(Mevlana Hazretleri
Şems Hazretlerine anlatıyor)
2430.
Yusuf gibi benim de gömleğimi kurtlar yırttı, paramparça etti;
Fakat
onun gibi benim de bir Yakub’um (Baba gibi sevenim)
var, onun himmeti (Yardımı, kayırması) beni
görüp gözetiyor.
Bütün
tuzakları zebun (Güçsüz, zayıf, aciz) eden
tuzağına ulaşmak için adım başında bir sınama tuzağına tutuluyoruz.
Fakat
bağları çözen, her an bize öylesine işler ediyor, öylesine esirgiyor (Koruyor, himaye ediyor) ki ana, baba, amca da ancak o
işleri eder, o çeşit esirger.
Zenci
gözüyle o yüze baksak bile aynaya ne zarar?
Ayna,
bu yüzden paslanmaz, kararmaz ki.
Şu
elimizdeki ömrü harç ediyor, darmadağın bir hale geliyoruz;
Galiba
ömürler bağışlayandan ebedi bir ömür elde etmişiz.
Zehirler
içmede ne cürettir bu, ne cesarettir;
Olsa
–olsa senin lütfundan sayıya sığmaz bir panzehirimiz olacak.
Meydanda
bu, o, şu merdiveni kırmaz, hatta kırsa bile o kırık merdiveni gene de sağlam
bir merdiven haline kor, bize sunar.
Gün
gelir de gündüzün gece olursa artık işin, soru-ceza gününe kaldı demektir;
Bırak
şu mekân âlemini (Dünyayı), mekânsızlık âleminde
(Adresi kolayca tarif edilemeyen yücelerde olan yerde)
mekânımız var.
Bu
çeşit bir gözümüz olduğunu bilseydin giyindiğin baharlıkları yırtar-atardın da
sararıp-solardın.
Ağzım
sözle dolu, fakat şekerler-ballar saçan güzelimiz, o tatlı mı tatlı dudaklarını
aç da sen söyle diye susuyorum artık.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin kendisine yaklaşanları sınadığını, koruduğunu, kolladığını
öğrendik.
2.
Biz ne yaparsak
yapalım Şems Hazretlerine zarar veremeyeceğimizi öğrendik.
3.
Dünyaya bağlanıp
kalanın yücelerdeki yerlerden habersiz olacağını, yararlanamayacağını öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretleri sayısız tatlı sözler dinlediği Şems Hazretlerini bizim de dinleyip
yararlanmamız gerektiğini önerdiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Bir
Allah dostunun hakikate bakmayı bize öğretmedikçe nereye bakarsak bakalım
kendimizi, kendi değerlerimizi göreceğimizi öğrendik, anladık.
Hakikati
olduğu gibi görmenin ve kabul eden akıl ve hakikati olduğu gibi söylemenin her
yiğidin yapacağı iş olmadığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ