Mevlana’nın eski
müritlerinden olan Celaleddin-i Kassap dünyanın latif ve zarif bir adamı idi.
Onun âdeti, Arap atlarının
taylarını satın alıp yetiştirdikten sonra büyüklere satmaktı.
Onun tavlasında daima iyi
atlar bulunurdu.
Bu adı geçen şöyle anlattı:
Bir gün Gayp âleminden
Mevlana hazretlerine bir “hal” geldi.
Tam kırk gün mübarek sarığını
Araplar gibi boynuna bağlayarak dolaştı.
Birdenbire kan ter içinde
büyük bir heybetle kapıdan içeri girdi.
Ben bir zavallı gibi baş
koyup hayrette kaldım.
O “Falan cins atı eğerle”
diye buyurdu, üç delikanlı hizmetçi ve yüz bin gayretle atı eğerleyip önüne
getirdim.
Ata binerek kıbleye doğru
hareket etti.
Ben “Hüdavendigar’ın bu kulu
da gelsin mi?” dedim.
O da “Himmetinle (ermiş kişinin tesiriyle) bana yardım et” dedi.
Geceleyin onun toz torak
içinde döndüğünü gördüm.
O fil gövdeli iri yarı at da
incelmiş, iki kat olmuştu.
İkinci gün tekrar geldi.
Evvelkinden daha iyi bir at
istedi ve binip gitti.
Akşam namazında tekrar döndü.
Arap atı zayıflamış, çengel
gibi olmuştu.
Ben de hiçbir şey diyemedim.
Üçüncü gün yine geldi, başka
bir ata binip gitti.
Yine akşam namazında döndü.
Atından indi, eve girip tam
bir huzur içinde oturdu ve şu şiiri okudu:
“Müjde ey dirlik içinde
yaşayan güruh!(topluluk)
O cehennem köpeği, yine
cehenneme gitti”
Nefislerine zulmeden kavmin
kökleri kesildi.
Âlemlerin Rabbi olan Tanrı! ya
hamdolsun dedi.
Benim Mevlana’nın heybetinden
bu halin nasıl olduğunu sormaya mecalim (güç, kuvvet)
kalmadı.
*
Birkaç gün sonra Şam
tarafından büyük bir kervan geldi.
Moğol askerlerinin Şam
şehrini çok sıkıştırdıklarını haber verdi.
655H. (1257.M.) senesinde Bağdad’ı
kılıcı ile alanın ve halifeyi öldürenin Hülagu Han olduğunu söylerler.
Hülagu 657 H. (1258 M .) senesinde Şam
üzerine yürüdü, Halep’i aldı ve Ketboğa’yı büyük bir ordu ile Şam’a kadar
gönderdi.
Moğol askerinin Şam’ı
muhasara ettiği sırada, Şam halkı, Mevlana Hazretleri’nin oradaki İslam
askerinin yardımına geldiğini ve Moğol askerini kırdığını gördüler.
Moğol askeri tamamen bozguna
uğradı ve eline bir şey geçmeden geri döndü.
Bu haberi veren diyor ki:
Bu haberin sevinci ile
neşelenerek Şam’ın durumunu anlamak için Mevlana hazretlerine geldim.
Mevlana” Evet Celaleddin”
dedi. Ve bu şiiri söyledi.
“Askere yardım eden o süvari
kimdir?
O yardım eden, din ehlinin
görme sultanıdır.”
Bütün dostlar sevinçlerinden
nara atıp feryat ettiler.
Halk arasında bir heyecan ve
sevinç meydana geldi, bu keramet ve kudret yayıldı.
Bu suretle de onu sevenler
müjdelendiler.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Yaren neler öğrendik:
1.
Mevlana
hazretleri gönülden bağlanmış ve hizmet etmiş dostlarının sıkıntılarını
gördüğünü ve haberdar olunduğunu öğrendik.
2.
Babasına hizmet
etmiş kişilere hizmet etmeyi görev bilinmesinin gerekliliğini öğrendik.
3.
Dostlara yardım
etmek için çareler arandığını öğrendik.
4.
Dostlara yardım
ederken Allah’ın da yardım ettiğini öğrendik.
5.
Dostuna yardım
etmek için başka dostlardan yardım istendiğini öğrendik.
6.
Dosta yardım
etmek için sıkıntılara katlanıldığını öğrendik.
7.
Gönülden Mevlana
hazretlerinden yardım istendiği zaman Hz. Mevlana’nın yardıma gittiğini
öğrendik.
8.
İslam askerine
ermişlerin yardıma gittiğini öğrendik.
9.
İslam askerine
meleklerin, şehitlerin ve diri veya ölmüş erenlerin savaşmak için yardıma
gittiklerini ve bunlara en ermişin bu manevi orduya komutanlık ettiğini,
önderlik ettiğini, halen sağ olan askerlerin şevkini artırdığını öğrendik.
10.
Allah’ın yardımı
ile başarı elde edildiğinin farkında olarak Âlemlerin Rabbi Tanrı’ya
şükredilmesi gerektiğini öğrendik.
11.
Sıkıntıda olan
dostların Allah’ın imtihanından geçtikten sonra yardım edildiğini öğrendik.
İşte
böyle yaren;
Bu
40 gün bunun içindir.
Gönül
bağladığın Hz. Mevlana dostlarını kendi haline bırakmaz.
Allah’ın
ona verdiği kuvvet ve kudret sayesinde ve izniyle Allah’a inanmışlara, bu yolda
olanlara yardım ettiğini göreceksin ve yaşayacaksın.
Ey
yaren, bunlar masal, uydurulmuş hikâyeler değil ancak bunu değerlendirecek
kadar görme gücün, anlama kapasiten varsa kendin de böyle yardım aldığını görür
şahit olursun.
Mevlana
hazretleri, muhabbetle eşiğinden adım atanı kendi dostu olarak hiçbir zaman
bırakmadığını anladık, öğrendik, inandık.
*
RAVLİ