30 Mayıs 2013 Perşembe

İLAHİNAME MAKALE 1-11

BİRİNCİ MAKALE  

Dostunu kaybetmiş, gönlü perişan, işi dağınık, cihanı gezmiş dolaşmış birisi,

Haberdar birisinden şöyle hikâye etmiştir; vaktin birinde bir halife vardı, o halifenin de altı oğlu vardı.

Hepsinin de çalışmaları yüceydi.
Kimseye boyun eğmeye huy edinmemişler, bu huylarından da vazgeçmemişlerdi.

Zamanlarında ne kadar bilgi varsa hepsi, her birinde tekti, eşsizdi.

Her biri, âlemdeki bütün bilgilerle sanat ve hünerlere sahip olduğundan, iki âlemde de tek ve eşsiz bulunduğundan.

Babaları, bir gün hepsini birden huzuruna çağırdı.
Dedi ki:

Her bireriniz, âlemdeki bilgilere bilen ve haberdar olansınız.
Halife oğullarısınız, padişahsınız.
Dünyada ne istiyorsunuz?

Dileğiniz ister yüz tane olsun, ister bir tane.
Birer, birer bana söyleyin de

Hepinizin dileğini, inanını bileyim, her birinizin işini muradınızca düzüp koşayım.

Önce bir oğlu söze geldi, dedi ki:
Yücelerden söz edilmiştir;

Peri padişahının bir kız oğlan kızı varmış ki ay bile ona eşit olarak anılmazmış.

Aklının güzelliği, ruhunun hoşluğuyla yeryüzünün de güzeliymiş, gökyüzünün de.

Eğer bu kızı alır, bu dileğime ulaşırsam iş biter.
Kıyamete dek bu muradıma sahip olmak yeter bana.

Birisi, böyle bir güzele sahip olduktan sonra artık bundan öte bir yücelik diler mi?

Güneşe yakın olan, bu yakınlığa erişen, nasıl olur da zerreye yaklaşma ümidini besler?

Muradım budur.
Bu muradıma erişemezsem delilikten, divanelikten başka bir yol yordam kalmaz bana.

                                        *
                         Babanın verdiği cevap.

                                          *
Babası dedi ki:
Ne de şehvete tapıyorsun ya; şehvete tapmadan adeta berbat bir sarhoş olmuşsun!

Kadının cinselliğine gönül veren erin bütün varlığı yanar, yok olur gider.
Fakat ercesine hareket eden kadın, bu şehvete tamamıyla yabancıdır.

Hani o kadın gibi. O da kocasından ayrıldı da Tanrı tapısındaki erlerin başı oldu. ( KOCASI SEFERE GİDEN KADIN)
 
                              İKİNCİ MAKALE

Çocuk dedi ki:
Bu şehvet olmasa karıyla koca birleşmez,
Âlem halkı devam etmez.
Bütün dünyada bir düzen kalmaz.

Bu kontrol, bu düzen olmayınca da saltanatta bir görünen olmaz.
Bir lokmayı doğruca ağzına koyabilmen için bin bir bedeni düzüp koşmak gerek.

Bu yolun buyrukçuları, düzenin balıktan ta göğe kadar bütün varlıkta iş yürütürler, hükmederler.

Yeryüzü köpükten, gökyüzü dumandan doğmuş, parlamıştır.
Eğer bir sebebi olmasaydı var olmazdı bunlar.

Arada şehvet olmasaydı zamanede ne sen olurdun, ne ben olurdum.
Hâlbuki sen, erlerden şehveti yok etmedesin.
Bana bu sırrı aç, söyle!

                                            *

                          Babasının verdiği cevap

Babası dedi ki:
 
Sakın bunu düşünme; şehvet hayalini büsbütün gideriyorum sanma.
*Fakat sen, âlemde yalnız bunu seçtiğinden bunu söyledin, bunu işittin.

*Bu, şuna benzer:
Yüzlerce sır âleminden bir şehvetten başka hiçbir şeyden haberin yok.

Ben sana gizlice bu sözü şunun için söyledim.
Şehvetten bir adımcık olsun kendini geri al, vazgeç bu şehvetten.

İsa ile sır söyleşmek varken şekle eş olmayı kim ister?
İsa ile sohbet etmek mümkünken neden şehvetle eşeğe ortak olmadasın?

Bu şehvetten bir an için zevk alınır.
Mademki böyledir bu, ebedi yalnızlık, elbette ondan iyidir.

Yalnızlıktaki zevk ebedidir mademki, sen de bari bir zamancık şehvetten vazgeçiver.

Şehvette yalnızlık aranmaz.
Bu sırra sahip olmayan da ayıplanır doğrusu.

Fakat şehvet, son hadde vardı mı ondan sonsuz bir aşk doğar.
Aşk de son dereceyi bulunca arada, bu muhabbet kendini gösterir.

Sevgi ve muhabbet son haddine vardı mı varlığın, sevgide yok olur.

*Vazgeç şehvetten.
 O, istenecek bir şey değildir.
Çünkü her şeyin aslı sevgidir, sevgili.

 Onun yolunda ağlayıp inleyerek öldürülmen, şehvete tutulmandan yeğdir.    


                        ÜÇÜNCÜ MAKALE

Oğlu dedi ki:
Kadın, babasına layık ve değerli bir çocuk meydana gelsin diye alınır. Evlenmeden maksat odur.

Birinin eşsiz bir oğlu oldu mu ebediyen hayırla anılır.
Oğlum, hakikatten haberdar olursa yarın kıyamette bana aracı olur.

Babasının yerine kalacak hayırlı bir oğul vücut buldu mu herkes, böyle bir evlada yüzlerce canla talip olur.

Herkese böyle bir evlat lazımdır.
Benim de böyle bir evlada sahip olmam yaraşır.

                                           *

                        Babasının verdiği cevap

Babası dedi ki: İnsan oğul ister, ister ama adam, ayıplı ve kötü huylu olmamalı.

Kötülüklere alışan adam, bir oğla sahip olsa bile
Oğlu, önce yaptığı işten utanır, sonra da namussuzun biri olur, bilgi sırrından haberi bile olmaz.

İbrahim peygamber sırrına sahip olmak istersen oğlunu Allah’ın rızasını kazanmaya sebep olan şeyleri öğrenmelisin.
 (Kurban hikâyesini iyi anlamalısın)

                          DÖRDÜNCÜ MAKALE
Oğlu, gönlüm peri padişahının kızına vurgun; hasretiyle şaşkın bir halde.
O kız, mademki pek yüceymiş, pek dilbermiş.

Bari bana söyle, nasıl bir kız bu?
Onu görmediğim halde ayrılığıyla muma döndüm.
Canım dudağımda özlemle doluyum, dedi.

Babası ona şu hikâyeyi söyledi; sanki sır perdesi ardından bir gelin cilvelendi. (Hikâye 20)

 
                       BEŞİNCİ MAKALE

İkinci çocuk, babasına dedi ki:
Ben büyücülükte inciler deleceğim.

Âlemde gönlüm büyücülüğü öğrenmek istiyor.
Büyücülüğü elde edersem,

Her ülkede gezer, dolaşır, her yanda neşeyle yaşar, ömür sürerim.
Gâh barışta vakit geçiririm, gâh savaşta.

Gezip dolaştığım yer, doğudan batıya kadar bütün dünyadır.
Bir zaman kendimi kuş şekline kor, bir zaman insanlar gibi baş yüceltirim.

Zaman gelir, kaplanlar gibi dağların yolunu tutar, oralarda ömür sürerim.
Zaman gelir, timsahlar gibi, bulunan, dalgalanan denizlere atılır, oralarda yaşarım.

Bütün güzelleri görür, her biriyle perde altına girer otururum.
Neyi dilersem ona yol bulur, onu elde ederim.

Balıktan göğe kadar her şeye hüküm yürütürüm.

Şu dereceyi bir güzelce düşün hele.
Bundan hoş makam kimde olabilir? Söyle!

                                                 *

                                Babasının verdiği cevap

Babası dedi ki Şeytan sana üst olmuş da o yüzden gönlün, büyücülüğü istemede.

Eğer bu, şeytandan olmasaydı gönlünde böyle bir dilek meydana gelmezdi.
Şu şeytandan vazgeçer, ona uymazsan kurtulursun.
Yoksa geriledin, şeytana tapıyorsun demektir.

Tanrıdan haberin bile yok da onun için şeytanın yaptığı işi istemede, başka bir şey dilememedesin.

Tanrı yolunda bir yoksula bir parçacık yufka ekmeği bile vermezsin de hava ve hevesine uygun bir şey için yüzlerce emekler sarf eder, didinir durursun.

İkiyüzlü ve hava yolunda cömert olur, fakat Tanrı yolunda cehennemlik kesilirsin.                            

                           ALTINCI MAKALE

Çocuk dedi ki:
Ne kadar yaratılmış varsa hepsi, kendi havasına gönül vermiş.

Hava ve heveslerinden bir adım bile geri kalmazlar.
İki yüzsüz olmadan bir adım bile atmazlar.

Bugünkü devir, nefis derdi.
Ben, nefsine üst gelmiş bir kişi bile göremiyorum.

Ben de hava hevesime uyanları elde etmek için birazcık büyü öğreneyim de
Sonunda tövbe ederim.

Bundan pek o kadar ziyan etmem ya babacığım.

                                                 *

                                      Babasının cevabı
Babası dedi ki:
Ey aldanmış, hakikat sırlarından uzak kalmış çocuk!
Bu gün ömrünü zayi etme.
Bilirsin ki yarına çıkmayacaksın.

A bunak!
Harut ve Marut’tan büyü öğrenmek için Babil’e gidiyorsun ama
O iki melek, binlerce yıldır susuz bir halde baş aşağı kuyuya asıla kalmışlardır.

Onlarla kuyunun suyu arasında ancak bir arşın mesafe var.
Fakat ne şaşılacak mesafe bu!

Kendilerini kurtarmaya kudretleri yok.
Senin müşkülünü nerden halledecekler?

Usta böyle perişan olursa öğrencisi ne yapabilir, ne halde olurlar?
Seni bugün şeytan olmuş görmedeyim; yarın melek olamazsın sen.

Yoksa seni ölüm mü Babil’e koşturmada; başı dönmüş, gafil bir halde oraya sürmede?

Ölümün Babil’de olmasaydı gönlünde bu dilek olmazdı senin


                                    YEDİNCİ MAKALE

Çocuk, babasına dedi ki:
Bu pek yüce bir iş.

Aşkın yüceliği ne derecedir, kim bilebilir?                           
İnsan kudretine yücelebilir.

Merdiven, basamakları birer-birer aşılarak çıkılır.
Canlar yakan aşk, öyle yücedir ki ona bir gün içinde kim ulaşabilir?

Elimin erişemediği dala yapıştım diye iddiaya girişmek neye yarar?
Büyü hayalini zihnimden çıkaramıyorum.

Bu işi başarmam gerek.
Gönlüm bunu istemekte, ne yapayım?

Bu isteği elde edemezsem gönlümü kanlara bulayacağım.

                                      *                           

                                     Babasının cevabı

Babası dedi ki:
Bir şey yapılmak gerek ki o iş, Tanrı tapısına yarasın, doğru iş olsun.
Yaptığın, Tanrıya layık değilse o şey, sana ancak ziyan ve zarar verir.
 

                               SEKİZİNCİ MAKALE

Çocuk babasına dedi ki:
Büyücülük nedir ki onun özlemi olmaksızın bir an bile yaşayamıyorum, söyle. 

Büyü, bana bu kadar sevgiliyken neden sence ayıp oluyor? 

Beni büyünün sırrına uyanık ette ondan sonra kendine yoldaş edin!

                                             *

                                   Babasının cevabı
Babası, söz hazinesini açtı, oğluna ey sırların hakikatini arayan dedi.
( hikaye 61)

 

                             DOKUZUNCU MAKALE

Üçüncü oğlu, edep ve terbiyeyle gelip babasına durumunu anlattı.

Dedi ki:
Dünyayı gösteren bir kadeh varmış ben onu istiyorum, padişahlığı değil.
Duydum, o kadeh, öyle bir şeymiş ki onda ne arar, ne dilersen görünürmüş.

Bir hayli gizli şeyler bile olsa o kadeh, onların hepsini sana gösterirmiş.
Bilmem nasıl bir ayna ki onda bütün dünyanın nakışları belirmede.

Dünya dolusu sırlar olsa gün gibi hepsini bir an içinde sana haber vermede, hepsini açıp çözmede.

Böyle bir kadeh elime geçerse gök bile o kadar yüceliğiyle beraber bence aşağılıktır, bana aşağı görünür artık.

Âlemdeki bütün sırlar, o kadehle bana açık olur.
Hâlbuki nice şeyler var ki ben onları bilmiyorum.

                                         *

                              Babasının cevabı
Babası dedi ki:
Bilgisizlik sana üst olmuşta o yüzden bu kadehi istiyorsun.
Bütün sırları anlayacaksın da bu dünyada başın yücelecek ha!

Kendini böyle bir makamda, göklerin üstünde görecek, bütün alem halkını da kuyu dibinde seyredeceksin.

Eriştiğin makam yüzünden benlikle dolacak, bu varlıkta, bu benlikte ebedi olarak kalacaksın.

Cemşit’in kadehi önüne koysan da zerre-zerre bütün âlemi güneş gibi görsen,

Zerre zerre bütün sırları o kadehte seyretsen ne çıkacak?
Ölüm, tepene testeresini dayadı mı?

Sende Cem gibi kadehten hiçbir fayda elde edemezsin.
Cem gibi sen de sonunda sızlanarak ölür gidersin.

Bu kadehi elde etmek, adeta kuyuya düşmektir.
Böyle olduktan sonra yoldan geri kalmak haram olsun sana!                      

                               ONUNCU MAKALE

  Çocuk dedi ki:
Sence büyüklerin dileği olan mevki sevgisi ayıpsa;

Mevki ve makamdan göz yummak gerekse peki.
Fakat mevkiden kim kaçabilir?

Makam ve rütbeden kaçan kimi gördün sen?
Görmedin mi?

Yusuf bile kuyudan çıktı da saltanat tahtına oturdu, mevkie ulaştı.
Dünyada mevki ve mal sevgisinden kurtulmuş bir insan bile görmedim.

Birçoklarını çeşit, çeşit sınadım.
Külhan, hiç kimseye gül bahçesi olmuyor.

Bu ikisi de adama aynı olsaydı o adam, ne hayvan sayılırdı, ne insan!
Fakat insanın aklı var.

Bu yüzden eşek değil ya, bir mevkie, bir makama sahip olması gerek.
İsa, mevki itibariyle göklere ağmadı mı?

Böyle olduğu halde melek de bilgisizlik yüzünden kuyunun dibinde kalakaldı.

                                               *

                                    Babanın cevabı

 Babası dedi ki:
Bu harap zindanda insan, ibadetle yücelere katılabilirler.

Yücelik diliyorsan kuyudan çık, yücel.
Yüceliği ibadetle elde edebilirsin, mevkile değil.

Peygamber dedi ki:
Sıdıkların gönüllerinden en son çıkan en iyi huy,

Şüphe yok, mal ve mevki sevgisidir.
Şu halde mevki dilemek günahtır.

Tanrı yolunda katışıksız, en iyi cinsten bile olsan mevki sahibi oldun mu asi kesilirsin.

Mevki, senden öyle bir duman yüceltir ki bundan kurtulmanın imkânı yoktur.

                          ON BİRİNCİ MAKALE

Oğlu, mevki sahibi olursam niçin perişan olayım, neden yol yitireyim?
Aşırı olmamak şartıyla mevki sahibi olursam, ileriye gitmemek şartıyla mevki ve rütbe peşine düşersem beni menetme.

Birazcık mevkie meyledersem mevki gururu sel gibi hemencecik beni kapmaz ya dedi.

                                                *    

                             Babasının verdiği cevap

Babası dedi ki:
Azıcık bir mevkie sahip olursan, o az mevki yüzünden kuyuda pek çok kalırsın.

Hatta bir yol tutar da ibadete kapılırsan o bile sana derhal utanma, sıkılma olmaya başlar.

İbadetten bile utanma, sıkılma altına girersen elbette mevki isteme yüzünden daha fazla utanma, sıkılma, altında kalırsın.

 
                                ON İKİNCİ MAKALE

Çocuk babasına, bana mevki haramsa bari Cem’in kadehi nerde?

Onu söyle.
Cem’in kadehini bulmak mühim bir iş ama

Cemin kadehi nedir, onu da bilmiyorum.
Bari onu bir öğrensem.

                                             *

                                 Babasının cevabı

Babası elmas gibi olan dilini açtı da açıklamaya başladı.
Oğluna dedi ki:

Doğru yol ararsan bu hikâye ömrünce yeter sana. 
(hikâye 114)

        İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E. B. YAY. 392

                                                 *
RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar