31 Ağustos 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1850 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretleri ile buluşmasını anlatıyor)
                              
1850. O iki cihan güneşinin (Şems Hazretlerinin) yüzüne, sarhoş, akılsız bir halde ona daldım, baktım durdum.

O güzel, elime bir süpürge verdi;
Hadi dedi, denizden toz kopar.

Sonra da o süpürgeyi ateşledi de hadi dedi, ateşten bir süpürge getir.

Şaşırdım da tapısında (Bulunduğu yerde) secde ettim;
Dedi ki:
Secde eden olmasın, öylesine bir hoş secde et.

Ah dedim, secde eden olmadan nasıl olur secde?
Neliksiz-niteliksiz olur” dedi;
Senliksiz benliksiz

Boyuncağızımı uzattım da peki dedim, secde edenin kes başını Zülfikar’ la (Hazreti Ali’nin kılıcıyla).

Kılıcını çekti-vurdu, başım düştü önüne;
Boynumdan yüz binlerce baş bitti o zaman.

Ben kandildim sanki her başım da fitildi tıpkı;
Her taraf kıvılcımlarla doldu.

Başlarından mumlar, kandiller çıkmaya başladı;
Katar-katar doğudan batıya dek her yanı tuttu.

Mekânsızlık (Bulunduğu yerin tarif edilemeyen yer) âleminde doğu nedir, batı ne?

Kapkaranlık bir külhan, (Hamamda su ısıtılan yer) işe yarar bir hamam ancak.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin güzel yüzüne bakarken kendini kaybettiğini, başka âlemlere gittiğini öğrendik.
2.    Allah dostu karşısında kişinin benlikten, senlikten, dünya bağlarından, güvendiği her şeyden, bildiğinden, kendini kurtararak ve kendini yok edecek dereceye kadar getirerek sevdiğinde yer edinebileceğini, bunun da sevgiliye secde etmek olduğunu öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin kendisine gönüllü secde edenin kimliğini, kişiliğini, gönlünü, aklını, canını aldığını, ona yeniden kimlik, kişilik, yetenek, bilgi, ışık, can, gönül, akıl verdiğini öğrendik.
                           * 
İşte böyle yaren;
 Şems Hazretlerinin yaşadığı âlemin aşk âlemi olduğunu, altı yönün bulunmadığını, kolayca hiç kimsenin tarif edemediği ve ulaşamadığı bir yer, alan olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1840 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri tutkulu sevgiyi anlatıyor)
                              
1840. Atmosferden bile geçip giden İsa’nın ne işi var soğukla, sıcakla?

A gayb tellalına (Görünmeyen âlemden sözler getiren) risaleler (Kitapçık) kesilmiş yazılar;
Gidin, ne işiniz var sizin sözle, kavgayla?

Onun aşk sırrından haberin varsa canını ver de sevgiliye öyle bak.
Aşk bir denizdir ki dibi yok;
O denizin suyu ateştir, dalgası inci (Şekil değişliği yapılamayan mücevher söz).

İncileri sırlardır, o sırların haberi de yolcuyu anlama götüren bir kılavuz.

Kıl ucu kadar bundan bir haber alsan kıl gibi iki (Madde ve mana) âlemden de baş çekerdin, iki âleme de boş verirdin.

Dün gece sarhoştum, gece yarısı uyumuşum;
O Ay’ın yolu düşmüş, çıkageldi yanıma.

Ay ışığında, sapsarı yüzümü gördü;
Sapsarı yüzümü gözyaşlarıyla ıslattı.

Acıyacağı tuttu, bana vuslat şerbetini sundu;
Her bir kılım ayrı-ayrı bir başka can buldu.

Şarapla sarhoştum, yıkıla-kalmıştım;
Fakat her bir kılım, ayrı bir göz kesilirdi.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Aşığın; gökte olan olaylara, duygulara, sevgiden yoksunluk çekilmeye, yakın ve içten olanla veya olmayanla, ilgisizle, dostlukla uğraşmadığını; can verip sevgiliye baktığını öğrendik.  
2.    Aşkın coşkunluğu artırdığını, sırların; şekli değişmeyen Allah dostlarının hakikati söyleyen sözleri olduğunu öğrendiğini, bunun da anlama götüren yol (Anlayışını artıran) olduğunu, bu yolda yolculuk ettiğini öğrendik.
3.    Maddeyi ve manayı da bırakan kişinin aşkın alanına girmiş olacağını öğrendik.
4.    Sayısız değeri Sevgili olmuş Allah dostunun gizlice hediye ettiğini öğrendik.
                        * 
İşte böyle yaren;
Tanrı şarabıyla sarhoş olanlara sırrın sırrı, hatta sırrın sırrının sırrını verdiklerini, kişinin bu sırları gerektiği zaman anlayıp kullanacağını öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

30 Ağustos 2017 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1830 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri tutkulu sevgiyi anlatıyor)
                              
1830. Bak da gör dedi, kulağımda küpe var, sen de küpe gibi takıl o kulağa (Unutulmaması gereken o söz gibi sözün olsun)

Tezce el attım küpecesine (Ne olduğunu öğrenmek istedim);
Çek benden elini diye elimi vurdu.

Sen dedi, aralıkta, padişahlara lâyık (Başlarına taktıkları) iri bir inci ol da sonra o halkaya yol bul.

Altın küpem, sonra da taşı bozuk olsun, imkânı var mı?
Nasıl olur da İsa, eşekle ağar göğe?

Aşkın küfürle, imanla ne işi var?
Canın adlarla-sanlarla ne işi var?

Âşıklar, sevgilinin çevgeninde (Ucu eğri sopasında) topa benzerler;
Topun ne işi var elle, ayakla?

Çevgen (Topu) nereye çelerse (Yönlendirirse) o yana koşar durur;
Ne işi var topun yukarıyla-aşağıyla?

Aynadır o, güzeller ona bakarlar;
Fakat güzel yüzle, çirkin yüzle ne işi var aynanın (Aynanın iddiası olmadığını, görüntüyü olduğu gibi yansıttığını)?

Keler (İhtiyacı olmadığından) boş vermiştir su içmeye;
Ona ha çeşme olmuş, ha saka (Su taşıyan);
Ne işi var onun bunlarla?

Yurdu hatır (Düşünce, akılda tutma) olan hayal ayağının evle, yerle ne işi var?
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’tan her değerli sözü alamayacağımızı öğrendik.
2.    Değerli olanın gideceği yere kaba düşüncesiz olanların gidemeyeceğini öğrendik.
3.    Bizim ilk aşamada Allah dostlarının bulunduğu halkaya ulaşmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Âşık kişinin âşık olduğunun sevk ettiği yere hiç direnç göstermeden gittiğini öğrendik.
5.    Herkesin kendi güzelliğine baktığını, aynanın gelen ışığı olduğu gibi yansıttığını öğrendik.
6.    Gönül aynasına bakan güzelleri görebileceğimizi, böylece güzelleri tanıyabileceğimizi öğrendik.
7.    İhtiyaç duyanın ihtiyacını karşılayacak çalışmalar yaptığını öğrendik.
                           * 
İşte böyle yaren;
Manevi yerde bulunmak, isteyenin dünyalık ev, bark, para, pul, mevki, makam ile ilgilenmediğini öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1820 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri tutkulu sevgiyi anlatıyor)
                              
1820. Yaralananın şahnesi (Polisi-bekçisi-zabıtası), bizim sevgilimizdir;
Beni bağlamıştır o, şahneye götürür.

Çene toprağındaki çukur, şahnenin zindanıdır;
Götür beni oraya da zincir saçlarını ayaklarıma vurayım (Saçlarına olan aşkım ayaklarımı bağlasın da yola gidemeyecek duruma geleyim).

Gönlü uyanıklara (Bilgisizlikten kurtulmuş, yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olana sevgi ve saygı ile), bağlanmak, zindana atılmak (Çizdiği sınırları içinde kalmak) hoştur;
Orada güzel bir yaşayış, iyi bir geçim (Anlaşma-uyum) vardır bana.

Aşkıyla (Tutkuya dönüşmüş sevgimle) Ay gibi eriyorum;
Gök gibi Ay’ın üstüne titriyor, dönüp duruyorum amma;

Benden sonra yüzyıllar geçer de gene bir gazel okunur, Yusuf gibi güzel bir surette dolunaya döner de doğar (Karanlıkta kalanlara aydınlık verir).

Çünkü gönül, toprak altında çürümez;
Ben de bu gazeli gönülden (Sevgiyle, istekle, düşünmeyle kalpten) söyledim, ciğerden (Akciğerden) değil.

Davud’a benziyorum ben (Allah’a dönük bir kulum, güç ve kuvvet sahibiyim, Allah katında yüce bir makamım var, bilgin ve ilim sahibiyim, Allah’tan aracısız ilim öğrenenim, Allah’ı daima anan, tespih edenim, cinler, vahşi hayvanlar, doğa emrime uyar), sizlerse (Bu yazıyı okuyanlar) tertemiz kuşlarsınız;
Bu gazellerse yazılmış Zebur’dur (Tanrı’dan gelen kutsal sözlerdir) sanki.

Tanrı, bu kuşların (Mevlana Hazretlerine inanan-seven kişilerin) kanatlarını dökme (Yücelere uçmalarını engelleme);
Çünkü candan dosttur bunlar.

Tanrı, elimi dudağıma koyuyorum;
Artık söylemeyeyim, susayım.
Çünkü daha da fazla sarhoş oldum gitti.

Oraya sarhoş bir halde gittim de a güzelim dedim;
Deli-divane ettin beni, kulağını ver dinle.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Aşk yüzünden dertli-üzüntülü olanın, acı çekenin gideceği yerin Tanrı dostunu sevgili yapmış olanların yanı olduğunu öğrendik.
2.     Mevlana Hazretleri ile bilgisizlikten kurtulmuş, yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, sevgi ve saygı duyanlar ile iyi ilişkiler kuracağını öğrendik.
3.    Gönlümüzün vücudumuz gibi çürümediğinden gönülden söylenen sözlerin kaybolup gitmeyeceğini öğrendik.
                           * 
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin kitabı olan, Allah’tan gelen ilahi sözleri kayıt altına aldıran, peygamber olmasa da peygamber görevi yapan, hatta daha fazlasını yapıp güzel insan yetiştiren, Allah’a ulaşmak isteyenlere yol gösteren, yolu aydınlatan, yolu tarif eden, görünerek-görünmeden yardım eden ölümsüz bir Allah dostu olduğunu öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

29 Ağustos 2017 Salı

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1810 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1810. Nice başlar, kupkuru ağızlarda, nemli gözlerle böylece sallanıp durmada.

Onun iki gözünde seyret sevgilinin (Allah’ı gören gözde görüntünün) hayalini;
O gözlerin karasında oynayıp durmada o hayal.

Onun sözünü bundan böyle gizlice söyleyeceğim;
Söylemeyi bıraktım, ağzımı yumdum (Kapattım) a oğul.

A yumuşak yüzlü dil, onun yanına var, onun tapısında (Yakınında) otur da yüzüne bak.

A seher yeli (Sabah rüzgârı), dikkatlice bak yüzüne;
Gözünü, gönlünü onun güzelliğiyle, onun alımıyla (Çekiciliğiyle) doldur.

Sevgilimizi yüzü ekşi görürsen bil ki gayretinden bir perdedir bu.
Suda kıl yoktur, kılın aksi (Yansıması) vardır;
Şekerde görünen ekşilik, bir görünüştür ancak.

Söze tövbe ettim;
Fakat bu da ne?
Âşıklarına tövbe etmek nasip değil mi yoksa?

Tövbe dediğin, bir şişedir, onun aşkıysa bez boyamacısı;
Boyamacının yanında şişecinin ne işi var?

Şişeyi kırayım ayaklar altına saçayım;
Saçayım da hiçbir şeyden haberi olmayanın ayaklarına batsın.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin gözünde Mevlana Hazretlerinin Allah’ı seyredebildiğini öğrendik.
2.    Allah’ı tanımak ve öğrenmek, görmek hevesinde olanların azlığı yüzünden Mevlana Hazretleri gizli anlatımlara geçeceğini öğrendik.
3.    Sözü bırakıp sevgili olarak kabul ettiğimiz Allah dostunun yanına varıp konuşmadan onun güzelliğine bakmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Sevgilinin yüzünün hep tatlı olduğunu, ekşi görürsek bunun bir perde olduğunu, tatlılığını gizlediğini öğrendik.
                          * 
İşte böyle yaren;
Bunca anlatımdan sonra bir şey görmeyenlerin, anlamayanların, düşünmeyenlerin yaşamlarının acı ve üzüntü içinde geçeceğini, ayağına batanları temizlemekten başını yukarıya kaldıramayacak duruma geleceklerini öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1800 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerine nasıl davranmamız gerektiğini anlatıyor)
                              
1800. Kirpiklerinde gönüllere müjdeler var amma a âşıklar, gene de çekinin ondan, gene de çekinin (Saygı, korku, utanma duygusuyla hareket et).

O, saman altında gizlenmiş, uyumuş sudur (Derinliğini, büyüklüğünü, niteliğini kestiremezsin);
Küstahça (Saygısız, kaba, terbiyesiz) ayak atma, yoksa gitti demektir başın.

Obur (Doymak bilmeyen olarak) görünüyorsun amma her çeşit uyanıklığın aslısın;
Onun uykusu yüzünden uyumuyorsun sen a oğul.

Senin yüzünden elbisemi yırtıp parçalayacağım;
Fakat sen bundan da daha kızgınsın, daha ateşlisin a kardeş.

Sirke içiyorsun da bal nerde diyorsun;
Elin zehirde de nerde şeker diyorsun.

Bir ömür boyunca canını sabunlayıp (Kaydırıp) durmadasın;
Yoksa canın yok mu senin?

Ne zamana dek aynamı cilalayacaksın (Parlatacaksın)?
Bari hiç olmazsa aynacıdan utan.

Tebrizli Şems’in denizine kaç da can (Aynanı cilalamasını bilmiyorsan orada) aynan cilalansın, güzelleşsin.

O Ay yüzlünün (Şems Hazretlerinin) kopardığı kavga-kıyamet yeter artık;
Dünyayı alt-üst etmesi yetişir artık.

Dilin gücü-kuvveti kalmadı anlatmaya, şaşırdı kaldı;
Böylece baş da dönüp duruyor.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin herkes ile yakınlaşmadığını fakat herkese iyilik eden biri olduğunu öğrendik.
2.    Şems Hazretliğinin büyüklüğünü ve derinliğini gizlediğini, dikkatli yaklaşmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretlerinin bizim yetişip adam olmamız için çok gayret sarf ettiğini öğrendik.
4.    Kötü halimizi kapatıp iyi gibi gözükmenin bize iyilik yapacakları şüphelere düşürüp vazgeçirdiğini öğrendik.
5.    Kendi durumumuzu olduğu gibi yansıtmamız ve başkaları bize baktığı zaman da kendilerini olduğu gibi görmesini sağlamamız gerektiğini öğrendik.
6.     Kendini olduğu gibi göstermekten çekinenlerin Şems Hazretlerinin öğreti ile parlak bir cana sahip olabileceğimizi öğrendik. 
                         * 
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin bu dünyada açık gizli yaptıklarını her gözün göremeyeceğini, her kulağın anlayamayacağını, her aklın kavrayamayacağını, düşüncenin ulaşamayacağını, bunlara ulaşan kişinin başı dönüp duracağını, sarhoş gibi davranacağını öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

28 Ağustos 2017 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1790 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Aşkı ve tutkulu sevgiyi anlatıyor)
                              
1790. Dostcağızlar serkeş (Başkaldıran, kafa tutan) oldular da Tanrı, bu görüşüp konuşulacak kişilerden başka kişiler verdi.

Âşıklara bir başka ova, bir başka dolap verildi de aşk yeşilliğini mamur etti.
Aşk yaralarıyla dopdolu olan şu ciğerler, bir başka çengele asıldı.

Aşk, adını kötüye çıkarırsa gam yeme (Üzülme);
Aşkın başka adları-sanları var.

Kunduracı kızdıysa çaresi bulundu;
Sufilere (Kendilerini Allah’a adamış kişilere) başka nalınlar (Tahta terlik), başka ayakkabılar var.

Sufi söz, harf bilmezse bilmesin;
Aşk derdini anlatmaya başka bir kapı var.

Şemseddin’in (Dinin güneşi) havasıyla Tebriz tarafında başka edepler (Terbiyeler) öğrendim ben.

A başını dizine koyup dalan, a içyüzden her şeyi bile, tamamıyla haber kesilen.

Gözünün önünde herkesin sırrı, hiçbir şey örtülü değil sana;
A göze, o görüşe aferinler olsun.

Kan denizidir o, göz değil;
A gönül, çekin o gözün açacağı yaradan, çekin (Saygı, korku, utanma duygusuyla hareket et) .
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Başkaldıran, asi, serkeşlik yapanlara Tanrı’nın kendi dostlarından ayırıp başka konuşacak kişiler vereceğini öğrendik.
2.    Tanrı’nın âşıklara normal insanlardan farklı güzellikler, gıdalar verdiğini öğrendik.
3.    Âşık kişinin halk adını kötüye çıkarsalar bile onlara başka yerde iyi ve güzel isimle tanındıklarını, hitap edildiğini öğrendik.
4.    Gidilecek yolun çok olduğunu, yolda kaybedilen bir ayakkabı yerine terlikle yola devam edileceğini, gidilecek yere kadar yokluğu bahane etmeden gitmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Tebrizli Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerine toplumda bilinmeyen başka bir iyi ahlakı, inceliği, güzel davranışı tanıttığını, öğrettiğini öğrendik.   
                          * 
İşte böyle yaren;
 Şems Hazretlerinin bakması ile gizli olanlarımızı bildiğini, saklamaya çalışmamızın uygun olmayacağını, kendimizi onun bizi düzeltmesi için ellerine kendimizi bırakıp teslim olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1780 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri tutkulu sevgiyi anlatıyor)
                              
1780. Oynayıp duran yemyeşil dallarına bak;
Seyret o dikensiz güllerinin güzelliğini.

Niceye bir seyre dalacaksın dünyadaki güzellikleri?
Dön de seyret onun sırlarını, hikmetlerini (Öğüt verici sözlerini).

Hayvanın, bitkinin tabiatındaki hırsa bak;
Sonra da onun tokluğunu, bol-bol verişini seyret.

Hırs da (Sonu gelmeyen isteklerin) ancak aşkın işidir, sanatıdır, tokluk da;
Aşkı görmediysen bari seyret işini-gücünü.

Renkten renge giren aşkı görmediysen ona gönül verip ağlayan aşığın betine benzine (Yüzünün şekline-rengine) bak.

Böyle güç bir satıcı olmakla beraber seyret onu parayla, parasız satın alanları.

Âşıklıkta, sevdada bir başka kapı açıldı;
O Yusuf’un güzelliğinde bir başka parlaklık var şimdi.

Müjdeler olsun aşk yolunun uyanık erlerine;
Dün gece bir başka rüya gördüm ben.

İsteyenlere şu sebeplerden başka sebepler hazırlandı artık.
Bulutlardan şarap yağmasa bile yaşayış başka bir abıhayat (Ölümsüzlük) elde etti.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Doğanın güzelliklerini seyredip kalmamamız gerektiğini, bu güzelliklerin sırlarını, kendilerine ve diğerlerine hâkimiyetini ve kontrolünü öğrenmeye, yani Tanrı sanatını anlamak için çalışmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Doğanın hiç bıkmadan-yorulmadan bol-bol verişlerini, bize sunmak için gayretlerini görmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Tüm bu değişimlerin, verimliliğin, cömertliğin kaynağının aşk olduğunu bilmemiz, bilemezsek-anlayamasak bile seyretmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Parayla satın alınamayacak güzelliklerin var olduğunu görmemizin ve anlamamızın gerektiğini öğrendik.
                          * 
İşte böyle yaren;
Aşkı tanıyanın, aşkla yaşayanın başka bir yaşayışa sahip olacaklarını, ölümsüzlüğü elde edeceklerini öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

27 Ağustos 2017 Pazar

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1770 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri kötü göz sahiplerini anlatıyor)
                                                           
1770. Aslanların savaşından uzak olsun köpeğin (Aşağılık niyetlerle yaltaklanan veya davranışları kötü olan kişinin) gözü;
İsa’nın beşiğinden uzak olsun eşeğin g …. (Götü) (Pisliği kirletmesin)

Kötülerin gözleri, uçan bir oksa yalnızlık, gizlilik de onların oklarına kalkandır.

Fakat iyi gözle kötü göz karışıktır;
Kalp (Sahte) akçayı (Parayı) altından ayırt edemez herkes.

Onun zahitleri (Allah emirlerini yapan, yasaklarından kaçınan), çekecekleri ahları bile gizlerler, seher çağını, yalnızlık zamanını beklerler.

Fakat bu sarhoşlar, kendilerine malik (Sahip) değiller;
Tanrı’nın korumasından başka hiçbir şeycikleri yok onların.

Çok yel estirme, güzellikten, iyilikten laf etme;
Yel, göze çer-çöp sokar.

Yanağına gizli-gizli bak;
Gözünü aç, seyret mahmur (Serseme dönmüş) gözlerini.

Bir güldü mü o değerli akıyk (Akik), seyret de bak, yüz binlerce gönlü tutsak eder gider.

Sarhoşluktan baş kaldır, uyan da onun işine-gücüne bak, onun uyanık, yaver bahtını (Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi iradenin yardımını), taliini (İşinin yolunda gittiğini) seyret.

Uçsuz bucaksız, önsüz-sonsuz gönül bahçesine gir de seyret o bahçenin sayısız tatlı meyvelerini.
                           ***    
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Cesur ve yiğit adamların arasına aşağılık niyetlerle yaltaklanan veya kötü davranışta olan kimseleri kendi saflarında savaşacak olsalar bile yaklaştırmamak gerektiğini öğrendik.
2.    Kaba, düşüncesiz kimseleri çocuklarımızın yanına yaklaştırmanın yanlış olduğunu öğrendik.
3.    Kişi ve toplum üzerinde olumsuz etkileri olan kişilerin gözlerinden kaçmanın, gizlenmeye çalışmanın, yalnız kalmanın, onların sözlerinin ve gözlerinin zararlarına karşı kalkan görevi yapacağını öğrendik.
4.    Allah dostlarının ibadetlerini, müracaatlarını yalnız olabileceği yerlerde ve zamanlarda yapmaya çalıştıklarını öğrendik.
5.    Tanrı şarabı içmiş Allah dostlarının Allah’ın korumasında olduklarından serbestçe hareket ettiklerini öğrendik.
6.    Güzellikten, iyilikten fazla söz söylemememiz gerektiğini, dinleyenlerin güzellik ve iyiliği yok etmek için gözümüze pislikleri sıralamaya başlayacaklarını öğrendik.
7.    Başkalarıyla uğraşmak, adam etmek, bir şeyler öğretmek işimiz değilse, kendi işimize gücümüze bakmamız gerektiğini öğrendik.
                            * 
İşte böyle yaren;
İyi gözle kötü gözün karışık olduğundan herkes iyi gözle-kötü gözü ayıramayacağını onun için gizliliğin-yalnızlığın ilk önlem olduğunu öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar