31 Ekim 2013 Perşembe

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 155

Şeyh faâlest bi alet çü Hâk
Bamüridân dade bigüfti sabâk
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1323 inci beyit açıklaması)

“ Şeyh, Hak, gibi aletsiz işler yapmakta mahirdir.
Müritlerine sözsüz ders verir.”

Şeyh, senin nefsini aletsiz öldürür.
Dudağı kımıldamadan söz söylemeden Hakkın esrarını (Sırlar, gizli hikmetler ve manalar, bilinmeyen şeyler.) sana söyler.

Haydi!
Yürü, onun ayağının tozunu gözüne sürme çek de, Allah’ın ilimlerini sana öğretsin.

Sen bakırsan, onun kimyasının tesiriyle altın olursun.
Yalçın kaya isen pırlanta olursun.

O, seni senden tamamıyla fani (Eski yapılandırılmanı yok eder) eder.
Rabbani nurların pertevi (Allah’ın âlemi aydınlattı ışık) yapar.

Her çirkin şeylerin değişir.
Eksiksen mükemmel olursun.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Yol gösteren, yolu aydınlatan şeyhin sadece görünen yardımı ve tesiri olmadığını, görünmeyen yardımının da olduğunu öğrendik.
2.    Eski toplumun yapılandırdığı yapının yok edilmesi yeniden yapılandırma yapılması gerektiğini ve bunun kolayca olmadığını öğrendik.
3.    Değerli ve yaralı bir hale gelmek için kararlı olarak uygun duruma kendimizi getirmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Olgun kişiyi bularak, ona bağlanarak, hizmet ederek değerli ve tesirli bir yapı oluşturabileceğimizi öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,
Kul olunmadan sultan olunamaz.
Sen senden üstüne boyun eğmezsen kimse sana boyun eğmez.

Kendini yenileme ve değiştirme isteğin ve kararlığın olmalı ki sonucu görebilecek kadar bu istekten ayrılmamalıyız.

Kendimizi yok sayarak, gönlümüzü boşaltarak doğru, güzel, kaliteli yapılanma için tamamıyla kararlı olmalıyız. 

                                       *

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 154

Çün zi hod rest-i heme burhan şüdi
Çünkü bende nist şüd sultan şüdi
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1320 inci beyit açıklaması)

“ Kendinden kurtuldun mu bütün hüccet (Delil, şahit) kesilirsin.
Kul efendisine karşı yok oldu mu sultan olur.”

Nefsin kuldur, can sultandır.
Onun ölmesiyle can ebediyete erer.

Nefis ölmedikçe can hapistedir.
Onun ölümü, canın hayat-ı ebedisidir.

Fakat bu nefsi öldürmek pek güçtür.
Ey talihli kimse!

Bu hususta sana bir üstad (Bilgide, sanatta, uygulamada usta olmuş kişi) gerektir.

Onu nasıl öldürürsün?
O ejderhadır.

Ancak Allah’ın sayesi ( Himaye, sahip çıkma, koruma.) olan bir kâmilin dostluğu ile öldürebilirsin.
Çünkü o kılıçla, okla öldürülmez.

Yalnız Hak yolunu bilen bir pirin ok yarasıyladır ki, maksada erersin.
                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’a bağlı olmayıp da kendine bağlı olanların nefsin tesirinden kurtulamadıkları için sultan olamayacaklarını öğrendik.
2.    Nefsin tesirinden kurtulmanın kolay olmayacağını, kişinin kendi kendine başaramayacağını, kurtulmak isteyenin bu işi bilen ve başarmış Hak yolunu bilen büyükten yardım alması gerektiğini öğrendik.
3.    Hak yolunu bilen büyüğe kendini teslim edersen o sana ilk önce sana yavaş-yavaş zarar veren iltihaplanmış yaralarını deşerek pis kanını akıtır, sonra merhem koyarak o yarayı iyileştirir.
4.    Bağlanmak; sonuca ulaşana kadar ilişkiyi koparmadan devam ettirmekle olacağını öğrendik.
5.    Hak yolunu bilen büyüğün her dediğinin doğru, her yaptığını yerinde ve olumlu olacağını peşinen kabul etmemiz ve ona hizmet ederek bağlılığımızı devam ettirmemiz gerektiğini öğrendik.

                                            *
İşte böyle yaren,

Bazı şeyler sözle güzelce ifade edilir.
Fakat uygulama başlayınca sayısız yollar ortaya çıkar da hangi yoldan gidilmesini bilemediğinden şaşkın bir hale gelirsin.

                                       *

RAVLİ                      

30 Ekim 2013 Çarşamba

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 153

Maşikârim in çunin dami kirast
Göy-i çevkânin çevkâni kucast
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1340 inci beyit açıklaması)

“ Biz avlanmışız, bizi böyle avlayan tuzak kimindir?
Biz çevgenin (Ucu eğri sopa) toplarıyız.
Bizi oynatan çevgenin sahibi nerededir?”

Allahım!
Bizi avladın, bize vahdet (Bir olma) sırlarını da açıkla.

Bu cihanın tuzağından bizi kurtar.
Gönlümüzde yalnız sevgin kalsın.

Canımızı bu cihanın kayıtlarından kurtar da cemalinin (Yüzünün, gerçeğinin) tecellisi (Görünmesi) ile sevindir.
Gözümüzü canımıza perde, kendimizi kendi yüzümüze nikap yaptın.

Kardeş, kendin kendine perdesin, kendini göremiyorsun, kendinden gafilsin (Habersiz).

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    İsteyen, arayan, araştıran biz gözükmemize rağmen aslında Allah’ın kulum bana yaklaş, beni tanı, beni bul hükmünün gereği olarak uğraşıya girdiğimizi öğrendik.
2.    Allah’a sevgi yolu ile ulaşabileceğimizi bunu da yalvarışla kolaylıkla ulaşabileceğimiz imkânlara kavuşabileceğimizi öğrendik.
3.    Allah’ın kendini göstermemek için perdeler koyduğunu öğrendik.
4.    Kendimizin dünya nimetlerini fazla sevmemiz ve bağlanmamızla da Allah’a ulaşma yollarını kendimiz kestiğini öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,

Gönül gözü, kalp gözü, can gözü ile görebilenin gördüğünü, yalnız baş gözüyle görenlerin görülemeyeceğini açıkça öğrendik.

Daha iyi ve güzel olana ulaşmak için eski sevdiklerimizden ve bağlı olduklarımızdan vazgeçmemiz gerekmektedir.

Kendimizin kendimize uyguladığı örtülerden, bağlardan, perdelerden, sığındıklarımızdan, güvendiklerimizden kurtulmadıkça karanlıkta kalacağımızı, uyku uyuyor gibi olacağımızı öğrendik, anladık.

RAVLİ FARKINDALIK
RAVLİ ÖZ ELEŞTİRİ
RAVLİ KONTROL
RAVLİ PERDE
RAVLİ KARANLIKTA KALMAK yazarak Googleden okumalısın.
                                       *

RAVLİ                      

29 Ekim 2013 Salı

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 152

Nur-i Hak ber Nur-i his rakib çeved
Vankehi can suy-i Hak Ragıp şeved
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1290 inci beyit açıklaması)

“ Hakkın nuru his nuruna bindikten sonradır ki can, Hakka doğru rağbet eder.”

Allah’ım!
Bize o senin nurunu ver.

His gözümüzü nurunla aç.
Parlak nurunla gözümüzü aç da yine kendi nurunla cemalini (Yüzünü, gerçekliğini) bize göster.

Canımızı iştiyakınla (Özlemle) doldurdun, onu hicranının acısından (Ayrılığın verdiği acı) kurtar.

Lütfünle (Bağışlarınla) bizi bizden al da, çeke-çeke visal (kavuşmaya) ve mülakatın (Görüşmek için) gül bahçesine götür.

Bizi aşkınla kararsız (Dengemiz bozuldu) ettin.
Biz senin aşk tuzağına tutulmuş av olduk.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Beş dış duyu ile iç beş duyunun uyumlu çalışmasından meydana gelen his son seviyesine gelince ve bu durumda Allah nurunu verirse kişinin Allah’a yöneldiğini öğrendik.
2.    Allah’ın nurundan hissesi olmayanların ne yaparlarsa yapsınlar ilahi âleme giremeyeceklerini, o giriş kapısını bulamayacaklarını öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,
Duyular uyumlu çalıştıktan sonra kişi his dünyasının sonuna varsa da Allah o kişiye nurunu vermezse; o kişi hayal ile değişik şekillerin parçalarını birleştirerek ilginç şekiller meydana getirerek hayalinde görür ve bu gördüklerinin Tanrı olduğuna inanır ve bunları gerçek sanarak başkalarında inanması için çalışırlar.
RAVLİ DUYU DUYGU HİS yazarak bu konudaki yazıları okumalısın.

                                       *

RAVLİ                      

28 Ekim 2013 Pazartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 151

İn cihan-ı nist çun hestan şude
Van cihan-ı hest bes pinhan şude
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1280 inci beyit açıklaması)

“ Yok olan bu cihan var gibi olmuş, var olan o cihan ise pek gizlenmiştir.

Hiç gözünün nuru, suretlerden başka bir şey göremez.
Canın gözüne ise cananın güzelliği görünür.

Kendine gel.
Kendinden dışarı nereye çıkıyorsun?

Yâr ile içte hususi bir sohbet vardır.
İçten can gözünü açmamışsın.

Ten gözü ise dıştan her şeyin hakikatini değil akislerini (Yansımasını) görür.

Ten gözü ne görürse, gördüğü kabuktur.
Can gözü ne görürse gördüğü şeyin kendisidir.

Hakkın nuru his nuru ile birleşince Hakkın nurunun verdiği kuvvetle his nuru onun cemalini görür.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Varlığı ebedi olan dünyaların kendini gizlediğini kolayca göremediğimizi öğrendik.
2.    Varlığı yok olacak olan bu dünyanın kendisini gösterdiğini, kolayca görebileceğimizi öğrendik.
3.    Başımızdaki gözün yok olacak olanları ve ebedi olan dünyaların yansımalarını gördüğünü öğrendik.
4.    Can gözümüzün sevgiliyi gördüğünü öğrendik.
5.    Can gözünün gördüğü yansıma olmadığından hakikatin kendisini gördüğünü öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,
Dünya âleminde getirilen insanların sınava çekildiğini, vücut ölümü sonrası hayatta ki oluşturduğu değerine göre yer ve değer verileceğini öğrendik.

İleri yaşamda iyi bir yer edinmek için Tanrı nurunu tanımamız ve o nurdan yararlanma yolunu bir şekilde bulmamız gerektiğini öğrendik.

Daha geniş bilgi için RAVLİ CAN yazarak Googleden incelemelisin.

                                       *

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 150

Terk-i şehvet ha vu lezzet ha sehâst
Herki der şehvet furuşut ber nehâst
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1072 inci beyit açıklaması)

“Şehvetleri (Aşırı istekleri), lezzetleri (Herhangi bir şeyle karşılaşınca alınan zevk ve hoşlanma) terk etmek cömertliktir.
Şehvet çukuruna batan yukarı çıkamaz.”

Aşağılık dünyanın lezzetinde kalmışsın.
Yaratmakta sanat ve kudrette, güzellikte tek olan Tanrı’nın visalinden (Bir arada olabilme imkânından) gafilsin (Habersiz, uykuda, dikkatsiz,).

Birkaç günün lezzeti cana can katan Allah’ın cemaline (Yüzüne, hakikatine) bakmaya mani oluyor.

Eğer adamsan hayvani hazları bırak, kendine gel de gözünü aç.
Fani dünyanın lezzetleri mademki fanidir, nakd (Peşin verilmiş) olan ömrü ona sarf etmek ziyandır.

Bu cihan mülkü fani bir karanlıktır.
Lâmekândan (Adresi belli olmayan yer) başka bakiy (Ebedi) olan bir aydınlık yoktur.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Gördüğümüz, bildiğimiz, yararlandığımız dünyadan başka dünyaların olduğunun bilerek bu dünyaları bulmaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Baş gözüyle görmediğimiz halde varlığını her an sonuçlarından anladığımız sayısız kuvvet ve oluşumun nerede, nasıl, ne kuvvette olduğunu anlamak için araştırma ruhuyla çalışmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Başka âlemleri tanımak, anlamak, yararlanmak için dünyaya ait lezzetlerden uzak durmamız gerektiğini öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,
Dünya lezzetleri aldatıcı ve oyalayıcı olduğundan esas ve ebedi lezzetlerden mahrum kalmamıza sebep olur.

Sıradan insan görüneni çok çabuk ve kolay kabul ettiğinden dolayı aklını fazla zorlamayız.

Görünmeyen ama var olan ruh, can, gönül, kalp gibi değerlerin anlaşılması, kabul edilmesi ve yararlanılması için uğraşı ve emek gerektirdiğinden sıradan insanlar bu çabadan kaçarlar.

Bilerek yaşamaktan çekinenler karanlığa kendini mahkûm ederler.
Öz eleştiri yapmayanlar doğruyu bulamazlar ve kendi sanılarıyla yaşarlar.

Değerli olan saklanır, korunur ve herkesin kolayca ele getirebileceği yerde bulundurulmaz.

Değerini bilene, doğru kullanacağından emin olana bilgi de verilir, sır da verilir, olanak da sağlanır.

Uygun olmayana hiçbir şey emanet edilmez.
Olgunlar uygun olan ile uğraşırlar.

Bu bakımdan kendimizi uygun hale getirmek için uğraşmamız, çalışmamız gerekir.

                                       *

RAVLİ                      

27 Ekim 2013 Pazar

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 149

Pend-i men bışnev ki ten bend-i kavist
Köhne birûn kün gered meyl-i nevist
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1270 inci beyit açıklaması)

“ Benim öğüdümü dinle, ten kuvvetli bir bağdır.
Eğer, sende yenilik meyli (Eğilim) varsa eskiyi dışarı at.”

Tenin nasibi kirli bir dağarcıktır.
Bunun ne değeri var ki bununla kanaat ediyorsun.

Can lezzetlerinden mahrum kalmışsın, yalnız dünya lezzetleriyle kanaat etmişsin.

Şehvet lezzeti, topraktan olan cismin nasibidir.
Visal (Allah ile buluşma) lezzeti, temiz cana lâyıktır.

Şehvani (Erotik) hazlar, uyumak, yiyip içmek gibi şeyler bedenin kısmetidir.
Canın arzusu ise asli vatanına ulaşmaktır.
                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Vücudun isteklerine olan bağın, çekiciliğin çok kuvvetli olduğunu öğrendik.
2.    Yenilik isteyenin eski olanı gönlünden, aklından temizlemesi gerektiğini öğrendik.
3.    Sadece vücudumuzun isteklerini yerine getirmekte kalmayıp canımızın isteklerini de yerine getirmek için uğraşmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Allah’a ulaşma ve buluşmanın lezzetlerin en yücesi olduğunu öğrendik.
5.    Canımız Allah’tan verildiği için canımızın hep verilene gitmek arzusunu taşıdığını öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,

Dünyanın oyalayıcı etkilerinden bir an kurtulup kendimizi dinlediğimiz zaman canımızın Allah’ı arzuladığının farkına varırız.

Her şey aslına döneceğinden aziz canımız da geldiği yere dönecektir.
Canımız geldiği yere gidince dünya âleminde hiç bakılmamış, beslenmemiş, gelişmemiş kaldıysa, gıdasız bırakılıp zayıf ve güçsüz bir halde bırakılmışsa elbette ki hesap sorulacaktır.

Kendi içimize, dünyamıza bakıp kendimizi dinlememiz ve can, ruh, gönül, kalp dediğimiz bizimle olan güçlü varlıkları bilmemiz, tanımamız, etkinliklerini artırmamız gerekmektedir.
                                       *

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 148

Meşrık-ı hurşid-i burc-ı kırgun
Afıtab-ı ma zimeşrık ha birun
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1107 inci beyit açıklaması)

“ Gökteki güneşin tan yeri kır renkli burçtur.
Bizim güneşimiz ise tan yerlerinden dışarıdadır.”

Bizim güneşimiz zevalsiz olan (Kaybolmayan, yerinde kalan) Tanrının ziyasıdır (Işığıdır).
Gökteki güneş zevalsiz değildir (Kaybolur, yerinden ayrılır).

Bu bedenin hayatı olan hayvani canın bekası (Kalıcılığı), beden fani (Yok) oluncaya kadardır.
İnsani olan canın canı ise daimi ve ebedidir.

Ey ten hapsinde hapis kalan.
Bakiy (Yok olmayacak) olan canı iste, tenin etrafında dolaşma, ten bağından çözül.

O, bekasızdır (Ölümsüzdür).
Sözümü dinle ki ebedi candan mahrum kalmayasın.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    İnsanda iki can olduğunu öğrendik.
2.    İnsandaki canın birinin hayvani özelliklere sahip olduğunu öğrendik.
3.    İnsandaki ikinci canın hayvani cana da can veren ve yok olmayacak olan can olduğunu öğrendik.
4.    Bedenimize ait can ile çok uğraşarak cana can veren ebedi olan canı ihmal etmememiz gerektiğini öğrendik.
5.    İsteğimiz bedenimizdeki canın canı olması olduğunu öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,

Vücudun isteklerine bağlı kalan ve ona çalışanın daha değerli olan ölümsüzlük veren canı göremeyeceğini ve yararlanamayacağını öğrendik, anladık.
                                       *

RAVLİ                      

26 Ekim 2013 Cumartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 147

Dil ziher yâr-i gıday-i mi hored
Dil ziher ilm-i safay-i mi bered
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1089 inci beyit açıklaması)

“ Gönül her yârdan ( Dost, ahbap, tanıdık. * Yardımcı. * Âşık. Maşuk, sevgili.)bir gıda yer, her ilimden bir safa (Eğlence, rahatlık, üzüntüden uzaklaşma, hoşluk içinde olma.) alır.”

Kardeş!
Gönül acayip bir kuştur.

Su ve topraktan yapılmış bu kafeste nice gün kalacaktır.
En sonunda bu kafesten uçacak, ta lamekanı (Adresi belli olmayan yer) fezaya yine varacaktır.
Bu tenin içinde can, saman altında kalan deniz gibidir.

Bir gün gelecek ki ecel rüzgarı o samanı savuracaktır.
Cismimiz sanki kara bulut gibidir.

Can da ay gibi onun arkasında gizlenmiştir.
Can, beden dağının arkasından doğunca güneş gibi parıldar.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Gönlümüzün her sevdiğinden beslenip kuvvetlendiğini, öğrendiği her ilimden de sevinç duyduğunu öğrendik.
2.    Canımız bedenimizden zamanı gelince kurtulacağından yükseklere uçacak kuvvetli kanatlara sahip olması gerektiğini öğrendik.
3.    Yükseklere uçuracak kanatların birisinin sevgi (Aşk) diğerinin de ilim olduğunu öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,
Sevgi ve ilimin yaşam kalitemiz için önemli olduğunu ve hayatımızın bir parçası yapmamız gerektiğini öğrendik.

Dünyada yaşarken elimizden geldiği kadar sevgiyi ve sonra aşkı yaşamamız ve kendimizi ilimle donatmamız gerekmektedir.

İnsanın değerli olan canımızı kuvvetlendirmek için sevgi ve ilim sahibi olmamız ve bunları kuvvetlendirmemiz gerekmektedir.  

RAVLİ AŞK
RAVLİ İLİM yazarak Googleden okumalısın.
                                       *

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 146

Kut-ı aslı-ı beşer nur-ı Hudâst
Kut-ı hayvani merora nasezâst
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1083 inci beyit açıklaması)

“ Beşeri (İnsanın)  asli gıdası Tanrı nurudur.
Hayvani gıda, ona lâyık değildir.

Hayvani gıdayı bırak, ne yapacaksın?
Can ve gönülle asli olanı kendine gıda yap.

Lâmekân bağının kuşları olan can ve gönül, dükkânın köşesinde ve kafes içinde mahkûmdur.

Bunlar, kuds âleminin (Temizlik ve noksanlıklardan uzak olan âlemin) tutileridir (İnsan gibi konuşan kuş).
                                                                                                
Onları hikmet (Yaradılışın gerçekliğini bilip, akıl söz ve davranışta uygunluk sağlayarak hakikati bilmek ve iyi işler yapmak özelliği kazanmak) şekeriyle gıdalandır.

Canın ve gönlün gıdası hikmet ve irfandır (Kâinatın sırlarını bilmek, anlamak, tecrübe etmek suretiyle uygunluktan olgunluğa geçmek.)

Arifler, o gıdaların kâseleri gibidirler.
Arif bir dost, süt ve şeker kâsesidir.

Kötü tıynetli  (Huylu, yaradılışlı) yâr (Dost, sevgili) zehir kâsesidir.

                                            *
Neler öğrendik:
1.    Can ve gönlün adresi belli olmayan âlemden gelip vücut kafesine konduğunu, bu kuş gibi içimizde olan varlıklara bakmamız, yaşatmamız, öldürmememiz, geliştirmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Doğru kişi ve kaynaktan bilgi alarak uygunluk yolunda olgunluğa ulaşmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Güzel huylu olmak için içimizde olgunun olduğunu, bu olguyu geliştirmemiz gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Allah can ve gönlü vücudumuzun içine koyduğunu, nasıl ki vücudumuz beslenmeye, gıdaya ihtiyacı olduğu gibi canımızın ve gönlümüzün de beslenmeye ve gıdaya ihtiyacı vardır.

Vücudun beslenmesi topraktandır.
Can ve gönlün beslenmesi Allah’ın nurundan beslenmesi gerekmektedir.

Can ve gönlün beslenmesi kuvvetlenmesi insan olmanın onurunu anlamak ve doyasıya yaşamak için bu konuda çalışmamız gerekmektedir.

RAVLİ CAN
RAVLİ GÖNÜL yazarak Googleden öğrenmelisin.

                                       *

RAVLİ                      

25 Ekim 2013 Cuma

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 145

Gird-i nefs-i düzd-ü kâr-ı o mepiç
Herçi ân ne kâr-ı Hak hiçest hiç
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1063 inci beyit açıklaması)

“ Düzenbaz (Hile yapan, aldatan) nefsin (Aşırı istekler) ve onun işlerinin etrafında dolaşma.
Zira Hakkın işi olmayan her şey hiç.”

Bâkiy Haktır, ondan maadası fani olur.
(Allah’tan başka her şey yok olur)

Ömrünü ziyan etme, çalış, gaflet (Aymazlık, farkında olamama durumu) uykusundan uyan.

Gönül aynasını aşk ile parlat.
(Günlünü farkında olmadan aldığın değersiz sevgilerden arıdır, Tanrı aşkıyla doldur.)

Aşk ile âlemden Müberra (Fenalıklardan uzak, temiz, noksansız) ol
Cihanın bütün kayıtlarından çözül (Sınırlarını dışına çık), hür ol.

Yemek, içmek tozundan etek silk.
Fani (Ölümlü) cisme gıda, su ve topraktır.

Ruha gıda, Tanrı nurudur.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Ne istediğimizi bilmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    İsteklerimizi ebedi olana yönlendirmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Gönlümüze layık olan sevginin ancak Tanrı sevgisi olduğunu öğrendik.
4.    Gönlümüzü gelip geçici, dünyaya ait sevgilerden temizlememiz gerektiğini öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,

Dünyaya ait sevgilerin gelip geçici olduğunu, sevgi ile bağlanmaya layık olmadığını öğrendik, anladık.

Elbette ki dünyaya geldiğimiz ve buraya ait görevleri yapmamız gerektiğini ancak yoğun bir sevgi göstermemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                       *

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 144

Ufken in tedbir-i horda piş-i dost
Gerçi tedbiret hem ez tedbir-i ost
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1060 inci beyit açıklaması)

“ Bu kendi tedbirini (Hazırlık yapmak, önlem almak) dostun önüne bırak.
Vakıa (Olgu) senin tedbirin de onun tedbiridir ya.”

Tedbirleri, her zaman o gönderir.
Bu oklar, O’nun kemanından (Ok atan yay) fırlar.

Vakıa (Olgu) bu tedbirler O’dan gelir ama tedbir edeni gene kendinde ara.

Hakkın işinde daima riyasız (İkiyüzlü olmamak) ol ki, gönlünde Hakkın sırları açılıp görünsün.

Kardeş!
Eğer ezelde şaki değilsen, mütteki (Bütün günahlardan kendini koru, dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekin) ol, mütteki.

Heva ve hevesten (Zevk ve şehvetler, boş ve geçici şeyler) temizlen.
Din yolunda tez ol, çevik ol.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Her şeyin Allah'tan geldiği bilincinde olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Her şeyin Allah’tan geldiği bilincinde olarak bize de düşen görevler olduğunu ve kendimizi temiz tutmamız, önlem almamız, hazırlık yapmamız gerektiğini öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,

Her şeyi başlangıcında Allah'a havale etmek doğru değildir.

Allah'ın bize verdiği aklı bilgi ve düşünce ile kullanarak gelecek tehlikelere karşı önlem almamız, bize düşen görev ve sorumlulukları yerinde, zamanında ve yeteri kadar yapmamız gerekmektedir.

Bize düşeni yaptıktan sonra sonucun bizim için hayırlı olması için Allah'a sığınmamız ve Allah'ın takdir edeceği sonucu kabullenmek için kendimizi hazır tutmalıyız.

Elimizden hiçbir şey gelmiyorsa temiz kalmaya, Allah’tan gelecek yardımı sabırla beklememiz gerektiğini öğrendik.

Her şeyin aslını esasını Allah bilir ve var eden de Allahtır.
Bizim davranışımıza göre şeref veren veya aşağılayan da Allahtır.

                                       *

RAVLİ                      

24 Ekim 2013 Perşembe

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 143


Ez yek endişe ki ayed der derûn
Sad cihan kerded beyekdem ser nigun
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1029 inci beyit açıklaması)

“ İçe gelen bir fikirden yüzlerce âlemin bir anda harap olmasına imkân vardır.”

Ormanlar türlü-türlü fikirlerin gelmesinden bir an bile hali değildir.
Bazen aslan ve kaplan, bazen de misk göbekli ahu gelir.

Sen tetik bulun: bu orman boş değildir.
İnsan kısmının sureti şaşılacak şeydir.

Onun içinde fikirler dolaşıp durur.
Bu cesedi bir ırmak farz edersek fikirler sular gibi yeni-yeni ona akar, gelirler.

Her an Tanrı gayb aleminden türlü-türlü tedbirler onun içinde gönderilir.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Gönlümüze hemen anlayamadığımız bilgilerin fikir olarak geldiğini öğrendik.
2.    Görünmeyen âlemden (Gayb âleminden) görünen âleme devamlı bilgi akışı olduğunu bunun fikir seviyesinde olduğunu öğrendik.
3.    Fikir seviyesinde gelen bilgilerin hemen anlaşılamayacağını, gönül gözünü görmeye, gönül aynasını temizleyip parlatanların bu gelen bilgilerden haberdar olabileceğini öğrendik.
4.    Allah âleminden kaynaklı devamlı gelen bilgilerin başarılı bir şekilde kullanılması için kendimizi hazırlamamız gerektiğini öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,

Bir şeyin hakikatini bilmek, yerinde ve zamanında yararlı olarak kullanmak tesadüfü olamaz.

Kişinin gönül temizliği yapması, isteklerin çokluğundan kendini arındırması, temiz ve kaliteli bilgiler ile kendini donatması gerekmektedir.

Hayatın tamamını kapsayan ve önemle yapılması gereken gönül temizliğidir.
 Gönül her an söz ve davranışları yanlış değerlendirmesiyle kirlenir ve önemsiz ve değersiz işlere kendiliğinden akarak işe yaramaz alanlara gücünü harcayabilir.

RAVLİ GÖNÜL yazarak Googleden incelemelisin.


                                       *

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 142

Çend bazi aşk ba nakş-i sebû
Bigüzer ez nakş-i sebû rev âb cu
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 1020 inci beyit açıklaması)

“ Testinin nakşına ne vakte dek aşık kalacaksın?
Testinin nakşından geç.
Yürü, testideki suyu iste.”

Desti (Vücut) saf sudan boşsa, testi’ye aşk arz etmek ahmaklıktır (Akılsızlık).
Yürü!
Saf su dolu bir desti bul (Temiz bilgili ve olgun biri).

Onun suyunu içtin mi muaf (Özgür, serbest) olursun.
Suyla dolu bir desti bulunca suyu tatlı mıdır, acı mıdır anla.

Suret desti, fikir su gibidir.
Su eğer acıysa ondan yüz çevir.

Suretler, ormanlara benzerler.
Ormanlarda fikirler dolaşır.

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
                                 ***
Neler öğrendik:
1.    Sadece dış görünüşe bakarak seven ve isteyen kişinin yanıltılmasının kolay olacağını öğrendik.
2.    İnsanın içinde taşıdığı, sakladığı, koruduğu, ikram ettiği, katışıksız değerlerin kıymetli olduğunu ve bu kıymetli olanı kendinde toplamış olanı seven ve isteyen olmamız gerektiğini öğrendik.
3.     Güzel, doğru, geçerli, olumlu fikirlerin içini güzelliklerle, kalitelerle, sevgiyle doldurmuş olanlardan geldiğini öğrendik.
4.    İçini çirkinliklerle, bencilliklerle, doldurmuş kişilerin fikirlerinin beğenilmeyen acılıkta olduğunu öğrendik.
                                    *
İşte böyle yaren,
Burada şuna dikkat etmelisin!

Doğru kişiyi bulduysak ve o kişi temizlenmemiz, düzeltmemiz  iyileştirmemiz, geliştirmemiz için acı sözler de söyler, hoşumuza gitmeyen ödevler de verir.

Bizi düzeltmeyi kendine görev saymayan bencil kişinin acı veya tatlı söz ve davranışlarından uzak durmak doğru davranıştır.

                                       *

RAVLİ                      

23 Ekim 2013 Çarşamba

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 141

Her leb-i cu buhl-i âb anra buved
Kez i âb-ı cûy-i nabina buved
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 894 inci beyit açıklaması)

“ Irmak kenarında bulunan bir kimsenin su cimriliği, ırmağın suyunu görmezlikten geldiğindendir.”

Peygamberler, veliler ırmaklar gibidirler.
Suları, Kibriya’nın (Azameti, kudreti, büyüklüğü) denizindendir.

Arifler o ırmaklardan destilerini (Vücutlarını) doldururlar, susuzlara sunarlar.

Arifin sureti desti (Sıvı konan kap), manası sudur.
Eğer sen susuzsan, koşa-koşa onları ara, bul.

Ey susuzlar güruhu (Cemaat, topluluk)!
Ariflerin destilerinden irfan (Bilmek, anlayış, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihnî olgunluk) suyunu içmeye bakınız.

Susuzların muradı mademki sudur, o halde suyu ara, onun nakşi (İşlemesi) ile kanaat etme (Yetinme, daha ileriye git).

                                 ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.


                                 ***
Neler öğrendik:

1.    Allah’ın hazinesinin büyüklüğünü bildikleri halde görmezlikten gelenlerin, bakıp görmeyenlerin; sahip olduğu bilgiyi, mal veya parayı paylaşmayan ve türlü sıkıntılara katlanarak daha çok biriktirmeye çalışan kimse gibi davranışlar yaptıklarını öğrendik.

2.    Allah’ın hazinesinden verilenlerle hazinenin eksilmeyeceğini öğrendik.

3.    Allah’ın hazinesinde bağışlarda bulunan arifleri bulmamız, onların yönlendirmesiyle Allah’ın hazinesinden yararlanma yollarını öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.

                                    *
İşte böyle yaren,

Kendiliğinden Allah’ın hazinelerinden yararlanamayız.

Yararlanmak için yol ve yöntem bilenden öğrenmemiz ve bu yolda ilerlememiz, zorluklarına katlanmamız ve sabırla amaca ulaşana kadar bu yoldan ayrılmamamız gerekmektedir.

Özlemle arayış içinde olanlar elbette ki aradığını bulur, kavuşur, yarar sağlar.

RAVLİ ARİF YOLU yazarak Googleden okuyarak ariflerin yol göstermesini öğrenmemiz gerekmektedir.


                                    *

RAVLİ                     

Popüler Yayınlar