Varlıktan ibret alma:
Şu garip oyunları oynayan
sanatkâr perdenin arkasındadır.
Eğer öyle değilse şu
hokkabazları tertip eden kim?
Kalp gözünü bu perdeye
alıştır ki, dışarıya neler sızdığını anlayabilesin.
Bu karanlık perdenin
arkasında insanın aklını fikrini yağmaya veren güzeller var.
1160- Bunlar öyle
yağmacılardır ki, gözlerinin cevherinde edep ışığı
parlar.
Gönüllerine hizmet kemeri
bağlamışlardır.
Şu pergâr noktası (Âlemin
merkezi) olan yeryüzünde bir varlık yoktur ki bir iş ile ödevlendirilmiş
olmasın.
Şu birkaç eğerli atın
süvarileri (Seyyar yıldızlar) ancak bizim hizmetimizde bulunmak için
hazırlanmışlardır.
Varlığın harekete geçmesinden daha önce yaratılanlarla sonradan varlık âlemine gelenlerin hepsi bizden daha sonradır.
Aşk mertebesine yükselten biz
değil miyiz?
Aşkın ilk nimetini yiyen de
biz değil miyiz?
1165- Her iki alemde ayıptan
ve hünerden ne varsa hepsini senin atının terkisine bağladılar.
(Sana bunları seçmek için
irada ve ihtiyar verdiler.)
Cihan dilberi için senden
daha iyi bir yoldaş, yer kuşu için senden daha uygun bir dane olamaz.
Bırak şu tabiatı tırmalayan
kuşu da dünya kuşunun başında Simurg,
gibi hüküm sürmeye bak.
(Simurg:
Anka kuşu, ismi bilinen cismi bilinmeyen efsanevi bir kuş.
Uzun boyunlu olduğu
için kendisine uzun boyunlu manasına gelen Anka denilmiştir.
Efsaneye göre, bu
kuş son derece uzun boylu, renk-renk kanatlı, insan yüzlü, iri cüsseli bir
yaratıkmış.
Çaylağın fareyi
yutması gibi o da fil yutarmış.
Bunun üzerine halk
o dönemde, peygamber olan Hanzele’ye şikâyette bulunmuşlar.
Anka dağlar
büyüklüğünde yumurta yumurtlarmış.
(Demiri,
Hayâtü’l-hayvan, II. s.186)
Başka bir rivayete
göre ise, Anka Musa Peygamber zamanında tek ve dişi olarak dünyada türemiş.
Sonra Tanrı ona bir erkek eş yaratmış.
Zamanla bunlar çoğalmışlar.
Musa öldükten sonra
Necd ve Hicaz’ı kaplamış ve yörede bulunan çocuklara musallat olmuşlar.
Bunun üzerine
zamanın peygamberi Halid b. Sinan el-Absi’nin bedduası ile yok olmuşlar.
(Kamus terc. s.I.
s.410)
Kuşları, kız ve
erkek çocukları yuttuğu için bu kuşa yutan, yok eden anlamına gelen “ Mugrib”
sıfatı verilerek “ Anka-yı Mugrib” de denilir.
(Gıyas. S. 305))
Senin ten kafesinde İsa gibi
sakladığın o kuş (RUH) senin hükmünün altında görünüyorsa da mertebesi senden
daha yücedir.
Ya ten kafesinden
onun çengelini kopar yahut kafesini onun hükmüne bırak.
1170- O kuş (Ruh kuşu) seni
velilik mertebesine yükseltir, seni kanatları altında korur.
Şu birkaç toprak dehlizinden
(Aşamalardan) geçtikçe, kendi benliğinden
temizlenmiş, yıkanmış olursun; gecesi gündüzü olmayan bir âleme gider,
Tanrı’sal sırların hazinesi olursun.
Peygamberler yolunda
yürüdükçe, Tanrı katına varabilmek değerini kazanırsın.
İki âlemin (Madde ve ruh âleminin) yolu iki menzildir.
Bu yolun yarısı kalp için bir
solukluk mesafedir.1175- Temelini şu toprak üzerine atan usta (Tanrı) can Kâbe’sini gönül evinde kurmuştur.
Ona varabilmek şerefini aydın
bir gönülde ara!
Karanlık madde âleminin
nakışlarına dalmaktan ne çıkar?
Nergisin gözlerine sürme
çeken (Açılmasını sağlayan) sabah rüzgârı,
bakıra altın rengi veren kimyadır.
Ten dediğin ne oluyor?
Bir avuç toprak döküntüsü
değil mi?
İş kalptedir kalpte.
Söz, fakir bir kalp sayesinde
değer kazanır.
Kalbin kölesi ol ki sultan
olasın.
Akıl hocası, can hâkimi (Egemen) olasın.
Bil ki senin vücuduna sıkı ve
sert bir riyazetten daha uygun bir elbise yoktur.
Artık ipek şeritlerden,
kaytanlardan bezenmiş kaftanların hükmü geçmiştir.
Misk geyiklerinin güzelliği
derilerinin sertliğindendir.
Bu hassaları dolayısıyla
geyik derilerinin içine sevgi muskası yazarlar.
Misk, sert muhafaza içinde
barınır.
İpek içine sarılmış olsa
darmadağın olur.
Şeker isen serin havalarla
uyuş, cevahir (Değerli maya, öz) isen sert
sedefle anlaş.
1185- Kâh gece bibi
seherlerin ayakları altında kal, kâh seher gibi ahlara amaç ol, karanlık
gecelerde zahmet yüklerini taşı.
Zahmeti çok çekenler, inayeti
(Allah’a yönelen ve ibadetten meydana gelen Allah
emirlerine sevgi duyulması, Allah’ın kendi güzelliğini o kişide görmek istemesi)
de bol bulurlar.
Vefa ehlinden (Sevgi ve dostluğu devam ettiren) bir mertebeye ermiş
olanların birçoğu meşakkatli yollardan geçmişlerdir.
Sana sağlık ve afiyet görünen
şey (Rahatlık ve şişmanlık) ise belâdır.
Belâ (Gam, keder, musibet, afet, ceza, zor işler) darbesi, hodbinlik (Kendini beğenmiş, bencil), kendini beğenme
hastalığının merhemidir (İlacıdır).
Nasıl ki şarabın acılığı da
neşe ve tatlılık mayasıdır.
1190. Aslan ol da zincirini
kır.
Mum ol da kendini yemekten (Eriyip tükenmekten) zevk al.
Istırabı, feryatlara yetişen
bir (İrade sahibi) dilemiştir.
Eğrilikten vazgeçmek
doğruluktur.
Bir süvari dedi ki, bu
meydanda meşakkatlerin (Zahmet, sıkıntı, güçlük, zorluk)
ardında çok rahat gizlidir.
Çarh (Dünya dönüşü) bir düğümünü
çözmedikçe (Sana çetin işlerde kolaylık göstermedikçe)
başına bir düğüm vurmaz.
(Seni
çetin bir işle karşılaştırmaz)
Ölüm yolculuğuna çıkarsan o
yol kurtuluş yoludur.
(Ölmeden önce ölünüz hadisi)
Gam şahnesi (Polisi, zabıtası) daima sevincin önü sıra yürür.
***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***
Neler öğrendik:
1.
Kendini
göstermeden oyunlar oynayan Tanrı’nın ne yaptığını anlamaya çalışmamız
gerektiğini öğrendik.
2.
Gördüğümüz
güzelliklerden çok daha fazlasının perde arkasında saklandığını, bu güzelleri
ve güzellikleri görmeye çalışmamız gerektiğini öğrendik.
3.
Bizlere hizmet
etmek için gönüllü hazır olan nurlu varlıkların farkında olmamız ve bize yardım
etmeleri için istememiz ve yakınlaşmamız gerektiğini öğrendik.
4.
Tanrı aşkını
bilenin, âşık olanın aşk nimetlerinden faydalanabileceğini öğrendik.
5.
Sıradan biri olmaktan kurtulup maddi ve ruh âleminin
yüceliklerinde yaşamak için istekli olmamız gerektiğini öğrendik.
6.
Ruha önem
verenlerin çeşitli aşamalardan geçip benliğin pisliğinden temizlenip devamlı
aydınlık bir görüşe sahip olup sırları görecek duruma geleceklerini, veliler
seviyesine yükseleceklerini öğrendik.
7.
Kalbine önem verenlerin bu yolu
çabuklaştıracağını ve kolayca ulaşabileceğini öğrendik.
8.
Aydın gönüllü
bize kılavuzluk edecek kişileri aramamız gerektiğini öğrendik.
9.
Aydın gönüllünün
görüşümüzü netleştirip kararsızlıklardan, bulanıklıklardan, bulaşık fikir ve
düşüncelerden temizleyeceğini öğrendik.
10.
Aydın gönüllünün
bakır seviyesinde olanı altın seviyesine çıkaracağını öğrendik.
11.
Sertliklere,
zorluklara alışmamız gerektiğini yani sağlam bir yapıya kavuşmak gerektiğini,
kırılgan olup ufak bir tesirle darmadağın olmamamız gerektiğini öğrendik.
12.
Rahatlık ve
şişmanlık arayanların ruh ve beden hastalıklarıyla boğuşacağını, sahlık ve
esenliğe kavuşamayacaklarını öğrendik.
13.
Bizim düşünce ve
hareket alanımızı kısıtlayan bağlardan kurtulmamız gerektiğini öğrendik.
14.
Başına bir iş
gelmeden öğrenip bilenlerin sıkıntıya düşmeyeceklerini, elinde olmayan bir
sebeple düşseler bile en az zararla kurtulacaklarını öğrendik.
15.
Üzüntünün hemen
sonrası sevinç geldiğini öğrendik.
*
RAVLİ