(Mevlana Hazretleri Şeyh Selâhaddin’i
anlatıyor)
3590.
Gökyüzü, iyi-kötü, bir iş için dönüyor;
Göğün,
senin toprağına hizmet etmekten başka işi var sanıyorsan yok.
Yıllar
geçti da hala kapının dışındaki halka gibiyiz;
Fakat
senin kapına halka olmak, utanılacak bir şey mi?
Hayır,
değil.
Düşünce
kapısında her hayalden korkar olduk;
Efendinin
de burada bir hayali var mı?
Hayır,
yok.
A
benim sırları araştırıp bilen, bulan gönlüm, benim Keykavus’umun (Türk sultanı, hakanı), benim padişahımın tapısında (Şeyh) Selâhaddin’den
başka gönül sırlarını bilen uyanık bilen uyanık kişi var mı?
Yok.
Uyku
karaltısıyla uyanıklık ışığı arasında, karanlık bir gecede dün gece öylesine
birini gördüm ki.
Kutlu
tapını yolcularından güzel yüzlü biriydi o;
Tamamıyla
akıldı, uyanıklık nuruydu o.
Bedeni,
can gibi kutluydu, beden elbisesinden sıyrılmıştı;
Akıl
gibi, can gibi cevherdi adeta, araz (Belirti)
değildi o.
Beni
bir hayli övdü de dedi ki:
“
A tabiat cehennemine böylesine tutulup kalan.
İkizler
burcu, senin işret etmen (Her şeyin görülüp öğrenilmesi)
için açılıp saçılmış;
Sen
ne diye başını âlem külahına sokarsın?
Gerçi
bugün tahtın, yedi göğün sediri (Oturulan, dinlenilen
yer), fakat tabiat elinden dört duvarın içine tutulmuşsun, hapse
girmişsin.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Mevlana
Hazretlerinin Şems Hazretlerini çok özlediğini, bu özlem ateşini söndürmek için
Şeyh Selâhaddin’e sevgisini yansıttığını öğrendik.
2.
Şeyh Selâhaddin’in
uyanık ruhlu, güzel yüzlü, canının bağlardan kurtulmuş, akıllı, her şeyi görüp
öğrenen biri olduğunu Hazreti Mevlana’dan öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Başımızı
örtüp görmemezlikten gelmekle kendimizi hapis ettiğimizi öğrendik, anladık.
*
RAVLİ