31 Temmuz 2017 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1230 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1230. Yükünüzü bağlayın (Yolculuğa hazır olun) a dostlar, iki dünyanın da padişahı Arş-ın en yücesinde durmuş, sancak (Hâkimiyet bende) çekiyor.

Peygamberler de, erenler de tapısında şaşırmış-kalmış;
Yahya da, Davut da, Yusuf da  (Sevinçten) ne hoş takla atmada!

İsa ile Musa da kim?
Kapısının iki çavuşu;
Cebrail bile onun afsunuyla neliksiz-niteliksiz (Başkalarının göremediği gizli) büyüler yapıyor.

İbrahim’in canı, onun iştiyakıyla (Özlemiyle) deli-divane olmuş da kılıcı İsmail’in, İshak’ın boynuna çalmada (Kılıcını).

Ahmed (Hazreti Muhammed), ona, ah, kardeşlerimi görseydim, onlarla buluşsaydım diyor;
Onu özleyişteki sonsuzluğa Sıddıyk (Doğru kişiler), gerçektir de gerçek demede.

Leyla, Mecnun, yoklukla hasret ahı çekip duruyor, Hüsrev’le Şirin, zevk-neşe âleminde onun aşkıyla parlak kadehi içip-içip kendinden geçiyor.

Tebrizli Şems, sarhoş bir halde durmuş, eliyle yay;
Zehirli oku ahmak (Aklını doğru kullanamayan) kişinin canına atıyor.

Rüstem’le Hamza bile ona karşı ancak bir kılıç, bir kalkan;
O, gözü pek, Hişam’ın boynunu vuruyor Haydar (Hz. Ali) gibi.

Kimdir o kişi ki dünyada böyle bir erlik göstersin?
Ancak Tebriz’li Şems’tir ki dolunayı bile ikiye bölüyor.

İnkâr eden, onun aşkının havasını kınar amma a Hüsameddin, sen yaz o aşk padişahının adını.
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Ah kardeşlerimi görseydim:
“ Kardeşlerimle buluşmayı ne kadar isterim deyince biz, kardeşlerin değil miyiz diyorlar.
Siz diyor ashabımızsınız;
Kardeşlerim, bana inananlar, fakat beni görmeyenlerdir”
(Hadis; Müsned v.s Ahâdis-i Mesnevi’den naklen, s.34)

Neler öğrendik;
1.    Aşk yolculuğuna sevinçle bütün peygamberlerin çıktığını öğrendik.
2.    Tarihte meşhur olmuş âşıkların hep bu yolculuğa çıktıklarını öğrendik.
3.    Aklını doğru kullanmayan kişiyi Şems Hazretlerinin mahvettiğini öğrendik.   
                           * 
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerin çok etkili ve yetkili olduğunu öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1220 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1220. Hangi elle zamanın olaylarından el çektin de gönüller alan bir güzelin güzelliğinden bir aynaya (Kendi gözünden başka bir gözle değerli olanları görebilen gözle baktın) sahip oldun?

Binlerce kere kendi kanını dökmedin mi?
Binlerce kere diri olduğun halde (Peygamberin önerisi ile ölmeden önce) ölmedin mi?

Binlerce kere (İmtihan dünyası olan bu dünyada) sınanma potalarında bakır gibi sızmadın mı, erimedin mi?
Ateş denizinde (Işıklı kişiye çok yaklaşıp) kol-kanat yakmadın (Hareketsiz kalmadın mı) mı sen?
Göklerin üstünde (Yücelerde dolaşıp) ayak yormadın mı sen?

Ayakkabılarında bu yolun bir tozu bile yok;
Bütün bunlardan ötedesin, perde ehlisin (Gizlenenin örtüsünün arkasına geçebilecek ustalığa ve yetkiye) sen.

Gözünü aç da bize bak, sonucu bir cevap ver;
Çünkü sen bilgi denizi içindesin;
Safsın (İyi niyetli ve gizli amacı olmayansın), tortulu değilsin sen.

Canım dedi ki;
Zamanede (Bu zamanda) herkesin, kendisine kul-köle kesildiği, tapı kıldığı ulular ulusu Tebrizli Şemseddin’in lütuflarıyla (İyilikleriyle) yol yitirmişsin (Herkesin gittiği yolu kaybetmiş, yeniden yol arayansın) sen.

A taş yürekli, ele geçirdiğin şu delillerin ötesinde bir baksa sana.
Çaresiz, ilaçsız bir taş bile olsan mücevher kesilirsin, hem de sayıp döktüğün cinsten.

Çalgıcım sarhoş oldu, parmağını tefe vurmada;
Uşşak perdesini (Sessizlik ve rahatlık veren makamdan) candan-gönülden, pek parlak çalmada!
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin ve Mevlana Hazretlerinin kişiye ve olaylara Allah’ın baktığı gibi baktığını, bu bakma tekniğinin inceliklerini öğrettiğini öğrendik.
2.    Ölmeden önce ölünüz” hadisinin hakikatini anlayanın değişime, yücelere çıkmak için kendini hazırladığını öğrendik.
3.    Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu, bu yerden başarılı çıkmamız ve bu sonuçla uygun olduğumuz seviyeye yerleşmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Kendi değerlerini yok edip Tanrı aşığı kişinin önerdiği yeni değerin kazanmamız, yücelerde gezecek duruma gelmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Tanrı aşığı olan kişiye yakınsak bilgi denizi içinde olduğumuzu, temizlenmiş saf bir hale geleceğimizi öğrendik.
6.    Açıkça görünen delilleri bırakıp daha ilerisini görmemiz gerektiğini öğrendik.
                            * 
İşte böyle yaren;
Sessiz-sakin bir rahatlık içinde yaşam yolculuğu yapmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

30 Temmuz 2017 Pazar

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1210 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1210. Sana hoş gelmeyen şeyi başkalarına sen yapma;
Bu huy, bu tabiat herkesi, her şeyi kavrayan bir huydur, bir tabiattır (Karakterdir).

Her gizli sözü duymamak için kulaklarına pamuk tıka;
Çünkü sen her rengi kabul eden salt (İçine yabancı bir şey karıştırmayan) bir ruhsun.

Kimin canı, yedinci kat göğün havasını aştıysa odur kurtulan;
Onun can soluklarıyla gıdalaş, besmeleyse kesilmiştir, temizdir o er.

Bu hava pusudadır, adamı yoldaşsız gördü mü o yapayalnız adama işte der şu adamcağız, gaflet içinde.

Buluşmak istiyorsan buluşanlarla düş-kalk (Yakınlaş) ;Anlama ulaşandan ulaşma dile.

Sarhoşların çevresinde dön, dolaş;
Şarap az gelse bile kokusu gelir hiç olmazsa;
Fakat aklı başında olan, nerden bilecek şarabın tadını?

Her sorusunun cevabında nükteler belle de (İnce anlamlı, düşündürücü sakalı sözleri aklında tut da) sınanma vaktinde üstün bir er desinler sana.

Kendi noksanın yüzünden olgunluğa erişemiyorsan Tebrizli Şems, bu zamanın olgun eridir, ona ulaş, olgunlaştırsın seni.

A koşup duran, canın bile şaraplara bulanmış, nerde şarap içtin, bu şarabın bulunduğu yere nerden yol buldun?

Hangi gözle karanlıkları aştın, bu yolsuz yolu (Gözükmeyen yolu) hangi ayakla aldın?
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Bize hoş gelmeyen söz ve davranışları başkalarına yapmamamız gerektiğini, bu ölçüyü karakterimiz olmasını sağlamamız gerektiğini öğrendik.
2.    Kişilerin gizlediklerini duymak ve görmek için peşine düşmenin yanlış olduğunu,  Mevlevi olan kişinin kişiye ait söz ve davranışı kendisine karıştırmadığını öğrendik.
3.    Besmeleyle temiz kişi olarak canımızı kurtarmak için yüceliklerin havasına alıştırmamız, gökleri aşmamız gerektiğini öğrendik.  
4.    Yücelere gitmek isteyen kişinin daha önce yücelere gitmiş kişi ile yakınlaşması gerektiğini öğrendik.
5.    Anlama ulaşan kişiye ulaşarak nasıl anlama ulaşabileceğimizi öğrenme yolunu istememiz gerektiğini öğrendik.
6.    Tanrı şarabı içmiş kişilerin yakınında olmamız, çok az ikram etseler bile o şarabın kokusunun bizi çok iyi duruma getireceğini, geliştireceğini, güçlendireceğini öğrendik.
7.    Bildiğimiz bir şeyi gerçekleştiremezsek bile bilgisinde ve bilincinde olmamız gerektiğini öğrendik.
8.    Kendi noksanımız yüzünden yol alamıyorsak Tebrizli Tanrı Şems’inden yardım istememiz, onun olgunluğundan yararlanmamız gerektiğini öğrendik.    
                            * 
İşte böyle yaren;
Karanlıkta aydınlıkta olduğu gibi gitmek istersen, herkese gözükmeyen yoldan ilerlemek istersen;
İsteyen kişinin yardımına Allah dostları olgun kişilerin öncülük edip yardım edeceğini öğrendik, anladık
                           *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1200 İNCİ BEYİT

(Mevlana gönlü anlatıyor)
                              
1200. Su gönülden göğüslere dek (Öneriler-düşünceler) temiz gelir;
Fakat göğüs bulaşıksa (Düzensiz, karışık), pisse (İçi çerçöple dolu ve karışıksa) sözlerin hepsi boştur, kötüdür (Gıda veren sözler olsa bile beğenilmez)

Suya, (Havadaki) buluttan yağmuru emen kavuşur (Sevgi ve anlayışı kirlenmemiş temiz kişi elde eder);
Oluğunda istidat (Gökten yoğun olarak gelen merhamet ve bağışlara içine almak için yol açma yeteneği olan), kabiliyet bulunan adam, suyu (Ebedi yaşam içeceğini) elde eder.

Başka oluklardan su alan dam, (Başkasının sözünü kendi sözü gibi söyleyip kendisini üstün göstermeye çalışan kişi) hırsızdır;
Başkalarının damından su çalan, bir nakilcidir (İleticidir), rivayetçidir (Söylenenleri başkasına aktarandır) ancak.

Gözünün yaşından gül biten, nergis (Çiçek) açan kişidir âşık;
Nergisler derip devşirense (Güzel sözler toplayan kişi) demetçidir.

Terazinin kefeleri (Terazinin ölçü ve tartılacak olanın konduğu kap) , tartı zamanı birbirine denk olsa bile dili eğriyse (Doğruyu anlaşılır şekilde söylemeyen, doğru başlayıp bir yerinden yön değiştiren, çarpıtan) o terazi (Ölçü aleti) bozuktur.

Canının hali, kokusu, rengi örtülü olan kişinin söylediği her söz, anlama bağlıdır, anlamla ilgilidir.

Mesleğinin eri olan bir hekim, hastaya acı ilaç verse bile zulüm (Eziyet) ediyor gibi görünür amma adalet sahibidir.

Ayak, karanlıkta bile ayakkabısını bilir;
Gönül, zevk yoluyla bu, hangi konaktır anlar, duyar.

Şu tufanda (Gökten yağan yağmurla ve yerden çıkan suların felaketinde) gönüldesin (Korunaklı yerdesin), Nuh’un gemisinden, hoşsun;
Konak korkulu amma yüreğin oynamasın, ürkme kardeş.

Kimi tanımak öğrenmek istiyorsan düşüp kalktığı kişiye bak;
Çünkü devlet-ikbal sahibi olan (Baht açıklığı, yüksek makamlara ulaşmış olanla ), dünyada devlet-ikbal sabiyle düşer kalkar (Kişi ne olmak istiyorsa o özelliklere sahip olanın yanına gider).
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’tan gelen her ne ise temiz ve yararlı olduğunu, gelen her ne olursa olsun kişi problemiyle karıştırılırsa hiçbir işe yaramayacağını öğrendik.
2.    Allah’tan, Allah dostları aracılığıyla geleni ilaç gibi, gıda gibi içine akıtacak yollar yapanın, bu akanları içselleştirip içinde depolayanların çok fayda göreceklerini öğrendik.
3.    Başkasının sözlerini kendi sözü gibi söyleyenlerin hırsız olduğunu öğrendik.
4.    Başkasının sözünü hiç değiştirmeden olduğu gibi aktaranlara nakilci dendiğini öğrendik.
5.    Âşıklık makamına ulaşan kişinin çok iyi ve güzel olacağını öğrendik.
6.     Güzel ve kaliteli sözleri toplayıp bir araya getirip sunan kişinin demetçi olduğunu öğrendik.
7.    Doğruyu olduğu gibi gösteren sözü söylemenin yeterli olmadığını, söz söyleyenin de doğruyu söyleyen, gösteren kişi olması gerektiğini öğrendik.
8.    Gönlünü doğru ve kaliteli sözlerle dolduran kişinin; canının kokusu ve renginin örtülü hale geldiğini, sözlerinin anlamlı sözler olduğunu, bir davranış ve olguyu hatırlatan düşünceyi ortaya çıkardığını öğrendik.
9.    Olgun kişinin sözlerinin acı ve eziyet veren gibi gözükse de sonuçta kişinin hastalığına iyi edecek sözler olduğunu öğrendik.
10.                      Gönlümüzün beğeni özelliği ile görmese de gideceği yolu bileceğini, nerede konaklayacağını, zevk yoluyla karar vereceğini öğrendik.
11.                      Mevlevilik yolunda olan kişinin bilmeden yaşadığı çok şeyin ortaya çıkmasından korkacağını, kendisinde büyük değişikliklerin sarsıntılar oluşturacağını ancak korkmamak gerektiğini, kurtuluş gemisinde olduğumuzun farkında olarak Mevlana Hazretlerinin korumasında olduğumuzu öğrendik.
                          * 
İşte böyle yaren;
Sürüye koçluk yapacak kuzunun koçun yanında ve yakınında zaman geçireceğini, yakınında uyuyacağını öğrendik, anladık.

Herkes tanımak ve öğrenmek istediği kişiye gittiğini, tanınan o kişi gibi olmak istediğini, biz de nereye, kime gidiyorsak istediğimizin açıkça ortada olduğunu, aynı cinsten olanların birbirine doğru gidip sakinleştiklerini öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

29 Temmuz 2017 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1190 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1190. O, Musa olsa Museviliği tamamıyla öğrenirim;
İsa olsa Hristiyanlık dinine girerim.

Cana meylederse hava gibi can kesilirim;
Dünyaya yüz tutarsa dünya ehli olurum.

Canın ayrılığıyla sofra gibi dürülür;
Tandırında çıkan bir parçacık ekmek ise onu yayar, döşer.

Nefis de, şeytan da lütfünün gurur yaylasında yayılır;
Affedileceğine dayanır da insana kötü buyruklar buyurur.

Yüzündeki örtüyü bir an açsa nefsin nefisliği kalmaz;
Şeytan, yürekli bir er kesilir.

A seher yeli, Tebriz’den bir avuç toprak getirsen de gözüme, başıma serpsen canım, sana kul olurdu, köle kesilirdi.

Canlar, canı düşüp koşanı sever, onu ister;
O, akılların dilindedir, âşıkların gönlünde.

Dilerde olan geçip gider, bense batanları, dolananları (Yok olanları, ayrılıp gidenleri) sevmem;
Gönüllerde olan, ölümsüzlüğe eren güzelim işlerdir.

Gönül göğe benzer, dilse yeryüzüne;
Yeryüzünden göğe dek pek zorlu, pek uzak konaklar var.

Gönül bulut gibidir (Bereket vermeye hazır), göğüslerse damlar (Berekete engel olan engel) sanki.         
Şu dil de tıpkı oluktur, yağmurlar ondan akar.
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostu hangi kimlik ve kişiliğe girse ve bize öğretmeye çalıştığı düşünceye inanıp bağlanmamız, kurallarını, kurumlarını, törelerini sevip benimsememiz, ruhsal bir bütünlük sağlamamız gerektiğini öğrendik.
2.    İstekleri ihtiyaç gibi gösterip bizi oradan oraya savuran nefsimizin farkında olmamız, kontrol etmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Şeytanın bizi kötü duruma düşürmek için gururlu davranmamızı böylece yanlışa ve yalnızlığa düşmemizi sağlayarak kötü işler yaptıracağını öğrendik.
4.    Tebrizli Şems’in ve aşık olan Mevlana Hazretlerinin sözlerinin akıllıların dilinde olduğunu, aşıkların gönlünde hayat verdiğini, kişiyi doğru ve olgun yaptığını öğrendik, anladık.
5.    Şems ve Mevlana Hazretlerinden ölümsüzlüğü öğrenmemiz, gereklerini yapmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Vücuda verdiğimiz önemin bizi gönül âleminin güzelliklerinden ve verimliliğinden uzaklaştırdığını öğrendik.
                           * 
İşte böyle yaren;
Yağmurun yağmasıyla oluşan bereketin içimizde görünmeyen fakat varlığını ve etkilerini gördüğümüz çok geniş alan olan gönlün etkisiyle ve duayla kendini gösterdiğini, sözlerle kendini açık ettiğini öğrendik, anladık.
                            *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1180 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1180. Ne oldun dedim ona;
Dedi ki:
Benden elini yıka, bugünlük (Bugüne ait bir istek değil), yarınlık değil bu aşk, tutulmuşum gitmiş ona.

Hangi şehirde onun aşk Nüşirvan’ı (İran’da adaletiyle tanınmış hükümdar)buyruk yürütüyorsa o şehirde, can bağışlamada bir hatem-i Tayy (Cömertliğiyle tanınan aile) vardır.

Nerde onun aşk kadehi dönüyorsa (Şems Hazretlerinin şerefine işler yapılıyorsa) orada akıl, candan geçmiştir, görünmez olmuş gitmiştir.

Gece yarısı hayali gönüle geldi;
Artık seyret, her yanda bir Yusuf gör, her tarafta bir huri.

Buluşma anında dudaklarından dökülen şekerlerle canlar (Mevleviler);
Her kılının ucundan şekerler damlayan bir hale gelir.

Aşkı, şarap gibi ne kadar eskitirse o kadar daha fazla sarhoş eder insanı; artık canın gençliğini nasıl anar, kocalıktan (Yaşlılığından) nasıl bahseder?

Şu aşk zincirini oynat (Zincir şakırtısını duyan deli büsbütün delirir, azıtır), şakırdat da coşkunluğumu artır;
Sevda  (Tutkulu sevgi) denizini kabart, köpürt de deliliğimi fazlalaştır.

Ne şaşılacak denizdir bu ki senin kadrinin inceliğinden bir katre (Küçük bir damla) olmuş;
Boyuna deniz olmuyor.

Aşkının yara yurdu olan şu aklı-fikri iyileştirmek için o misk kokulu saçların amber ezmede (Güzel kokuları ortaya çıkartmaya başlamada).

Şu zamandaki Yusuf’ların, fitneler (Kavgalar, karışıklıklar) koparan güzellerin yüzleri, yoksulluktan hep ona başvuruyor, hep onun güzelliğiyle bezeniyor (Örnek alıp), güzelleşiyor.
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerini tutkunlukla sevdiğini, gelip geçici bir sevgi olmadığını öğrendik.
2.    Şems Hazretleri hangi yere gitse otoritesinin olduğunu, cömertlikle sır niteliğinde bilgiler verdiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin hayalinin bile görülmesiyle güzel işlerin ve güzel kişilerin ortasında kalacağımızı Mevlana Hazretlerinden öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin sözlerinin çok tesirli olduğunu, ansal sağır olmayan insanları kendinden geçiren sözler olduğunu öğrendik.
                           * 
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerini sevenin, ona aşık olan insanların aklının-fikrinin iyileştiğini, Şems Hazretlerinin güzelliklerinden aldıkları güzelliklerle güzel olduklarını öğrendik, anladık.
                            *

RAVLİ

27 Temmuz 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1170 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1170. Benim şiirimi kan gör, şair görme;
Çünkü aşkıyla gözden de kanlar sızıp damlamada, gönülden de.

Kan, şarap gibi köpürüp kaynadı mı üstüme-başıma, elbiseme bulaşmasın diye onu şiir rengine sokar, şiir haline getiririm.

O padişahın tapısında bir gözcüydüm, bekçiydim ben;
Şimdiyse ayrılığıyla canımı üzüyor, eziyorum işte.

O lütuf (İyilik) güneşinin devlet kuşuna düştü de onun havasıyla gönül, gurbet ellere gitti, Ankaa (Kuşu) gibi görünmez oldu.

Güzellikte, alımda, dünyada tektir o;
Bu yüzden de zaman da cana bir yalnızlık âdetidir verdi.

Her solukta miskinin kokusunu almak istediğim, her an o kokuyu aradığım ceylandan nasıl ümidimi keserim?

Ah bana, eyvah vana o kanlar döken Mirrih (Merih yıldızı) yanaktan;
Ah bana, eyvah bana o yağmacı, kâfir güzel gözlerden.

Akıl, onun aşk dehlizinde yüzünü topraklara döşemiş bir âşık;
Söz söyleyiş, onun ordusunda ya bir davulcu yahut borazancı.

O benim bütün derdimi, bütün zahmetimi görür;
Görüşü yoktur diyemem ki ona.
Bir an sevda rengine boyanmış canıma baktım da gördüm ki kıvranıp duran, coşup köpüren şaşkının biri o.
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin sözlerini düzenlenmiş hoşa giden şiir şeklinde sözler olmadığını öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin ayrılığıyla derin üzüntülere düştüğünü öğrendik.
                           * 
İşte böyle yaren;
Aşka kapılan kişinin şaşkınlaşacağını öğrendik, anladık.
                            *

RAVLİ

26 Temmuz 2017 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 1160 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
1160. Aşk, geceleri gönüllerde tek başına gezen bir hırsızdır;
Yalnız aklı çalar, tek olarak aklı yağmalar gider.

Bu sevdadan önce gönlün de kendi aklınca reyi-tedbiri vardı, gönlün de;
Fakat suya battıktan sonra artık reyin (Düşüncen, görüşün, fikrin), tedbirin (Önlem almanın, hazırlık yapmanın) ne faydası var sana?

Yürü, âşıkların tımarhanesine var da (İyileştirme yerine) her tarafta bir deli gör (Hasta), her yanda bir divane (Sıra dışılığı) seyret.

Dün aşkı gördüm, gönlümün damında ayrılıktan kan ağlıyordu, kanlı gözyaşları saçıyordu.

Aşkına düşmede şu özellik var a gönül;
Alçaltır adamı amma alçalışta bir yücelik de var.

Durup dinlenmeyen, göçüp giden canım, ona (Aşka) sahip oldu da bu yüzden ölümsüzlüğe erişti.

Bir ancağız bütün boş işleri bırak da her solukta can bağışlamayı (Karşılık beklemeden iyilik yapmayı), her an Mesih kesilmeyi (Elini sürünce hastayı iyileştirebilen birini) seyret.

Canın, bir solukluk anda aşkının perdesi altında bir yıkansa Meryem gibi (Temizlense ölüyü dirilten, hastayı iyileştiren, sakatı onaran) bir soluktan İsa doğurmayı görür, anlarsın.

Meryem gibi babasız çocuk doğurdun mu da şu kıpkızıl yanağın sararır-solar, safrana döner.

Herkesin tapısında hizmetçi olduğu, kul-köle kesildiği Şemseddin’in adını anadur (Yüksek sesle adını söyle) da şiirin parlasın, nazmın (Kuralların) güzelleşsin.
                                      ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Aşkın gönülde gezen ve aklı başından alıp giden güçte olduğunu, insanı aklın işlerinden, düşünceden, görüş ve fikirden ve önlem alma işleriyle uğraşmaktan kurtaracağını öğrendik.
2.    Âşıkların bulunduğu ortamda her çeşit hasta olduğunu, sıra dışı olayları görerek iyileşenleri, güzelleşenleri görmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Allah dostunu sevmede kişi kendini alçaltacağını fakat gizli bir yükseliş sağlayacağını öğrendik.
4.    Aşkın tek ayrılıktan ağlayış oluşturacağını öğrendik.
5.    Canımızın aşka sahip olunca ölümsüzlüğe ulaşabileceğini öğrendik.
6.    Âşık kişinin İsa peygamberin şifa veren özelliklerine sahip olabileceğini öğrendik.
7.    İyileştirmek için ille de okulda okumak gerekmediğini öğrendik.
                           * 
İşte böyle yaren;
Tebrizli Tanrı Şems’ini daima anıp sevgi ve saygılarımızı yüksek sesle söyleyip sahsını hatırlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                            *

RAVLİ

Popüler Yayınlar