İlahi imam, Müzekkirlerin
seyidi (zikredenlerin, ibadet edenlerin efendisi)
Mevlana Mecdeddin-Çağa el- Kırşehri (Tanrı rahmet etsin)
Tanrıdan korkan, vera sahibi (haramdan kaçınan)
ve türlü ilimlerden nasibi olan ve evliya ilminden de çok kısmeti bulunan bir
adamdı.
Hüdavendigar Hazretlerinin
Rum ülkesindeki (Doğu Roma, Şimdiki Anadolu) halifelerinden biri de o idi.
Onun şerecesini (soy geçmişini)Mevlana bizzat kendi eliyle yazmıştı.
Bu zat anlatmıştır:
Halimin başlangıcında
Kırşehir’den talebem olan bir Türk çocuğunu Konya’ya beraber götürmüştüm.
Mevlana’nın medresesinde benim
hizmetimde idi.
Bir gece Mevlana Hazretleri
medresenin sahanlığında bedir halinde (parlak dolunay)
olan ay gibi gece yarısına kadar dolaşıyordu.
Bütün müritler uykuya dalmış;
O ilim talibi (isteyeni) Türk de yavaş-yavaş kendi dersini tekrar
ediyor ve Hüdavendigar’ın hallerini gözetliyordu.
Bana da uyku galebe (üstün) etmişti.
Türk fakih Mevlana
Hazretlerinin yeşil bir nura binip yavaş-yavaş tepedeki pencereye doğru
yükseldiğini görür.
Pencereye ulaştığı vakit
fakih (din ve şeriat ustası) beni uyandırdı.
Bu hali görünce dayanamadım,
kendimi tutamayarak bağırıp kendimden geçtim.
Dostların hepsi uyandılar.
Ben ayıldığım vakit Mevlana:
“ Mecdeddin, niçin nara atıyor ve kendi
lokmanı ağzından çıkarıyorsun.
Yeni mürit olmuş Türk buna
dayanabiliyor da sen bunu niçin açığa vuruyorsun.
Tanrı Abdallarında böyle
haller çok olur.
Bunlardan mahrum olmamak için
mahremiyet (gizlilik) elde et:
“ Kim sırrını saklarsa işine
hâkim olur” sözünü Tanrı erleri buyurmamışlar mı? “ dedi.
Şiir:
“ Eğer beşer (Ölümlü insan) sır
saklamış olsaydı, hayır ve şer peyda olmazdı.
Gözükmeyen her şey ona
gözükürdü.“
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1. Tanrı erlerinin olağan üstü yaptıklarını görünce
susmak gerektiğini öğrendik. (gör ve sus)
2. Gördüğümüz olağan üstülük bize nasip olmuş ağzımıza
girmiş bir lokma gibi yutmamız gerektiğini, dışarı çıkarırsak kusmuk hükmüne
geldiğini öğrendik.
3. Hayret veren bu olağan üstü halleri görmeğe devam
etmek istiyorsak susmamız gerektiğini öğrendik.
4. Uyanık kalarak gözlem yapanların başkalarından farklı
şeyleri görebileceğini öğrendik.
5. Her gördüğümüzün bize bir mesaj vermek için olduğunu
anlamamız gerektiğini öğrendik.
6. Sırrı saklamanın gerekli ve önemli olduğunu öğrendik.
7. Kendimize hâkim olmanın göstergesinin sır saklayıp
saklayamadığımıza göre olduğunu öğrendik.
8. İşimize hâkim olmada sır saklamamızın önemli olduğunu
öğrendik.
İşte böyle yaren,
Buradan şunu öğreniyoruz ki
olağan üstü bir şey görmemizi saklamamızı istiyorlar neden?
Senin için hayal görmüş
derler.
Şeyh uçmaz mürit uçurur diye
seni uyduruyor, şeyhini aşırı büyütüyor derler.
Gerçekten olan böyle bir olay
etrafı kıskandırır ve aşağılamak için kıskançları tetikleyerek harekete
geçirir.
Aklın önceden almayacağı,
inandıktan sonra kabul edeceği böyle olayları inançla sağlaşmamış akıllıların
kabul etmeyeceğinden inandırıcılığını kaybedersin.
Başkasına kendini kabul
ettirmek ve üstün göstermek gibi algı oluşacağından karışık saldırılarla
aşağılanmayla karşılaşırsın.
En iyisi mi gereksiz canımızı
sıkacak böyle şeyleri söylemekten kaçınarak bunun kendi nimetimiz, kendi
lokmamız sayarak yutmak, sindirmek ve kanımıza karıştırmak en doğru
davranıştır.
Böyle güzel şeyler
anlatılarak paylaşılacaktır, fakat seviyende ve dost olana anlatılır,
yabancılara karşı susmak gerekir.
*
RAVLİ