29 Eylül 2017 Cuma

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2430 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini olan aşkı anlatıyor)
                              
2430. Aslanın eniği (Yavrusu), coşup köpüren memesine sarılmıştır aslanın, sütler emer de aslanlaşır, emindir aslanın yaralanmasından, paralamasından.

Aşk, hangi perdenin ardında gizlidir;
Kimsecikler göremez yerini onun.

Aşk, güneş gibi bir baş gösterdi mi göğe dek her yanı, kavgası-gürültüsü doldurur gider.

Senin tapına gelmiş sufileriz (Dünya işlerini hoş görenleriz), yüzünün güzelliğinden Allah için olsun, bir şey ver.

Susuzluktan ibrikler getirmişiz;
Çünkü onun derisindendir ancak güzellik suyu.

A huyu-suyu boyuna lütuf (Büyük kişinin yaptığı iyilik) olan, merhamet olan;
Hadi, bir şey ver yoksullarına.

Kıtlık yılında Yusuf’un güzelliği, can gıdası oldu;
Biz de kıtlıktan bulandık, sana geldik.

Sufiler, gene helva istiyorlar gönüllerinin arayıp özlediği o tatlı dudaklarından.

Dün gece tekkede bir gürültüdür, kopmuştu;
Tekke, senin kokunla misklere bürünmüştü, misk kokularıyla dolmuştu.

Zembilimize (Örme sepetimize) doğru aç, uzat elini;
Aferinler olsun eline, koluna.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Aslan yavrusu aslandan süt emdiği zaman gürbüz, cesur ve yiğit olacağını, süt emdiği ne kadar güçlü olursa olsun zarar görmeyeceğini bildiğini öğrendik.
2.    Aşk da anne ile yavrusu gibi kimsenin göremeyeceği bir bağla bağlanıp gizlice büyüyüp güçlenme sağladığını öğrendik.
3.    Aşkın insanı aydınlıkta görür hale getirdiğini, yanlışlıkların görünür hale geldiğini, kavga gürültüye sebep olduğunu, saklananların meydana çıktığını öğrendik.
4.    Allah’ı seven, Allah dostlarını arayan kişilerin Şems Hazretlerinden bir şeyler beklediğini öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretleri asil, ulu, büyük olduğundan bunun gereği olarak bağışlarda bulunması için beklemede olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2420 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini olan aşkı anlatıyor)
                              
2420. Aşkının ateşi, Tanrılık (İnsanüstü işler) etmede;
Tanrım ah onun elinden, ah.

Cebrail (Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, temiz yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber karışıklığı olmayan ile Allah’tan haber getiren) de onun gibi yüzlercesi de kapısının eşiğine secde etmekten baş çekerse vah onun haline, eyvah onun haline.

Ayrılık hakkında bir ferman yazarsa tuğrasının (İmzasının) büklümünden kanlar yağar.

Kimin bu kıyametten (Hesap gününden) haberi yoksa kıyamete (Dünya yaşamının sonuna) dek vah onun haline, vah.

Böyle bir Ay’dan (Karanlıklarda kalmışı aydınlatandan) ansızın uzak düşenin geceleri nasıl geçer, Tanrım.

Dün gece âşıklarını seyrediyorduk;
Ovasındaki kumların sayısındaydı âşıkları.

Aşk padişahının tapısında (Yerinde), onun ordusuna karşı çadır üstüne çadır kurmuşlardı, direk üstüne direk dikmişlerdi.

Can çadırının direği, arı-duru nurdandı;
O tertemiz nur da onun yüzünün parıltısından vurmuştu.

Bugün suyla ateş bir olmuştur onun yüzünden, geceyle gündüz yok olmuştur onun yarınında.

Aşk bir aslandır, âşıklar da onun enikleri (Yavruları);
Hem de yüzlerce tırnağı olan pençesi içinde.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerine âşık olmanın insana insanüstü işler yaptırdığını öğrendik.
2.    Aklını iyi kullanan, yanlış ile doğruyu ayıran, doğru olanı seçip her ne pahasına olursa olsun uygulayan yiğit kişiler bile Şems Hazretlerinin hakikatini görünce önünde yerlere kapanmaktan başka davranış bulamadıklarını öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin varlığından haberi olmayanların acınacak bir sonuca ulaşacaklarını öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin bulunduğu yerin can olduğunu, nurdan bir yapı olduğunu öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin geleceğinde yanmayla sönmenin, karanlık ile aydınlığın bir olduğu öğrendik.    
                          *
İşte böyle yaren;
Aşk sütünü içerek büyüyen gürbüz, cesur ve yiğit adam olacaklarını,  el attıkları işten kalıcı işler yapacaklarını öğrendik, anladık.
                         *

RAV

28 Eylül 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2410 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini olan aşkı anlatıyor)
                              
2410. Güzelliğini altına-gümüşe satan, orospudur, cennet hurisi değil.

Cebrail gibi gönlün temiz olmazsa define olsan gene o dünyaya giremezsin sen.

Arif (Çok anlayışlı ve sezgili kimse), tam yirmi yıl gözünü yıkamış, kırba-kırba gözyaşları dökmüş durmuş.

Güvensinler, dadansınlar (Alışkanlıkla sık-sık uğrasınlar) sana da ondan sonra gir hareme (Yabancılıktan kurtul);
Önce de söz söylemekten vazgeç, yum ağzını.

Tebrizli Şems, ağzını yumar, sırrı bilirsen doğu kapısını açar sana.

Benim canım senin canın, senin canınsa benim canım;
Sen hiç gördün mü bir bedende iki can?

A beden, onsuz yüzlerce canla diri olsan can iste, can, bedenden laf açma.

Gönlünü al şu candan ona gönül ver;
Bu can, canlık edemez;
Yorulma boş yere.

De ki:
Ruh Rabbimin emrindedir” (İsra suresi 85) ayetini anla;
A canım benim, can dille-dudakla, harfle-sözle anlatılamaz ki.

Ölüye can olan ne varsa ayakları altında onun;
Ne kadar inci varsa denizine dalmış onun, geçmiş kendinden.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın kişiye ücretsiz olarak verdiğin güzelliği para ile kullandıran kişinin ahlaksız olduğunu öğrendik.
2.    Arzu ve isteklerimizde temiz olmamız, yaptıklarımızı da temiz olarak gerçekleştirmeye çalışan olmadıkça madde dışı mana âlemine giremeyeceğimizi öğrendik.
3.    Çok anlayışlı, çok sezgili biri olsak, ağlayıp yalvarsak bile gönlümüz temiz olmadıkça mana âlemine giremeyeceğini öğrendik.
4.    Manevi kapıları açanların Allah’ın yetki verdiği dostları olduğunu, Şems Hazretlerinin bunlardan biri olduğunu, söz, dil, ağız olmadan bakışla söylenen sözü anlayan uygunlukta olanlara manevi âleme giriş kapısını bu büyüklerimizin açtığını öğrendik.
5.    Canımızı Allah dostuna vererek onun bedeninde yaşayan canımızın olmasını sağlamamız gerektiğini öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Ruhumuzun Rabbimizin emrinde olduğunu, Rabbimiz ne dilerse, ne emrederse bu dileği canımızın duyup anlayabileceğimizi, Rabbinin isteğini de kendi isteği olarak kabul edenlerin temiz kişiler olacağını öğrendik, anladık.
(Canımızın isteklerine iblis, cin, nefsimiz etki yapamayacak hale gelmesi için;  bilgi ve kontrole sahip olduktan sonra Rabbimizden aracısız gelen sözleri duyar duruma geleceğimizi öğrendik, anladık)
                         *
RAV

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2400 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini olan aşkı anlatıyor)
                              
2400. Canı benim canım;
Benim canım da onun canı;
Bir bedende iki canın yaşadığını kim görmüştür?

Halk, adamakıllı anladı gitti benim âşık olduğumu;
Yalnız kime âşığım, onu bilemiyor kimse.

İster aramı ayırın, ister ulaştırın, kavuşturun beni size;
Sizden ne gelirse gelsin iyidir, güzeldir bence.

Yurdum, malımdan-matahımdan meydana çıkar;
Malım-mülküm de yurdumdan anlaşılır zaten.

Sarhoşların arasında bir akıllının bulunması ne yazık şeydir, ne yazık şey, ne yazık (Acınacak üzüntü veren durumdur).

Aklı başında biri gelirse yol yok ona;
Fakat bir sarhoş geldi mi tut, çek onu, sürüye-çeke sok içeriye.

Şarabın mahmurluğunu istiyorsan gir içeriye;
Ekmeğe tapıyorsan yok burada ekmek.

Ekmeği kendisine put eden adamın şu güzeller arasında ne işi var?
Eğer dalar, girerse içeriye, yüzlerini örterler;
Tek görmesinler o kaltabanın yüzünü.

Öylesine bir gümüş bedenli (Beyaz tenli) güzel istiyoruz ki gizli-açık kendisine benzer bir gümüş tanımıyalım.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretleri ile canlarını birleştirdiklerini, adeta bir bedende iki can olduklarını öğrendik.
2.     Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin gönlünde Allah sevgisini gördüğünden bu gönül sahibine aşık olduğunu, bu uğurda her şeyi feda edecek aşık olduğunu öğrendik.
3.    Allah’ın güzelliğini bir gönülde gören kişinin ya aklını kaybedeceğini ya da sarhoş olacağını, Mevlana Hazretlerinin sarhoş olduğunu öğrendik.
4.    Aklı başında olan kişinin baş gözüyle gördüğüne, elle tuttuğuna, istediği gibi hükmetmek için kullanabildiği güç aradığını böyle birinin Allah âşıklarının arasında Allah’a giden yolu göremeyeceğini, bulamayacağını öğrendik.
5.    Aklını benliğinden ve dünya bağlarından kurtarmış kişinin zevkten sarhoş olacağını, böyle durumda olana yolunda ilerlemesi için yardım edileceğini öğrendik.
6.    Çıkar peşinde olan kişi Mevlevi topluluğu içine tanıdık, akrabalık veya başka bir şey içinde girse bile o kişiye hoşgörü ile topluluk içinde kalmasının sağlanmadığını öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Güzel görmek, güzeller ile beraber olmak isteyenin kendisini onlara benzer güzelleştirmesi aynı renkte olması gerektiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

27 Eylül 2017 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2390 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini olan aşkı anlatıyor)
                              
2390. Bu söz, ova yolunu bağladı;
Hâlbuki kimse ova yoluna geçit, boğaz aramaz.

Sen söyle;
Sevgilinin yumuk dudaklarıyla beraber sınırsız bir ferahlık, genişlik veren küçücük ağzı yok mu?

Kime o dudaklar ova kesilmezse o, ne ova bilir, ne yuva tanır.

Kime o aydan bir ışık düşmezse o, ne bilsin yeri, ne fark etsin göğü.

Kime bu gazel ova olursa o varlık, o mekân âleminde bir güzelim geçime, bir iyi işrete nail (Tanrı şarabına kavuşmuş) olur.

O âhır zaman sakisi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), a insanların akıllarını çalan, götüren güzel, sun şarabı.

A şarabı gökyüzüne merdiven olan, yeryüzündekiler bu şarapla göğe ağarlar (Çıkarlar).

Şarapla kır gam zindanının kapısını (Üzüntüden sarhoşlukla kurtul);
Kurtar canı gamların zindanından.

A yaşı küçük, bedeni türü taze dilber;
A süt emme çağına daha yakın olan, bu yüzden de Tanrı ahdine bizden daha yakın bulunan güzel.

A Haşimi (Hz. Muhammed’in kabilesi) yüzlü, Türk başlı.
Deylemli  (Karınca yuvası gibi) saçlı, çene topağı Rum ülkesi (Anadolu) halkının çene topağına benzeyen dost.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostunun ağzından çıkan sözlerinin insana sınırsız ferahlık ve genişlik kazandıracağını öğrendik.
2.    Allah dostunun sözleri karanlıkta nasıl göremeyip zanla korkunun etkisi ile hayalin oluşturduğu yanlış görüş ve düşünceden kurtulup, Allah dostunun verdiği ışıkla aydın olarak hakikati olduğu gibi görme fırsatı kazandığımızı öğrendik.
3.    İyi bir kendimizden geçişe, güzelim geçime sahip olmak için Allah dostunun kılavuzluğunu candan kabul etmemiz gerektiğini öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Dünyalık kazanç elde etmek için tüm aklını verenlerin aklını alıp güzelliğe doğru gitmesi için sarhoş edildiklerini, yeryüzünden gökyüzüne gittiklerini, üzüntüden kurtularak canlarının sevinç içinde yolmasını sağladıklarını öğrendik, anladık.

(Alışılmıştan çıkmadıktan sonra yeni bir şey elde edilemez.
Doğru önder bulamayanlar mahvolur.)
                         *

RAV

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2380 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Dünya ile âşığın ilişkisini anlatıyor)
                              
2380. Her solukta gönül alanından insanoğlu gibi biri doğup çıkar;
Fakat ortada ne erkek vardı, ne kadın.

Derken onun yanından, ardından da adamcıklar dökülür, yeryüzü onlarla dolar-taşar.

Bu tarzda daha elli beyit söylemek isterdim amma sen ağız açasın diye yumdum ağzımı.

A şuhlar (Neşeli-serbest), gelin, bahar geldi;
Ney sesleri işitilmede, her taraf yeşermiş, sular çağlıyor.

A şuhlar, şehirlerinizden çıkın;
Ev bark kabul eder mi hiç şuhları?

Öbürleri hasret (Özlem) gittiler şu dünyadan;
Bizse dünyanın canını bir hasrettir (Özlem), bırakalım.

Vefasız (Sevgisi, dostluğu çabuk geçen) dünya, başkalarına ne yaptıysa biz de onu yapalım dünyaya.

Onun da karşısına bir tek kişi çıksın da sınasın onu, o da bir sınasın bari.

Hayır, yanlış söyledim, dünya aşığa benzer;
O güzellerin cevrini (Verdiği sıkıntıyı), cefasını (Verdiği üzüntüyü) canla başla arar.
Âşığın canı cevirle, cefayla (Üzüntüyle, cefa ile üzgü ile zülum ile) diridir;
A Müslüman can, kime zarar verir.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostunun kırdığı kişinin bile canlanıp, akıllanıp iyi bir insan olma yoluna girdiğini öğrendik.
2.    İnsan gönlünden bir şey söyleyince o sözün çoğaldığını, yeryünü kapladığını öğrendik.
3.    Neşeyi ve serbestliği isteyen, yaşamına katan kişilerin öldükleri zaman dünyaya hasret çekeceklerini, özlem ateşiyle yanacaklarını öğrendik.
4.    Âşık olan kişi acıları, üzüntüleri, cefaları, haksızlıkları peşinen dünyanın vazgeçilmez davranışı olarak kabul ettiklerinden rahat ettiklerini öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Dünya kendinde olan varlıklara ne yapıyorsa bizim de dünyaya aynı şeyi yapmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

26 Eylül 2017 Salı

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2370 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini olan aşkı anlatıyor)
                              
2370. Aşkın eline bir kılıç verdi de dedi ki:
Benden başka kimi görürsen vur boynunu (Öldür-yok et).

Nuh’tan başkasını, güzel olsun, çirkin olsun, erkek olsun, kadın olsun, at denize.

Nuh’un gemisine giren kurtuldu;
Kim gemideyse fırlat denize, at gitsin

A benim canım, nereye ayak basarsan laleler, menekşeler, yaseminler biter.
Bir gül koparsan da ona üfürsen ya doğan olur, ya güvercin yahut da çaylak.

Bir dağarcığın içine elini yıkasan elinden dökülen suyla altın put kesilir o dağarcık.

Bir mezarın başında Fatiha okusan o ölü, fetihlere erer, kefenini yırtıp kalkar.

Eteğin bir dikene dolaşsa diken bir çeng kesilir, ten-tenen diye nağmelere başlar.

A Halil, hangi putu kırdıysan o put, canlanır, akıllanır, bir insan olur.

Ay’ın hangi kutsuz yıldızlıyı işitse en küçük kutluluğa kavuşur, mihnetlerden (Zahmet çekmekten) kurtulur.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Her çeşit insanın bir araya geldiği yerden her nimeti Allah’tan aldığını bildiği halde puta tapanları, azgınları zalimleri, günahlarından temizlenmemişleri, imana ve ahlaka karşı gelenleri, vicdansızları kurtuluş gemisinden dışarı atmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Nuh’un sözüne inanan, çok şükreden, duası makbul, sözünde duran, anlaşmasına sadık kişilerin kurtulduklarını öğrendik.
3.    Şems Hazretlerin her zamanın kurtarıcısı olduğunu öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Mezopotamya’nın Kufe şehrinin bulunduğu bölgede yaşayan, doğru yolu gösteren, halk tarafından da saygı duyulan mümin kişiler olan Vedd, Suvâ, Yegus, Yeûk, Nesr Hazreti İdris’in göğe çekilmesinden sonra halkı doğru yola getirmek için çalıştılar.

Bu kişiler ölünce bunların sözlerini, uyarılarını, güzel nasihatlerini unutmayalım diye ders verdikleri yerlerde heykelleri yapıldı.

Halk bu heykellerin etrafında buluşup öğütleri hatırlarlardı.
Zamanla bu amaç unutuldu heykeller Allah’ın yerini alarak tapınılan araçlar oldular.

Babalarından gördüklerini taklit eden gençlerin zamanla putperest olacaklarını puta tapanlar olacağını öğrendik, anladık.
                         *

RAV

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2360 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
2360. Hırsızlar (Görünmeden iş yaptıkları için) aydın güne düşmandır amma yapma-etme onların gönüllerinin istediğini.

Devlet-ikbal Kâbe’si (Ümit ettiğine kavuşma yönü), ancak bu halkadır;
Yıkma ümit Kâbe’sini.

Çadırın şu direğini sökme;
Sonucu senin çadırındır padişahım, etme-eyleme.

Dünyada ayrılıktan acı bir şey yoktur;
Ne istersen yap, yapma onu yalnız.

A saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) kalk, şarap (Tanrı şarabı) doldur kadehe, aşk şarabıyla râm et (Kendilerini Allah’ın buyruğa bıraksınlar) gönülleri.

Rintlik (Dünya işlerini hoş gören kimse, kalender) adını gerçekten takın;
Kendini hiçbir şeye aldırmaz, her şeye boş verir diye andır (Hatırlasınlar).

Dönek felek mademki râm oldu (Boyun eğdi) sana, sen de bineksizlik bineğini (Araçsız istediğin yere ulaşma gücünü) râm et kendine (Boyun eğsinler sana).

Pervasızlık (Korkusuzluk, sakınmama) ateşine yak-yandır göğü;
Günlerin başına saç kara toprağı.

Zünnar (Hizmet ettiğini belirten kuşak) kuşananların yolunu-yordamını tut;
Yalıma-ateşe tapı kıl, bu yolda namlarını.

Huten güzeli (Doğu Türkistan’da bir bölge) geldi, geldi aramıza;
Artık iki elini de yıka benim canımdan.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Başkasının malını çalmak isteyenin karanlıktan yararlandığını, aydınlık olmasını hiç istemediğini öğrendik.
2.    Dua eden temiz kişilerin isteklerini Allah verdiği için dua edenlerin halkası içinden çıkmayacaklarını öğrendik.
3.    Ayrılığın çok acı verdiğini öğrendik.
4.    Kendimizi her şeyi hoş gören biri olarak tanıtmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Dünyanın düzeninin bizim isteğimizi araçsız yapması için olgun duruma gelmesi için uğraşmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Korkuyu yenmemiz, davranışlarımıza engel olacak durumdan çıkarmamız gerektiğini öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin önerdiklerini yapmamız ve kazanmamız için Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanarak dost olmamız ve önerdiği ile hizmet eri olmamız gerektiğinin öğrendik, anladık.
(RAVLİ MAKALAT yazarak Googleden okumalısın)
                        *

RAV

25 Eylül 2017 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2350 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Allah dostuna ulaşmanın getirilerini anlatıyor)
                              
2350. Âşıkların hey-heylerini (Çeşitli duyguları pekiştiren, özlem ve acınma bildiren sözlerini) çok duydum;
Afiyetler olsun, afiyetler sesini çok işittim.

Yokluktan (Sadece Allah’a muhtaç olan) sarhoş olmuş bir halka (İnanç topluluğu) gördüm, derken onun küpesini (Unutulmayacak sözünü)  kulağımda gördüm (Tereddütsüz olarak inandım) ben.

Derken yokluğun ışığında şekiller gördüm;
Yüzünde canlar canını gördüm.

Canımdan yüzlerce coşkunluklar coştu-köpürdü denizi coşmuş-köpürmüş görünce.

Gökten yüz binlerce naralar geldi;
Böyle çavuşa kul-köle (Sevgiyle ve dostlukla bağlanıp hizmetinde) olayım ben.

A Tanrı, bu buluşmayı döndürme ayrılığa;
Ağlatma aşk sarhoşlarını.

Can bahçesini tazeleştir, yemyeşil et;
Kastetme şu sarhoşlara, kastetme şu bağa-bahçeye.

Güz mevsimi gibi dökme gönül yapraklarını, kırma gönül dallarını;
Halkı yoksul etme, perişan etme.

Senin kuşunun yuvası bulunan ağacın kırma dalını, yakıp yandırma o kuşu.

Kendi topluluğunu, kendi mumunu katma birbirine, kırma, dökme;
Kör et düşmanları, güldürme onları.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Ruhsal doyumun yokluk âlemine ulaşmakla veya bu âleme ulaşmış topluluğa veya kişiye ulaşmakla olacağını öğrendik.
2.    Yokluk âleminde gördüğümüz şekillerin, ışıkların, görsel güzelliklerin çokluğu karşısında insanın kendini kaybettiğini, başkasına anlatamaya aklının ve kullanacağı kelimenin yetmediğini öğrendik.
3.    Bu âleme kişilerin kolayca kabul edilmeyeceğini, Mevlana Hazretleri kendisine gönül verenlere de kolaylık sağlanması için Allah’a dua ettiğini öğrendik.
                          *
İşte böyle yaren;
Yokluk âlemine ulaşmış âşıklar topluluğunun liderliğini Şems Hazretlerinin yaptığını öğrendik, anladık.
                        *
RAV

Popüler Yayınlar