10 Ekim 2016 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 50 İNCİ BEYİT

50- Sabır (Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden beklemek), daha da iyidir, daha da güzel dediniz, fakat sabra imkân yok;

Biz vaktimizin oğullarıyız (Anı yaşar ve o an ne yapılması gerekiyorsa onu ertelemeden yaparız), geçip gidene Allah acısın.

Aşk erleri (Yiğitleri) geldi, ey kavim (Topluluk) dedim, ne haber?
Fitneyle (Karışıklık, kargaşa çıkar diye) korkuttular beni, çekinmemi buyurdular.

Sevgiyle öldürülmekte hayırlar (İyilikler) vardır, bereketler (Bolluk, gürlük, olgunluk) vardır, hiçbir zaman yoktur bunun dedim:

Aşk, kılıcını çekti, a aklı-fikri başında olan ümmet (Hz. Muhammed’e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü), tez (Çabuk) olun, haydi.

Bundan sonra yaşayan, abes (Akla ve gerçeğe aykırı) yere yaşar, ömrünü, zamanını zâyi etmiş (Yok etmiş, elden çıkarmış, mahvolmuş) sayılır, başkalarının da, kendinin de ziyanına (Zararına uğramış) ömür sürmüş demektir.

Zaten gençlik bir yeldir (Rüzgârdır), geçip gitti.
Bir yeldir, kıvılcımları sürdü götürdü.

Ateşle yel, bir araya geldi mi ne durur, kalır, ne anlaşılır;
Adamı sarhoş eden, kendinden geçiren seher yelinin (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı) esintilerinden (Belli belirsiz hissedilen hafif yel) bile esintiyle beni gençleştirdiler şimdi.

O güzel bakışlı padişaha hiçbir şey söyleme, hiçbir şeyden haber verme;
Haber bile mahrem (Gizli) değil ona, onun yanında hiçbir şeyden haberdar (Haberli, bilgili) olma.

Gönlüm gönlüne perde (Görüşe engel) kesildi, bakışım-görüşüm, görüşüme örtü (Görünmez hale soktu) oldu;
A dost dedim, senden başka kimsem varsa canım-başım meydanda;

Aşkla vur boynumu, bir arpaya bile alma beni;
Dedi ki:” Ben bambaşka bir şeyim, şu insan şeklinden bambaşka bir şey.

Can sen misin yoksa dedim, peki o bambaşka şey dediğin ne?
Hele ey güzel sesli ney, hele ey perdeleri yırtan yel (Rüzgâr), es (Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklemeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar ver de) nağmelen (Güzel, uyumlu ses, melodi, ezgi oluştur);

Kulaktan gönüle doğru git de bak, gör bakalım, kim daha fazla sarhoş?
Kese dikenin inadına yırt şu keselerimizi (Para torbalarımızı parçala).
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın hükmünün yerine gelmesini bekleyerek sabırlı olmanın iyi bir davranış olduğunu öğrendik.
2.    Sabredemeyen, anı yaşayan Allah âşıkları için ölmeden önce ölmenin daha iyi, verimli, iyi sonuç alan bir davranış olduğunu öğrendik.
3.    Allah’ın sanatını dikkatlice inceleyip gözlem yapmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Allah dostlarının çok şeyden haberleri olduğu için onlara bir şey söylemenin gereksiz bir davranış olduğunu öğrendik.
5.    Aşka hayatına karşı, canımızın parayla satın alınamayacağını, aşk hayatının karşılığının parasal olarak değerlendirilemeyeceğini öğrendik.
                               *
İşte böyle yaren;
Ney dinleyerek kulaktan gönlümüze doğru gidip orada neyin var ve hakikat olduğunu görüp anlamamız gerektiğini Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.
RAVLİ ANI YAŞAMAK, DENGELİ BİR ZİHİN YAPISI, HAL SAHİBİ OLMAK konusunu Googleden okumalısın.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar