Söz, kıymeti yüce Arştan da
üstündür ama
Ferid’in (Attar) şiirinin de
en aşağılık kademesidir.
Yüce âlemleri aşan, o
âlemleri boylayan hiçbir kimse, bizim söylediğimiz şeyi asla söyleyemez.
Sözü öyle bir yere getirdim
ki kimsenin oraya varmaya yolu yoktur.
Sana İsa’nın soluğunu (canlandıran) verdim; bu solukla seher çağı (uyanış) gibi ele geçen nuru gösterdim.
Benden armağan olan böyle bir
bağla, böyle bir bahçeyle dünyayı cennet bahçesi gibi bezedim.
Cömert erlerin çoğu, nice
gecelerini gündüze dek benim bahçelerimde, gönüllerini aydınlatarak geçirir.
İşinden doğan sözleri
söyleyen kişi, sabah çağı gibi, tertemiz gönlünden doğanı söylemiştir ama
Benim çağıma dek yaşasaydı,
şiirlerimi görünce ölür giderdi.
Evet, güneş doğunca sabahın
zerre kadar değeri kalmaz.
Benim şiir denizim, tam olgun
bir halde coşmuş köpürmüş, o denizden kıyıya binlerce dalga vurmuştur.
Denize benzeyen gözlerimden,
her kıyıda her solukta bir kaynak coşmadadır.
O denizin bir kaynağı da,
feyzini (coşup taşması) âleme verip duran yüce
güneş.
Benim şiir denizimden yardım
görmeseydi, kılıç çekip hiçbir zaman baş gösteremez, yücelemezdi.
Kıyamette güneş bile kararır
da bu ölümsüz şiir, gene apaydın durur.
Durur da cennetteki güzel
huriler, aşk nağmeleriyle her gün o şiiri okurlar.
Şiirim, baştanbaşa, noksan
sıfatlardan münezzeh Tanrı tevhididir.(birliği);
cennette okunursa şaşılır mı buna?
İlahi hazinenin kapısını
aştım; bu kitaba İLAHİ-NAME adını verdim.
Yedi gökteki ulular, melekler
bile ATTAR’ın İLAHİ-NAME’ sini okurlar.
Kitabım öyle bir padişaha
mensuptur ki eşi, benzeri yok; bununla övünmedeyim; çünkü İLAHİ-NAME, ilahi feyizle meydana gelmiştir.
O padişah bana her an,
yeniden yeniye can vermekte; her solukta gayb âleminden bir sofra göndermekte.
Gayb âleminden rızkım
gelmede; o rızıkla mızıklanmadayım; ne diye her çaresizin bağıyla bağlanacağım,
kaydına düşeceğim?
Allah bilgisiyle yumuşamış
bir gönül, insana hararet veren, insanı sıkan yemeği istemez.
*Ben, vahşi gibi bir bucakta
kimsesiz kalmışım; âlemde Hamza’nın erliği yeter bana,
Değil mi ki bu Vahşi, Hamza
yüzünden kararsız bir halde; artık Hamza’yla, Vahşi ile ne işim var benim?
*Şu gök kubbe altında mahpus olduktan sonra
dünyada bir dam, bana yeter de artar bile.
*Dünyanın enini, boyunu ne
yapacağım; göğün maviliğiyle, yerin toprağıyla ne işim var benim?
*Bana ait olan şey, yeter
bana bir şey dilesem bile dilediğim, ancak çörekotu gibi değersiz bir şeydir.
Kanaat mülkünde değil mi ki
padişahım; boyuna dilediğimi yapabilirim. (azı yeter
görüp, fazlasını istememek)
***
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E.
B. ŞARK İSLAM KLASİKLERİ
*
Tanrı yolcularının yolunu aydınlatan, bildiğimiz ama kıymetini değerlendiremediğimiz bir çok davranışımızın ne manaya geldiğini bize anlayabileceğimiz hale getirdiği için nur içinde yatsın.
Görünen faydadan çokgörünmeyen
faydalarsağlayan büyüğümüzü Mevlana Hazretleri övmüştür ki bize laf düşmez.
Ahrette de inşallah
dostmesafesinde oluruz.
Amin!
*
RAVLİ