25 Haziran 2017 Pazar

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 600 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri gizlenenlerin nasıl açığa çıktığını anlatıyor)
                              
600. Kızıl elmanın ekşi tadı oluşu, sevgiliye çalmada (Benzemede);
Çünkü şunu bil ki güzellerin somurtması (Yüzünü buruşturması), onları daha güzel bir hale getirmede, daha da bezemededir (Süslemektedir).

Ya şeftali ağacının dalları ne diye kısadır, ne diye alçaktır?
Şeftali toplayana şeftalilerini vermek için değil mi dedim.

Evet dedi bu soruya, evet, fakat âşığın canı tırnağından çekilmeye başlar, ta ağzına gelir de ondan sonra şeftali ağacı bir şeftali (İşin sonunda) verir ona.

A kavak dedim, şu uzayıp gitmen rezilliktir;
Ne çiçeğin var, ne meyven.
Sus dedi, aklını başına al, aklını başına devşir;

Çiçeğim, meyvem olsaydı senin gibi kendimi görürdüm, benliğe düşerdim, hâlbuki şimdi kendini görmeye boş vermişim, şimdi kendini görenleri, benliğe düşenleri seyrediyorum ben.

Nar, ayvaya şu betin benzin (Yüzün) ne diye sarı deyip durmada;
O da diyor ki:
İçinde sakladığın inci taneleri sararttı-soldurdu beni.

Nar, sırrımı nasıl bildin dedi;
Ayva dedi ki:
Kabına sığamıyorsun, gülüyorsun da nar tanelerini gösteriyorsun, ondan bildim.

Boyuna sen gülüyorsun;
İster gül, ister gülme;
Dünya, cennettekilerin gönülleri gibi senin yüzünden neşeli, senin yüzünden gülüp duruyor ya, ona bak sen.

Fakat şimşek gibi gülüş, bulut gibi ağlayanın harcıdır (İşidir);
Bulut ağlamasaydı şimşek çakmazdı ondan.

Toprağı, kara, boz bulanık, fakat gönlü aydın gördüm;
Apaydın su geldi de sınadı onu.
                             ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Sevgilinin normal davranışının naz etmek, yüzünü beğenmemiş gibi ekşitmek olduğunu, bu davranışın onu daha güzel hale getirdiğini öğrendik.
2.    Âşık olana sevgilinin yanağını kolayca uzatmadığını öğrendik.
3.    Kendini görenin başkalarının halleriyle ilgilenmeyenlerin, birikim yapmış olanların benliğe düşeceğini, benliğin ruhsal bir hastalık olduğunu öğrendik.
4.    Sahip olduğumuz güzellikleri paylaşmaz da saklarsak, bu güzelliklerin sararıp solacağını, sağlığımızı bozacağını öğrendik.
5.    Biz ne kadar saklarsak saklayalım gülmemizden, asık suratlı oluşumuzdan, somurtmamızdan, sevinçli olmamızdan durumumuzu göstereceğimizi öğrendik.
                               * 
İşte böyle yaren;
Gönlüne bağlı olanların aydın, toprağa bağlı olanların açık-seçik görünmeyen, net olmayan, niteliği tam anlaşılmayan olduğunu bu farklılığı ancak sınamakla anlayabileceğimizi öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar