(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
2630.
Senin nimetlerine can, bir türlü doymaz;
Senin
sofranda binlerce boğaz gerek bana, binlerce ağız.
Gel
abıhayatsın sen, bense susuz mu susuzum;
Ne
ben usanır, bırakırım, ne senin lütfuna (İyiliklerine),
ihsanına (Bağışlarına) son vardır.
Gel
boşlukta duran denizsin sen, bense bir balığım;
Denizdeyim
amma o denizin ucunu-kıyısını kim görmüştür?
Şu
çamurlu, şu bos bulanık su, senin denizinden bir katrecik (Damla);
Hâlbuki
susuzluktan bunalanlara, çırpınanlara candır bu bulanık su.
Gel-gel
ki güneşsin, ben zerreyim;
Yüzünün
ışığı önünde zerre gibi dönüp durmadayım.
Dört
gündür konuğum sana, iyice bil, üç gün daha kalmak, üç gün daha konuk olmak
istiyorum sana.
Bu
üç gün hakkına, o dört gün aşkına yüzünü ekşitme de şu gönül, yüz binlerce
şüpheye düşmesin.
Şu
ekşi yüzden başka her çeşit yiyecekle başım hoş;
Yalnız
bu ekşi, dişimi kamaştırır da kamaştırır.
Bütün
ekşiler, ona nispetle (Oranla) tatlılaşır,
ballaşır;
Aman
ey gülen gül, yüzünü ekşitme.
Aç
o gülen dudakları;
Ballar-şekerler
orada;
O
lütufta (İyilikte), o ihsanda (Bağışlarda) yüzlerce gülbeşeker gizli.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerini susuz kalmışın su aradığı gibi
aradığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretlerinin Tanrı’nın güzelliklerini Şems Hazretlerinin sahsında gördüğünü,
şiddetle onunla beraber olma isteği taşıdığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ