(Mevlana
Hazretleri gizlenenlerin nasıl açığa çıktığını anlatıyor)
610.
Aydın (Işıklı), gönlü, aydın suyu kabullendi;
Cennet
bahçelerinde olduğu gibi sayıya sığmaz dallar bitiriverdi, köşkler kurdurdu, giyindi-kuşandı
toprak.
Şu
hıyar (Salatalık), şu kavun, kervandaki yaya
hacılar gibi ayakları sürçerek yorgun-argın (Gücü
kalmamış olarak) geliyor.
Kanlar
içen çöle bakarsan görürsün ki aman-a (Yardıma)
kavuşmak için “Ol” buyruğuna (Yasin suresi 82) uyuyor
da her şey, lebbeyk (Buyurunuz, emredersiniz) deyip
yokluktan (Görünmeyen âlemden) varlık âlemine
koşa-koşa geliyor.
Yaya
da söz mü?
Hatta
Ashabı Kehif gibi (Kur’an-ı Mu’ciz-ül beyanda bahsi
geçen ve devirlerin zalim padişahından gizlenerek ve onun şerrine alet olmaktan
çekinerek, beraberce bir mağaraya saklanıp, Rabb-ı Rahimlerine sığınan, dindar
ve makbul büyük zatlar, isimleri şöyle sıralanır: Yemliha, Mekselina, Mislina,
Mernüş, Debernüş, Sazenüş, Kefeştatayüş.
Kendilerine sadık köpeklerinin adı da Kıtmir’dir) uykuda yol alıyor;
Hani
onlar da yan üstü yatmışlardı amma ta göğe dek de gitmişlerdi.
Böylesine
bir topluluğa kabak (Kuyu dibinde kalan Yusuf
Peygambere su kovası olan kabak) geldi-çattı da ipe tırmandı;
Nerden
gördü, nerden bildi, nerden öğrendi bunu?
O,
çıkıp giden, uzayıp ağan ipi verenden (Allah’tan)
bildi, ondan öğrendi.
Şu
yeşillikler, şu yasemin, şu meyveler, zaten bizim rızkımız;
Çöllerde,
ovalarda bulunan o ot, o diken, o topraksa onun rızkı.
O
pay, o meyve, o rızık, bir başka toplumun;
Onlardan
tiksinmemiz, onların üstüne düşmeyişimiz, bizi görüp gözetiyor olmalarından.
Yüz
binlerce karıncanın, yılanın, yüz binlerce rızık (Yiyecek)
yiyen canlının her biri, payını aramada, her biri feryat edip durmada.
Her
ilaç, bir derdin dermanı, her şeyin bir isteyicisi var;
Hani
şifalı otlar var ya, hekimlik bilgisine sahip olandan başka hiç kimsecikler
bilmez onları.
Ot
vardır bizce zehir, onlarca (Diğer birine göre)
panzehir;
Bize
göre dikendir de deveye hurmadır o diken adeta.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Bize yiyecek
olacak tohumların uykuda Allah’ın emrini beklediklerini, emir gelince ürün veren
fayda sağlayan duruma geleceklerini öğrendik.
2.
Her yaratılanın
besleyici veya ilaç olarak fayda sağlayacak şekilde yaratıldıklarını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Bizim
için yanlış olan başkaları için doğru olabileceğini, bizim için zararlı olanın
başkaları için faydalı olabileceğini, bizim için kötü başkası için iyi, bizim
için güzel olanın başkası için olabileceğini, bizim için faydalı dediğimizin
başkası için zararlı olabileceğini bunun için;
Şu,
bu diye ayırmanın, tanımlamanın bize göre bir bakış olduğunu, görüşümüzün o an
doğru olsa bile genelde yanlış olabileceğinin farkında olmamız gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ