın acısının sözle değil de yaşayarak ve duygulanarak öğrenilmesini istediğini anlıyoruz.

Sevgi saygı azaldığı zaman ayrılıkla eski kuvvetine gelir.
Ayrılık nedeni söylense bile birçok cevapsız duygusal soru geride bırakır bu da acı verir.

Ayrılanın her iki tarafı ne kadar haklı olsalar da yoğun acı çekerler.
Alışılmıştan ayrılma yeni uyum sorunları oluşturacağından zor olan bir davranıştır.

Tanrı fakir kulunu sevindireceği zaman önce kaybettirir sonra buldurarak sevindirir.

Böylece fakir kulunda duygusal dalgalanmalar oluşturur.

Özlem dediğimiz kavuşma isteği, uyuyan duygularımızı harekete geçirir.

Çok görme ile kanıksanan, yokmuş gibi davranılan durumlarda ayrılık olunca her taraf kaybettiğinin değerini anlar.

Yokluğunu hissettirerek;
Yürekten istenmesini,
Arzu edilmesini,
Ölmeden önce acele edip öğrenilmesi gerekenlerin öğrenilmesini,
Her an ölümle aranızdan gideceğini,
Gevşek davranılmamasını öğretti ve kavuşmanın tadına ve sevincine vardırdı.
                   *
İşte böyle yaren,
Mevlana Hazretleri büyüklüğünü kanıtlamak için bu hareketleri yapmıyor.
Onun amacı bizleri Tanrı’ya yaklaştırmak için duygularımızı, hislerimizi hareketlendirmek istiyor.

Kendi gücümüzün azami kullanılmasını istiyor.
Gücümüz bitince aciz kaldığımızda Tanrı’nın izniyle yardıma geliyor.
                             *

RAVLİ

Popüler Yayınlar