(Mevlana Hazretleri gönlü anlatıyor)
3540.
Nasıl Ah etmeyeyim ki bir ateştir, yaktı dilber (Güzel
alımlı insan);
Vakitsiz
alev-alev artıp duruyor bu ateş.
Onun
gam ejderhasına feryat (Haykırış, çığlık)
afsununu okuyup (Helal büyü tesiri yapan sözleri yüksek
sesle okuyup) üfürüyorum;
Onun
nefesi ateş, feryatsa su sakası (Su taşıyan)
sanki.
Acaba
dün, şu gönlüm neredeydi ki betimde-benzimde (Yüzümde,
tenimde) yepyeni bir sarılık peydahlanmış, beti benzi sararmış solmuş.
Bir
yığın kül haline gelmiş bedenime, çekinmeden, pervasızca gelme;
Çünkü
o külün altında bir ateş var, bir deniz var.
A
sevgili, sen onun ateşini arayadur, ben hilelerle-düzenlerle, hey-heylerle (Başkasının sevgi ateşiyle sen ilgilenirken benim tahammülüm
kalmadı bağıra-çağıra) gidiyorum artık.
Sevgilinin
üfleyip durmasından gönlüm kırıldı artık;
Çünkü
aşkın sert bir nefesi var, gönlümse adeta bir zurna (Keskin
ses çıkarır).
Gönlüm,
aşkına düşmüş, ona kavuşmayı, onunla buluşmayı aramada;
Bu
arayışı ne de ateşli, şu aramada ne de çelikten bir ayağı var onun.
Tebrizli
Şems için ateşten söz ediyorum;
Çünkü
onun ışığının her yanı aydınlatmasını istiyorum ben.
Gel-gel
ki derdinle karasevdalara uğradım (Kavuşamamaktan
dolayı çöküntü durumuna girip çevreden gelen uyarılara kapandım, güçlü duygular
içine düştüm);
Gir
kapıdan gir kapıdan;
Yalnızlıktan
canım dudağıma geldi.
Acaba-acaba
halimi sormak için mi evden çıktın?
Gör-gör,
delilikten-divanelikten nasıl takatsiz (Güçsüz) bir
haldeyim.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems Hazretlerini Mevlana Hazretlerinin çok özlediğini, gelmesini istediğini ve
beklediğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şemsi
Tebrizi’nin sevgisinden oluşan ışığın çok güçlü bir ışık meydana getirdiğini,
yeryüzünün bu ışıkla aydınlanmasını, karanlıklardan insanların kurtulmasını,
görecek gözü olanlara ışık vererek baktığını olduğu gibi görmesini Mevlana
hazretlerinin çok istediğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ