12 Ocak 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 1930 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri kendini ve Şems Hazretlerinin etkilerini anlatıyor)

1930. Ay da dilenmek için zembilini (Örme sepet) uzatır, doldurur onu amma on beş günü sonra onu bir seyret, nasıl hor (Değersiz, aşağı) bir hale gelir, nasıl süzülür, erir.

Alım-güzellik denizine gel de buluşma madeni (Çok değerli şeylerin kaynak) tarafına var;
O gerçek sevgilinin iki mahmur (Süzgün, dalgın bakışlı) gözlerini seyret.

Ruh-ul Kudüs (Cebrail), onun merkebinin nalını öpünce şu hale bak, şu işi seyret diye nal, naralar atar, bir gör de bak.

Tebrizli Şems’in Hilmi (Yavaşlığı, yumuşaklığı), ruhun suçlarını bağışlamazsa ruhun utançlığını seyret artık.

Hakkımızda birisi bir şey mi söyledi, yoksa bu iyilik, kötülük, kendiliğinden mi meydana geldi, bilmem;
Hoca henüz burada, sakalına bak da anla artık.

Tuhafı şu ki hoca bir düzene başvurdu;
Çocuktu (Yeteri kadar deneyimi ve yeteneği yoktu), çocuk (Büyüklere yakışmayacak, küçüklerin yapabileceği gibi davranan olarak) kaldı;
Hâlbuki sakalı karaydı, başka bir renge girdi şimdi.

Söyleyeyim mi sana, hoca (Akıl öğreten, öğüt veren kimse), yukarıdan, aşağıdan ne diye bahsetti durdu?
Kendisi alt-üst olmadı (Sadece sözü öğrenip aktardı, gidip-görmedi, yaşayıp deneyim kazanmadı) da ondan.

Dört ayakla, iki ayakla dünyanın çevresini döndü-dolaştı amma deniz, hiç başından aşmadı hocanın.

Hoca, kendince (Ölçü olarak kendini aldığı için kendini) pekiyi bir hale gelmiş, öyle sanıyor;
Hâlbuki hummaya (Titremeye, ateşe, tere) tutulmuş hasta gibi, hatta ondan da beter.

Delil getirmede, inat etmede, savaşmada aşırı vardıkça vardı;
Fakat candan, can zevkine dair delilden hiçbir haberi yok.
                         ***                                                    
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin büyüklüğünü ve etkilerini aklımızla anlayamayacak kadar büyük ve etkili olduğunu Mevlana Hazretlerinin gözlem ve değerlendirmesinden öğrendik.
2.    Halka önderlik eden hocaların ezberci olduklarını, söylediklerinin özünü yaşamadan aktardıkları, taklitten öteye gidemedikleri için Allah’ı ve dostlarını sevdirmek yerine cemaatle savaş yaptıklarını öğrendik.
                              *                                 
İşte böyle yaren;
Kendimizde oluşan düşünceyi tam manasıyla yaşamadan, altını üstünü tam görmeden bilmeden başkalarına kabul ettirmeye çalışmamızın, bunun için dini delilleri kullanmamızın yanlış yöntem olacağını öğrendik, anladık.

Eğer sözlerimiz, anlatım şeklimiz, delil olarak kullandıklarımız cana, canlara sevinç vermiyorsa, hoşa gitmiyorsa, çekici değilse, düşünüldüğünde hoş duygu vermiyorsa bir yanlışlık vardır;

 (Hayır, söylediklerim doğru diyorsan yetersizlik vardır, hayır yeterlidir diyorsan benliğin azmış demektir, hayır benliğim azgın değil diyorsan kendini beğenmiş kişisin, hayır kendimi beğenmiş kişi değilim diyorsan inatçı bir kişisin, hayır inatçı bir kişi de değilim diyorsan değiştirilemeyen, düzeltilemeyen toplumun içinde kendi özünden uzakta yaşamak zorunda olan birisin)
                               *                                                          

RAVLİ

Popüler Yayınlar