(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
2640.
Yahut Ay ışığı gibi parlayan yüzünden, kapkaranlık gam gecesinde bir ışık da
bize vursaydı (Bizi aydınlatsaydı), bizimle
bulunsaydı.
Yahut
da o yüzü görmüş biri, elsiz-ayaksız biri, solukdaş olmaya gelseydi.
Yeryüzünde
o Ay’dan bir iz, bir eser olsaydı göğe feryatlar ağardı.
Ağzımıza
kıskançlık elini koymasaydı bu ağızsız, bu dilsiz-dudaksız feryatlar koparır,
sağı-solu kavgayla-gürültüyle doldururduk.
O
inciden bir ışık vursaydı gönüle ya denize akar kavuşurdu gönül yahut deniz
kesilir giderdi.
Kıskançlık,
gönül gözüne toprak serpmeseydi gözyaşları kaynak-kaynak coşar, denizlere
akmaya başlardı.
Aşkın
iki dünyaya da metelik verdiği yok;
Yoksa
bir baksaydı iki dünya da yok olur giderdi.
Aşk,
insanları topraklara döşemek istiyor;
Yoksa
âşık, ikizler burcunun da üstüne çıkardı.
İki
dünya da cehenneme benzeyen aşk ateşiyle kar gibi eriyiverdi.
Sopa,
Musa’nın elinde olsaydı aşk ejderhası, bütün varlığı sömürür yutardı.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Mevlana
Hazretlerinin Şems Hazretlerini çok özlediğini, kendisini göremese bile
sevdiğini göreni görmesiyle sevineceğini öğrendik.
2.
Kıskançlığın her
zaman ayrılığa neden olduğunu öğrendik.
3.
Aşkın yapısının
sevilene hizmet olduğunu, onun ayakları altına serilmek olduğunu inandık.
4.
Buz tutmuş madde
ve mana âleminin aşkın ateşiyle eriyeceğini, donuk ve soğuk kalmaktan kurtulup
akıcı bir yapıya kavuşacağını, her kapta yer bulabileceğini öğrendik.
5.
Musa aleyh-is
selamın elindeki sopa aşk ejderhası olsaymış bütün dünyayı yutacak güçte
olacağını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Aşkın
gücü ve kuvvetinin bütün önemli, yararlı değerli her ne varsa içine aldığını,
bütünlüğünü ve büyüklüğünü daha da büyüttüğünü öğrendik, anladık.
*
RAVLİ