(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems
Hazretlerini anlatıyor)
3130.
Beni bilmiyorsan karanlık geceye sor;
Aşığın
mahremi de gecedir, ağlayıp inleyişin tanığı da gece.
Amma
gecenin de sözü mü olur burada?
Aşığın
binlerce nişanesi vardır;
En
bayağı nişaneleri gözyaşıdır, sapsarı bet-benizdir, arıklıktır, süzülüp
eriyiştir.
Âşık,
ağlayış deminde buluta benzer, tahammül zamanıysa sanki dağdır;
Su
gibi secde eder, yüzünü yerlere sürer de gider, yoldaki toprak gibi yerlere
döşenir, ayaklar altına yatar.
Fakat
bütün bu mihnetler (Sıkıntılar), koca bir bahçenin dışındaki bir tek dikendir
adeta;
Bahçenin
içiyse güllük-gülistanlıktır, orada sevgili var kaynaklar akıp durmada.
Bahçenin
duvarını aştın da o yeşilliğe girdin mi dile gelir, şükretmeye koyulursun,
şükür secdelerine kapanırsın.
Şükürler
olsun Tanrı’ya dersin, güzün (Sonbahar)
cevrini-sefasını (Ruhen ilerlemeye engel olan
üzüntüleri ve sevinçleri) giderdi, yer açılıp saçıldı, yeşerdi,
çiçeklendi, bahar, baharlığını yapmaya başladı;
Binlerce
çıplak dal, güllere eş oldu, donandı;
Binlerce
mugaylan (deve) dikeni, dikenlikten kurtuldu.
Aklı
başında olan, ne bilsin sevgilinin tadını-tuzunu, güzelliğini, alımını;
Kirpi
gibi oklarla dopdolu amma ne savaşın yolunu-yordamını bilir, ne ata binip
koşturmasını.
Senin
kardeşin de âşıklardır, anan, baban da;
Onların
hepsi de bir olmuştur, bir dostla karılmış, birleşmiştir.
Binlerce
beden tuzlaya (Tuz üretilen yere) düştü mü tuz
olur gider;
İkilik
kalmaz bedende, Mergaz’lı nedir, Buhârâ’lı ne (Aynı
değere ulaşıp bunu içselleştirenlerin nereli olduğunun önemi kalmaz)?
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Aşk bahçesine giderken
bu yolda gözyaşı döküleceğini, yüzümüzün sararacağını, zayıf, güçsüz, sıska,
erimiş olacağını öğrendik.
2.
Aşığın
ağlayışının çok olacağını, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma,
katlanma, dayanma zamanı sabırlı davranacağını öğrendik.
3.
Zorlukların
bahçenin duvarlarına kadar olduğunu, bahçeden içeri girdiğimiz zaman bahar
içinde olacağımızı, Tanrı’ya şükredeceğimizi öğrendik.
4.
Aşığın dostunun,
anasının, babasının diğer âşıklar olduğunu, birlik içinde olunacağını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Doğru,
iyi bir yerde olanın, doğru biriyle beraber yaşayanın, çalışanın ikilikten
kurtulup Allah’a ulaşmış kişilerin büyük ve küçük sıralaması yapmayacağını
öğrendik, anladık.
Mevlevi
anlayışına göre:
Allah’a
ulaşma yolunda arkadan gelenlerin, beraber bu yolculukta gidenlerin, önde
gidenlerin büyüklük küçüklük tanımında olabileceklerini ancak Allah’a ulaşanlar
için büyüklüğün-küçüklüğün biteceğini, hepsinin bir olacağını öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ
Mergaz'lı bir divane, öyle bir söz söyledi ki hayretten dudağını
ısırırsın;
“İnsanların
ardından gıybete başlasaydım, işe ilkin annemle başlardım.
Zira akıl ve irfan sahibi (Bilen,
anlayışlı, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihni olgunluk sahibi) insanlar, sevabın anaya bağışlanmasının daha hayırlı olduğunu
bilirler.”
Ey güzel huylu dostum!
Kaybolan arkadaşın şu iki emaneti, arkadaşlarına haramdır:
Biri, bıraktığı malı haksızca yemek;
Diğeri, ardından gıybet etmek (Arkadan çekiştirmek.
Hazır olmayan birinin aleyhinde konuşmak.
Birisinin gıyabında hoşuna gitmeyen bir şeyi söylemek.)
Yanındayken başkalarını çekiştiren alçak herifin, başkalarının
yanındayken seni iyi anacağını sanıyorsan aldanıyorsun.
Dünyayla değil de sırf kendisiyle meşgul olan kimse, bence
âlemin en akıllı kişisidir.
Sadi Şirazi