(Mevlana Hazretleri olgunluğu anlatıyor)
3260.Fakat
ateşten kaçmazsan tam pişersin, olgunlaşırsın;
Pişmiş
somun gibi sofranın başköşesine geçersin, aziz (Dini
dünya kazanımı için kullanmayan, çok nurlu, madde dışı kuvvet ve kudrete sahip,
yenilmesi mümkün olmayan, ergin, ermiş) olursun, ağırlanırsın (Saygı gören, hediyeler verilen bir kişi olursun).
Sofra
kuruldu mu kardeşler, benimserler seni;
Ekmek
gibi cana yardımcı olursun, derken can kesilirsin.
Zahmet
(Sıkıntı, eziyet, yorgunluk), meşakkat
madeniysen (Güçlükler, zorluklar, sıkıntılar, zahmetler
için istenilen-beğenilen davranış biçimi varsa) sabırla define (Olacak bir şeyi telaş göstermeden bekleyen değerleri üstünde
toplamış bir kişi) olursun;
Gayb
âlemine ait şeylere yer-yurt kesilmişken (Allah’ın
diğer insanlardan gizlediği, ancak sana açık ettiği sırların toplandığı bir
kişi olursun) tutar da gaipleri (Bilinmeyenleri)
bilir bir hale gelirsin.
Ben
bunu söyler söylemez gökten bir sestir, geldi, can kulağıma, böyle olursan
dedi, öyle olursun elbette.
Sus,
ağız, şeker çiğnemek için ağız olmuştur;
Çenesi
gevşek (Çok konuşan, geveze) olman, boyuna çene
çalman (Gevezelik etmen) için değil.
Şu
sakiden (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru
saçan kimse) seher çağı (Günün ilk
aydınlanmasında) şarap (Tanrı şarabı) içen
kişinin gözlerindeki mahmurluğa bak da ötesine sen var, anla artık.
Hiç
ummadığım (Beklemediğim, istemediğim) bir
kutluluk, koşa-koşa geldi çattı bana;
Sanki
Mekke halkından olmayanın yanına Kâbe koşup gelmiş;
Tıpkı
onun gibi.
Gel
ey bütün sakilerin canı-ciğeri (Şemsi Tebrizi),
koş, gel de Tanrı’nın o lâ’l (Kırmızı) renkli,
halis (Katışıksız, temiz) sun bize.
Ayrılık
zehirlerle (Son derece acılarla) dopdolu
binlerce kadeh sunmuştu;
Panzehir
madeni geldi de panzehirliliğini yaptı (Acıları
tatlılığa çevirdi), zehirlenenleri kurtardı.
Gel
ki genç talih, senin yüzünden yepyeni bir devlet buldu;
Gel
ki iştiyak (Özlem) çeken, senin yüzünden yepyeni
bir elbise giydi (Yeni bir kimliğe ve kişiliğe büründü).
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Saygın biri olmak
için olgunlaşmamız gerektiğini, olgunlaşmak için de pişmemiz yani işimize
alışıp beceri ve ustalık kazanmamız, zorluklar karşısında sabır göstererek
zaman içinde çözümlememiz gerektiğini öğrendik.
2.
Olgunlaşan
insanın kardeşlerine yardımcı olacağını, kardeşlerinin de ona bağlanıp sıcak
ilişkiler kuracağını öğrendik.
3.
Kardeşine
yardımcı olmayanın ham kalacağını, can ile ilgili hiçbir bilgisi olmadan,
farklılıkları yaşamadan mezara gireceğini öğrendik.
4.
Zorlukların,
sıkıntıların insanı değerli hale soktuğunu, bunların bir imtihan olduğunu,
sabır gösterenlerin sıradan insanlardan farklı hediyelerle donanacağını
öğrendik.
5.
Laflarla fazla
ilgilenip zaman kaybetmeden istenenleri yerine getirmemiz gerektiğini öğrendik.
6.
Allah dostlarını
örnek almamız gerektiğini öğrendik.
7.
Olgun aşığa
Kâbe’nin ziyaretine geleceğini öğrendik.
8.
Şems Hazretlerine
âşık olmakla, onun dostluğunu kazanmakla, ona hizmet etmekle yukarıda
bahsedilen olgunluğa yardımıyla ulaşabilme ümidimizin kuvvetli olduğunu Hazreti
Mevlana’dan öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Hazreti
Mevlana’nın bu söylediklerini gökyüzünden gelen, can kulağının duyduğu
doğrulanma, tasdik edilme sözünün geldiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ