15 Haziran 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 400 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aklı anlatıyor)
                              
400. Sevgili, âşıksan deli-divane ol deyip (Sıra dışı olmamı söyleyip) duruyor;
Gerçekten de delilerin içinde bir akıllının bulunması soğuk kaçıyor.

Bir akıllı gelir de içimize katılmak isterse yol yok de, işim var;
Fakat bir âşık geldi mi tut elinden, çek onu içeriye.

Ayıp dediğin (Ahlak kurallarına aykırılık, utanma durumu oluşturacak) şey nerden meydana gelir, neden ayıp görürsün bir şeyi?
Usanmış (Aynı davranışın tekrar-tekrar yapılması dolayısıyla hoşlanmazlığın oluşması), bezmiş (Tekrarlanması yüzünden doygunluğun, yorgunluğun oluşması yüzünden istemez duruma gelmiş, usanmış) akıldan, aklın başındadır da ondan;
Susuz, hiç yağmur bulutunu ayıplar mı?

İnkârcı (Yaptığını- söylediğini, tanık olduğunu saklayan, gizleyen) akıl, hiçbir suretle izden, eserden geçemez;
İzsiz (Gittiğin yolda belirti, nişan, alamet, emare bırakmadan), esersiz (Emeklerinin sonucunu göstermeden) yürü, izsiz esersiz git de izinin tozu belirmeyenden bir yana almayasın.

Bir ham (Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş), seni tutar da bakırcıya götürürse Yusuf ol (Ses çıkarma, itiraz etme, kadere uy), satıl, zararı yok;
Bir diken seni bilmezse bilme de (Değerini bilmeyenlerin olduğu yerde değilsen), sen gül bahçesi (İyiliklerin ve güzelliklerin topluca bir arada olduğu kişi) ol da ziyanı yok, varsın bilmesin.

Sen İsa ol (İyilik yap) da evin olmasın, olmaya gör de.
Sen göz ol da sana bir örtü kalmayacakmış kalmasın de.

A ilkbahar, canımızsın bizim, yeniden can ver bize, tazele canımızı;
Bahçelere çiçekleri aç, yazıyı (Ovayı, kırı, düz yeri), tarlayı gençleştir.

Gül, güzelliğiyle parıl-parıl parlamada, kuş da söz söylemeyi bellemiş;
Fakat seher yeli (Canlandırıcı sabah rüzgârı) olmadıkça bir hareket yok, haydi, seher yelini tazele.

Selvi, süsene dilini aç, söz söyle deyip duruyor;
Sümbül de laleye vefa göster (Sözünde, dostluğunda devamlı ol), vefakârlığı (Sevgini ve dostluğunu) tazele diyor.

Çınarlar def çalmaya koyuldu, çamlar el çırpıyor;
Üveyik kuşu “Kükü”  (Nerde-nerde) diye nara atmada, lütfunu (İyiliklerini), ihsanını (Bağışlarını) yenile demede.
                             ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Âşık kişinin sıra dışı işler yaptığını, aklını değil gönlünün veya canının dilediği işleri yapan kişi olması gerektiğini öğrendik.
2.    Aklına tamamen bağlı kalan kişilerin âşıklar topluluğunda yeri olmadığını öğrendik.
3.    Toplum kurallarının baskısından bıkmış ve usanmış kişi olmak ve yeni arayışa girmek gerektiğini öğrendik.
4.    Aşk yolunda sesiz ve gizli bir yol izlemek gerektiğini öğrendik.
5.    Yaptığımız iyiliğin halk tarafından onaylanmasının veya değerlendirilmesinin önemi olmadığını, bizim iyilik ve güzellikleri üstümüzde toplamaya devam etmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Allah doğaya her yeni yılda nasıl ki canlılık tazelik verip süslüyorsa bizim de aşkımızın bu etki içinde güzelleşmesini sağlamamız, gençleşmemiz gerektiğini öğrendik.
7.    Nasıl ki sabah rüzgârı insanı canlandırıp dinçleştirdiği gibi aşkın da aynı tesiri yapacağını öğrendik.
                               * 
İşte böyle yaren;
Kendisine Allah’ı, Allah dostlarını sevgili olarak seçmiş kişinin sevinç içinde sevgililerinden istek ve dileklerde bulunacağını öğrendik, anladık.
                               *
RAVLİ



Popüler Yayınlar