3770.(
Mevlana Hazretleri bize Ney-in özelliklerini anlatıyor)
A
güzel sesli ney, gönüller almadasın, hoşsun-güzelsin;
Sıcak-sıcak
nefes vermedesin, soğuk havaları silip süpürmedesin.
İçinde
ne boğum var, ne bir şey, bomboş;
Dertlere
düşmüş, perişan olmuş gönülden, candan, derdi-elemi almada, onları da kendine
döndürmedesin.
Herkesin
sevgilisine uygun bir resimdir, yapıyorsun;
Okuma-yazma
bilmiyorsun amma iç yüzde bir ressamsın adeta.
Ey
tüm gerçeklerin şekli, sureti, hangi perdedesin sen?
Ney’in
nağmeleri arasından bir baş göster, şekerler gibisin çünkü.
Gözün
dokuz olmuş sanki can da on kulağını sana vermiş;
Altı
yana da üfle nağmelerini, altı yana da bildiksin, tanıdıksın sen.
Ey başı kesilmiş kamış, dilsiz-dudaksız sırlar söyle;
Boğazdan tattığın nefesi, halka da hoşça tattır.
Ney’e
ateş düştü, âlemi duman kapladı;
Çünkü
sesin aşk sesi, aşk sesini duyurmadasın, ateşlisin sen.
Aşkınla
Leyla’nın, Mecnun’un sırlarını okşa;
Gönüle
ne tatsın sen, cana da huzur.
Hâsılı
(Ortaya çıkan, görünen) nefesinde Tebriz’den bir
koku var;
Güzelliğinle,
alımınla nice gönüller kapmadasın sen.
Topluluğun
arasındaki o tek güzel, nasıl bir güzel?
Ona
bir tek can diyemem ki;
Bir
cihan çünkü o tek güzel.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
**
Neler
öğrendik;
1.
Ney’in kelimeler
olmadan bizlere bir şeyler söylediğini, gönlümüze görmemiz gereken resimler
çizdiğini, bize bu yolla gelişmemiz ve değişmemiz için harekete geçirmeye
çalıştığını öğrendik.
2.
Ney-in en çok
haber verdiğinin aşk olduğunu, görünmeyen sevgilimizi bize resmini yaparak
hatırlattığını, isteğimizin ve bağlılığımızın devamını dilediğini öğrendik.
3.
Ney sesinin
Mevlana Hazretlerine Şems Hazretlerini Hatırlattığını, özlemini artırdığını
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Sadece sesin bile birçok anlatımı olduğunu, ses
olmadan, ağza, kulağa, kelimeye, yer ve zamana bağlı kalmadan, ihtiyaç olmadan
iletiyi alma ve gönderme özelliğini kazanmamız gerektiğini, göklerden gelen
mesajları almamız gerektiğini buna da SEMA dendiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ