(Hazreti Mevlana kendini ve dostlarını anlatıyor)
330-
Ne bilelim, ne bilelim dün nasıl bir şarap içtik ki bugün, gün boyunca
sarhoşuz, mahmuruz.
Gerçek
hallerinden sormayın;
Çünkü
biz şaraba tapıyoruz (Tutku ile seviyoruz, bağlanıyoruz),
kadeh saymıyoruz.
Sarhoş
olmadınız, o şarabı içmediniz siz;
Ne
bilirsiniz, ne bilirsiniz, hangi avın peşindeyiz biz?
Şu
toprağa düşmeyiz, döşenmeyiz biz, hasır değiliz ki;
Kale
erleriyiz, şu göklere yücelelim biz.
Bir
kere daha zincirden boşandım, bir kere daha;
Acizleri
tutan şu bağdan, şu tuzaktan sıçrayıp kurtuldum.
Felek
(Dünya düzeni), iki büklüm bir ihtiyar;
Büyülerle,
hainliklerle dopdolu.
Genç,
taze devlete sığındım da kaçtım, kurtuldum o ihtiyardan.
Gece-gündüz
koştum, gece-gündüz uçtum;
Sorun
şu göğe de anlayın, ok gibi nasıl fırladım-gittim.
Dertten,
elemden ne diye korkayım, ölümle eşim-dostum;
Çavuştan
neden ürkeyim, beyden bile kaçtım-kurtuldum ben.
Kırk
yıllık akıl beni düşüncelere gark etti;
Altmış
iki yaşımda av oldum, avlandım da tedbirlerden, düşüncelerden kurtuldum.
Tanrı
takdiriyle bütün halk sağır oldu, kör kesildi;
Takdirin
ululuğuyla takdirden de kurtuldum ben.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Hazreti Mevlana
ve dostlarının Allah sözlerini tutkuyla bağlanıp sevdiğini, aşırı sevginin
insanı kendinden geçiren sarhoşluk verdiğini, bu sarhoşluğu da sevdiklerini
öğrendik.
2.
Şarap diye
bahsedilenin özümden veya diğer evyelerin suyundan yapılan şarap olmadığını, oluşan
tesiri anlatmak için şarap kelimesi kullanıldığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Dünya güzelliklerine karşı kör ve sağır olmanın,
kadere boyun eğmenin, ölümden korkmanın çok üstünde Allah dostlarına av olmak
gerektiğini, bu teslimiyetin daha iyi ve faydalı olduğunu Hazreti Mevlana’dan
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ