Ovada bir meczup vardı.
Adamakıllı aklını
kaptırmıştı.
Gökyüzüne bakıp dertli bir
gönülle derdi ki:
Yarabbi!
Sen sevgiden anlamıyorsun, bu
işi bilmiyorsun ama ben seni daima sevmedeyim.
Senin, benim gibi birçok
dostun var, fakat benim senden başka dostum yok.
Ey dünyalar aydınlatan! Nasıl diyeyim sana?
Ne olursun, sevgiyi benden öğren!
*
Öyle yaşa ki her an yüzlerce
âlem, öyle bir mumun özlemiyle etrafında dolaşan pervane kelebeği kesilsin.
Onu bir sebeple bulmaya imkân
yok ama devlet geldi.
Baht yaver oldu mu
bulunabilir de.
Bir kerecik baht yardım etti
mi seni güneşe götürür, kılavuzluk eder.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E. B. YAY. 392
*
Yaren,
Allah’a yakın olanlar meczup
gibi Allah’a hitap ederler.
Bunlar bir olmuş
durumdadırlar.
Buna naz denir.
Allah’ı bulmaya imkân yok ama
Allah isterse seni karanlıktan kurtarıp aydınlığa götürmek için kılavuzlar
gönderir.
*
Dört kıble vardır:
1. Namaz kıblesi. Allah’ın
emrini yerine getirmek için Kâbe.
2. Dua kıblesi. Gökyüzüne el
açılarak durumunu anlatır ve Allah’tan isteğini söylersin.
3. Garip kıblesi: Hastaya,
garibe, yolcuya, fakire yardım etmek için yönelirsin.
4. Âlim kıblesi: Bilen ve
yönlendirene yöneliştir.
Kıblenin anlamı yönlendirmek
içindir.
İlişki böyle kurulur. Rahmet yoluna yüz tutmaktır.
Razı olunacağı bildirilen işlerdir.
Yaptığın dua ibadetine şahit
olur, delil olur, yönelişi kuvvetlendirir. Âlime yüz tuttun mu diğer 3 kıbleye
doğru ve iyi olarak yönlenirsin.
Hazreti Mevlana’dan
alınmıştır.
*
RAVLİ