16 Ekim 2016 Pazar

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 160 İNCİ BEYİT

(Hazreti Mevlana Mevlevilerin ortamına gelen Şems Hazretlerini anlatıyor)
160- Nazenin dilberle hoş (İnce, nazlı, zayıf, hoş edalı güzel), böylesine sarhoş bir halde renk-koku gül bahçesinden can gül bahçesine giderim.
Bir bak gözlerine, bir bak yüzüne, güzelliğine, edasına, işvesine;
Sohbet hakkı için olsun amca, bir bak haline onun.

Gönlün ferah (Şen, sıkıntıda olmayan, iç açıcı, şenlendiren, sevinç içinde) değilse, kadehe eş (Kendinden geçenlere arkadaş) olmamışsan, şaraba düşkün (Çok fazla mutluluk duymak isteyen) değilsen ne yapayım ben?
Leblebiyle sarhoş olan çocuk, onun dudaklarından ne anlar, ne duyar?

Feleğin mahremi olmuşsan çabuk ey alımlı dost, bak da seyret, her zerrenin koltuğunda bir kabak var (Taşıdığı büyük).

Güneş ışığı, sayısız zerrelerin yolunu vurdu mu perdelerini öylesine bir yırtar ki bir daha dikilip yamanmasına imkân kalmaz.

Dudaklarına and olsun, elden çıktı gitti, gene sarhoş oldu o, gene güvercin gibi dem çekmeye, ”Bakra-baku” demeye başladı.

Sen uyuyorsun, fakat aşkla gönül, yeryüzünden göğe doğru, hoş, sarhoş bir halde elemsiz-kedersiz yan yana yürüyüp gittiler.

Can hurmalığından, insanların da, perilerin (Güzel bayan gibi görülen dişi cin) de görmediği güzelim, eşsiz yaş-kuru hurmaları, şu boğaza sığmayan hurmaları yerler artık.

Gönlümle efendime konuk oldum, bu şerefe erdim;
Artık bu kıyamet anında Tanrı yemeğinden yerim, Tanrı şarabından içerim.

Hele bu gece eve git, sarhoş gönül rehin (Daha sonra alınmak üzere değerli bir şeyini alıcıya) verildi gitti, sabah olunca bir hoşça gel de bunun tamamını dinle.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1. Şemsi Tebrizi Hazretlerinin Mevlevi topluluğuna sırlarından verdiğini, bu topluluğa güzellikleri sergilediğini, kendisine hayran olunduğunu öğrendik.
                               *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin Şemsi Tebrizi Hazretlerinin gönlünde Allah’ı görmesiyle tutkulu bir biçimde ona âşık olduğunu, sayısız sırlara sahip olduğunu görünce çok sıkı dostluk kurduğunu, bizim de bu dostluktan dışarı taşan güzelliklere hayran olduğumuzu öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar