12 Ağustos 2016 Cuma

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3770 İNCİ BEYİT

3770.( Mevlana Hazretleri bize Ney-in özelliklerini anlatıyor)
A güzel sesli ney, gönüller almadasın, hoşsun-güzelsin;
Sıcak-sıcak nefes vermedesin, soğuk havaları silip süpürmedesin.

İçinde ne boğum var, ne bir şey, bomboş;
Dertlere düşmüş, perişan olmuş gönülden, candan, derdi-elemi almada, onları da kendine döndürmedesin.

Herkesin sevgilisine uygun bir resimdir, yapıyorsun;
Okuma-yazma bilmiyorsun amma iç yüzde bir ressamsın adeta.

Ey tüm gerçeklerin şekli, sureti, hangi perdedesin sen?
Ney’in nağmeleri arasından bir baş göster, şekerler gibisin çünkü.

Gözün dokuz olmuş sanki can da on kulağını sana vermiş;
Altı yana da üfle nağmelerini, altı yana da bildiksin, tanıdıksın sen.

Ey başı kesilmiş kamış, dilsiz-dudaksız sırlar söyle;
Boğazdan tattığın nefesi, halka da hoşça tattır.

Ney’e ateş düştü, âlemi duman kapladı;
Çünkü sesin aşk sesi, aşk sesini duyurmadasın, ateşlisin sen.

Aşkınla Leyla’nın, Mecnun’un sırlarını okşa;
Gönüle ne tatsın sen, cana da huzur.

Hâsılı (Ortaya çıkan, görünen) nefesinde Tebriz’den bir koku var;
Güzelliğinle, alımınla nice gönüller kapmadasın sen.

Topluluğun arasındaki o tek güzel, nasıl bir güzel?
Ona bir tek can diyemem ki;
Bir cihan çünkü o tek güzel.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Ney’in kelimeler olmadan bizlere bir şeyler söylediğini, gönlümüze görmemiz gereken resimler çizdiğini, bize bu yolla gelişmemiz ve değişmemiz için harekete geçirmeye çalıştığını öğrendik.
2.    Ney-in en çok haber verdiğinin aşk olduğunu, görünmeyen sevgilimizi bize resmini yaparak hatırlattığını, isteğimizin ve bağlılığımızın devamını dilediğini öğrendik.
3.    Ney sesinin Mevlana Hazretlerine Şems Hazretlerini Hatırlattığını, özlemini artırdığını öğrendik.
                           *                             
İşte böyle yaren;
Sadece sesin bile birçok anlatımı olduğunu, ses olmadan, ağza, kulağa, kelimeye, yer ve zamana bağlı kalmadan, ihtiyaç olmadan iletiyi alma ve gönderme özelliğini kazanmamız gerektiğini, göklerden gelen mesajları almamız gerektiğini buna da SEMA dendiğini öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar