Bir meczup, pek çok
ağlıyordu.
Birisi, neden böyle
ağlamadasın?Söyle bana dedi.
Meczup dedi ki:
Bir an olsun bana acısın,
gönlü yansın diye ağlamada, kanlar saçmadayım.Birisi, gönlü yoktur ki.
Kim bu sözü söylerse akıllı değildir dedi.
O deliliği sanat edinen meczup cevap verdi:
O, her an ve her zaman, bütün gönüllere sahiptir.
Bütün gönüller, onun olduğu
halde, şaşılacak şey şu, nasıl olur da onun gönlü olmaz?
Bu ne söz?
Burada bulunan her şey,
oradan var olmadır.
İyi, kötü, yüce, alçak, hepsi
oranın malıdır.
Şu halde bu gönüllerimiz de
oradandır.
Hatta yalnız gönüllerimizi
söylemiyorum, her şeyimiz oradan zaten.
Sana hayır gelsin, şer
gelsin, devadır.
Her gelen şeyi oradan
nakledilebilir, oradan geldiğini söyleyebilirsin.
Bir bak hele; Cebrail,
toprağı neden kan haline getirdi de Samiri kavmini baş aşağı etti?
Fakat sonra onun nefesi
Meryem’e gelince Tanrı ruhuyla âleme hayat kesildi.
Bil ki buradaki hayır da o
âlemdendir, şer de, Kâr da oradandır, zarar da.
Sen, şu daracık su ve toprak
âlemindesin de o yüzden tertemiz kutluluk âleminden habersizsin.
Şu yıkık âlemden azat olsan
viranede define kesilirsin.
Bu âlemde şu gönül yüzünden
perişan olur, yorulursun ama hiç olmazsa gönlünle Tanrıya ulaşırsın ya’
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E.B. YAY. 392
*
Her şey Allah’tan ve takdiri
ile gelir. Müminin 4 gözü vardır:
Baştaki iki göz ile dış âlemi
(Evren, dünya, ortam) seyrederiz.
Duyu organları ile anlar
kavrarız.
Kalpteki iki gözle görünmeyen
âlemi seyrederiz.
Kalp; görünmeyen âlemi görür, kulağı sözleri duyar, burnu kokusunu koklar, tadı, lezzetini tadar ve böylece ilahi sevginin lezzeti içinde olur.
Kalbin aktif durama gelmesi,
beden organlarının kötü ve zararlı şeylerden kasılmamasına bağlıdır.
Allah sevgisinden başka sevgiyi taşımayan
kalp, en yüksek tabakaya yani Tanrı katına ait olur.
Kalbi temiz olan insanın
içinde bağlı bulunduğu ruh belirir.
Onu sevgi şarabıyla yıkar ve
sarhoş eder.
Âlemin bütün parçalardan
yeteneğine göre pay alır.
Sonra hayvani ruhundan ölen insan, bu ilahi ruhla diri ve kalıcı olur. Bütün eşyanın gerçek hallerini bilir, güzel huy ve tabiatlı ve iyilik yapmaya, fenalıktan çekinmeye olan devamlı yetenek, güzel özellikler oluşur.
Yani insan-ı kâmil olur.
Hz. Peygamber buyurmuştur:
İnsan kalbi iyileşirse bütün
vücudu iyileşir, bozulursa, bütün vücudu bozulur.
Kalbin makamı ve merkezi
yürektir.
Ortasında siyah bir nokta
vardır.
Bu nokta, iç âlemin güneşini (Beyza)
bilen, cihanın ruhu ve insan âleminin yüksek çatısıdır bu cinandır.
Cinan:
Cennetler, uçularak gidilen
yer, bahçelerdir.
Siyah nokta:
En büyük yerin aynası, insan
ruhunun başlangıcıdır. Şanı görünüş büyüklüğünde değil, akıl almaz sırrındadır.
Bu sırra ulaşan melekler
makamına yükselmiş, gözlerin göremeyeceğini görmüş ve ilahi mercise varmıştır.
Rüya gören bu noktadır.
Sonsuz ve ilahi sırlar,
gönüle dolunca, can ve dil sohbetine girilir, Cenab-ı Hakkın mercisine varılır
ve huzura kavuşan her muradına erer, ebedi mutluluğu bulur.
Cinan’a ulaşmak için
aşamalar:
Kuvvetli bir mümin olman
gerekir.
Yani Fikrin Allah fikri olmalı,
baktığın her şeyden ders almalı, ibadet için yürümeli, ibadet eden olmalı.
Allah’ın kudretini düşünüp
görmeli ve sevinç duymalısın.
Görünmeyen âleme ilgi
duymalısın.
Dünyalık isteklerini önemsizleştirmesi
gerekir.
Hayret ve sevince kapılarak
dünya sevgisinden uzaklaşmalısın
İlahi mesajların gelmesi için gönlünü
temizleyerek beklemelisin.
Allah gerçeğini (yüzünü)
gören kalp, onun nuru, sevinç ve aşkıyla dolar, zaman ve mekândan çıkar, gerçek
makama yükselir. Peygamberler mercisine girer, ebedi huzur ve mutluluğa erişir.
Uyarı:
Allah’ın yüzünü görmek
ifadesini sanki Allah’ın insan gibi bir yüzü olduğunu düşünüp görmek için
bekleyenler var.
Allah Süphandır, şekil ve
kalıptan ayrıdır, düşüncenle şekle sokamazsın
*
Gönül nedir: Gönül üzerinden başka bir şeyi anlatmak, gönlü anlatmak için kişi ve olaylar üzerinden çok şeyle ifade edildiğinden ve kalple çoğu zaman karıştırıldığından kafa karışıklığına neden olunmuştur.
Gönül hakkında Tanrı katından
çok az bilgi verilmiştir.
İnsan ile Allah arasında iç
iletişim ve anlama yeridir.
Gönül Allah’ın sevgisiyle
doldurulmalıdır.
Başka sevgiler sokarsan
gönül aynan kararır, iletişim kuramazsın, gelen ilhamları görüp anlayamazsın.
Allah’a ulaşmak isteyen gönül
yolunu bilmelidir.
Gönül başlangıcı olmayan neşe
meclisinden hak buyruğu ile vatanından ayrılmış, dünyaya gelmiştir.
Hayret makamın da olanlar
anlar.
Gönülde akıl gezer, Allah’ın
sevgisini kazanma yolunu elde eder, sevgi şarabıyla kendinden geçer ve Allah’ın
huzurundan muradını alır.
Gönülde olanların çok azını
akıl açıklayabilir.
Gönül’ü bilen ve ulaşan
ebedileşir.
Gönül ulvi (yüksek)
benliğindir.
Gönlü, sağlam, kusursuz,
doğru Allah’ın huzuruna gelenlerin özel bir yeri vardır.
Gönül bir camidir ki
onarılmaya muhtaçtır.
Gönülde gezen akıl, marifet
devletine erer, sevgi şarabıyla kendinden geçer ve Allah’ın huzurundan muradını
alır.
Kalbin iyi bir hale koyulması
ve iyileştirerek düzeltilmesi, her şeyden önemlidir. Çünkü gönül bedene
hükmeden bir sultandır. Bütün organlar emrindedir.
*
Hz. Peygamberin hadislerinde
de:Mümin kalbi, Allah’ın evidir, sunuş yeridir.
Yer ve gökten geniştir.
Allah mümin kalbine öğütler
verir.
İyilik ilham eder.
Kalbin hoşlandığı işi yap,
onda hayır(iyilik) vardır.
Hoşlanmadığı veya tereddüt ettiği
işi yapma onda şer (kötülük) vardır.
Allah, her işte insan kalbinin yumuşak ve merhametli olmasını diler.
*
Daha geniş bilgi için Marifet
name 1. cilt 7. bölümü okumalısın. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.
Yaren:
Allah, bizi emirlerini
öğrenip yerine getirmeye memur etmek için kendisine halife olarak yarattı.
Allah’ın bize layık gördüğü, hizmeti yapıp, yüksek bilgi ve sevme yerinde yerimizi almamız lazım.
*
RAVLİ