(Hazreti Mevlana Mevlevilerin ortamına gelen Şems Hazretlerini
anlatıyor)
160-
Nazenin dilberle hoş (İnce, nazlı, zayıf, hoş edalı
güzel), böylesine sarhoş bir halde renk-koku gül bahçesinden can gül
bahçesine giderim.
Bir
bak gözlerine, bir bak yüzüne, güzelliğine, edasına, işvesine;
Sohbet
hakkı için olsun amca, bir bak haline onun.
Gönlün
ferah (Şen, sıkıntıda olmayan, iç açıcı, şenlendiren,
sevinç içinde) değilse, kadehe eş (Kendinden
geçenlere arkadaş) olmamışsan, şaraba düşkün (Çok
fazla mutluluk duymak isteyen) değilsen ne yapayım ben?
Leblebiyle
sarhoş olan çocuk, onun dudaklarından ne anlar, ne duyar?
Feleğin
mahremi olmuşsan çabuk ey alımlı dost, bak da seyret, her zerrenin koltuğunda
bir kabak var (Taşıdığı büyük).
Güneş
ışığı, sayısız zerrelerin yolunu vurdu mu perdelerini öylesine bir yırtar ki
bir daha dikilip yamanmasına imkân kalmaz.
Dudaklarına
and olsun, elden çıktı gitti, gene sarhoş oldu o, gene güvercin gibi dem
çekmeye, ”Bakra-baku” demeye başladı.
Sen
uyuyorsun, fakat aşkla gönül, yeryüzünden göğe doğru, hoş, sarhoş bir halde
elemsiz-kedersiz yan yana yürüyüp gittiler.
Can
hurmalığından, insanların da, perilerin (Güzel bayan
gibi görülen dişi cin) de görmediği güzelim, eşsiz yaş-kuru hurmaları,
şu boğaza sığmayan hurmaları yerler artık.
Gönlümle
efendime konuk oldum, bu şerefe erdim;
Artık
bu kıyamet anında Tanrı yemeğinden yerim, Tanrı şarabından içerim.
Hele
bu gece eve git, sarhoş gönül rehin (Daha sonra alınmak
üzere değerli bir şeyini alıcıya) verildi gitti, sabah olunca bir hoşça
gel de bunun tamamını dinle.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şemsi Tebrizi Hazretlerinin Mevlevi topluluğuna
sırlarından verdiğini, bu topluluğa güzellikleri sergilediğini, kendisine
hayran olunduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin Şemsi Tebrizi Hazretlerinin gönlünde
Allah’ı görmesiyle tutkulu bir biçimde ona âşık olduğunu, sayısız sırlara sahip
olduğunu görünce çok sıkı dostluk kurduğunu, bizim de bu dostluktan dışarı
taşan güzelliklere hayran olduğumuzu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ