4 Aralık 2012 Salı

MEVLANA TÜRBE DUA

Hakikat yolunun salikleri ve ilahi şarabın mestleri (Sarhoşları) olan dostlar (Tanrı’nın rızası onların hepsine olsun) şöyle anlatmışlardır.

Bir gün Mevlana Hazretleri “ Bizim müritlerimiz (Sevgiyle ve tam bir doğrulukla bağlı olanlar) türbemizi, uzak mesafelerden görülmesi için yüksek yapsınlar.

Kim bizim türbemizi uzaktan görür, itikat (gönülden bağlanarak inanır) eder ve bizim velayetimize (Tanrı dostu olduğumuza ‘veli") güvenirse, yüce Tanrı onu rahmete kavuşmuşlar arasına kor.

Hususuyla tam bir aşkla, riyasız doğrulukla (Başka ve gizli maksat ), mecazsız bir hakikat (Dolaylı olmayan) ve içinde şüphe olmayan bir bilgi ile gelip türbemizi ziyaret eden ve namaz kılan bir kimsenin her hacetini (ihtiyacını) yüce Tanrı yerine getirir ve kendi maksatlarına ulaştırır.

Onun dine ve dünyaya ait istekleri hâsıl (Ortaya çıkar, görünür) olur.

Şiir:

Fazla dua yaptığımdan ötürü vücudum dua oldu.
O kadar ki, kim yüzümü görürse duayı hatırlar”.

Ve yine buyurdu ki:

Dua bir ok gibidir.
Müritlerin (âmin) leri de o okun kanatlarıdır.

(Okun kanatları, oka dönüş vererek, okun düzgün gitmesini sağlar, zırhı deler)

Şiir:

Ey gönül istediğini iste, ihsan peşindir ve padişah da hazırdır.
Çünkü o ay yüzlü padişah, gelecek seneye kadar bekle demez.”

                                       ***
Bir gün Mevlana Hazretleri buyurdu ki:

Bizim türbemizi yedi defa yapacaklar.
Sonuncu defada zengin bir Türk çıkacak, türbemizi, bir tuğlasını altından, bir tuğlasını da ham gümüşten olmak üzere yapacaktır.

Bizim türbemizin etrafında da bir şehir olacak sonra türbemiz bu şehrin ortasında kalacak.

O zaman da Mesnevi’miz manevi şeyhlik edecektir.

                                          ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Mevlana Hazretlerine tam bir doğrulukla veli olduğuna inanarak güvenir ve gönlümüzden bağlanırsak Tanrı’nın rahmete ulaşmışların arasına konacağımızı öğrendik.

2.   Şüphe duymadan, gizli maksat taşımadan, tam bir doğrulukla ve bilgiyle türbeye gidip namaz kılarsak yüce Tanrı’nın bizim dileğimizi kendi dileği olarak kabul edip gerçekleştireceğini öğrendik.

3.   Mevlana Hazretlerinin çok dua ettiğinden dolayı ruhunun, kalbinin, canının, gönlünün, nefsinin, vücudunun dua olduğunu öğrendik.

4.   Mürit olarak duaya âmin dememizle istek duamızın (naz) istediğimiz istikamete doğru gittiğini öğrendik.

5.   Gönlünden istediğimiz zaman seneye ertelemeden peşin olarak vermeye Tanrı’nın hazır olduğunu öğrendik.

6.   Mesnevi’nin manevi şeyhlik yaparak doğru yolu gösterdiğini öğrendik.

           TÜRBE ZİYARETİ

Yaren,

Velilerin, evliyaların türbelerine yaklaştığın zaman temiz olman ve temiz duygular taşımalısın.

Onların kabri herhangi bir kabir değildir.
Canlı orada oturuyormuş gibi saygıyla yaklaşmalısın.

Mezarı orada, ruhu ruhlar âleminin en güzel yerindedir.
Elbette ki mezarına saygısızlık yapana dersini verecektir.

Afyonda Mevlevi Camii'nde bulunan Sultan Divani hazretlerinin ve çevresinde yatanlara ziyarete gittiğimiz zaman böyle davranırız.

Çünkü HUZURA ÇIKIYORSUN.

Yüce makamlarda olan büyüğümüzün ruhaniyetine ulaşıp bir zaman konuşmak için bu gereklidir.

Büyüklerimiz mezar ziyaretine gitmeden önce vakit namazını kılmış olmalısın.

Ayrıca Allah rızası için 2 rekât namaz kılmalısın.
Ziyaret yapacağın büyüğün ve çevresindekileri ne 1 Fatiha, 11 İhlâs okuyarak sevabını bağışlamalısın.

Namaz bittikten sonra dua ederek, görüşmek için Allah’tan izin istemelisin.
Sakin bir köşeye çekilerek:

3 defa uzunca bir Allah demelisin.
(Uzakta birini çağırır gibi)

Sonra Al kelimesini lah kelimesine vurarak Allah demelisin.

Her yüz kere Allah dedikten sonra La ilahe illallah Muhammed’in Rasulullah diye salâvat getirmelisin.

İçine bir ferahlık gelene kadar devam etmelisin.

Sonra yavaş ve saygılı hareketle ziyaret edeceğin büyüğümüzün yakınına gelerek Allah’ın selamını vermelisin.

Yavaşça dizlerinin üstüne oturarak gözlerini kapamalısın.
Aklına gelen düşüncelerle baş başa kalmalısın.

O büyüğümüz Allah’ın izniyle sana yardım edecektir, doğru çözümleri sana anlatacaktır.

Allah’tan aldığını sana aktaracaktır.
Konuşman gönlünden olacak duyuşun sanki kulağından duymuş gibi kalp bölgesinden duyacaksın.

Eğer bu dediğim gibi olmuyorsa eksikliğin var demektir.
Huzura gitmiş olursun ama kapı açılmamış olur.

Kendi nefsini kontrol ederek, temizleyerek (Beden ve ruhunu) tekrar denemelisin.

Yaren, velilerle, ermişlerle, evliyalarla murakabe (İç âlemine bakmak, kendinden geçerek görüşmek istediğinle konuşma) böyle olur.

Ey yaren, biliyorsun ki Allah direk konuşmaz, aracı vasıtasıyla konuşur.
Veliler, evliyalar ermişler ne güzel aracıdır.

Dervişler nefsini kontrol altında bulundurarak, Allah ile birlikte olmak bilincini diri tutmak için, Allah'tan bolluk ve bereket beklentisini geliştirmek için bu fikir ve çalışmadan ayrılmazlar.

Fakir kelimesinin anlamı buradadır.
Allah’a karşı fakir ve muhtaç durumunu yaşamaktır.

Allah’ı görürmüşçesine iç âleme dalarak yaparlar.
Kimi derviş namaz sonrası tekrar secdeye kapanarak,

Kimi derviş oturduğu yerde Yakaza dediğimiz (Uyku ile uyanıklık arası) yapar.

Kimi derviş oturduğu yerde üstüne örtü atarak yaparlar.

Önce kişinin iç âlemine dönmesi, kendi öz eleştirisini yapması, yanlışlıklarının farkına varması, pişman olup af dilemesi ile kendini kötülüklerden uzak tutabilmesi için, yaptığı hatalardan geri dönmesi için murakabe yapar.

İnsan nefsinin hükmünde olduğu zaman yaptığı her şeyin doğru ve hak olduğuna inandığı için yanlışa düşer.

Ölçün, Tanrı ölçüsü olduğu zaman rahatsız oluyorsan yanlıştasındır demektir.

Vicdan dediğimiz ve bize daima uyarı gönderen duygumuz ancak Tanrı isteklerine uyum sağladığında rahat eder.

Kişi ustalaşmadan önce velilerimizin ruhaniyetlerinden faydalanırlar.

                                          *
İşte böyle yaren,

Önce iç âlemine yöneleceksin görünmez bir âlemdir (Karanlık).

Sonra büyüklerimize sevgi ve hizmet bağıyla bağlanıp onların gösterdiği (aydınlık) ışıklı yoldan ve ruhaniyetlerinin yardımıyla ilerleyeceksin.

Ta ki Peygamberimiz efendimize kadar bu manevi yolculuğun sürecek.

Peygamber efendimiz yolunu aydınlatarak ruhaniyetinden yardım ederek Allah’ın kapısına kadar gideceksin.

Allah ne der, ne yapar bilemeyiz.

Nice şimdi evliya dediğimiz kişi o kapıya defalarca gidip geri döndürülmüşler fakat onlar bu gidişten vazgeçmemişler buyur kulum diyene kadar o kapıdan ayrılmamışlardır.

 Not:
Bu gerçekliği bilmeyenler türbelere gidenleri cahilcesine kınarlar.
İç âlemi bilen biri asla bu konuda bir kınayış içine girmez.

Türbedeki ruhaniyet güç ve kuvvetinden habersizdirler.

Kelimeler arasında boğuşmaktan düşünce, anlama ve kavrama boyutuna geçememiş ama Kuran ve hadisten konusuna uygun gelen yerleri bilen ve konuşanlar bu durumu anlayamazlar.

Unvanı ne olursa olsun, etiketi ne olursa olsun böyle kimseler unutulur gider, sözlerine de kimse değer vermez.

                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar