(Mevlana Hazretleri Mevleviliği anlatıyor)
3970.
A saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan),
şu balçık (Dünya) âleminde ululananları (Büyüklenenleri) sarhoş et gitsin de nasıl bir
devletten ayrıldığımızı, nasıl bir bahttan (Gelecekteki
olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen iradenin insan ve toplum için
çizdiği yaşayış biçiminden) uzak kaldığımızı anlasınlar.
Gizlenmiş,
örtünmüş ne varsa hepsini ortaya dökmek için can yolundan çıkagelen sakiye
canlar feda olsun.
Biz,
o sakinin karşısında ağızlarımızı açmış, bekliyoruz;
Sunduğu
şaraplar sersemlik vermez başa, balarısı, yapmadı onun balını.
Sevgili,
ya ağzımızı tut bizim yahut da bil ki yedinci kat yerin altında gizlenen define
meydana ha çıktı ha çıkacak.
A
Tebriz şehri, hani Şemseddin yokken şöhret bulmuştu, her yana yayılmıştı
adı-sanı, o zamanda haberin varsa o zamandan bahset, onu söyle.
Kendimizin
düşmanıyız da bizi öldürenin dostuyuz;
Denize
gark olmuşuz, denizin dalgası öldürüyor bizi.
Bu
çeşit gülerek, seve-seve tatlı canımızı veriyoruz, çünkü o ecel, bizi ballar,
şekerler gibi tatlı-tatlı öldürüyor.
O
nursuz-pirsiz şeytan, ondan mühlet isteyip duruyor;
Yarın
değil, öbürsü gün öldürürüm diye o da mühlet veriyor ona.
İsmail
gibi bir güzelce boyun ver hançerine, boğazını çekme sakın;
Çekip
bağrına bassa da o basıyor;
Öldürse
de o öldürüyor.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Dünyada büyüğüm
diye gezenlerin Allah dostlarının gerçek büyüklüğünü anlamaları için Tanrı
şarabından içmeleri gerektiğini öğrendik.
2.
Gizlenmiş, üstü
örtülüp gözden saklanmış her ne varsa insan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru
saçan geldiği zaman açığa çıktığını, gerçek değerin ortaya çıktığını öğrendik.
3.
Tanrı şarabının
sersemlik vermediğini, yedi kat yerin altına gizlenmişi ortaya çıkaracak görüş
ve güç sahibi yaptığını öğrendik.
4.
Ölmeden önce
ölenlerin, ölmeyi sevenlerin, ölümle Allah’a kavuşmanın hasretini çekenlerin
Allah dostlarının olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Tanrı
hükmüne severek, isteyerek razı olmamız, buna uygun davranmamız gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ