Dostunu kaybetmiş, gönlü
perişan, işi dağınık, cihanı gezmiş dolaşmış birisi,
Haberdar birisinden şöyle
hikâye etmiştir; vaktin birinde bir halife vardı, o halifenin de altı oğlu vardı.
Hepsinin de çalışmaları
yüceydi.
Kimseye boyun eğmeye huy
edinmemişler, bu huylarından da vazgeçmemişlerdi.
Zamanlarında ne kadar bilgi
varsa hepsi, her birinde tekti, eşsizdi.
Her biri, âlemdeki bütün
bilgilerle sanat ve hünerlere sahip olduğundan, iki âlemde de tek ve eşsiz
bulunduğundan.
Babaları, bir gün hepsini
birden huzuruna çağırdı.
Dedi ki:
Her bireriniz, âlemdeki
bilgilere bilen ve haberdar olansınız.
Halife oğullarısınız,
padişahsınız. Dünyada ne istiyorsunuz?
Dileğiniz ister yüz tane
olsun, ister bir tane.
Birer, birer bana söyleyin de
Hepinizin dileğini, inanını
bileyim, her birinizin işini muradınızca düzüp koşayım.
Önce bir oğlu söze geldi,
dedi ki:
Yücelerden söz edilmiştir;
Peri padişahının bir kız
oğlan kızı varmış ki ay bile ona eşit olarak anılmazmış.
Aklının güzelliği, ruhunun
hoşluğuyla yeryüzünün de güzeliymiş, gökyüzünün de.
Eğer bu kızı alır, bu
dileğime ulaşırsam iş biter.
Kıyamete dek bu muradıma
sahip olmak yeter bana.
Birisi, böyle bir güzele
sahip olduktan sonra artık bundan öte bir yücelik diler mi?
Güneşe yakın olan, bu
yakınlığa erişen, nasıl olur da zerreye yaklaşma ümidini besler?
Muradım budur.
Bu muradıma
erişemezsem delilikten, divanelikten başka bir yol yordam kalmaz bana.
*
Babanın verdiği cevap.
*
Babası dedi ki: Ne de şehvete tapıyorsun ya; şehvete tapmadan adeta berbat bir sarhoş olmuşsun!
Kadının cinselliğine gönül
veren erin bütün varlığı yanar, yok olur gider.
Fakat ercesine hareket eden
kadın, bu şehvete tamamıyla yabancıdır.
Hani o kadın gibi. O da
kocasından ayrıldı da Tanrı tapısındaki erlerin başı oldu. ( KOCASI SEFERE
GİDEN KADIN)
İKİNCİ MAKALE
Çocuk dedi ki:
Bu şehvet olmasa karıyla koca
birleşmez,Âlem halkı devam etmez.
Bütün dünyada bir düzen kalmaz.
Bu kontrol, bu düzen
olmayınca da saltanatta bir görünen olmaz.
Bir lokmayı doğruca ağzına
koyabilmen için bin bir bedeni düzüp koşmak gerek.
Bu yolun buyrukçuları,
düzenin balıktan ta göğe kadar bütün varlıkta iş yürütürler, hükmederler.
Yeryüzü köpükten, gökyüzü
dumandan doğmuş, parlamıştır.
Eğer bir sebebi olmasaydı var
olmazdı bunlar.
Arada şehvet olmasaydı
zamanede ne sen olurdun, ne ben olurdum.
Hâlbuki sen, erlerden şehveti
yok etmedesin. Bana bu sırrı aç, söyle!
*
Babasının verdiği
cevap
Babası dedi ki:
Sakın bunu
düşünme; şehvet hayalini büsbütün gideriyorum sanma.
*Fakat sen, âlemde yalnız
bunu seçtiğinden bunu söyledin, bunu işittin.
*Bu, şuna benzer:
Yüzlerce sır âleminden bir
şehvetten başka hiçbir şeyden haberin yok.
Ben sana gizlice bu sözü
şunun için söyledim.
Şehvetten bir adımcık olsun
kendini geri al, vazgeç bu şehvetten.
İsa ile sır söyleşmek varken
şekle eş olmayı kim ister?
İsa ile sohbet etmek
mümkünken neden şehvetle eşeğe ortak olmadasın?
Bu şehvetten bir an için zevk
alınır.
Mademki böyledir bu, ebedi yalnızlık,
elbette ondan iyidir.
Yalnızlıktaki zevk ebedidir
mademki, sen de bari bir zamancık şehvetten vazgeçiver.
Şehvette yalnızlık aranmaz.
Bu sırra sahip olmayan da
ayıplanır doğrusu.
Fakat şehvet, son hadde vardı
mı ondan sonsuz bir aşk doğar.
Aşk de son dereceyi bulunca
arada, bu muhabbet kendini gösterir.
Sevgi ve muhabbet son haddine
vardı mı varlığın, sevgide yok olur.
*Vazgeç şehvetten.
O, istenecek bir şey değildir. Çünkü her şeyin aslı sevgidir, sevgili.
Onun yolunda ağlayıp inleyerek
öldürülmen, şehvete tutulmandan yeğdir.
ÜÇÜNCÜ MAKALE
Oğlu dedi ki:
Kadın, babasına
layık ve değerli bir çocuk meydana gelsin diye alınır. Evlenmeden maksat odur.
Birinin eşsiz bir oğlu oldu
mu ebediyen hayırla anılır.
Oğlum, hakikatten haberdar
olursa yarın kıyamette bana aracı olur.
Babasının yerine kalacak
hayırlı bir oğul vücut buldu mu herkes, böyle bir evlada yüzlerce canla talip
olur.
Herkese böyle bir evlat
lazımdır.
Benim de böyle bir evlada sahip olmam yaraşır.
*
Babasının verdiği cevap
Babası dedi ki: İnsan oğul
ister, ister ama adam, ayıplı ve kötü huylu olmamalı.
Kötülüklere alışan adam, bir
oğla sahip olsa bile
Oğlu, önce yaptığı işten
utanır, sonra da namussuzun biri olur, bilgi sırrından haberi bile olmaz.
İbrahim peygamber sırrına
sahip olmak istersen oğlunu Allah’ın rızasını kazanmaya sebep olan şeyleri
öğrenmelisin.
(Kurban hikâyesini iyi anlamalısın)
DÖRDÜNCÜ MAKALE
Oğlu, gönlüm peri padişahının
kızına vurgun; hasretiyle şaşkın bir halde.O kız, mademki pek yüceymiş, pek dilbermiş.
Bari bana söyle, nasıl bir
kız bu?
Onu görmediğim halde
ayrılığıyla muma döndüm. Canım dudağımda özlemle doluyum, dedi.
Babası ona şu hikâyeyi
söyledi; sanki sır perdesi ardından bir gelin cilvelendi. (Hikâye 20)
İkinci çocuk, babasına dedi
ki:
Ben büyücülükte inciler
deleceğim.
Âlemde gönlüm büyücülüğü öğrenmek
istiyor.
Büyücülüğü elde edersem,
Her ülkede gezer, dolaşır,
her yanda neşeyle yaşar, ömür sürerim.
Gâh barışta vakit geçiririm,
gâh savaşta.
Gezip dolaştığım yer, doğudan
batıya kadar bütün dünyadır.
Bir zaman kendimi kuş şekline
kor, bir zaman insanlar gibi baş yüceltirim.
Zaman gelir, kaplanlar gibi
dağların yolunu tutar, oralarda ömür sürerim.
Zaman gelir, timsahlar gibi,
bulunan, dalgalanan denizlere atılır, oralarda yaşarım.
Bütün güzelleri görür, her
biriyle perde altına girer otururum.
Neyi dilersem ona yol bulur,
onu elde ederim.
Balıktan göğe kadar her şeye
hüküm yürütürüm.
Şu dereceyi bir güzelce düşün
hele.
Bundan hoş makam kimde olabilir? Söyle!
*
Babasının
verdiği cevap
Babası dedi ki Şeytan sana
üst olmuş da o yüzden gönlün, büyücülüğü istemede.
Eğer bu, şeytandan olmasaydı
gönlünde böyle bir dilek meydana gelmezdi.
Şu şeytandan vazgeçer, ona
uymazsan kurtulursun. Yoksa geriledin, şeytana tapıyorsun demektir.
Tanrıdan haberin bile yok da
onun için şeytanın yaptığı işi istemede, başka bir şey dilememedesin.
Tanrı yolunda bir yoksula bir
parçacık yufka ekmeği bile vermezsin de hava ve hevesine uygun bir şey için
yüzlerce emekler sarf eder, didinir durursun.
İkiyüzlü ve hava yolunda
cömert olur, fakat Tanrı yolunda cehennemlik kesilirsin.
ALTINCI MAKALE
Çocuk dedi ki:
Ne kadar
yaratılmış varsa hepsi, kendi havasına gönül vermiş.
Hava ve heveslerinden bir
adım bile geri kalmazlar.
İki yüzsüz olmadan bir adım
bile atmazlar.
Bugünkü devir, nefis derdi.
Ben, nefsine üst gelmiş bir
kişi bile göremiyorum.
Ben de hava hevesime uyanları
elde etmek için birazcık büyü öğreneyim de
Sonunda tövbe ederim.
Bundan pek o kadar ziyan
etmem ya babacığım.
*
Babasının
cevabı
Babası dedi ki: Ey aldanmış, hakikat sırlarından uzak kalmış çocuk!
Bu gün ömrünü zayi etme.
Bilirsin ki yarına çıkmayacaksın.
A bunak!
Harut ve Marut’tan büyü
öğrenmek için Babil’e gidiyorsun amaO iki melek, binlerce yıldır susuz bir halde baş aşağı kuyuya asıla kalmışlardır.
Onlarla kuyunun suyu arasında
ancak bir arşın mesafe var.
Fakat ne şaşılacak mesafe bu!
Kendilerini kurtarmaya
kudretleri yok.
Senin müşkülünü nerden
halledecekler?
Usta böyle perişan olursa
öğrencisi ne yapabilir, ne halde olurlar?
Seni bugün şeytan olmuş
görmedeyim; yarın melek olamazsın sen.
Yoksa seni ölüm mü Babil’e
koşturmada; başı dönmüş, gafil bir halde oraya sürmede?
Ölümün Babil’de olmasaydı
gönlünde bu dilek olmazdı senin
YEDİNCİ
MAKALE
Çocuk, babasına dedi ki:
Bu pek yüce bir iş.
Aşkın yüceliği ne derecedir,
kim bilebilir?
İnsan kudretine yücelebilir.
Merdiven, basamakları birer-birer
aşılarak çıkılır.
Canlar yakan aşk, öyle
yücedir ki ona bir gün içinde kim ulaşabilir?
Elimin erişemediği dala
yapıştım diye iddiaya girişmek neye yarar?
Büyü hayalini zihnimden
çıkaramıyorum.
Bu işi başarmam gerek.
Gönlüm bunu istemekte, ne
yapayım?
Bu isteği elde edemezsem
gönlümü kanlara bulayacağım.
*
Babasının
cevabı
Babası dedi ki:
Bir şey
yapılmak gerek ki o iş, Tanrı tapısına yarasın, doğru iş olsun.
Yaptığın, Tanrıya layık
değilse o şey, sana ancak ziyan ve zarar verir.
SEKİZİNCİ MAKALE
Çocuk babasına dedi ki:
Büyücülük nedir ki onun özlemi olmaksızın bir an bile yaşayamıyorum,
söyle.
Büyü, bana bu kadar
sevgiliyken neden sence ayıp oluyor?
Beni büyünün sırrına uyanık
ette ondan sonra kendine yoldaş edin!
*
Babasının
cevabı
Babası, söz hazinesini açtı,
oğluna ey sırların hakikatini arayan dedi.( hikaye 61)
DOKUZUNCU MAKALE
Üçüncü oğlu, edep ve
terbiyeyle gelip babasına durumunu anlattı.
Dedi ki:
Dünyayı gösteren bir
kadeh varmış ben onu istiyorum, padişahlığı değil.
Duydum, o kadeh, öyle bir
şeymiş ki onda ne arar, ne dilersen görünürmüş.
Bir hayli gizli şeyler bile
olsa o kadeh, onların hepsini sana gösterirmiş.
Bilmem nasıl bir ayna ki onda
bütün dünyanın nakışları belirmede.
Dünya dolusu sırlar olsa gün
gibi hepsini bir an içinde sana haber vermede, hepsini açıp çözmede.
Böyle bir kadeh elime geçerse
gök bile o kadar yüceliğiyle beraber bence aşağılıktır, bana aşağı görünür
artık.
Âlemdeki bütün sırlar, o
kadehle bana açık olur.
Hâlbuki nice şeyler var ki
ben onları bilmiyorum.
*
Babasının cevabı
Babası dedi ki: Bilgisizlik sana üst olmuşta o yüzden bu kadehi istiyorsun.
Bütün sırları anlayacaksın da bu dünyada başın yücelecek ha!
Kendini böyle bir makamda,
göklerin üstünde görecek, bütün alem halkını da kuyu dibinde seyredeceksin.
Eriştiğin makam yüzünden
benlikle dolacak, bu varlıkta, bu benlikte ebedi olarak kalacaksın.
Cemşit’in kadehi önüne koysan
da zerre-zerre bütün âlemi güneş gibi görsen,
Zerre zerre bütün sırları o
kadehte seyretsen ne çıkacak?
Ölüm, tepene testeresini
dayadı mı?
Sende Cem gibi kadehten
hiçbir fayda elde edemezsin.
Cem gibi sen de sonunda
sızlanarak ölür gidersin.
Bu kadehi elde etmek, adeta
kuyuya düşmektir.
Böyle olduktan sonra yoldan
geri kalmak haram olsun sana!
ONUNCU MAKALE
Çocuk dedi ki:
Sence
büyüklerin dileği olan mevki sevgisi ayıpsa;
Mevki ve makamdan göz yummak
gerekse peki.
Fakat mevkiden kim kaçabilir?
Makam ve rütbeden kaçan kimi
gördün sen?
Görmedin mi?
Yusuf bile kuyudan çıktı da
saltanat tahtına oturdu, mevkie ulaştı.
Dünyada mevki ve mal
sevgisinden kurtulmuş bir insan bile görmedim.
Birçoklarını çeşit, çeşit
sınadım.
Külhan, hiç kimseye gül
bahçesi olmuyor.
Bu ikisi de adama aynı
olsaydı o adam, ne hayvan sayılırdı, ne insan!
Fakat insanın aklı var.
Bu yüzden eşek değil ya, bir
mevkie, bir makama sahip olması gerek.
İsa, mevki itibariyle göklere
ağmadı mı?
Böyle olduğu halde melek de
bilgisizlik yüzünden kuyunun dibinde kalakaldı.
*
Babanın
cevabı
Babası dedi ki:
Bu harap zindanda insan,
ibadetle yücelere katılabilirler.
Yücelik diliyorsan kuyudan
çık, yücel.
Yüceliği ibadetle elde
edebilirsin, mevkile değil.
Peygamber dedi ki:
Sıdıkların gönüllerinden en
son çıkan en iyi huy,
Şüphe yok, mal ve mevki
sevgisidir.
Şu halde mevki dilemek
günahtır.
Tanrı yolunda katışıksız, en
iyi cinsten bile olsan mevki sahibi oldun mu asi kesilirsin.
Mevki, senden öyle bir duman
yüceltir ki bundan kurtulmanın imkânı yoktur.
ON BİRİNCİ MAKALE
Oğlu, mevki sahibi olursam
niçin perişan olayım, neden yol yitireyim?
Aşırı olmamak şartıyla mevki
sahibi olursam, ileriye gitmemek şartıyla mevki ve rütbe peşine düşersem beni
menetme.
Birazcık mevkie meyledersem
mevki gururu sel gibi hemencecik beni kapmaz ya dedi.
*
Babasının verdiği
cevap
Babası dedi ki:
Azıcık bir mevkie sahip
olursan, o az mevki yüzünden kuyuda pek çok kalırsın.
Hatta bir yol tutar da
ibadete kapılırsan o bile sana derhal utanma, sıkılma olmaya başlar.
İbadetten bile utanma,
sıkılma altına girersen elbette mevki isteme yüzünden daha fazla utanma,
sıkılma, altında kalırsın.
Çocuk babasına, bana mevki
haramsa bari Cem’in kadehi nerde?
Onu söyle.
Cem’in kadehini bulmak mühim
bir iş ama
Cemin kadehi nedir, onu da
bilmiyorum.
Bari onu bir öğrensem.
*
Babasının
cevabı
Babası elmas gibi olan dilini
açtı da açıklamaya başladı.
Oğluna dedi ki:
Doğru yol ararsan bu hikâye
ömrünce yeter sana.
(hikâye 114)
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E. B.
YAY. 392
*
RAVLİ