8 Aralık 2012 Cumartesi

MEVLANA VE TAVUS HANIM

Vezir Ziyaeddin’in hanında Tavus adında harp müzik aleti çalan bir hanım vardı.
Sesi de çok tatlı ve gönül okşayıcı idi.

Gönül kapan ve benzeri az bulunan bir kadındı.

Tesadüfen bir gün Mevlana Hazretleri o hana gelmiş ve Tavus hanımın odasının karşısında oturmuştu.

O sırada Çengi Tavus cilve yaparak, Mevlana’nın huzuruna gelerek baş koydu, Mevlana’nın eteğine elini sürüp onu kendi hücresine davet etti.

Mevlana Hazretleri icabet buyurup sabahın erken saatlerinden ta akşam namazına kadar onun odasında namaz ve niyazla meşgul oldu.

Mübarek sarığından bir arşın miktarı kesip Tavus hanıma verdi.
Cariyelerine de kırmızı dinarlar bağışlayarak hareket etti.

Aynı gün, sultanın hazinedarı Şerefeddin o hana uğradı, Tavus hanıma âşık ve meftun (hayran) oldu.

Emin adamlar gönderip Tavus’u hamama gönderdi, sonra da kendi nikâhı altına aldı.

Tavus hanıma başlık olarak elli bin dinar hediye edip hadsiz hesapsız hizmetlerde bulundu.

Zifaf gecesi ondan “ Şimdiye kadar sende bu güzellik ve dilberlik yoktu.
Bu günlerde seni zamanın Rabia’sı ve Züleyha’sı gibi görmemin sebebi nedir?

Bundan evvel olduğun gibi değil misin?
Bu güzellik ve süs sana nereden geldi? Diye sordu.

Hanım Mevlana’nın kendisini şereflendirdiğini söyledi ve başına bağladığı Mevlana’nın vermiş olduğu sarık parçasını ona gösterdi.

Hazinedar memnun olup Mevlana Hazretlerine teşekkürlerini sundu ve mürit oldu.

Nihayet Tavus-i Çengi’nin durumu o dereceye vardı ki, Konya’nın hurileri ve kuddus (Temiz, pak) âleminin nurlu güzelleri onun müridesi oldular.

Tavus hanım onların arasında açık kerametler gösteriyor, insanların kalplerinden haber veriyordu.

Bu hanım bütün cariyelerini azat edip evlendirdi ve nihayet o mübarek han da Müslümanların hamamı oldu.

Şimdi orası meşhur (Nakışlı hamam) derler.
                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Davet edilen yere gitmemiz gerektiğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin ziyareti ve duası bereketiyle hafif meşrep bir kadının bile kadın evliyalardan olabileceğini öğrendik.

Evliya’nın başında taşıdığı bir sarık parçasının yine baş tacı edilmesinin güzel sonuçlar verdiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı erinin kokusu sinmiş, hediye edilmişliği, başın üstünde taşıması o bez parçasının özel bir kuvveti yoktur.

Ancak kokusuyla, görmekle, başında taşımakla o Tanrı erine olan sevgisini, saygısını, bağlılığını hatırlamaktır.

Nur sarmalı içine Mevlana Hazretlerinin kaplaması ile güzelliğin zirvesine varmıştır.

O kadına bakan önce onun yüzünü kaplayan nurunu kalp gözü görür ve hayran olur sonra bu tesirle de başındaki gözü ile o yüzü görür.

                           *
RAVLİ

Popüler Yayınlar