1 Ağustos 2017 Salı

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1250 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1250. Bir sevgilim var ki sevgisi canı-ciğeri yakıp kavuruyor;
Yürüyüp gezmek dilerse gözlerimin üstünde yürüsün, gezsin.

Rızkım, gıdam, onun olduğu gündür;
Günüm de o gündür benim;
Hey gidi hey, ne de hoştur o günün gıdası, ne de hoş.

Bizi yok edip giderse ne olur yani?
And olsun ki razıyız, Tanrı dilediğini yapar.

Dikeni, güllere sermayedir, perdeleri açmada lütuflar, ihsanlar sahibidir o.

Ne söylediysen, ne duyduysan hepsi kabuktur, aşkın içi, özü, açılacak bir sır değildir.

Tecellilerle (Görerek, tanıyarak öğrenip) yetişen özlü kişi kabuğa, deriye kaani olur (Yeterli bulur) mu hiç?

Ben sustum, derdini söylemiyorum, fakat şarabı susmuyor;
Temkinsiz (İşin sonunu düşünmeyen) dosttan sen koru bizi.

Seni şehvet (Dünyalık istek) ateşinden çekip getirdim de tekrar ateşe (Aşk ateşinin içine) attım, o ateşin içine yaydım seni.

Söz gibi gönlümden doğmuşsun, gene söz gibi yutuverdim seni.
Benimlesin de benden haberin yok;
Gözünü bağladım, büyücülük ettim sana.
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin Özgür bir insan olduğunu istediğini istediği gibi yapacağını, hesap sorulamayacağını öğrendik.
2.    Şems Hazretlerini sevmenin nefes gibi, su gibi, yiyecek gibi daima ihtiyaç duyacağımız biri olduğunu öğrendik.
3.    Aşkı duymanın söylemenin dışta bir kabuk olduğunu, aşkın içinin sırlarla dolu olduğunu fakat söylenmediğini öğrendik.
4.    Mevlana Hazretlerinin bizi aşırı isteklerimizi yakarak bizi temizleyip kurtarıp uygun hale getirdiğini fakat yeterli görmediğini olgunluğa ulaşmamız, katışıksız saf bir hale gelmemiz için aşk ateşi içinde erimemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                            * 
İşte böyle yaren;
Aslında Şems Hazretleriyle, Mevlana Hazretleriyle ve dostlarıyla birlikte olduğumuzu fakat göremediğimizi; uygunluktan olgunluğa kadar yetişmemiz için kendilerini göstermemelerinin gerekli olduğunu öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar