(K. 7/139) anlamındaki ayeti okurlar.
Hâlbuki Allah bütün gün Musa
ile beraberdi.
Güneş böylece her tarafa
bakar, bir zerre kaybolmaz.
Ondan bir feryat kopar, çünkü
ateşten kaçmaz, bu takdirde o makam pervanenin seyranıdır.
Üç kız bir arada oturmuş konuşuyorlardı:
Her biri babasının işinden söz etmişti.
Biri diyordu ki:
Babam Sultanın katırına çul dokur, çulhadır o.
Beni okşamasa ne minnet ayağımı bile öpse azdır.
Bunların gördükleri ve konuştukları ancak bu gibi şeylerdir.
Hazreti Peygamberin, o
yüceliği, ululuğu ve kudreti ile beraber bir odacığı bile yoktu.
Hâlbuki ona iki yüz değil,
dört yüz oda yaraşırdı.
İsa'ya inanan Hıristiyanlar,
onu çok yoksul bir Allah elçisi bilirler.
Feryada gücüm yetmiyor.
Çünkü bu ses neyden çıkar.
Bugün Semender'in ateşe âşık
olması hiç şaşılacak şey değildir.
Her zaman her bir varlık bir şeye âşıktır.
Aşktan yüz mü çevireyim;
kuvvetli dayanağın var.
Hak yolunun ulu önderi
sizsiniz! Senet sizindir!
Bir zavallıyı Hazreti Muhammed'in (S. A.) yüce katına getirdiler; bu namaz kılmaz, dediler.
Evet, dedi, adamcağız.
Hiç bir iş yapamıyorum; ancak
Allah'ı ve onun Peygamberini seviyorum.
Nihayet onların dostluğu beni yolda koymaz.
Eğer Mevlâna Celâleddin
desem, evet fena değildir, der.
Falan, bana nasıl inanır?Hiç şüphe yok ki, temel onlardır.
Ötekiler onların sözlerini
taklit ederler.
Bir işimiz yoktur diyoruz,
işte bir iş çıktı, ötekiler bunların sözlerini anlatırlar, bunlar da onlardan
gelen sözlere ses çıkarmazlarsa kapılar tekrar açılır. Eğer işitirse, işittiğini ya söyler de dinlemez yahut dinler de söylemez.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1.
Tanrı’nın Musa
Peygamber ile beraber olduğunu ancak Musa’nın bunu görmeden anlayamadığını
öğrendik.
2.
Tanrı eri yanıp
yakılmaktan korkmadıklarını, bu uğurda kendini yok ederek Tanrı varlığında var
olmanın dayanılmaz isteğinde olduklarını, hiçbir korkunun buna engel
olamayacağını, bu makamda olanların hareket tarzının böyle olduğunu öğrendik.
3.
Her insanın bu dünyada bir görevi olduğunu,
kendi sanatını sevip kabullenerek yaptığını öğrendik.
4.
Başkasının basit
olarak yaptığı işi yüceltenlerin sıradan insanlar olduklarını öğrendik.
5.
Kâinatın en yüce
insanı Hazreti Muhammed’in bir odası bile olmadığını, yüceliğin malla, mülkle,
makamla, para ile olmadığını öğrendik.
6.
Her varlığın bir
şeye âşık olduğunu, kim neye âşıksa bir zaman sonra onunla bütünleştiğini
öğrendik.
7.
Namaz kılmaktan
önce yapmamız gerekenin Allah’ı ve onun Peygamberini sevmek olduğunu öğrendik.
8.
Mevlana
Hazretlerin söylediklerinin temel olduğunu, diğer din hakkında söz sözlerin bu
sözleri taklit ettiklerini öğrendik.
9.
Mevlana
Hazretlerinin sözlerini işittiği gibi söyleyip kendine bir hisse almayanların
olduğunu öğrendik.
10.
Mevlana Hazretlerinin
sözlerini dinler, anlar fakat adını söyleyerek başkalarına aktarmayanların
olduğunu öğrendik.
Aklı karışık olan meydanda ve
açık olan bir şeyi dahi göremez, gördüğünün de o olduğuna inanmaz.
Onun görmesi ve inanması için
isteğinin hemen olması telaşından çıkıp sakinleşmesi gerekir.
Peygamber efendimizin bir
odacığı bile olmamasına rağmen yüceliği, ululuğu ve kudreti vardı.
Bugün sünnete çok uygun
hareket ettiğini söyleyen ve gösterenlerin bu hakikati görmezlikten gelip mal,
mülk, makam, para çoğalttıklarını görmekteyiz.
Aslında mala, mülke, makama,
paraya olan aşklarına kolayca ulaşabilmek için halkın güvenini kazanarak dini
ve inancı dayanak yapıp üstünden geçerlerler ve amaçlarına ulaşırlar.
Ey yaren,
Birine neyin var diye sor.O sana şuyum var derse o söylediği onun aşkı olduğunu anlamalısın.
Hakiki olarak Tanrı’yı ve
onun peygamberini seven insan Tanrı ve onun Peygamberinin dostluğunu kazanır ve
bu dostluk onu diğer dostlarda birliktelik sağlatarak sahip çıkarlar, o kişiyi
asla yolda bırakmaz.
Yarenlerin sevgi konusunu ve
sevginin aşk hastalığına (Makamına) ulaşıp diğer bütün ruhsal hastalıklardan
kurtulmasını okuyup anlamalarını öneririm.
RAVLİ SEVGİ
RAVLİ TANRI’YI SEVMEKRAVLİ PEYGAMBERİ SEVMEK
RAVLİ GÖNÜLDEN SEVMEK yazarak Google dan sevgi konusunu büyüklerimizin anlatımlarından incelemeni öneririm.
Çünkü sevgi yoksa merak, alışkanlık ve çıkar beklentisi vardır.
Merak bir fikir sahibi
olunduktan sonra önemi biter.
Alışkanlık ise manayı
yitirmek suretiyle taklitçi olmaktır.
Çıkar beklentisi sınırsız ve
doyumsuz olduğundan istenilene ulaşılamaz.
*
RAVLİ