31 Mayıs 2016 Salı

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3060 İNCİ BEYİT

3060.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu olanların özelliklerini anlatıyor)
Fakat sarhoşun ağzı, arı kovanına benzer, balarısı meramsız (İsteği, amacı, gayesi, maksadı olmayan), maksatsız her yana uçar gider.

Balarıları, ağızlarındaki baldan sarhoş olurlar, harap bir halde ballarıyla, iğneleriyle yelin (Rüzgârın) ortasında uçar dururlar.

Yani, biz altı yanlı evden kurtulduk, bal arısına o tatlı şerbeti veren padişahlar padişahı kurtardı bizi derler.

Terci’ (Başa dönüş için), bent ister, hâlbuki sarhoş, bağ nedir, ip ne?
Bilmez;
Ne bağ tanır, ne öğüt dinler, aklı başında değildir ki!

A canımızın canı, getir Lâ’l (Kırmızı renkli) kadehini;
Biz nerdeyiz, öyle uzun boylu hikâyeler dinlemek nerde?

Aç iki kolunu da kemer gibi kucakla beni;
Ölümsüzlüğü getir de soy (Üzerimize toplumun veya iyi faydalı diyerek kendi seçimimize göre yapıştırdıklarımız elbiselerimizi biz çıkartamıyoruz sen çıkart) bizim.

Yüzlerce kadeh içtin de ağzına kerpiç koydun, sesin çıkmıyor;
Fakat iki sarhoş gözün, sarhoşları içmeye çağırıp duruyor.

Kokusu iki fersahlık yere gelen o şarabı gizlice çekip duruyorsun, sen bilirsin, haydi bakalım, içmeye bak;

Yalnız benden gizleme;
Çünkü sen de bilirsin, başkaları da bilir ki ben senin bir kulunum, hem vefalı bir kulun (Sevgiyle sana bağlamış dostluğu devam ettiren, sana hizmet eden birisiyim).

Bir de şu var:
“Hiç şarap gizlenir mi?
Eserleri (İşaretleri, izleri) yüzde de görünür, başta da;
Mutlaka belli olur, meydana çıkar.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Allah dostlarını halkın sarhoşlar gibi gördüğünü öğrendik.
2.    Allah dostlarının Allah’tan aldıkları sırlardan, özlerden oluşana istekli olup alan kişiyi kendinden geçirerek iyileştirdiğini öğrendik.
3.    Allah dostlarından beslenenlerin özgürlüğü, ölümsüzlüğü elde edeceklerini öğrendik.
                               *
İşte böyle yaren;
Allah dostlarının delice, sarhoşça davranmalarını buna rağmen o kişileri yüzlerinden, sözlerinden tanıyıp anlayabileceğimizi ve yararlanabileceğimizi öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

30 Mayıs 2016 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3050 İNCİ BEYİT

3050.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu olanlara sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Dedim ki:
O bahardan (Dikensiz elde edişten) dünyada bir eser yok;
Çünkü burada (Dünya yaşayışında) bir gül varsa iki yüz tane de diken yarası (Etkili ve devamlı ruhsal yorgunluk, eziyet, sorun, problem)” var.

Dedi ki:
Bu dünyada eseri var o baharın, fakat sen şaşırmışsın, gözün kararmış;
Esrar içen kişinin elbette başı döner.

Gönlünü, düşüncelerden, kuruntulardan sil-süpür, arıt, elinden at esrarı (Aklını başından alan her ne varsa uzak dur), çayırlığa, çimenliğe bak

Terci’ (Başa dön) beytini söyle;
Çünkü dudağına kadar dolu bir kadeh (Allah sözü) geldi;
Can nara atıyor:
Gel, tatması helal.

Şaraba (Allah sözüne) düşkünsen, ersen (İşini iyi bilen, yetenekli kimse isen), ustaysan güle benzeme;
O bir kadehçik içti, sızıverdi.

Cehennem gibi gel de yedi denizi de iç, sömür;
Saki (İnsana Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) de padişahım desin sana, afiyetler olsun, sinsin, şeker olsun, bal olsun.

İnsan inci haline gelirse sağrağı (Kadehi) deniz olur;
Ağzını açtı mı o adam, dünya bir lokma olur ona.

Dünya bir lokmadır amma sineğe değil, adama, adamdan doğana bir lokmadır şu dünya.

Adam sinek doğurmaz, sen de sinek olma;
Adam ol, Cemşid, Husrev (Gibi adaletli ol);
Padişah ol, Keykubad kesil.

Sarhoş değilim de sözünde tat-tuz yok;
Çünkü çalışıp çabalama, sözde edipliğe başvurma, sanata düşme, bir tekellüftür  (Bir işi gösterişli bir biçimde yapmaya çalışmadır) ancak.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Dünyada ki güzelliklerin batıcı, can yakıcı özellikleri olduğunu öğrendik.
2.    Dünyadaki güzelliklere dalan kişinin aklı başında olmadığını, başı dönmüş, doğru yere ve kişiye bakmayanların olduğunu öğrendik.
3.    Allah dostlarının gerçek baharı bize gösterip yaşattıklarını öğrendik.
4.    Aslandan aslan, sinekten sinek doğduğunu ve olduğunu, yaptığımız işlerden de kendimizin ne olduğunu anlayıp öğrenebileceğimizi öğrendik, anladık.
                            *
İşte böyle yaren;
İşini iyi bilen, yetenekli, güç işlere girmekten, uğraşmaktan yılmayan, savaştan kaçmayan kişi olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

29 Mayıs 2016 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3040 İNCİ BEYİT

3040.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu olanlara sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Gökten kudret helvasıyla bıldırcın kuşu gönderen (Bakara suresi 57), dağın yarığından deve çıkaran (Allahım!);

Erlik soyundan güçlü-kuvvetli bir er yaratan, uyuyana, uykusunda uçup gidecek bir yol açan;

Şu hayale kapılanlar, yola koyulsunlar, acele etsinler diye her an, yoklukta bir şekil gösterir durur.

Buyruğa uyarım ben, mademki sus dedi, susuyorum işte;
O buyruk sahibi, bir gün bunu kendisi anlatır.
A ateşli sevgili, a gönüllere huzur veren ateşli dilber, lütfet, gel de kendi elinle kaşı kullarının başını.

Senin toprağınız, suyuna, bitkine susamışız;
Kendi toprağına cömertlik (Bolluk, bereket), vefa (Sevgiyi sürdürme, sevgi ve dostluğa bağlı olarak devam ettirme) tohumunu ek.

Ek de şu yeryüzünün göğsünden, o geniş alandan görülmemiş yeşillikler, bezenmiş renkli, güzel çiçekler bitsin.

Her kuyuya yüzü vurmuş;
Her kuyuda sarhoş, Ay yüzlü, güzel yanaklı bir Yusuf (Hz. Yusuf) belirmede.

Şu hikâyeyi bırak;
Bir kere daha yeni bir haber geldi, beri gel de kulak ver, dinle.

Bir pir geldi yanıma, elinde bir gül dalı vardı;
“Nerden bu” dedim, “ O diyardan” dedi.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Hz. Salih Peygamberin öyküsünü Fecr, Necm, Kâf, Kamer, Sâd, A'râf, Şuarâ, Neml, İbrâhim, Enbiyâ ve Tevbe sûrelerinde bâzan işâretle, bâzan da biraz daha geniş olarak geçmektedir, okumalısın, Allah’ın imtihanını düşünmelisin.
Neler öğrendik;
1.    Sayısız mucize gösteren Allah’ın uykumuzda bile uçarak gitme imkânı vereceğini, bize uygun olan yere gitmemiz için yolu açtığını, hayale dalmamızı engellediğini, şekiller göstererek yönlendirdiğini, acele etmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Allah sus dedi mi susmamız gerektiğini, kendisinin uygun bir şekilde o kişiye anlatacağını öğrendik.
                            *
İşte böyle yaren;
Bazen Allah’ın Allah sevgisi olan kullarının istek ve dualarıyla güzellikler oluşturduğunu öğrendik, anladık.

 Güzellikleri yaratan Allah’ın kuvvet kudretini dostları üzerinden gösterdiğini, dostlarını başkalarında olmayan hediyeler ile donattığını öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

28 Mayıs 2016 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3030 İNCİ BEYİT

3030.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu olanlara sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Mihnetten (Sıkıntıdan), eziyetten (Güçlükten) kurtulma düşüncesine (Kaçışa) düşmüşsün;
Hâlbuki düşünce, mihnetin, eziyetin kaynağıdır.

Sanat pazarında düşünce yoktur, düşünceden dışarısıdır orası, böyle bil bunu;
A atmosfere kapılan, onun maskarası kesilen, eserleri seyret.

Akla-fikre gelenlerin çıkıp geldiği yana bak;
Kart feleği (Gençliği ve körpeliği kalmamış dünyayı) döndüreni ara.

Dilberlerin (Alımlı) yüzleri, onun sanatıyla gül gibi al-aldır (Kan kırmızıdır, kızıldır);
Âşıkların yüzleri, onun fitnesi (Karışıklığı, kargaşası) yüzünden sapsarıdır.

Şu binlerce kuş, yokluk âleminden (Dünyada görünür olmadan önce tasarı yerinden), bir hoşça uçup gelir;
Şu yüz binlerce ok, bir tek yaydan fırlar gider.

Neliksiz, niteliksiz, adetten-töreden dışarı, akla-fikre gelmez bir halde gayb âleminde yüzlerce şarapçı, elsiz-ayaksız cibre (Posayı) sıkmadadır, şarap yapmada.

Gönül tandırının, mide fırınının ateşi olmadan ekmekler pişirir, dükkâna kor, fakat ekmekçimizin gizli, o, bir türlü görünmez gözlere.

Dümdüz, pürüzsüz toprak levhasına yüz binlerce resim yapar o;
Dişilerin kanlarına coşturur da yüzlerce süt sağar o kandan.

Allah için bir şey dedin, gökyüzünden ses geldi:
“ Aç zembilini(Örme sepetini), ihsan (Karşılık beklemeden yapılan yardım, iyilik) geldi a yoksul”

Açtın amma büyük geldi ihsan, zembili (Örme sepeti) yırttı;
Tanrı mutfağından da azıcık bir şey gelecek değil ya.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Zorluklar, güçlükler karşısında iki öneri sunulduğunu, bunlardan birinin kaçmak olduğunu, diğerinin ise savaşmak olduğunu genel bilgiden öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri zorluklar ve güçlüklerden kurtulma çabasını düşünmenin yanlış ve geçersiz olduğunu öğrendik.
3.    Allah ve Allah dostlarının güzellikleriyle meşgul olurken bize sıkıntı veren zorluk ve güçlüklerden farkında olmadan kurtulacağımızı öğrendik.
4.    Herkesin Tanrı sanatının güzellikleriyle uğraşması gerektiğini öğendik.
5.    Allah sevgisi ve yardımı ile içimizde birçok problemin farkında olmadan hallolduğunu öğrendik.
                            *
İşte böyle yaren;
Allah’tan kula yardım geldiği zaman taşıyamayacağı kadar çok geldiğini, kişinin bunları taşımak için kendinden geçtiğini, sarhoş gibi davrandığını Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

27 Mayıs 2016 Cuma

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3020 İNCİ BEYİT

3020.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu olanlara sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
A selvi, kulak ver de dinle;
Süsen, seni övmek, seni anlatmak için ırmak kıyısında baştan ayağa dek dil kesildi.

Gonca, boğum-boğum, düğüm-düğüm olmuş amma lütfun (İyiliğin) boğumlarını açar, düğümleri çözer;
O lütuf, senden çiçekler bitirir de gene sana saçar-döker.

Sanki kıyamet koptu da bıldır (Geçen yıl), aralık ayında çürüyüp gidenler, ocak ayında ölüp göçenler, topraktan baş çıkarıyor.

Ölmüş tohum yaşayışa kavuştu;
Toprağın gizlediği sır, meydana çıktı şimdi.

Meyveli dallar, neşeyle nazlanmada, meyvesi olmayan kök, utanıp gizlenmede.

Sonucu, can ağaçları da böyle olur;
İyi ağaç, devletli dal belli olur, meydana çıkar.

Bahar padişahı ordu çekti, düzendi-kuşandı;
Yasemin kalkanını, yeşillik Zülfikar’ını (Hz. Ali’nin kılıcını) takındı.

Filanın başını diyorlar, pırasa gibi kesiverelim;
Tanrı’nın sanatına bak, apaçık gör şunu.

Evet, öyledir (Dediğim gibidir) bu iş;
Tanrının yardımı erişti mi bir sivrisinek Nemrud’u helak ediverir.

Düşünceyi (Dış dünyanın insan anlayışına, kavrayışına, bilincine, duygularına yansımasını), kaygıyı (Kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginliği) bırak, yer verme onlara gönlünde;

Çünkü sen çıplaksın, düşünce, kaygı zemheridir (Kara kıştır-Çok sıkıntılı durum ve zaman oluşturur).
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1. Topraktaki mevsimsel hareketleri iyi gözlememiz gerektiğini öğrendik.
                            *
İşte böyle yaren;
Sevinçli, mutlu, kutlu yaşamak için kendimizi (Ben-benlik), düşüncemizi, kaygılarımızı bir tarafa bırakıp görüş sahibi olmamız gerektiğini Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

26 Mayıs 2016 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3010 İNCİ BEYİT

3010.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu olanlara sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Bu evden gidersem, evi boşaltırsam benim gibi bir başkası yahut benden beteri çıkar gelir.

Dünya binlerce yıldır, miras kala gelmiştir;
Baba, toprak altına gitti mi oğul, baba olur.

Yalnız insan değil, hayvan da böyle;
Böyle olmasaydı dünyada bir tek canlı yaratık göremezdin.

Geceleyin, gökyüzü damından güneş çekilip gitti mi güneşin yerini yıldızlar yahut da Ay tutar.

İnsan, bir hüneri, bir sanatı bıraktı mı tabiatı, bir başka işle, bir başka sanatla oyalanmaya koyulur.

Çünkü bütün halkın gönlüne bir memur tayin edilmiştir, bu memur, onları işsiz-güçsüz, azıksız-sefersiz bırakmaz.

Kutlu bahar, dost elçisi çıkageldi;
Sarhoşuz, âşığız, mahmuruz, kararımız yok.

A göz, a mum, bahçeye yürü, yeşillik güzellerini bekletme artık.

Çayıra, çimene gayb âleminden elçiler geldi;
Yürü, git;
Geleni ziyaret etmek adettir.

Gül, gelişini kutlamak için bahçeye geldi;
Diken, yüzünü seyretmek için güzelleşti, bezendi.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1. Dünyanın boş, insanın işsiz kalmayacağını öğrendik.
                            *
İşte böyle yaren;
Bizleri güzelleştirmek, yüceltmek için gelen ulu insanları ziyaret etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

25 Mayıs 2016 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3000 İNCİ BEYİT

3000.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu olanlara sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Arı-duru şarapla beden çer-çöpünü (Değersiz, çöp topluluğunu) yücelt de devletle, ikballe (Baht açıklığıyla yüksek makamda) kucaklaşalım, göğüs- göğse gelelim.

Gözler, perdelerin ardında ne var, görsün;
Evden-barktan, damdan kapıdan kurtulsun.

Can devlet kuşu, Tebriz’in övündüğü Şemseddin’den binlerce bahçeler görsün, binlerce kanat elde etsin.

A benim avlanan beyim, beni avladın sen;
Sensiz ne zevkim var, ne uykum, ne kararım.

Gönlümün sahibi sensin, alış-verişimin aslı, esası sensin;
Bu kadar cevri (Eziyeti, üzüntüyü) bu yokluk kula(Sana sevgiyle bağlanmış, sana bağlılıktan fakirleşmiş olana) reva (Uygun, yakışır, yerinde) görme.

Ey aşk dünyasında bir sevgilisi bile olmayan, bir de bana bak, âleme düşmüşüm, bağırıp duruyorum;
A sevgili, sevgili, a sevgili.

Önce sunduğun şaraptan sun gene, o sarhoş gözlerle aç mahmurluğumuzu.

A gök, gönder şarabı, hani sunmuştun da yeryüzünde bir tek aklın bile aklı kalmamıştı başında, gönder o şarabı.

Bir günde, bir bakışla binlerce iş başarırsın, sonucu, bir de bana bak da şu işi başar gitsin.

Sen şu kadarını bil ki dünyada hiç kimse, kimsesiz kalmaz;
Birisiyle uyuşamadın (Düşüncene, görüşüne uygun birini bulamadıysan), uzlaşamadın mı (Düşünce ve çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünler vererek ve kaldırarak uyuşmak ve anlaşmak için anlaşma sağlamaya) bir başkası gelir onun yerine.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Bağlanıp kaldığımız evimizden, çocuklarımızdan, malımızdan, mülkümüzden Tanrı şarabıyla yani Allah sözlerine kalben inanıp sarhoş olarak kurtulmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Dünyalık bağlardan arınarak katışıksız ve saf bir hale geldiğimiz zaman Şemsi Tebrizi Hazretlerinden binlerce güzelliklerin toplandığı yerleri göreceğimizi merak ve arzu ettiğimiz yere hızlıca ulaşma imkânı bulacağımızı öğrendik.
3.    Her ne kadar istesek de, büyüklerle bir arada olmayı arzu etsek de büyüklerimizin avcı olduklarını, bizi avladıklarını, ölü bir haldeyken onlarla beraber olabileceğimizi öğrendik.  
                            *
İşte böyle yaren;
Küçük bir insanın büyüklerle bir arada olması için büyüklere temiz bir av olması gerektiğini, ölü vaziyette onlarla beraber olacağını Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.

Bir büyüğün diğer bir büyükle beraber olması için Allah sözleriyle sarhoş olmasının gerektiğini ve böylece beraber olabileceklerini öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

23 Mayıs 2016 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 2990 İNCİ BEYİT

2990.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Kendi cinsiyle olunca süsen gibi dil kesilir (Çok dilli olur), cinsinden başkasının yanındaysa dilsizdir, kendi cinsiyle oldu mu gül gibi açılır, cinsinden başkasına diken olur.

Yürü git!
Bütün yaratıklarla, bütün halkla aynı cinsten olamazsın ya;
Bir dal, meyveye yüzlerce ağaçtan gebe kalamaz.

Dal gibi bir ağacın malıysan öbüründen kop (İlişkini kes), ayrıl;
Buna kavuşmak istiyorsan ondan elini çek.

Can, Tebriz’in övündüğü ele aynı cinstense ne mutlu o cana, oraya erer (Ulaşır), erenlerden (Olağan üstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gören) olur, giriştiği iş-güç ne de kutludur, ne de mutlu.

Sarhoşuz, kendimizden geçmişiz, sense perde ardına girmişsin, gizlenmişsin bizden.
A Ay, artık görün, bundan fazla kalma bulut altında.

Bir bölük âşığız sana, boyumuz-posumuz bir hoş;
Fitneler çıkamaya, karışıklıklar yaratmaya, binlerce şer işe girişmeye çağrılmışız.

Kuşluk çağı, yüzünden güneş doğdu da yüzünün değirmisine kapıldık, o aşkla, seni seyretmek için damlara çıktık.

Güneş ışığının şarabıyla sarhoşuz, başımız dönüyor, o yalım-yalım alev, başımıza vurdu, başımızı ışıttı, fakat baş da elden gitti.

A can âşıklarının gönül havasına uyan çalgıcı, tenen ten diye daha hoş, daha güzel bir can nağmesi çal.
Al da canlar, ten hırkasından çıksınlar, her şeyden haberi olan can da hırka gibi geçsin kendinden.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Kişi kendi cinsine kavuşunca çok konuşan, gül gibi açan biri olacağını öğrendik.
2.    Kişi kendi cinsinden olmayan biriyle beraber olunca konuşmayan, konuştuğu zaman da diken gibi batan sözler söyleyeceğini öğrendik.
3.    İkiyüzlü olmamak gerektiğini, hangi inançtaysak çıplak ve yalın olarak sevgiyle bağlılığımızın sağlam olması gerektiğini öğrendik.
4.    Tebrizli Tanrı Şems’i ile aynı cinsten olmanın, onu candan sevenin sırları görmeye, hakikati öğrenmeye yetenekli olduğunu, kısa bir Mevlana Hazretlerinin hazırlamasıyla sırları gören sezgilere, gizlenmiş hakikatleri öğrenmeye, mutlu ve kutlu bir kişiliğe hazır olabileceğimizi öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerini her zaman, her yerde, ışıkta, seste, melodilerde aramamız bize verdiği zevki takip ederek kendisini bulmamız gerektiğini, çünkü gizlendiğini ama bizim canımızın çok yakınında her zaman olacağını Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

22 Mayıs 2016 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 2980 İNCİ BEYİT

2980.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Mademki lütfun (İyiliğin) bizi bizden aldı, kendimizden geçtik;
Lütfunu esirgeme (İyilikle koru, himaye et), sensiz bırakma bizi.

Cins-cins herkes, her şey, kendi cinsiyle kaynaşır;
Herkes, her şey, kendi cinsinden birisini, bir şeyi seçer.

Cinsinden olmayanla düşüp kalkarsa ancak münafıklıktır (İki yüzlülüktür) bu;
Hani suyla yağın, katranla karın beraber bulunuşu (Bir arada olan fakat birbirine kaynaşmamış ayrı) gibi.

Cinsinden olmayandan ayrılıp kendi cinsine kavuşuncaya dek bulunduğu yerde susadıkça susar (İsteği, özlemi artar), susuzluğu arttıkça artar.

Kim senden kaçar da başkasından hoşlanırsa, kim seni bırakır, başkasıyla karar ederse.

Kim senin tapında suratını ekşiterek, bulut gibi somurtarak oturur, başkasının yanında ilkbahar gibi gönlü açılır gülerse;

Sanki benim gayb âlemindeki Aydan nasibim yok, can şarabı, can kadehi, ancak başıma sersemlik veriyor demek ister.

O ney sesi, o zevk şarabı hatırına gelmiyor mu ki bir taşlanası şeytanın elinden hoş bir halde şarap içiyorsun?

Şeytanın elinde yüzlerce kadeh şarap içiyorsun, görüyorsun, nasıl pis bir hale düşersin, iç a ham dilenci (Israrlı bir biçimde arsızca isteyen), iç.

Burada başcağızın düşük, yüzceğizin ekşi;
Fakat bil ki burada dağ gibi de bir kapkara (Gözükmeyen) ejderha (İnsanı bütünüyle yutan) var.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Allah’a yol gösterenin bize iyilikte bulunacağını, bizi bizden alacağını, ne yaptığını anlamamamız için bizi sarhoş öğrendik.
2.    Herkesin kendi cinsini arayacağını, bulacağını, kendi cinsiyle rahat edeceğini öğrendik.
3.    Allah dostlarının yanında olan kişinin konuşmalardan zevk almıyorsa şeytandan gıdasını alıyor olduğunu öğrendik.
4.    Şeytanla işbirliği yapanın Allah dostlarından zevk ve gıda alamayacağını öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun bir kişiyi isteyip, seçip hedeflediği zaman o kişinin kendi isteklerinin önemsizleşeceğini, Allah dostu tarafından karşı konamayacak bir biçimde değişime uğrayacağını öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

21 Mayıs 2016 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 2970 İNCİ BEYİT

2970.( Mevlana Hazretleri Tanrı dostu sevgili olmanın yolunu anlatıyor)
Şeker kamışlığındaki duduların (Allah’tan öğrendiklerini tatlılıkla söyleyen kişinin) nağmelerinden söğüt ağacı oynayıp duruyor, çınar, iki elceğizi çırpıyor.

O arılık, o neşe (Bir şey yemeden içmeden insanın üzerine gelen anlatılması güç hoş duygu) olayı geldi-geçti mi aşk sufileri (Tasavvuf ilmiyle uğraşarak bu yolla Allah’a ulaşmaya çalışanlar), sarhoş gibi birbirlerine sarılırlar.

Sel nasıl durup dinlenmez, ta denize dek, akıp giderse can da Elest birliğini (Allah’ın.” Ben sizin rabbiniz değil miyim” sorusunun sorulduğu yer ve zamana kadar) anar da sarhoşçasına bedenden fırlar çıkar.

Cüz (Bütünün küçük bir parçası), tüm yayından bir ok gibi fırlar-gider;
Fakat tümden başka gidecek bir amacı, bir yeri yoktur onun.

Can, binlerce deriden dışarı çıkar, bir hoşça yola düşer;
Ebedilik yurdundadır işi-gücü.

Gerçeklerin canları, o adlı-sanlı cana kavuşmak, ondan murada ermek için hem ona sarılmıştır, onun eteğini tutmuştur.

Canlar, aşkla onun eteğine yapışmıştır, o da ercesine, Kutup gibi hani, o ezeli eteğe sarılmıştır, o eteği tutmuştur.

A gönül, Tebriz’e git de bunu Tanrı Şems’ine sor;
Sor, öğren de manalar Burak’ına bin.

Güzelim, herkes, kendi cinsiyle uzlaşmış, kendi cinsiyle kaynaşmıştır;
Herkes kendi tabiatına lâyık birisini dost edinmiştir.
Fakat gönlünde senin dağın olan, hiç kimseyi seçemez;

Sana av olan, nasıl olur da avlanabilir?
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Her küçük parçanın ait olduğu büyük parçaya katılmak için uğraşı verdiğini öğrendik.
2.    Allah’ın sözlerini kendi tatlılığıyla karıştırıp sunan güzel insanlar olduğunu öğrendik.
3.    Her varlığın yok olmak istemediğini, ebedi var olmak için çareler aradığını, ebedi var olma yolunu bulmuşların eteklerine yapıştıklarını, tutunduklarını öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin gönül verenlerin gizlenmiş manalara hızlıca kavuştuğunu öğrendik.
5.    Herkesin kendi cinsiyle aralarındaki düşünce ve çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuştuğunu, karşılıklı anlaşmak ve uygun duruma getirmek için uğraşı verdiğini öğrendik.
6.    Herkesin huyuna uygun,  zevk ve beğenisini içine alan özelliklerdeki kişilere yakınlaştığını öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
Tebriz’li Tanrı Şems’inin gönlümüzde bir dağ olduğunu, avını kendisinin seçtiğini, avlamayı kendisinin yaptığını öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar