9 Aralık 2017 Cumartesi

MEVLANA VE ARAMIZDAKİ BİRLİK

Sultan Veled anlatmıştır:
Şeyh Sadreddin’in başlangıçta Mevlana hakkında çok inkârı vardı.
Bir gece rüyasında kendisinin Mevlana’nın mübarek ayağını ovduğunu gördü.

Uykudan uyanıp Tanrı’dan mağfiret (günahlarının bağışlanmasını istemek) diledi.
İkinci defa aynı rüyayı tekrar gördü.

Üç defaya kadar Tanrı’dan mağfiret diledi.
Son defasında yine uyandı.

Bu defa kölesine ışığı yakmasını emretti, sonra köleye
“ Git kütüphaneden filan kitabı getir” dedi.

Köle aşağı inerken Mevlana’nın merdivenin ortasında oturmuş olduğunu gördü.
Gelip şeyhe haber verdi.

Şeyh de geldi, Mevlana’yı orada oturmuş gördü.
Mevlana şeyhi görünce ayağa kalktı, birbiriyle kucaklaştılar ve şeyhe:

“ Canın sıkılmasın, Tanrı’dan mağfiret dileme; Bu böyledir.
Bazen siz bizim ayağımızı, bazen de biz sizin ayağınızı ovarız.

Bizim aramızda birlik vardır.
Yabancılık yoktur” deyip hemen kayboldu.

Şeyh bundan hayrette kaldı.
Ertesi günü Kadı Sıraceddin’in yanına gidip meseleyi ona anlattı.

Kadı Sıraceddin’le beraber oradan kalktılar ve özür dilemek üzere Mevlana’nın yanına geldiler.
Mevlana bunlara çok sevgi gösterdi.

Dışarı çıktıktan sonra şeyh Sadreddin “ Bu adam Tanrı tarafından kuvvetlendirilmiştir.
Ve bu, Tanrı’nın kubbeleri altında gizli bulunan velilerdendir.

Onun işleri, sözleri ve hallerinde akılların aklı hayrette kalıyor.
Ona bugünden sonra başka bir gözle bakmak, başka şekilde hürmet etmek lazımdır “ dedi.

Nitekim buyurmuştur. Şiir:

“ Ben her ne kadar alçak görünüyorsam da yükseğim.
Ben ancak mest (sarhoş) olduğum zamanda akıllıyım.

Ey dost bize daha iyi bak;
Çünkü biz kolayca görünemeyiz ”

Kadı Sıraceddin buyurdu ki; Mevlana hakikaten şeyhin buyurduğu gibidir.
Bundan sonra onun ziyaretine ne kadar gittilerse, gerek huzurda ve gerek gıyaben (kendisi yokken) onun hakkındaki itikatlarını (gönülden tasdik ederek inanmak) artırdılar.

Ölünceye kadar onun en candan dostları oldular.
                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
Din ve şeriat yolunda yoluna devam edenlerin tarikat yolunu bilmediklerini öğrendik.
Tarikat (yol) Tanrı’ya giden yol olduğunu bilirler ama Tanrı erlerini sevmek ve takdir etmek zor gelir.
Aslında ulaşılması istenilen yer Melekût âlemidir.
Kimi çok ibadet ederek ulaşmak ister.
Kimi Tanrı ismini çok zikrederek tanrı isminin sıfata dönüşmesini isterler.
Kimi, oruç tutarak nefsi etkisizleştirerek ruhunu güçlendirerek bu makama varmak için gayret sarf ederler.
Böylece Muhammed’in hakikatine ulaşmak isterler.

Yaren bu usullerle Melekût âlemine ulaşılır.
Ancak bu âlemde kalmak zordur.

İlk zamanlar istersin ve çalışıp çabalamanla bir zaman kalır, eski haline dönersin.

Sonraki zamanlar seni bu âlem çeker ve orada bir müddet kalır dönersin.

Daha sonrasında ruhun orada vücudun burada yaşarsın.

Mevlana hazretlerinin Tanrı âlemine en yakın olan bu âlemde çok kaldığını ve Tanrı yüzünü görmeye en yakın makamda olduğunu anlıyoruz.

Birlik makamının en yükseği olan bu yere ulaşanlar birlik seviyesine ulaşmışlar ve birbirine yardım eder duruma gelmişlerdir.
                           *
Tanrı erlerini görecek göz çok azdır.
Kendileri alçak gönüllü olduklarından halkın arasına karışıp gitmişlerdir.
                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar