(Hazreti Mevlana Şems Hazretlerini anlatıyor)
380-
Ne şarap bu;
Onun
aşkı kendi eliyle getirmiş bu şarabı.
Ne
inci bu;
Hiçbir
denizde yok bu çeşit inci (Başka şekle
dönüştürülemeyen, değişmeyen mücevher).
O
şarabın bir kadehçiği Zühre’nin (Venüs yıldızı) (Güzellik
ve zarafetin) eliyle Mirrih’e (Merih yıldızı) (Uğursuzluğa,
kutsuzluğa) sunulsa, bir yudumunu içse Mirrih, kızgınlığı da bırakır,
safrası da yatışır (Mide bulantısı geçer).
Bir
sen kaldın, bir şarap kaldı, hepimiz de yok olup gittik, yüzünü ne diye
kendinden gizlersin?
Bir
sen varsın amma lalanın kıskançlığı da var, o da görüp gözetmede seni;
Lalanın
hatırı için binlerce âşık öldürdün sen.
Lalanın
(Bakıcının, eğiticin, öğreticin) olmadığını
bildirmek için her an, yok-yok der durur;
Varlığın
hatırı için yokluğun da vur boynunu gitsin.
Hani
binlerce bilgin kişinin bilgisini de, aklını da kapıp götüren o şarap yok mu?
O
bildiğin şaraptan bir kadehçik sun lalaya;
Yahut
da şuh gözlerinle bir bakıver bana;
Çünkü
senin bakışın, dirilere bir ikinci hayattır.
Gam-keder
tozunu sula, yatıştır;
O
savaşı-kavgayı uykuya yatır, uyut artık.
Ona
yapışalım, sarılalım diye aşk Tanrısı yolladı onu bize;
Çünkü
o yüceler yücesine sarılmaya lâyık kimsecikler yok.
Gazel
yarım kaldı, söylenemedi;
Fakat
ne yazık, ben başımı da kaybettim, ayağını da.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Tanrı şarabının bir damlasının bile insanlarda çok
büyük değişikliklere neden olduğunu öğrendik.
2. Aşkın Tanrının yüce kişilere armağanı olduğunu
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Gam, keder, üzüntü, umutsuzluk, korku ve başka insana
sıkıntı veren her ne ise kişinin âşık olmasıyla bunlardan kurtulduğunu, tek
derdinin aşk olduğunu, aşkı ebedi yaşadığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ