(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
480.
A kardeş, kendine bir bak, ne biçim bir kuşsun, bir anla şunu.
Padişahın
elinde yetiştiysen kendini doğan say (Padişahın eliyle
beslediği, leşe konmayan, taze av avlayıp yiyen avcı kuş).
Kim
kendiliğinden bir ortak peydahlarsa (Sevdiğini
paylaşmaya razı olursa) o adamı doğan (Avcı)
sayma;
Dünyada
onun da Tanrı gibi bir misli (Benzeri), bir
ortağı yoktur, bunu böyle bil.
Katrelere
(Damlalara), zerrelere (En
küçük katı parçalara) bak, hepsi de sarhoş, kol açmışlar, oynuyorlar, bu
oyun, öyle bir güneşin yüzünden ki gökteki güneş bile onun bir kadehi.
Padişahın
kıblesini (Sıkıntılı bir durumda yardım isteyip
olmasını bekleyeceğin yer) bulduysan devlet-ikbal kıblesi kesil (Baht açıklığına, yüksek makama, iyi duruma ulaşmış olarak başkalarına
yardım edecek duruma gelirsin);
Kadehinden
(Tanrı
şarabından) iki yudumcuk içtiysen bahtı-devleti sana eş-dost olmuş bil.
Dedim
ki:
“
A iksir (Madeni altına çeviren), bakırı nasıl
altın yapıyorsun?
Göster.”
Yüzünü
gönül sarraflarına (İnsanların karakterini çabuk
anlayacak duruma gelmiş kimseye) çevirdi de dedi ki:
“
Altın maskarasına (Eğlendirici, sevimli, güldürücüye)
bakın”
Ona
dedim ki:
“
İbrahim’in kuşunu nasıl dirilttin?”
Dedi
ki:
“
Kolunu-kanadını kır yol da bak nasıl uçarsın”
Dedim
ki:
“
Gönül kuşunun, ta başlangıçta kanatları vardı”
Kendine
gel dedi, kafesi kırda başlangıcı olmayan başlangıca (Öncesizliğe)
bak.
Solukdaşın
(Daima beraber olduğun arkadaşın), sırdaşın (Güvenilir kişi) yok da ondan böyle soluğun çıkmıyor,
daralmış kalmışsın;
Gözünü
açta (Farklılıkları görüp anlayabilecek ve birbirinden ayırabilecek
göze sahip ol da) her an bir solukdaş gör, her dem bir solukdaş (Her an beraber uyumlu olunacak arkadaş).
Canın,
yanıp yakılarak, yalvarıp yakararak birkaç soluk aldı ya;
Bunları
İsa’nın soluğu (Hastayı iyileştiren, ölüyü dirilten
nefes) gibi Tanrı kapısında diri bil, Tanrı’yla uzlaşmış (Her konuda birbirine uyumu) gör.
Toprak
gibi hor-hakıyr (Aşağıda) ol, toprak gibi ayaklar altına döşenmeyi iş edin;
Toprak,
horlandıktan sonra yeşilliklere kavuşur da yücelir.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Yüksek olgun bir
kişinin elinden beslenen, ona yakın olan, onun emirlerini yerine getiren
olursak büyük bir istekle padişahın davranışlarını izleyen, saklananı bulup
ortaya çıkartan, bilinmeyeni tanıtan kimse olacağımızı öğrendik.
2.
Kendimize yakın
ve eşit kimselerle beraberliğimizden uzun süreli fayda sağlayamayacağımızı,
kendimizden çok üstün kimse aramamız gerektiğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin doğadaki en büyük ve en küçük parçaların bile etkilendiği, sevinç
içinde görevlerini yaptıklarını öğrendik.
4.
Doğru insanı,
doğru önderi bulursak hamlıktan kurtulup olgunlaşacağımızı, bir zaman sonra
örnek aldığımız kişinin ruhsal yapısına uyum sağlayacağımızı, onun gibi davranmaya
başlayacağımızı öğrendik.
5.
Daha değerli hale
gelmemiz için alışık olduğumuz araçları yok edip Allah dostunun rahatça
yönlendirdiği kişi olmamız gerektiğini öğrendik.
6.
Görünen ayak ve
ellerimizden daha etken ve hızlı gönlümüzün olduğunu, gönlümüzle öncenin de
öncesine ta varoluşumuza kadar geri dönüp sonra bu güne gelmemiz, aşamaları
görmemiz gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
hazretlerinin bizlerin beğenilen ve istenilen kişi olgunluğuna ulaşmamız için
kendimizi başkalarından aşağıda görmemiz, bu durumu sindirmemiz ve bu durumdan
güzel ürünler verebilecek konuma gelmeyi amaçlamamız gerektiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ