Sultan Veled anlatmıştır:
Şeyh Sadreddin’in başlangıçta
Mevlana hakkında çok inkârı vardı.
Bir gece rüyasında kendisinin
Mevlana’nın mübarek ayağını ovduğunu gördü.
Uykudan uyanıp Tanrı’dan
mağfiret (günahlarının bağışlanmasını istemek) diledi.
İkinci defa aynı rüyayı
tekrar gördü.
Üç defaya kadar Tanrı’dan
mağfiret diledi.
Son defasında yine uyandı.
Bu defa kölesine ışığı
yakmasını emretti, sonra köleye
“ Git kütüphaneden filan
kitabı getir” dedi.
Köle aşağı inerken Mevlana’nın
merdivenin ortasında oturmuş olduğunu gördü.
Gelip şeyhe haber verdi.
Şeyh de geldi, Mevlana’yı
orada oturmuş gördü.
Mevlana şeyhi görünce ayağa
kalktı, birbiriyle kucaklaştılar ve şeyhe:
“ Canın sıkılmasın, Tanrı’dan
mağfiret dileme; Bu böyledir.
Bazen siz bizim ayağımızı,
bazen de biz sizin ayağınızı ovarız.
Bizim aramızda birlik vardır.
Yabancılık yoktur” deyip
hemen kayboldu.
Şeyh bundan hayrette kaldı.
Ertesi günü Kadı
Sıraceddin’in yanına gidip meseleyi ona anlattı.
Kadı Sıraceddin’le beraber
oradan kalktılar ve özür dilemek üzere Mevlana’nın yanına geldiler.
Mevlana bunlara çok sevgi
gösterdi.
Dışarı çıktıktan sonra şeyh
Sadreddin “ Bu adam Tanrı tarafından
kuvvetlendirilmiştir.
Ve bu, Tanrı’nın
kubbeleri altında gizli bulunan velilerdendir.
Onun işleri,
sözleri ve hallerinde akılların aklı hayrette kalıyor.
Ona bugünden sonra
başka bir gözle bakmak, başka şekilde hürmet etmek lazımdır “ dedi.
Nitekim buyurmuştur. Şiir:
“ Ben her ne kadar alçak
görünüyorsam da yükseğim.
Ben ancak mest (sarhoş) olduğum zamanda akıllıyım.
Ey dost bize daha iyi bak;
Çünkü biz kolayca görünemeyiz
”
Kadı Sıraceddin buyurdu ki;
Mevlana hakikaten şeyhin buyurduğu gibidir.
Bundan sonra onun ziyaretine
ne kadar gittilerse, gerek huzurda ve gerek gıyaben (kendisi
yokken) onun hakkındaki itikatlarını (gönülden
tasdik ederek inanmak) artırdılar.
Ölünceye kadar onun en candan
dostları oldular.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Din ve şeriat yolunda yoluna
devam edenlerin tarikat yolunu bilmediklerini öğrendik.
Tarikat (yol) Tanrı’ya giden
yol olduğunu bilirler ama Tanrı erlerini sevmek ve takdir etmek zor gelir.
Aslında ulaşılması istenilen
yer Melekût âlemidir.
Kimi çok ibadet ederek
ulaşmak ister.
Kimi Tanrı ismini çok
zikrederek tanrı isminin sıfata dönüşmesini isterler.
Kimi, oruç tutarak nefsi
etkisizleştirerek ruhunu güçlendirerek bu makama varmak için gayret sarf ederler.
Böylece Muhammed’in
hakikatine ulaşmak isterler.
Yaren bu usullerle Melekût âlemine
ulaşılır.
Ancak bu âlemde kalmak
zordur.
İlk zamanlar istersin ve
çalışıp çabalamanla bir zaman kalır, eski haline dönersin.
Sonraki zamanlar seni bu âlem
çeker ve orada bir müddet kalır dönersin.
Daha sonrasında ruhun orada
vücudun burada yaşarsın.
Mevlana hazretlerinin Tanrı
âlemine en yakın olan bu âlemde çok kaldığını ve Tanrı yüzünü görmeye en yakın
makamda olduğunu anlıyoruz.
Birlik makamının en yükseği
olan bu yere ulaşanlar birlik seviyesine ulaşmışlar ve birbirine yardım eder
duruma gelmişlerdir.
*
Tanrı erlerini görecek göz
çok azdır.
Kendileri alçak gönüllü
olduklarından halkın arasına karışıp gitmişlerdir.
*
RAVLİ