3 Aralık 2016 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 1130 İNCİ BEYİT

(Bu yazıyı okumadan önce RAVLİ TANRI ŞARABI yazarak Googleden okumalısın)
1130- Zaten Tanrı şarabını içmek için boğaza da ihtiyaç yok;
Zerre-zerre (Çok küçük parçacıklar halinde), her varlığın şarabı da ondan, mezesi de.

Gülün, lalenin yüzlerce düşmanı var diye gayrete düşmüş de ne kötü sarhoş olmuş diken, ne de sert huyu, ne de ekşi bir suratı var.

Musa’nın tecelli durağı olan Tur dağına bak, o sayıya gelmeyen, o ardı-arası kesilmeyen şarabı öylesine içmiş ki;
Ağzı yok amma çarşı (Her arananı bulabilecek) gibi bir karnı var.

Bahar mevsiminde sarhoş ağaçları seyret, o kadar içmişler ki açılıp saçılmışlar, dışarı vermişler içmediklerini (Meyvelerini).

Gökyüzü sırlarının bulunduğu sarayın eşiğine ulaşmak mümkün değildir;
Yokluk  (Her şeyin dünyaya gelmeden önceki tasarım yapıldığı yere) ve yakıyn damına (Sağlam bilginin yüceliğine uzanan yere kadar) hiçbir merdiven ulaşamaz.

Arifin (Çok anlayışlı ve sevgili olan kişinin) zannı (Denemeye veya düşünce yürütmeden doğruyu kavraması) marifet âleminde (Ustalık istenilen yerde ) gezmeye başladı mı binlerce yıldız, binlerce Ay, o zanna erişemez (Arif gibi anlayamaz, kavrayamaz).

Bir kişi, şu yıkık dünyada baykuş (Uğursuzluk getirme) huyuna sahip oldu mu bülbüllerden kesildi (Güzel sözler dinlemez olur) demektir, gül bahçesine (Güzel insanların bir arada olduğu topluluğa) ulaşmasına imkân yoktur onun.

Bir dirhem (3,207 gram) için hırsından arpa-arpa bölünüp kesilen kişinin canı, bil ki madene  (Çok değerli şeylerin olduğu kaynağa) ulaşamaz, buracıkta (Bulunduğu yerde) bağlanır kalır.

Şu mekân (Dünya) âleminde güzellere kapılıp da duygunu (Yaşam hırsını, uzun yaşamak ümidini, rahat etme isteğini) otlatmayı (Geniş bir alana bırak da) gör, çünkü duygu, mekâna bağlandı mı mekânsızlık âlemine (Sırların olduğu fakat herkesin tarif edemediği yere) varamaz.

İnsanlara alışan ceylan (korkak, ürkek olan), dostlarından ayrılır, laleliğe, erguvanlarla dolu yayım (Rahat edecek geniş alan) yerine varamaz.
                             *
Neler öğrendik;
1.    Tanrı şarabının Tanrı tarafından başkalarının göremeyeceği şekilde uygun görülen kişiye verildiğini öğrendik.
2.    Güzel insanı koruyan kişinin sertlikle ve ekşi suratla korumaya çalıştığını öğrendik.
3.    Güzel olanın güzelliğini dışarı gösterdiğini öğrendik.
4.    Güzel kişi olsak da sırların olduğu yüksek yere kendi çabamızla ulaşamayacağımızı öğrendik.
5.    Arif kişinin bizim göremeyeceğimiz çok özel bir yaşantısı ve yücelikleri gördüklerini öğrendik.
6.    Dünyaya bağlanmış duyguların düşüncelerin yücelerdeki güzelliklere ulaşamayacağımızı öğrendik.
                              *                            
İşte böyle yaren;
Yücelerde yer almak için insanlara, dünya nimetlerine ve güzelliklerine bağlı kalmamak gerektiğini, yiğit davranarak arif kişi olmak için çalışması, kendine uygun kılavuz olarak hakiki Allah dostlarından birini bulması gerektiğini öğrendik, anladık.
(Hakiki Allah dostu;
Arayışta olanı kendine değil, Allah’a bağlar)
                              *

RAVLİ

Popüler Yayınlar