(Hazreti Mevlana Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
210- Musa’nın o güzelim çöle inen (Bıldırcın ile kudret helvası (Bakara suresi 57)),
İsa’ya gökten gelen nimetlerden (Mâide suresi 112)
ne lezzetli yemekler var, ne gıdalar, ne tatlılar Tanrım.
Şu
lezzetli yemeklerden, şu canım gıdalardan nasıl da sarhoşuz, nasıl da
şaşırmışız;
Bunlar
yerden bitme değil, yerin ilişiği bile yok bunlarla, gökten geliyor bunlar Tanrım.
Sevgilinin
yüzünün ışığı vurmuş da şu güllük, gülistanlıkta her yanda bir Ay var, bir
Güneş, bir Ülker yıldızı (Dünyaya en yakın yıldız kümesi)Tanrım.
İster
sel olalım, ister ırmak;
Hepimiz
de sana akıp gelmedeyiz;
Her
akarsuyun karar ettiği yer denizdir Tanrım.
Çok
and içtim susmaya, fakat olmadı bir türlü, yoksa senin denizindeki her inci (Şekil değişmeyen mücevher), söyleyip durur mu, Tanrım.
Sus
ey gönül, sarhoşsun sen, sıçrama sakın;
Şu
kopup tozan afetten sen onu koru Tanrım.
Tebriz’li
Tanrı Şems’inden gönül de aşkla sersem, perişan, iki göz de Tanrım.
Ne
bağ, ne bahçe;
Yücelerden
gelmiş, açılıp saçılmış.
Ne
Kadir gecesi, ne dolunay, ne değer, ne olgunluk, kutlu olsun, yüceldikçe
yücelsin.
Ne
parlaklık, ne ışık, ne köpürüş, ne coşuş;
Saçılıp
dökülmüş ne değerli inciler, ne dayanç, ne sevgi.
Ne
mülk, ne mal, ne söz, ne hal, tecelli göklerine ulaştıran ne kol, ne kanat.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Bize yaşamımız
için gerekli olanların sadece yeryüzünden gelmediğini, gökyüzünden de sayısız
nimetlerin yeryüzüne indiğini öğrendik.
2.
Gökyüzünden
yeryüzüne daima aydınlığın Güneşle, Ay’la yıldızlarla geldiğini öğrendik.
3.
İnsanın kendisine
uygun olan büyük yere ulaşmak isteğinden kendisini alıkoyamadığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Gökyüzünün, yeryüzünün ışıklarını, nimetlerini,
yücelmeyi, ulu olmayı ve daha aklımıza gelen tüm arzulara ulaşmak, katılmak
istiyorsak Tebrizli Tanrı Şems’ini tanımamızla, onu görmemizle, ona sevgiyle
bağlanmamızla kavuşabileceğimizi Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.
(Görmek demek baş gözüyle
görmek anlamına gelse de yeterli değildir, onun büyüklüğünü, yüceliğini,
asaletini sezmek, anlamak, kavramak suretiyle gerçek olduğuna tanık olmak,
yargıya varmak, değerlendirmek ve ona katılmakla görmek fiili tamamlanır,
tanımlanır.)
*
RAVLİ