(Mevlana Hazretleri
Şems Hazretlerine anlatıyor)
2420.
Dudakları güzellik-alım ülkesinin sırlarını söylemede;
Şu
nasibime bakın, o ülkenin kapıcısıyım (Hizmetkârıyım)
ben demede;
Diyor
ki:
Deliliğime
karşı akıllar bile şaşırıp kalmışken şu donup buz kesilmiş akıllara
şaşırıyorum.
Diyor
ki:
Gölgeye
sığınan buz, öyle kalakalır, çözülmez;
Parıl-parıl
parlayan güneşimin ışığını görmemiştir ki.
Diyor
ki:
Güneş,
bir buz gördü mü güzelce bir güler de bıyığını burar, ben abıhayatım der.
Her
şeyi tüm söyleyeni getir de geri kalanını sen söyle de:
Söylemekten
kurtar beni, ben susan, söylemeyen bir delilim, fakat reddedilmez bir delil.
Ne
horozumuz var ne tavuğumuz, amma sen yumurtadan bir baş çıkar da seyret,
kimlerimiz var bizim.
Gerçekler
güneşine her seher çağı derim ki:
Sen
baştanbaşa cansın amma senden can korkusu çekiyoruz biz.
Sıfatlardan
bir nişan vermek, bir iz göstermek imkânsız;
Ancak
vasıflarının izinin tozuna bile erimeyeceğine dair delilim var benim.
Çiy
tanesine benzeyen gönlümüzü denize kavuştur;
Çünkü
her an, gariplikten yüzlerce ziyana giriyorum.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin güzelliklerin, çekiciliklerin, ebediliklerin ülkesinin giriş
kapısında görevli olduğunu, istediğini o kapıdan içeri aldığını öğrendik.
2.
Kalıbını korumaya
çalışanının bulunduğu şekilde kalacağını, kalıbını ısı ve ışıkla eritenin
akıcılığa kavuşacağını, her kaba girecek duruma geleceğini öğrendik.
3.
Kendimizi
yumurtadan çıkmayan civciv gibi kapalı bırakmamak gerektiğini öğrendik.
4.
Kendi kabında
kalanların gerçekleri gösterenlerden kaçıp saklandıklarını, korkak olduklarını,
yüzleşmekten çekindiklerini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şems
Hazretlerinin özelliklerini kolay anlayamayacağımızı ancak
yararlanabileceğimizi Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.
*
RAVLİ