30 Nisan 2014 Çarşamba

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 513

Merkeb-i tövbe acâib merkebest
Ber felek tâzed beyek lahza zipest
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 464 inci beyit açıklaması)

“ Tövbe atı şaşılacak bir attır.
Bir anda şu alçak yerden ta göğün üstüne kadar sıçrayıp çıkar.”

Dostun visaline (Buluşmaya, kavuşmaya) iştiyakın (Özlemin) varsa, azmet, bu Burak’a (Allah’a götüren vasıtaya)bin.

Bu dünyevi arkadaşlar vefasızdırlar (Sevgisi ve bağlılığı çabuk biten).
Çalış da Allah sana dost olsun.

Bu aşağılık dünyadan gönlünü çek de dünyayı düzgün ve güzel yaratan Allah’ın visalini (Buluşmaya, kavuşmaya) özlemeye bak.

Hak tenhadır, sen de tenhalığı ihtiyar et.
Dünyevi dostlardan geç, Allah’a yakın ol.

Heva ve heves (Zevk ve şehvete düşkün, boş ve geçici arkadaş) dostlarından vazgeçtin mi, tek olursun, dostun Allah olur.
                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Tövbe edip kaybettiklerimizi geri kazanmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Tövbe edenin bir anda insanı yerden göklere sıçrattığını öğrendik.
                              *                                                                                      İşte böyle yaren,
Esas hırsızın yakalanacağı zaman “ Hırsız var” diye bağırarak dikkatleri kendisinden uzaklaştırdığını, başka hırsızları göstererek kendini kurtarmaya çalıştığını, bundan dolayı sahip olduğumuz imanı başkalarına kaptırmamamız gerektiğini öğrendik, anladık.

RAVLİ NASUH TÖVBESİ VE ŞEMSİ TEBRİZİ yazarak muhakkak okumalısınız.                                  *

RAVLİ

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 512

Ey bezer beft-u kemer âmuhte
Ahırestet câme-i nâduhte
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 424 inci beyit açıklaması)

“ Ey altın sırmalı esvaplar (Elbiseler) giymeğe ve altın kemerler bağlamağa alışan!
Nihayet sana da bir dikilmemiş elbise (Kefen) giydirilecektir.”

Senin son esvabın kefen, taht ve sarayın da mademki toprak olacaktır, sendeki iş-ü-nûş (Zevk ve sefa, cümbüş), bu coşup köpürme nedir?

Saltanat tahtında oturmuş, sırmalı esvaplar giymişsin ama senin bu parlak gösterişlerin ebediyen kalmaz.

Hiç mezarı, lahdi anmıyor musun?
Bu serverlik (Başkanlık, reislik, ululuk) de, bu saltanat serisi de bakiy (Sonsuz, ölümsüz) kalmaz.

Cihanda ne padişah kalır, ne vezir.
Bu bekası olmayan iş ü nûştan tövbe et.

Allah’tan ebedi (Sonsuz, ölümsüz) serverlik (Başkanlık, reislik, ululuk) iste.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Her an ölümü bizi bulacağını unutmamamız gerektiğini öğrendik.
2.    Mademki ölünce yapayalnız kalacağız ne diye kadın erkek herkesle dostluk etmeye uğraşmamızın yanlış olduğunu öğrendik.
3.    Madem sonunda mezara konacağımızı biliyoruz o halde Hakka yaklaşmaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Madem ölünce çenemizi bağlayacaklar o halde yalnızlığı tercih ederek çenemizi fazla oynatmamamız gerektiğini öğrendik, anladık.
5.    Biz topraktan yaratıldığımızdan yine toprağa döneceğimiz için sözünde durmayan, sevgisi devamlı olmayan ikiyüzlülere sevgimizi vermemizin yanlış olduğunu öğrendik.
                              *                                                                                             İşte böyle yaren,
Muhakkak ki dünya bir oyundan ibarettir.” Hadisinin manasını anlayıp dünya oyununa dalıp gitmememiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                         *

RAVLİ

29 Nisan 2014 Salı

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 511

Fiil-i tu zâyed eczan-u tenet
Hemçu ferzendet bigired dâmenet
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 424 inci beyit açıklaması)

“ Canından ve teninden doğan işin, senin çocuğun gibi sana gelir, eteğini tutar.”

Beğenerek iyi bir iş yaparsan, talihli ve mesut bir evlat doğurmuş (Meydana getirmiş) olursun.

Ahmaklığından (Aklı doğru kullanamayan) kötü iş yaparsan, talihsiz ve şaki (Eşkıya) bir çocuk doğurmuş olursun.

Eğer bütün işlerin fena ise mahşer gününde halin nice olacak?

İzzet (Büyüklük, yücelik, ululuk) ve nazınla (İsteksiz gözükerek) dünyaya sığamazsın, kendini pek yüce bilirsin, geçinme sebeplerini düzenlemişsin, kendini kibirle süslemişsin.
                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Bir işi bilerek veya bilmeyerek eksik yaparsak zarara uğrayacağımızı öğrendik.
2.    İstekle çalışanın kar ettiğini öğrendik.
3.    Doğru değerlendirme yapmadan alınan kararla oluşturulan davranışın sonunda zarar görmenin baht, kader diye kendi sorumluluğunun dışına çıkarmasının yanlış olduğunu öğrendik.
4.    Kazanın Allah'tan geldiğini fakat doğru ve yeterli çalışmamızı da emrettiğini öğrendik.
5.    Kendi suçumuzu başkalarına yüklemenin yanlış olduğunu öğrendik.
6.    Kaderi yok yere sebep olarak göstermenin yanlış olduğunu öğrendik.
7.    Kendi suçumuzu kendi etrafımızda görmemiz gerektiğini, gölgenin hareketine sorumluluk yüklemeye kalkmanın yanlış olacağını öğrendik.
8.    Ne ekersek onu biçeceğimiz hep aklımızda tutmamız ve güncellememiz gerektiğini öğrendik.
                              *                                                                 
 İşte böyle yaren,
Yaptığımız iyi ve kötü her şeyin bir sonuç oluşturacağını, unutulup hiç sayılmayacağını, alacağımız sonucun yaptığımıza benzemeyeceğini fakat bir sonucun karşılığını muhakkak alacağımızı öğrendik, anladık.

Adaletle takdirin bilinmesi ve önemsenmesi için uygun cezaların konduğunu ve uygulandığını öğrendik.

Kendi suçumuzu başkasına yüklemenin yanlış olduğunu öğrendik, anladık.

Aklımızı ve kulağımızı iyiliğin de kötülüğün karşılığına tutmamız yani iyilik veya kötülük sonuçlar konularda uyanık olmamız, sonuçları değerli tutmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Suç işledikse bunun karşılığı olarak verilecek cezaya hazır olmamız ve razı olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Yerinde doğru davranmamanın kötü bir davranış olduğunu, kötü olanın kendimiz olmadığını, yaptığımızın kötülük olduğunu, bu davranışın bir karşılığı olduğunu, bu karşılığı şansımıza, bahtımıza yüklemenin yanlış düşünce ve görüş olduğunu öğrendik, anladık.

Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen İlahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimini kendi sorumluluğumuzdan çıkarmamızın doğru bakış yolu olmadığını, sorumluluğu kendimizin dışında görmenin insanı görev ve sorumluluktan kaçırarak tembelleştireceğini öğrendik, anladık.

Tanrı kurallarını bilmeyen, kendini yetiştirmemiş kişinin kendini hesaba çekerek yanlışlarının farkına varması, tövbe edip doğru yola girmesi gerektiğini, suçu başkalarına atmayla sorumluluktan kurtulamayacağını bilmesinin gerektiğini öğrendik, anladık.


Yapacağımız her işin hak ve adalete uygunluğunu kontrol ederek yapmamız, alacağımız sonucu da bu sınırlar içinde kalıp kalmadığını kontrol etmemiz, sınırları aştık ise hem Allah’tan hem de zarar verdiğimiz kişiden af dileyerek tekrar sınırlar içine girmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Hiçbir şeyin saklı kalmayacağını, ortaya çıkacağını, yüzleşeceğimizi bilerek hareket etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                         *
RAVLİ

 :

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 510

İn cihan dâmest-u dâneş ârzû
Der giriz ez dâmhâ ruy âr zu
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 378 inci beyit açıklaması)

“ Bu dünya tuzaktır, dânesi (Tohumu da) de istek.
Tuzaklardan kaç, onlardan yüz çevir.”

Allah sana mademki kol ve kanat açmak kudretini verdi.
Tuzaklardan kaç, yükseklere uç.

Tane topla ama muhatarasız (Zararsız, ziyansız, korkusuz) yerden topla.

Sana mademki göz verdi, dikkatle iyi bak, bir yerde dâne (Tohum) gördün mü, tuzağı hatırla.

Zeki bir kuş gibi ihtimamlı (Dikkatli) davran.
Sakın gafil olma.
(Dikkatsiz, iyi düşünmeyen, uyanık olmayan, haberi olmayan, tedbirsiz, başına geleceği önceden düşünmeyen, Allah’ı unutan, dünya zevklerine dalan olma.)

İyi düşün, kötülükten kaç, iyiliği huy (Tercih edilen davranış) edin.
İşin ister iyi ister kötü olsun, Hakkın murat ettiği zamana kadar ebediyen seninle kalacaktır.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Bütün düzenbazların, katil ayyaşların yakalanmadan önce keyifli olduklarını, yakalanıp da ceza aldıklarında yaşamaya lanet ettiklerini öğrendik.
2.    Bütün düzenbazların, katil ayyaşların zararı gördükten sonra tövbe ettiklerini ama doymazlıklarından, aç gözlülüklerinden dolayı gönlündeki hırsın unutkan ve sarhoş ettiğini, yine yanlış işler yapacaklarını öğrendik.
3.    Allah’ın yalancıların hilelerini zayıflatıp gevşettiğini, yakalanmalarını sağladığını öğrendik.
4.    Yanlış işi gönlü yapma yanlış diye emrettiği halde bu uyarıyı unutup yine kararlı olmadıklarından yanlış işler yapıp zarara girdiklerini öğrendik. 
5.    İçten gelen dostluk, doğruluk ve bağlılık olmayanların unutkanlık perdesi ile görüşleri sınırlandırıldığı öğrendik.
                                       *                                                            
 İşte böyle yaren,

Hilekârların aklını iyi kullandıklarını sandıklarını ama sonuç olarak akılsızlığından dolayı zarara girdiklerini öğrendik, öğrendik.

Bu dünyada arzuların tuzaklar olduğunu, doğru olan arzunun Hakkı istemek olduğunu öğrendik, anladık.

Hakka doğru yol alanın ferahlık bulacağını, bu yoldan gitmezsek bozukluklar içinde kalacağımızı öğrendik, anladık.

Dünyalık arzuları bırakıp Hakkın rahmetini istememiz ve dilememiz gerektiğini öğrendik, anladık.

En sağlam sorgulamanın kalbimizle olacağını, sağlam bilgi bile olsa kalbimizin kabul etmediğini yapmamamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Her an kendimizi kontrol etmemiz ve göz altında bulundurduğumuz takdirde Hakkın adaletini de büyüklüğünü de görebileceğimizi öğrendik, anladık.

Hakkın adaleti önünde korkmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                         *

RAVLİ

28 Nisan 2014 Pazartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 509

Bâr-ı hod ber kes menih ber hiş nih
Serveri ra kem taleb derviş bih
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 328 inci beyit açıklaması)

“ Yükünü kimseye yükleme.
Baş olmayı pek isteme, dervişlik daha iyidir.

Kardeş!
Sen aciz (Yeteneksiz, kuvvetsiz) bir mahlûksun (Yaratık), hizmet etmek için âdemden dışarı sıçradın.

Tanrı, kudretinin kemali (Bilgi ve erdem bakımından üstünlüğü) eseri olarak seni yoktan var etti.   

Sana akıl verdi, ilim verdi, seni irşat (Doğru yolu gösterdi, uyardı) etti.

İhtiyar dizginini (Seçme, seçtiğini yapma kuvvetini) eline vererek hizmet etmen için dünyaya gönderdi.

Haydi!
O padişahın (Tanrı’nın) emrine uy.

Canını feda et de visal (Tanrı’ya ulaşma, kavuşma) mükâfatını kazan.
Arzun ancak Hakkın visali olsun.

Cihanın tuzağından, tanesinden uzaklaş.
                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Dünyalık isteklere ulaşınca; karşılaşacağımız sonucun pişmanlık olacağını öğrendik.
2.    Bey, başkan vesaire gibi kişilerin gönüllerinde ölüm korkusu olduğunu ve dertlerle uğraştıklarını öğrendik.
3.    Kendi işimizi kendimizin yapması gerektiğini öğrendik.
4.    Cenab-ı Hakkın kötü bir şey vermediğini, herkesin dileğini bildiğini ve istemeden verdiğini öğrendik.
5.    Hakkın emriyle dileğimizin olmasını istersek uygun olacağını, böyle bir yolun Peygambere ait yol olduğunu8 öğrendik.
6.    Tanrı emredince yaptığımız inkâr şeklinde bile olsa emre itaat ettiğimizden iman sayıldığını öğrendik.
7.    Hakkın emriyle olan her kötülüğün, bütün iyiliklerden daha ileri olduğunu öğrendik.
8.    Hak emrinin dış görünüşüne bakmadan içindeki incinin farkında olarak yapmamız gerektiğini öğrendik.
                                       *                                                                                                                                                                                                                                  İşte böyle yaren,
Allahtan beklememiz ve istememiz gerektiğini, insandan istemenin ve beklemenin yanlış olduğunu öğrendik, anladık.

Allah sebeplere bağladığından yine insan eliyle ve diliyle bize ulaşacağını öğrendik, anladık.

Kimden isteyeceğimizi ve kimden bekleyeceğimizin bilgisinde ve bilincinde olarak yaşamamız gerektiğini öğrendik.
                                         *

RAVLİ

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 508

Bende baş-u ber zemin re çün semend
Çün cenâze ne ki bergerden berend
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 324 inci beyit açıklaması)

“ Kul ol (Tanrı’nın istediği insan ol) da at gibi yeryüzünde yürü.
Yoksa omuzlarında götürdükleri cenaze gibi değil!”

Kula, kulluktan (Doğruluk ve özveri ile bağlanmak) ve efendisinin rızasını kazanmak için canla başla hizmetten daha hoş ne olabilir?

Kul, efendisinin emrine uyduğu zaman ikbale (Mutluluğa) erer, makbul olup esaretten kurtulur.

Eğer hizmette tembellik gösterir, işlerini kötü yaparsa; efendisi öfkelenir, kulağını çeker.

Kullukta mütevazı (Kibirsiz, gösterişsiz) ve alçak gönüllü ol da, efendinin emrini can ve gönülle yap.

Kulluk, server olmaktan (Başkan, reis olmaktan) daha tatlıdır.
Varlıktan kurtulan derviş, ne hoş bir zevk içindedir.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Bu dünyanın bütün nimetlerinin uzaktan hoş, yanındayken imtihan olduğunu öğrendik.
2.    Sabırlı olmamız, sabrın, sıkıntıdan kurtuluşun, zaferin anahtarı olduğunu, yanlışa düşmekten kurtardığını öğrendik.
3.    Dünyalık isteklerimizin önce hoş geldiğini fakat sonun acı verdiğini öğrendik.
4.    Dünya aldanışı içinde olanların kendi yükünü başkalarına taşıtmak isteyenler olduğunu öğrendik.
                                       *                                                                                                                                                                                                                              İşte böyle yaren,

Kendi yükümüzü kendimiz çekmemiz gerektiğini, halka yük olmaktan sakınmamız gerektiğini, eğer böyle yapmazsak hastalıklı bir yapıda olacağımızı öğrendik, anladık.

RAVLİ KULLUK
RAVLİ MEVLANA KULLUK MAKAMI YAZARAK Googleden okumalısın.
                                         *

RAVLİ

27 Nisan 2014 Pazar

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 507

Kâr takâ dâred-u din-u salâh
Ki ezo başed bedu âlem felâh
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 264 inci beyit açıklaması)

“ Takva (Dinin emirlerini yerine getirmek, yasaklarını yapmamak, şüphelilerinden uzak durmak), din ve iyi haller kişinin işini düzenler.
Zira iki âlemde de bunlarla kurtuluş saadetine erişilir.”

Âlim (Bilen, bilgili) isen, gel derviş ol.
Benlikten, kendinden geç.
(Ben merkezli düşünmekten ve davranmaktan vazgeç)

Mevlevi tarikatında (Yolunda) kendine bir rehber ara.
Öyle bir rehber ki, Mesnevi’nin sâf şarabı kadehinden mest olmuş olsun.

O, kendi gibi seni de sarhoş etsin ve sendeki varlık yükünü yaksın.
Görünüşte mütevazı (Kibirsiz, gösterişsiz, alçak gönüllülük gösteren) ve alçak gönüllü ol.
 (Görünüşün ve oluşun başkasının söz ve uygulamasına değer veren durumda olmalıdır.)

Fakat içyüzünde şah ol, emir ol.
Büyüklük, kullukta ve âşık olmaktadır.

Varlıktan kurtulmak, ebedi yaşamaktır.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Dünya ve ahret âleminde mutlu olmak isteyenlerin Tanrı buyruklarını önemsemesi ve elinden geldiğince uygun davranması gerektiğini öğrendik.
2.    Dini kuralların hem kişiyi hem de toplumun mutlu yaşayışını sağlayan sırlarla dolu olduğunu öğrendik.
3.    Ne kadar bilgili olursak olalım din ve iman ile ilişkilendirmediğimiz müddetçe arzu ettiğimiz verimi alamayacağımızı öğrendik.
4.    Egomuzun bize ve ilişkide olduklarımıza zarar verdiği için kontrol ve denetim altına almamız, Tanrı buyruklarına göre yeniden şekillendirmemiz gerektiğini öğrendik.
                                       *                                                                            İşte böyle yaren,
Kendimizi düzeltecek olan kişinin yine kendimiz olduğunu, kendimize doğru yolu gösterecek, yolumuzu aydınlatacak örnek kişiyi ve kaynağı bulmamız ve kendimizi değiştirmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Örnek kişinin Hazreti Mevlana olduğunu, kaynağın da Mesnevi olduğunu, hazreti Mevlana’ya sevgi ile bağlanmamız, her sözünü doğru kabul edip içselleştirmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Mevlevi öğretisinden sonra Hazreti Muhammed’i ve Kur’anı Kerimi daha iyi anlayıp seveceğimizi öğrendik, anladık.

Kur’an’ı ve Hazreti Muhammed aleyhisselamı sevip anladıktan sonra Allah’ı daha iyi anlayıp seveceğimizi öğrendik, anladık.

RAVLİ KAKNUS yazarak Googleden okumalısın.
                                         *

RAVLİ

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 506

Gerçi dânî dikkat-i ilm ey emin
Zant negşâyed dü dide-i gayb bin
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 261 inci beyit açıklaması)

“ Ey emin kişi!
Bilgide ne kadar ileri gidersen git, onunla gaybı gören (Gizli olanı, bilinmeyeni, hislerle ve akılla bilinmeyen) iki gözün açılmaz ki!”


Varlığını artıran ilim, aşağılık dünyaya meylini (Yönelişini) artırır da Allah aşkını tattırmaz, seni şehvet (Fazla istemek) tuzağına müptela (Düşkün, tutulmuş) eder.

O ilimler, nişansızı apaçık görecek olan can gözünü açamaz.
Ancak takvaya (Dinin yasak ettiklerini yapmamak, şüphelilerinden uzak durmak), dine alet (Araç) olan ilim, seni Rabb-ül âlemin’e ulaştırır.

Eğer sende sevgilini visaline (Buluşmaya, kavuşmaya) meyil varsa din, takva ve iyi işler, seni yüce maksada ulaştırır.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Mal ve paraya güvenilmediğini, gündüz gelse gece dağılıp gideceğini öğrendik.
2.    Yüz güzelliğine itibar etmemek gerektiğini, bir sivilceyle yüzü solduracağını öğrendik.
3.    Mal ve mülkü herkesin taşıyamayacağını, kişiyi kendini beğenmiş yapacağını öğrendik.
4.    Her ilim sahibinin iyi huylu olamayacağını, her alimde din aşkının olmayacağını öğrendik.
5.    Din aşkı olmayanın kişideki yüksek ruhu, canı, gönülü göremeyeceğini sadece onun topraktan yaratılmış bedenini göreceğini öğrendik.
                                       *                                                      
  İşte böyle yaren,
Gizli olanı görmenin o kadar kolay olmadığını, gördüğünü tarif edenden çok farklı olduklarını öğrendik, anladık.

Tarif edicilerden kendimizi kurtararak çok anlayışlı ve sezgili arif olmaya çalışmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                         *

RAVLİ

26 Nisan 2014 Cumartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 505

Çist mirâc-ı felek in nisti
Aşıkânra mezheb-u din nisti
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 233 inci beyit açıklaması)

“ Göklere yükselme nedir?
Bu yokluktur.
Âşıkların mezhebi (Gittikleri yol) de, dini de yokluktur.”

Bu varlıkta, sen gururunun mestisin (Sarhoşu).
Bu ilahi maariften (Okullarda öğrenilen derlerden) senin idrakin (Anlayışından, kavrayışından, akıl erdirmenden) uzaktır.

Çünkü bu sır, akıllı ve bilgin geçinenlerin idrakinden (Anlayışından, kavrayışından, akıl erdirmenden) beridir (Temizdir, karışıklığı, kusuru, noksanı olmayandır).

Bu meziyet (İyi faaliyet), zahir (Görünen, açık olan) ilminin bilgininden uzaktır.

Bu varlıktan çıkmadıkça sendeki faydasız fazilet ve hüner senin ancak cehlini (Cahilliğini, bilmezliğini) pekleştirir.

Fani (Yok) oldun mu, varlıktan kurtulursun ve bu ilahi sırlara da ders almadan vâkıf (Bilen, haber sahibi) olursun.

Kötü nefse kul olduğun müddetçe ilimleri incelemenle cehlin (Cahilliğini, bilmezliğini)  artar.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Ledün ilmini tanıyıp bilmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Gördüğümüz her şeyin yokluk âleminde meydana geldiğini sonra da vücut bularak görünür hale geldiğini öğrendik.
3.    Bir şeyi tanımanın ve kabul etmenin ille de görmek gerekmediğini, anlama, bilme ve akıl erdirme yeteneklerimizi geliştirerek görmüş gibi kabul edebileceğimizi öğrendik.
                                       *                                
İşte böyle yaren,
Hayatın ve gerçeklerin sadece gördüğümüzle sınırlı olmadığını, görünmeyen âlem ve sayısız varlıklarla birlikte yaşadığımızı ancak bize konan perde ile görüp tanıyamadığımızı öğrendik, anladık.

Kendi egosuna bağlı olanların, dünya değerlerini önemseyenlerin bilgi ve ilimlerinin sınırlı kalacağını, cahil hükmünde olacaklarını, gerçeği olduğu gibi göremeyeceklerini, her an tereddüt içinde bulunacaklarını, bulanıklıktan kurtulamayacaklarını öğrendik, anladık.

RAVLİ YOKLUK
RAVLİ YOKLUK MAKAMI
RAVLİ LEDÜN İLMİ yazarak konuyu anlayıncaya kadar Googleden okumalısın.
                                         *

RAVLİ

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 504

Hiç kesra tâ negerded o fenâ
Nist reh der bârigâh-ı Kibriya
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 232 inci beyit açıklaması)

“ Yok, olmadıkça hiç kimseye ululuk kapısına almaya yol yoktur.”

Yüce Allah’ın kapısı yokluktadır.
Yok, olmayan kimse, o kapıya yol bulamaz.

Yok, oldun mu o yol sana görünür.
O yola erdin mi, mekânın lâmekân olur.

O lâmekân makamına erdin mi, niteliksizliğe erer, zaman ve mekândan dışarı çıkarsın.

Taayyünden kurtulur, Hakkı apaçık görürsün.
Can damlasını da can denizine damlatırsın.

Haydi!
Arlıktan yüz çevir, yok ol.
Topraktan yüksel, göklere çık.
                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Bütün âlemin bağlandığı kendi varlığından, madde âleminden kaçıp sarhoşluğa doğru koşmaya çalıştıklarını öğrendik.
2.     Bütün âlemin kendinde olmaktan, kendinden geçmeye çalışarak sarhoşluğu tercih ettiklerini öğrendik.
3.    Aklı başında olmayana ceza hükmünün olmadığını öğrendik.
4.    Göklerden tarafa doğru yolu bulabilmek için daha önce bu yolu bulmuş sultanlarının yardım etmesinden başka çare olmadığını öğrendik.
5.    Ebedilik kazanmış sultandan, Allah’tan korkan ruhların koruyuculuğundan başka bir doğru yolun olmadığını öğrendik.
6.    Hiç kimsenin yok olmadıkça yani “ Ölmeden önce ölmedikçe” Hakkın huzuruna yol bulamayacağını öğrendik.
7.    Yokluğun göklere kurulmuş bir merdiven olduğunu, âşıkların dini ve mezhebi olduğunu öğrendik.                                                                                                                        *                                                                             İşte böyle yaren,
Allah’a sığınarak, günahlardan arınarak, Allah’a sevgiyle bağlanarak, gönlümüzdeki Allah dışında tüm sevgileri ve bağları yok ederek, Allah’ın bize yardım etmesi için sevdirdiği, bize yol gösteren veliyi tanıyarak, sözlerini doğru kabul ederek yokluk âlemine gitme olanaklarına kavuşmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                         *

RAVLİ

25 Nisan 2014 Cuma

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 503

Aşıkı kâlûde der hayr-u şer
Hayr-u şer meniger tu der himmet niger
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 135 inci beyit açıklaması)

“ Bir âşık, hayra (İbadetine, iyilik yapmasına, mal bağışlamasına) ve şerre (Kötülükle birlikte olan) bulunabilir.
Sen onun hayrına, şerrine bakma.
Himmetine (kalbin bütün kuvveti ile Cenab-ı Hakka yönelmesi ile ciddi çalışmasına) bak.”

Evlat!
Sende eğer yüce himmet (Yüce amaç uğrunda çalışma) varsa, bakiy (Ölümsüz) olan maşuktan (Âşık oluna sevgili olan Tanrı) başkasına gönlünü (Sevgiyle) bağlama.

Dünya izzetine (Değerlerine, saygısına, kuvvetine) itibar (Önem verme, saygı gösterme) etme.

Yokluğu (Güvenilecek her şeyi bırak), yoksunluğu (Dünya malı ve kuvvetini isteme), aczi (Beceriksizliği, güçsüzlüğü, kuvvetsizliği) ihtiyar et (Seç).

Mansıp (Makam), rütbe severlik meylinde (Yönelişinde) olan gönül, dostun visali (Kavuşma) arzusunda değildir.

Yokluğa dön, fanilik içinde fani ol ki, Hakkın visaline ve mülakatına (Görüşmesine) eresin.

Sen fani değilsen Tanrı visalinden uzaksın.
O büyük kapıyı, ancak fanilikte bulursun.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Gönlümüze koyacağımız sevginin sadece Allah sevgisi olduğunu, dünyaya sevgimiz varsa Allah’a sevgimizin olmadığını gösterdiğini öğrendik.
2.    Kimde bilme e anlama isteği arsa bunun ruha tesir ederek ilmi ile hareket eden olacağını öğrendik.
3.    Arif olanın bilmek ve anlamakla kazandığı nuru ile canının kuvvet kazanacağını öğrendik.
4.    Her kim anlamak ve bilmek isteğinden mahrumsa ona ölü demek gerektiğini öğrendik.
5.    Meleklerde de akıl ve can olduğunu fakat Âdem peygambere göre aşağı durumda olduklarını öğrendik.
6.    İblis Âdem Aleyhisselamdaki canın güzelliğini ve kuvvetini görmediğinden itaat etmediğini öğrendik.
7.    Her can sahibinin değişik gıdaları olduğunu, onlara bu gıdadan vermek gerektiğini öğrendik.
8.    Hazreti Peygamberimizin işaretlerinin gam ve kederi giderici, anlaşılmaz, çarpık fikirlerin doğru yola koyucu olduğunu öğrendik.
9.    Hazreti Peygamberimizin hadislerini bilmemiz ve bunların içindeki işaretlere çok dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik.
10.                      Hadislerin plan, harita ve yoldaki sıkıntılara rehber ve vardığımız yerde bulacaklarımızı açıklayan, davranışlarımıza yön veren bulunmaz kıymetli sözler olduğunu öğrendik.
                                       *                                                    
İşte böyle yaren,
Aşığın sözüne, yaptığına baktığımız zaman yanlışa düşebileceğimizi, çünkü sıra dışı davrandıklarını, böyle kişilerin sonuç odaklı Allah’ın emrine göre düşünüp davrandıklarını öğrendik, anladık.

Allah’a dua etmeden, yalvarmadan ne ruhu, ne canı, ne nuru elde edemeyeceğimizi öğrendik, anladık.

RAVLİ ARİF yazarak Googleden okumalısınız.

                                         *

RAVLİ

Popüler Yayınlar