Sesi de çok tatlı ve gönül okşayıcı idi.
Gönül kapan ve benzeri az
bulunan bir kadındı.
Tesadüfen bir gün Mevlana
Hazretleri o hana gelmiş ve Tavus hanımın odasının karşısında oturmuştu.
O sırada Çengi Tavus cilve
yaparak, Mevlana’nın huzuruna gelerek baş koydu, Mevlana’nın eteğine elini
sürüp onu kendi hücresine davet etti.
Mevlana Hazretleri icabet
buyurup sabahın erken saatlerinden ta akşam namazına kadar onun odasında namaz
ve niyazla meşgul oldu.
Mübarek sarığından bir arşın
miktarı kesip Tavus hanıma verdi.
Cariyelerine de kırmızı
dinarlar bağışlayarak hareket etti.
Aynı gün, sultanın hazinedarı
Şerefeddin o hana uğradı, Tavus hanıma âşık ve meftun (hayran) oldu.
Emin adamlar gönderip Tavus’u hamama gönderdi, sonra da kendi nikâhı altına aldı.
Tavus hanıma başlık olarak
elli bin dinar hediye edip hadsiz hesapsız hizmetlerde bulundu.
Zifaf gecesi ondan “ Şimdiye
kadar sende bu güzellik ve dilberlik yoktu.
Bu günlerde seni zamanın
Rabia’sı ve Züleyha’sı gibi görmemin sebebi nedir?
Bundan evvel olduğun gibi
değil misin?
Bu güzellik ve süs sana
nereden geldi? Diye sordu.
Hanım Mevlana’nın kendisini
şereflendirdiğini söyledi ve başına bağladığı Mevlana’nın vermiş olduğu sarık
parçasını ona gösterdi.
Hazinedar memnun olup Mevlana
Hazretlerine teşekkürlerini sundu ve mürit oldu.
Nihayet Tavus-i Çengi’nin
durumu o dereceye vardı ki, Konya’nın hurileri ve kuddus (Temiz, pak) âleminin
nurlu güzelleri onun müridesi oldular.
Tavus hanım onların arasında
açık kerametler gösteriyor, insanların kalplerinden haber veriyordu.
Bu hanım bütün cariyelerini azat edip evlendirdi ve nihayet o mübarek han da Müslümanların hamamı oldu.
Şimdi orası meşhur (Nakışlı
hamam) derler.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Davet edilen yere gitmemiz
gerektiğini öğrendik.
Mevlana Hazretlerinin
ziyareti ve duası bereketiyle hafif meşrep bir kadının bile kadın evliyalardan
olabileceğini öğrendik.
Evliya’nın başında taşıdığı
bir sarık parçasının yine baş tacı edilmesinin güzel sonuçlar verdiğini
öğrendik.
İşte böyle yaren,
Tanrı erinin kokusu sinmiş,
hediye edilmişliği, başın üstünde taşıması o bez parçasının özel bir kuvveti
yoktur.
Ancak kokusuyla, görmekle,
başında taşımakla o Tanrı erine olan sevgisini, saygısını, bağlılığını
hatırlamaktır.
Nur sarmalı içine Mevlana
Hazretlerinin kaplaması ile güzelliğin zirvesine varmıştır.
O kadına bakan önce onun
yüzünü kaplayan nurunu kalp gözü görür ve hayran olur sonra bu tesirle de
başındaki gözü ile o yüzü görür.
*
RAVLİ