30 Kasım 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 3400 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
3400. Âşık olmayan, ancak turşu (Bitkin, yorgun) olmaya değer;
Helvanın layığı (Yaraşan) şekerdir, sirkenin layığı kebre (Kapari) otu.

Senden ayrı oldum mu, a canım feda olasıca güzel, havanda tir-tir titrer dururum;
Senden başka lütuf, kerem sahibi (Büyüklüğünün gereği iyilik eden) bence düzencidir, hilebazdır (Maksadını gizleyen, beklenti içinde olandır).

Mademki kimseyle işin yok, fitne (Karışıklık, kargaşa) çıkarma, gönlü alıp gitme;
Fakat bir gönlü de aldın-gittin mi kapından sürüp geri döndürme.

Gözün, yol kesti mi yolu kesilmişe yol gösterir, kılavuzluk eder;
Saçların, baş çekti mi o Hintlinin işvesine aldırma (Hoş ve aldatıcı tavırlarını önemseme).

Aşk, bir gönül alıcıdır (Güzel-zevkli, kalıcı istekleri toplayandır), dostların (Mevlevilerin) gelişmesi aşkladır;
Canını ağaç gibi yeşertir, çiçeklere bezer.

Aşk güzeldir, tazedir, onu isteyip dileyen, ondan da tazedir, dünyanın şekliyse eskidir, dünya âşığı da eskiler alandır.

Aşk alanlar, ırmaktan ırmağa O’nun (Şems Hazretlerinin) ta denizine-dek giderler;
Eskiler alanlarsa eski pabuç kimde var diye mahalle-mahalle dolaşır dururlar.

Zıhı gevşetme (Belirlediğin amaçtan gevşeme, rahatlama, sakinleşme, gerginliğini bozma);
Senin dört kanatlı okunum ben;
Yüzünü çevirme benden, bir gönüllüyüm, iki başlı (Başkasının emriyle hareket eden) değilim ben.

Senden keskin kılıcı vurmak, gönülden-candan da yüzlerce razılık;
Kaza-kader gibi bir tek sözüm var, ne eğer diyorum, ne meğer.

Zülfikar’ı (Kılıcı) çeksen de yürüsen üstüme, ayağımı diremişim, duruyorum işte;
Ne yel gibi kaçarım, ne kıvılcım gibi sönerim.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Her insan kendi değerince birliktelikler oluşturduğunu, aşık kişinin tatlılıkla birleşen, uyuşan bir özü olduğunu öğrendik.
2.    Şems Hazretlerini çok sevenin yaşam yolunun değişeceğini, geçici dünya işlerinden soğuyup ebedi yaşam sırlarına doğru yol alacağını öğrendik.
3.    Dünyayı seven kişinin eski, bayat, çürümekte olanı sevdiğini, aşık kişinin ise Allah huyuyla huylanıp tazeyi sevdiğini öğrendik.
4.    Aşk yolcusunun gevşeklik göstermeden, bıkmadan usanmadan, yoldan ayrılmadan amacına ulaşmaya çalışması gerektiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine tam güvendiğini, yaptıklarının doğru olduğunu gördüğü ve tüm kalbiyle inandığını, korkmadığını, kendini teslim etmekten tereddüdü olmadığını öğrendik, anladık.
                         *

RAV

29 Kasım 2017 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 3390 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
3390. Bütün meyveler, güneşin tesiriyle olgunlaşır, tatlılaşır;
Uykumu da al götür, yiyip içmemi de;
Al-götür de güneşe ulaşayım ben.

Dünyamım tabiatını eski bil, dünyaya âşık olansa eski dikicisidir;
Taze olan, yaş olan aşktır, aşkı isteyense ondan da taze.

Aşk ırmaktan ırmağa, O’nun ta denize dek götürür gider;
Eski alanlarda eski pabuç kimde var diye mahalle-mahalle dolaşır dururlar.

Herkes bir dost seçti, gönülse sevgilinin bulunduğu yere uçtu;
Kutsuz (Uğursuz) kişi Zühal’le  (Uğursuz oldu, keder ve üzüntüleri aldı, ahmak, cahil, pinti, korkak, cimri, tembel, kafasız, yalan söyleyen, fena bir kişilere) eş dost oldu, güneşse Ay ile (Işık verenle, ışığı alıp karanlıkta kalanları yansıtarak aydınlatarak yardım edenle beraber oldu).

Gönül, zaten şu aşağılık kişilerden değil;
Kimseciklerle huzuru-kararı yok;
Kalender gönüllüsün sen, fakat kalender, insan cinsinden değildir.

Beden, erlik suyundandır, su aşağıya akar;
Gönlün aslıysa (Özü) ateştendir, o, yücelere ağar (Yükselir).

Bedenden, gönülden ayrı bir inci var sende;
O inciden haberin yok, fakat bir gün olur, haber alırsın.

Yüzün Ay gibi, yüreğin taş gibi;
Canın ölümsüzlük canı, güzelliğin gözlerin ışığı (Güzelliğinin parlaklığı gözlere ışık verir).

Düşmanın hünerde-marifette eşek kuyruğu gibi tıpkı (Ne uzar ne kısalır);
Niceye bir (Ne zamana kadar) dolaşacaksın peşinde, mademki uzamıyor, kısa say gitsin.

And içerim soluya-soluya koşanlara, and içerim tırnaklarıyla yerden kıvılcımlar saçanlara (Adiyat suresi 1-2-3-4-5-6):

Senden başka var yok, her şey gözümde yağmur bulutudur sanki seni görmedikçe ağlar da ağlarım ben.
                           ***                                             
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Meyvelerin olgunlaşması nasıl ki güneş ışığıyla oluyorsa, insanın da Allah ve din güneşi Şems Hazretlerinin ışığı ile olgunlaşabilineceğini öğrendik.
2.    Tazelik-güzellik isteyenin yaşadığımız bu eski dünyanın aldatmalarına aldanıp bağlanmayacağını öğrendik.
3.    Aşkın insanı değiştirerek büyük kaynağa götüreceğini, eskiyi arar durumdan kurtaracağını öğrendik.
4.    Herkes kendisi gibi bir dost seçip ömrünü tükettiğini öğrendik.
5.    Gönlü ile birlikte yaşayanın gönlünün sevgiliye doğru yücelere doğru götürdüğünü öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin dünyalık işleri hoş karşılayan bir yapıda olduğunu öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Allah-din dostu Tebrizli Tanrı güneşini Mevlana Hazretleri görmediği zaman ağladığını öğrendik, anladık.
                         *

RAV

28 Kasım 2017 Salı

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 3380 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
3380. Baht, devlet neşelensin diye bir kere daha geldik;
Devlet, bir kere daha yüzümüze kapı açtı bizim.

Yüzümüzden gene sürme çekti şu dünya;
Yüzü gençleşti dünyanın, kem göz uzak olsun ondan.

Aşk, zinciriyle aradı-taradı, buldu da bağladı aklı;
Akıl, aşkın hilesinden-düzeninden feryat etmeye koyuldu, ağlamaya-bağırmaya başladı.

Önüne ön olmayan aşk Meryem’i, şaşılacak bir Mesih doğurdu;
Böylesine bir fitne (Karışıklık-kargaşa) doğduktan sonra akıl, yardım bulamaz artık.

Gene yüzlerce Ay değirmisini (Yuvarlağını) koparıp paraladılar (Parçaladılar), şu sofraya koyakoydular;
Gönül, böyle bir sofrayı görünce ayağını kana bastı.

Baht-devlet, gelip geçicidir;
Fakat senin bakışın, parladı, vurdu mu olup bozulan şeylere gönül veren, ölümsüzlüğü bulur gider.

A Tebrizlilerin övüncü, a izinin tozu bil hoş Tanrı Şemsi (Güneşi), a dünyanın padişahı, yüzünden mahrum olmasın, sensiz kalmasın dünya.

Mademki kimseyle işin yok, fitne (Karışıklık-kargaşa) çıkarma, gönlü alıp gitme;
Bir gönlü de aldın-gittin mi kapından sürüp geri döndürme.

Gözün, yol kesti mi yolu kesilmişe yol gösterir, kılavuzluk eder;
Saçların, baş çekti mi o Hintlinin işvesine aldırma.

Aşk bir gönül bahçesidir;
Orada gelişip yetiş;
Yokluk ağacından gönül bahçem, meyvelerle doldu benim.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Mutluluk sevinç olsun diye kaderimizi değiştirecek kişi Şems Hazretlerinin kendini gösterdiğini öğrendik.
2.    Aşkın hileler, oyunlarla aklı bağladığını, zararsız hale getirdiğini öğrendik.
3.    Aklın daima aşktan şikayet ettiğini öğrendik.
4.    Daha iyisi- daha güçlüsü olmayan aşkın babasız çocuk meydana getirdiğini, bu çocuğun hastaları iyi eden, sakatları düzelten güce sahip olduğunu, bunu her aklın kolayca anlayıp kavrayamayacağını öğrendik.
5.    Bozulacak, çürüyecek her ne varsa bunlara gönül veren Şems Hazretlerinin bakışını o kişiye vurdu mu ölümsüzlüğü göreceğini ve bulacağını öğrendik.
6.    Mevlana Hazretlerini seven, sözlerini doğru kabul ve olduğu gibi kabul edenin Şems Hazretlerine ulaşabileceği yolu bulabileceğini, yoksunluktan kurtulabileceğini öğrendik.
7.    Başkalarıyla uğraşacağımıza akıldan da üstün olan aşk yolunda çaba çalışmamız gerektiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Aşk bahçesinde gelişip yetişmemiz gerektiğini, görünmeyen ama çok şeyin tasarlanıp hazırlanıp dünyaya gelip görünür olduğu yokluk âleminden güzel ürünlerin geleceğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

27 Kasım 2017 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 3370 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
3370. Gerçekten de razılık hekimi (Sağlık bakımından en uygun olanı bilen), aşk ehline (Ustasına) müjde verdi;
Size her an dedi, yeni bir can elbisesi var.

Onları, eşi-dengi olmayan uludan ip geliyor, kuyudan (İçinden çıkılamayan durumdan) kurtuluyorsunuz diye bakışıyla muştuladı (Müjde verdi), ardından da ter ü taze (Çok taze) etti onları.

Cana-gönüle sahip olan, Tebrizlilerin övüncü bulunan Tanrı ve din Şems’i (Güneşi), herkese arttıkça artan bir baht (Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi irade) olmuş, bir devlet (Mutluluk, büyüklük, mevki) kesilmiş (Çok beğenilen, çok hoşlanılan olmuş).

İyiye-kötüye harcanıp gidene yazıklanma (Üzülme), iyi olmuştur, iyi;
Gönül bir sepettir, her kırık-dökük şeyi koyma sepete.

Gönül alçaklığını huy (Davranış biçimi) edinen, haddini aşmaz (Sınırlarda kalır);
Fakat hadden aşırı ölümsüz bir varlık bulur.

Aç altın sandığını, saç altınları imanın başına;
Bil ki senin son sandığın mezardır.

Mezarını gerçeklik altınıyla doldur;
Şehvet (Aşırı istek), hırs (Aşırı tutku), haset (Kıskançlık, çekemezlik) bakırlarıyla (Az değerli olanla) doldurma.

Sana, senden başkası verse onu, almazsın, reddedersin;
Sen de verirsen bil ki sana reddedilir.

Kalp ( Sahte) para verme, bil ki müşteri aldanır;
Kork” Eyvahlar olsun her mal toplayıp sayana” (Hümeze suresi 1-2) tehdidinden.

Sana ferahlık (Sıkıntısızlık) görünen nefsine (Öz varlığına, kişiliğine) darlıktır (İç sıkıntıdır);
Tanrı nefis için “Ben onu darlığa hapsettim” (Beled suresi 4) demiştir.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin çözülmesi çok güç problemleri sırları bildiği için çözdüğünü, kişileri çıkmazdan kurtardığını, rahatlatıp sakinleştirdiğini, kişiyi olması gereken duruma getirdiğini, çıkmaz yollardan kurtardığını öğrendik.
2.    Şems Hazretlerine sevgiyle ve dostlukla bağlananın hakikati olduğu gibi görme olanağına sahip olacağını bunun da kişiyi sağlıklı ve taze bir hale getireceğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerine sevgiyle ve dostlukla bağlananların kaderlerinin olumlu olarak değişeceğini, bu değişikliği gören ve başına gelenin aşkla bağlanıp dost olacağını, hizmet eden biri olacağımızı öğrendik.
4.    Harcadığımıza üzülmememiz gerektiğini, her neye harcadıysak iyi yaptığımızı öğrendik.
5.    Eski, sağlam olmayan, çürük, değersiz, düzgün olmayan istekleri içimizden istemenin, önemsemenin yanlış olduğunu öğrendik.
6.    Kendi değerini olduğundan aşağı gösteren, başkasını küçük görmeyen, büyüklenmeyen, hoşgörüsü geniş gönüllü birisi olmamız gerektiğini öğrendik.
7.     Kazancımızı, birikimimizi aşırı isteğe, kalıcı olmayan tutkulara, kıskançlığa, az değerli olana çok değer vererek yaşamayı değişmek ve gelişmek için, gerçek olana,  harcamamız gerektiğini öğrendik.
8.    Bizden alış veriş yapana hileli davranırsak Allah’ın bize bu davranışımızdan dolayı ceza vereceğini bilmemiz gerektiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Dünyaya ait sıkıntıların, üzüntülerin ihtiyacımızdan değil, istekleri ihtiyaç gibi algılayıp önemsediğimizden olduğunu öğrendik, anladık.
                         *

RAV

26 Kasım 2017 Pazar

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 3350 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
3350. Başak burcuna benzeyen kaşı, Ay’ından habersiz;
Haberi olsaydı Ay’ın üstünde gider miydi hiç?

Sen (Tebrizli Şems) bir güneşsin, her şey, sana başına ayak yapar da gider;
İş böyleyken zerre, ne diye hava küresine biner?

O Zühal (Ahmak, cahil, pinti, korkak, tembel, kafasız, cimri kişi), aptallığından (Kendini geliştirmemiş, zekâ yoksunu) üstünlük arar;
Haberi yoktur ki şu gök bile altüst olur da gider.

Gönül, onun geceye benzer saçları arasında gündüzü andırır yüzünü gördü, bu yüzden de gece-gündüz seher gibi gizli gidiyor.

Gökyüzü Türk’ü (Gökyüzüne ait olan Türk; dikkatli, sahip olma yaşam aracı, güvenilir, yardım eden, sıcakkanlı özellikleri olan), Öküz (Boğa) burcunu kağnıya koştu;
Sefere gidiyorum  (Kendimi geliştirmek için yolculuğa çıkıyorum) diye dünyaya bağırdı.

 Gökyüzü, kazânın (Birdenbire olan bu olayın) elinden yaslara (Acı belirten davranışlarda) girdi, gök elbiseler giyindi (Siyahlara büründü);
Fakat şu kadarcık bir anlayışı bile yok ki onu yürütüp götüren, gene keder (Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, tasa).

Dudakları kurumuş toprağa, saka (Evlere su taşıyanın) tulumuna benzeyen bulut, neşe vermeye geliyor diye müjde verir gök gürültüsü.

Yıldız da, bulut da, gökyüzü de, cin de, şeytan da, Melek de;
A tam inanca ulaşmamış kişi, insan için koşup gitmede, didinip yorulmada.

Kulağından çıkar pamuğu, aklını gözüne örtme;
O elbiseler giyinmiş güzel, kendini göstermeye gidiyor.

Neyi de tefi de, çengi de kulak için çalarlar;
Dünyanın şekli, o şekli görene gider durur.

Önüne ön olmayan bakışı ara;
Çünkü şu ateşe benzeyen bakışın, kıvılcım gibi çakar gidiverir.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin kendisine sevgiyle bağlananları ahmaklıktan kurtardığını öğrendik.
2.    Üstünlük arayan kişinin; ahmak, cahil, pinti, korkak, tembel, kafasız, cimri kişi olduğunu öğrendik.
3.    Gökyüzünün tam inanca ulaşmamış kişi için uğraştığını, olup biteni gösterip inanmasını sağlamak için uğraştığını öğrendik.
4.     
                       *
İşte böyle yaren;
İnancı önemsemeyip, Allah’ı ve Allah dostunu önemsemeyen kişinin kendisini yetersiz haline getirdiğini,  aklıyla her şeyi görmeye ve anlamaya çalışanın da aklını gözüne örterek hakikati olduğu gibi görmekten kendini alıkoyduğunu öğrendik, anladık.

Özü gören, ilk ortaya çıkışı bilen, ilk kaynağa ulaşan kişinin önüne ön olmayan bakışa sahip olacağını, diğer tüm bakışların aşamalarından sonra elde ettiğini o kişinin inancıyla kolayca ulaşabildiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

24 Kasım 2017 Cuma

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 3340 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri gönlü anlatıyor)
                              
3340. Gönül, pencereye benzer, ev onun yüzünden aydındır;
Beden yokluğa (Yok olmaya) doğru gitmededir, gönülse ölümsüzlüğe doğru gitmede.

Yapayalnız gidiyor amma fitneler (Karışıklıklar, kargaşalar) koparıyor gönül, padişahların kanlarını döküyor gönül, herkesle karılıyor, birleşiyor gönül.

Tanrı büyüsünü yarattı, herkesin gönlünde belirdi, İkizler burcunun kesesini çaldı (Hızlı düşünmenin sırrını gizlice aldı), Süha yıldızı gibi (Görüş derecesini belirtiyor) gidiyor gönül.

Sana karşı kese (Cüzdanını) korumaya çalışmak, aptallıktır a gönül;
Kese elden gitti, can da keseyi kapanın peşine düşmüş, gidip duruyor.

Büyücünün birisin sen “Dedim;
Yavşak-yavşak (Yapmacık bir şekilde) güldü de dedi ki;
Tanrı anılıp dururken büyü tesir eder mi hiç?

 Evet” dedim, fakat senin büyün de Tanrı büyüsü;
O güzel büyün, kazanın-kaderin hükmüyle tesir ediyor.

Sevgilinin, biteviye (Değişmeyerek, aynı biçimde tekrar eden) macerası var gönüle;
Hem de öyle örtülü değil, bak, buracıkta işte, önünüzden geçip gitmede.

Sakanın (Evlere su getirenin) atı bu, içeri gir sesi bu;
Dışarıdan, sakanın atı gidiyor diye bağırıp duruyor.

Zühre’m gökte bir başka şekilde gidiyor;
Gönüllerde, gözlerde bakış gibi gidiyor adeta.

Mirrih’e (Merih’e) benzeyen gözü, talihinden sarhoş;
Can da küçücek (Çok küçük) bir ok gibi sipere doğru gitmede.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Vücudumuza ışığı gönlümüzün aldığını, doğru görüşü, net görüşü sağlayarak hayallerin yanlışlıklarından kurtardığını öğrendik.
2.    Vücudumuzun ölüme, gönlümüzün ölümsüzlüğe doğru yol aldığını öğrendik.
3.     Allah’a karşı gönlümüzü altın kesesi gibi korumaya çalışmamızın bir fayda vermediğini, öğrendik.
4.     Gönül nereye giderse canımızın da oraya koşup durduğunu öğrendik.
5.    Allah anılıp dururken büyünün tesir etmeyeceğini öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin Allah’ın kaza-kader hükmü ile tesir ettiğini öğrendik.
7.    Zamanın ve imkânların gittiği, bu gidişin herkese haber verildiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin hedeflediği kişinin kaçmasının imkânsız olduğunu öğrendik, anladık.
                         *

RAV

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 3330 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Allah'ı anlatıyor)
                              
3330. Kadehim içinde, şarabım, dalga-dalga kan;
Güzel yüzlülerin sakisi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), can yolundan çıkageldi.

Bağırdım, gönül böyle sarhoş bir halde nereye gidiyor dedim;
Padişahlar padişahı “Sus” dedi;
Bizim yanımıza geliyor

Dedim ki:
Benimlesin sen, içinde soluk alıp durmadasın;
İş böyleyken gönlüm, şaşkın-şaşkın, dışarıda nerelere gidiyor?”

Dedi ki:
Gönül dediğin, bizim malımız-mülkümüz:
Bizim masalımız, bizim Rüstem’imiz (Kahramanımız);
Yanlış hayale doğru savaşmaya gidiyor işte.

Ne yana giderse baht da o yana gidiyor;
Nereye isterse gitsin;
Hiç tınma

Gâh (Bazen) güneş gibi yeryüzü definesinde dalmada, batıda kaybolmada;
Gâh (Bazen) peygamberin duası gibi göğe ağmada.

Gâh bulut memesinden lütuf (Saygın birinden gelen iyilik), kerem sütünü vermede (Asilliği gereği özünden beslemektedir);
Gâh can gül bahçesine seher yeli gibi gitmede.

Gönlün izine uy da sen de git, git de yeşilliklerin, çiçeklerin nasıl bittiğini, ırmakların nasıl aktığını seyret.

Dünyaya şekil bağışlayan, salttır (Kendi başına var olan, bağımsız, mutlak iradedir, bir şeyi yapıp yapmama karar veren güçtür), şekilsizdir;
Herkesin eli-ayağı odur da kendisi elsiz-ayaksız gitmededir.

Yanlış bile yapsa yaptığı, doğrunun da doğrusudur;
Cefaya (Yasaya veya vicdana aykırı olarak kötü lük yapmaya) doğru gitse bile ettiği, vefanın (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığın) da vefasıdır (Sevgisi geçici olmayandır).
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’tan gelen sarhoşluğun can yolundan geldiğini başka insanların kötü bakışına uğramaması için üzüntü ve sıkıntı içinde verildiğini öğrendik.
2.    Yaşamımız ve hayatımız Tanrı şarabından sarhoş olunca gönlümüzün Allah‘hın emrettiklerini yaptığını, Allah’a doğru gittiğini, yakınlaştığını öğrendik.
3.    Gönlümüzün içimizde bizimle beraber yaşadığını, yanlış hayallere gitmemek için savaşan kuvvet olduğunu öğrendik.
4.    Gönlümüzün Allah’a ait olduğu için Allah’ın gönlümüzü istediği yöne yönlendirdiğini öğrendik.
5.    Gönül nereye giderse gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde ilahi iradenin etkisiyle yaşayış biçimi oluşturduğunu öğrendik.
6.    Gönlümüzün Allah’ın malı olduğu için kontrol edemediğimizi, Allah yanlış hayallerle savaşmamız, kahraman olmamız için gönlü bize verdiğini öğrendik.
7.    Gönlün Allah’a ait olduğunu bilenlerin gönlünün izine uyarak Allah’a doğru gittiklerini, giden kişinin yeniden yeniye oluşan ve tekrarlanan güzellikleri seyreder duruma geleceğimizi öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Allah’ın kendisini göremeyenlerin Allah’ın bağışladığı sanatını görebileceklerini, Allah’ın dünyaya şekiller bağışladığını görüp anlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Yine öğrendik, anladık ki bize olanları doğru ve iyiliğimize olduğunu, Allah’ın dostluğunun ve sevgisinin devamlı olduğunu öğrendik, anladık.  
                         *

RAV

Popüler Yayınlar